Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/143 E. 2020/637 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/143 Esas
KARAR NO : 2020/637
DAVA : Tazminat (Adi Ortaklık İlişkisinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/02/2018
KARAR TARİHİ : 21/10/2020

Mahkememizde görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalılardan … Limited Şirketi ile ihale işi için adi ortaklık kurduklarını, diğer davalı belediyenin açtığı … Temizliği Hizmet Alım İhalesi’ni kazandıklarını, ihalenin 01/01/2015 ile 27/09/2016 dönemini kapsadığını, adi ortaklık sözleşmesi uyarınca temsil ve ilzamı ortaklar tarafından müştereken yapılacağının kararlaştırıldığını, 28/08/2015 tarihli sözleşme ile davalı ortağın adi ortaklığın tüm yönetimi ile kar ve zararını KDV hariç 4.388.00-TL tutarlı kar payı ve 8 aracın kullanım bedeli karşılığında kendilerine devrettiğini ayrıca bu sözleşmede adi ortaklıkla ilgili tüm kararların müvekkili tarafından alınacağının kararlaştırıldığını, bu kapsamda sözleşme uyarınca davalı adi ortağa ve belediyeye karşı tüm edimler ifa edilmekle birlikte belediyenin 908.553,99-TL cari hesap alacağa ile 175.078,00-TL nakdi teminatların ödemediğini, cevabi ihtarnamede belediye tarafından diğer davalı ortak tarafından verilen dilekçe uyarınca ödemenin işçilere tazminat olarak ödendiğinin bildirildiğini, davalı … firmasının ihale için kurulan iş bu adi ortaklığı temsil ve ilzama yetkisi olmadığı halde müvekkiline bildirimde bulunmadan belediye ile anlaşarak işçilerin tazminatlarının ödendiğinin, davalı belediyeye davalı … firmasının danışıklı iş yapmak suretiyle müvekkilini zarara uğrattığını, davalılar arasında yakın ilişki bulunduğunu, zira 2010 ile 2014 yılları arasında söz konusu ihalenin davalı ortak tarafından 6 defa tek başına kazanıldığını belirterek sözleşmeye aykırılık nedeniyle şimdilik 100.000,00-TL maddi tazminatın ihale sözleşmesinin bitiminden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … san. ve Tic. A.Ş. vekili, 28/08/2015 tarihli sözleşmenin 4.1 maddesinde ihale konusu işte çalışan tüm işçilerin yasal haklarından davacının sorumlu olacağının kararlaştırıldığını, şartnamenin 15. maddesi gereğince davacının ihale işçilerinin tazminat ve yasal haklarını ödememesi nedeniyle belediye tarafından ödeme yapıldığı takdirde ödemenin yasal faizi ile beraber yüklenicinin istihkakından kesileceğinin düzenlendiğini, davacının herhangi bir maddi zararının söz konusu olmadığını, muvazaa iddiasının ispata muhtaç olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı Belediye vekili, pilot ortak tarafından kendilerine yapılan başvuru ile işçilik alacaklarının ödenmesinin talep edilmesi üzerine adi ortaklığın cari hesabındaki alacağın yetmemesi nedeniyle teminattan da kesinti yapılarak ödeme yapıldığını, artan bakiyenin ise 07/06/2017 tarihinde adi ortaklık hesabına ödendiğini, kalan 88.871,35-TL’nin işçilik davaları nedeniyle iade edilmediğini, usul ve yasaya aykırı herhangi bir işlem söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, belediye ihalesi işini görülmesi amacıyla kurulan ve düzenlenen adi ortaklık sözleşmesine aykırı hareket edildiği iddiası ile uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Yanlar arasındaki uyuşmazlık adi ortaklık ilişkisi kapsamında belediye ihalesi uyarınca ihale kapsamında çalışan işçilere belediye tarafından usul ve yasaya uygun ödeme yapılıp yapılmadığı, davalılardan … firmasının ihale işleri özellikle işçilik alacaklarının ifası yönünden adi ortaklığı tek başına temsil ve ilzama yetkili olup olmadığı, yetkisiz ödeme söz konusu ise davalılar arasında muvazaanın söz konusu olup olmadığı, bununla ilintili olarak davacı ortağın maddi zarara uğrayıp uğramadığı konularında toplanmaktadır.
Davacı taraf temsil yetkisinin kendisinde olması ve pilot ortağın kendilerinin olmasına rağmen davalı diğer ortağın kendilerine haber vermeksizin diğer belediyeyi aracı kullanarak muvazaalı bir şekilde ödemelerinin yapıldığını ileri sürmüştür. Ne var ki, davacı fiktif ödeme ya da gerçek kıdem ihbar tazminatlarının çok üzerinde yolsuz ödemeler yapıldığına dair bir iddiada bulunmamıştır. Yine ticaret siciline tescil edilen kayıtlar uyarınca adi ortaklığı dış ilişkide müşterek temsil ve ilzam yetkisinin kendilerinde olduğunu ileri sürmüştür. Ancak bunun aksine davalı belediye ile adi ortaklık arasındaki sözleşmede temsil ve sair işler konusunda pilot ortak olarak davalı … şirketinin seçildiği görülmektedir. Temsil yönünden davacının tek yetkili olduğu konusunda sonradan davalı belediyeye yazılı olarak bildirimde bulunulduğuna dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi belediyenin iç ilişkide temsil yetkisinin değiştirildiğinden haberdar olmasına rağmen bile bile davacı ortağın zararına hareket ederek danışıklı işlem yaptığı dosya kapsamında ortaya konulamamıştır. Yani sicil kaydına nazaran adi ortaklık ile belediye arasındaki sözleşme hükmü öncelikli olarak dikkate alınacaktır. Kaldı ki, tamamlanan iş kapsamında işçilerin alacağından gerek belediye gerekse de adi ortaklar müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Buna göre yapılan ödemelerde herhangi bir usulsüzlük görülmemektedir.
Davacı vekilince mahkememize sunulan 18/09/2020 tarihli uzman mütalaasında adi ortaklığın işçilerinin tazminatların ödenmesine ilişkin talebinin olağan üstü yönetim işi olması sebebiyle oy birliği karar alınması gerektiği, ortaklar arasında imzalanan sözleşmenin 3.2 maddesi gereğince sözleşmenin imza tarihi itibariyle ihale konusu işin yürütülmesi ile ilgili tüm kararların davacı firma tarafından alınacağı, olağan ve olağan üstü yönetim işlerine ilişkin karar alma hakkının sözleşme ile davacıya verildiği, davalı ortağın kanunen sahip olduğu yönetim hakkından kendi iradesiyle vazgeçmiş olduğu, ayrıca teknik şartname 11.5 uyarınca herhangi bir dava ve icra takibi olması halinde ödenen miktarın faizi ile birlikte yüklenici istihkakından kesileceğinin düzenlendiği, idarenin herhangi bir davaya maruz kalmamasına rağmen yaptığı ödemenin usulsüz olduğunu belirtilerek, sözleşme ihlali nedeniyle TBK 112 vd maddeleri kapsamında uğranılan zararın tazmini gerektiği ifade edilmiştir.
Gerek bilirkişi raporunda gerekse de uzman görüşünde davalı belediyenin davacı şirketin hak edişinden kesinti yapılabilmesi için işçilerin yüklenicilere karşı hukuki yollara başvurması gerektiği belirtilmiştir. Adi ortaklık ilişkisi 2017 yılında sona ermekle birlikte ortaklar 2015 ve 2016 yıllarındaki belediye temizlik ihalesi işi için anlaşmışlardır. İhale konusu iş tamamlandıktan sonra yeniden birlikte ihale sürecine girilmemiştir. Dolayısıyla ihale işçilerinin kıdem, ihbar tazminatları ile beraber bilumum alacakları muacceliyet kesbedecektir. İhalenin eki niteliğindeki teknik şartnamenin 11.5 maddesinde idarenin “herhangi bir dava ve icra tatbikata muhatap olarak herhangi bir tazminat ödemesi halinde ödene miktarı yasal gecikme faizi ile birlikte yüklenicinin istihkakından keser” düzenlemesi mevcuttur. Ancak, burada hükmün lafzından da anlaşılacağı üzere “tazminat” ibaresi uyarınca tüm alacak talepleri bu kapsamına girmez. Tazminat kelimesi bilinçli bir şekilde düzenlenmiş olup, bu kapsama işçilik alacaklarından olan kıdem ve ihbar tazminatı girmez. İşçilerin kıdem ve ihbar tazminatı alacağı gerçek anlamda bir tazminat değildir. Bu şartname hükmündeki tazminattan kast edilen husus ihale işinin görülmesi esnasında kusurlu eylemlere bağlı olarak üçüncü kişilerin görmüş olduğu ya da göreceği maddi zararların giderilmesidir. Örneğin, yüklenici temizlik faaliyetlerini icra ederken elektrik hatlarına zarar vermesi halinde elektrik idaresinin belediyeye TBK 66 uyarınca açacağı dava ya da takip söz konusu olduğunda şartnamenin 11.5 maddesi devreye girecektir. Ancak, görülen işin rutin ve doğal sonucu olan, her durumda ödenmesi lazım gelen işçilik alacaklarının hakedişten/teminattan ödenmesi için yasal takip şartı aranamaz. Bu nedenle işçilerin icra ya da dava yoluna başvurması gerekmez. Mütalaa ve bilirkişi raporundaki hukuki görüş bu yönü ile hatalı olup mesnetten yoksundur.
TBK’nın 625/3 maddesi uyarınca adi ortaklıktaki iç ilişkilerde olağan dışı iş ve işlemlerde tüm ortakların oy birliği ile karar alması gerekir. Olağan üstü işlemlere örnek olarak, umumi vekil tayin etmek, şirketin konusuna dahil değilse taşınmaz alım satımı, bağışlama, kambiyo taahhüdü, sulh ve tahkim yapmak gibi işlemler örnek gösterilebilecektir. Ancak gecikmesinde tehlike bulunan hallerde olağan dışı işlerin idaresi tek yönetici ortak tarafından da yapılabilir. Diğer yandan TBK’nın 629/1 maddesi uyarınca her ortak haklı sebepleri varlığı halinde mahkemeye başvuru yapmaksızın bizzat yönetim yetkisini kaldırabilir. Nitekim yine aynı maddenin 2. fıkrasında ortaklık sözleşmesinde yetkinin kaldırılamayacağına ilişkin bir hüküm bulunsa bile haklı sebeplerin varlığı durumunda diğer ortaklardan her biri yönetim yetkisini kaldırabilecektir. Somut olayda, yukarıda da izah edildiği üzere ihale süreci tamamlanmış olup, işçilerin yasal alacakları muaccel olduğundan ödeme yapılması için talimat verilmesi olağan olduğu gibi, ödenen meblağ nicelik olarak yüksek olsa da yapılan işlem (özellikle ihale konusu işin hacmi de dikkate alındığında) niteliği itibariyle rutin ve mutad işlerdendir. Kaldı ki iddianın ileri sürülüş şekli dikkate alındığında, iç ilişkide davacının payından fazla ödeme yaptığı veyahut davalı ortağın işçilerinin de alacaklarının kendilerinden kesildiği yönünde bir vakıa da ortaya konulmamıştır.
İhalenin gereği sözleşme icrası boyunca davalı … firmasının adi şirkete izafeten belediye idaresi ile işlemler yapılmasına karşı çıkmayarak zımnen dış ilişkide temsil yetkisi benimsenmekle, işçilik alacaklarının ödenmesi safhasında temsil yetkisine karşı çıkılması TMK’nın 2. maddesi anlamında dürüstlük kuralına da aykırıdır. Dolayısıyla, sözleşmenin danışıklı ve bile bile davacı zararına ihlal edildiğinden söz edilemez. Bir an için sözleşmenin ihlal edildiği sübuta erse dahi, maddi zararın neye ilişkin olduğu net bir şekilde somutlaştırılmamıştır. Yukarıda da belirtiliği üzere dava sözleşme ihlaline dayalı maddi tazminat istemine ilişkin olup fazla ya da fiktif ödeme iddiası bulunmadığı gibi vadesinden evvel erken ödeme yapılması da söz konusu değildir. Zira, işçilerin yasal hakları ödeme tarihi itibariyle muacceldir. İşçilik alacaklarının ödenmiş olması, herhangi bir maddi zarar olarak değerlendirilemez. Bir başka söyleyişle, davacı olası bir sözleşme ihlali halinde uğradığı maddi zararını da ispat edememiştir. Bu nedenlerle davanın reddi gerekmiştir.
HÜKÜM Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 54.40 TL ret harcından dava açılırken peşin alınan 1.707,75 TL harcın mahsubu ile artan 1.653,35 TL harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 13.450,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı …Başkanlığı vekilinin ve davalı … İnş. vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 21/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*