Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/140 E. 2020/513 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/140
KARAR NO : 2020/513
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/02/2018
KARAR TARİHİ : 24/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Tic. A.Ş., imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi çerçevesinde, müvekkil bankadan kredi kullandığını, diğer davalılar imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi gereğince müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla borçlu bulunduklarını, kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine muaccel olan ve temerrüde düşülen borçların ödenmesi için kredi hesapları kal edilerek borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, buna rağmen borçların ödenmemesi üzerine alacakların tahsili için borçlular aleyhine ihtiyati haciz kararı alındığını ve genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların bankaya borçlu olduklarını bilmesine rağmen haksız ve kötü niyetli olarak takibe ve borca itiraz ettiklerini, davalı borçluların müvekkil bankaya borçlu olduğu hususu münhasır delil niteliğindeki müvekkili banka kayıtlarıyla sabit ve tartışmasız olup itirazların iptalini ve takibin devamına karar verilmesini talep ettiklerini, davalı borçluların takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere müvekkili bankaya tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı borçluların … İcra Müd. 2016/… Esas sayılı dosyasına ilişkin tüm itirazlarının iptaline ve takibin aynen devamını, davalı borçluların takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere müvekkili bankaya inkar tazminatı ödemesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı borçlulara yüklenmesini, davalı borçlulardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı, müvekkili şirketinin imzalamış olduğu müvekkili …’in de kefil olarak imzaladığı genel kredi sözlşmesinden doğan alacağına karşılık … İcra Müd. 2016/… Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takidine bulunduğunu, müvekkilerine ödeme emrinin tebliği üzerine 29.11.2016 tarihinde borca itiraz etmeleri üzerine işbu itirazın iptali davasının açıldığı, borca itiraz dilekçelerinde sadece borca itiraz edilmekle yetinildiğini, itiraz sebeplerinin ayrıntılı olarak belirtilmemişse de itiraz sebeplerinin burada ayrıntısını açıkladıklarını, davacı alacaklı banka, ilamsız icra takibine konu alacakların teminatı olarak ayrıca müvekkilinden bir kısım ipotekleri aldığını,davacı bankanın, hesabın kat edilmesinin ardından işbu dava konusu ilamsız icra takibinde bulunmakla birlikte, 06.12,2016 tarihinde ipoteklerin paraya çevrilmesi için … İcra Md. 2016/… E. ve 2016/… E. sayılı dosyaları üzerinden sırasıyla … ve …’de bulunan ipotek alacağının paraya çevrilmesini talep ettiğini, her iki ipoteğin paraya çevrilmesi takip dosyasından da ipotekli taşınmazların icra ihalesi ile satışı gerçekleştirildiğini,davacı alacaklı banka alacağının önemli bir kısmını ipotek yoluyla leminat altına almışken, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ipotek alacağını paraya çevirdiği vakit, alacağının büyük kısmını elde edecekken, işbu dava konusu ilamsız icra takibi ile haksız ve fazladan alacağını talep ettiğini, davacının alacağı icra takibinde yazıldığı kadar olmayıp, müvekkilnce icra müdürlüğüne yapılan itirazın haklı ve yerinde olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle öncelikle huzurdaki davaya konu icra takibi, bankanın alacağı fazladan mükerrer takip içerdiği ve bu talebine lüzum ve hukuki cevaz bulunmadığını, talepleri doğrultusunda haksız ve mesnetsiz takibin iptalini, haksız, hukuka aykırı ve mesnetsiz davasının esastan reddini, davacının kötü niyetli takibi sebebiyle %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, GKS sözleşmesine dayalı olarak yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 18/10/2018 tarihli celsesi 4 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 22/02/2019 tarihli raporunda özetle;
”Sözleşme:
Davacı bankanın … Şubesi ile davalı şirket arasında 10.02.2014 tarihli 4.150.000.-TL limitli Genel Kredi Sözleşme imzalanmış, sözleşme limiti 09.06.2014 tarihinde 1.000.000.-Tl artırılarak, toplam sözleşme tutarı limitli 5.150.000.-TL olmuştur. Sözleşmeyi diğer davalı şahıslar müteselsil kefil sıfatıyla imzalamışlardır.
Kredi Hesaplarının Tetkiki:
Davacı banka tarafından davalı şirkete;
1)İşetme kredisi (kurumsal finansman) (3 adet),
2)Teminat mektubu kredisi,
3)Çek kredisi, kullandırılmıştır.
-230 Proje nolu kredinin 19.09.2016 tarihli taksiti dahil 2 taksiti ödenmiştir. Vadesi kat ihtarından sonra olan kalan 2 taksit (kar payı dahil) toplamı aşağıda gösterilmiştir:
Tarih Tutar (TL)
19.12.2016 47.168,73
17.3.2017 606.090,26
TOPLAM 653.258,99
Kredi geri ödeme planının tetkikinden, 19.09.2016 tarihli taksit vadesinde kalan anapara tutarının 600.709.70 TL olduğu görülmüştür.
-237 Proje nolu kredinin taksit ödemesi hiç yapılmamıştır. Kat tarihine kadar ödenmeyen (kar payı dahil) 2 taksit toplamı aşağıda gösterilmiştir:
Tarih Tutar (TL)
24.11.2016 28.154,44
24.2.2017 187.339,00
TOPLAM 215.493,44
Taksit ödemeleri yapılmamış olduğundan kredi geri ödeme planının tetkikinden, kredinin kalan anapara borcunun 200.000.-TL olduğu görülmüştür.
-240 Proje nolu kredinin taksit ödemesi hiç yapılmamıştır.
Vadesi kal ihtarından sonra olan taksit tutarı (kar payı dahil) aşağıda gösterilmiştir:
Tarih Tutar (TL)
26.1.2017 52.061,20
Taksit ödemeleri yapılmamış olduğundan kredi geri ödeme planının tetkikinden, kredinin kalan anapara borcunun 50.000.-TL olduğu görülmüştür.
3)Çek Kredisi:Davalı şirkete 15.06.2016 tarihinde … seri nolu 20 yapraklı çek karnesi verilmiştir. Davalı şirkete verilen çek karnesinden, aşağıda verilen 4 adet çek yaprağı bankaya ibraz edilerek karşılıksız çıkmıştır:
… 01.12.2016 49.640,00 01.12.2016 15.2.2017 1.290,00
… 1.12.2016 50.000,00 01.12.2016 TOPLAM 1.290,00
… 21.11.2016 40.000,00 21.11.2016 15.2.2017 1.290,00
… 21.11.2016 39.825,00 21.11.2016 – –
TOPLAM 179.465,00
… nolu 1 adet çek ise henüz bankaya ibraz edilmemiş olup, davalı şirket nezdinde gözükmektedir. Davacı banka tarafından deposu talep edilen ve davalı şirket tarafından keşide edilen;
-… A.Ş. emrine düzenlenen 4 adet çek bankaya iade edilmiştir.
-4 adedi karşılıksız olup, 3 adet çek sorumluluk bedelleri 15.02.2017 tarihinde hamillerine ödenmiştir.
-1 adet çek henüz bankaya ibraz edilmemiş olup davalı şirket nezdinde gözükmektedir.
Davacı banka 9 adet çeke karşılık toplam 11.610.-TL’nin depo edilmesini istemiştir. Ancak. 3 adet çek sorumluluk bedeli ödendiğinden ve 4 adet çek bankaya iade edilmiş olduğundan 2 adet çekin deposu talep edilebilecektir. Sorumluluk bedeli ödenen 3 x 1.290.-TL= 3.870.-TL olarak hamillerine ödenmiş olduğundan, bunları davalılardan nakden talep edebilecektir.
Kredi Hesaplarının Kat’ı ve Temerrüt Tarihinin Tespiti: Davacı banka genel müdürlüğü davalılara keşide ettiği 16.11.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile. kredi hesaplarını 16,11.2016 tarihi itibariyle aşağıdaki şekilde kat edildiğini;
Davalılar vekili icra takibindeki itiraz dilekçesinde, “müvekkillere tebliğ edilen hesap kat ihtarnamesine, taraflarınca itiraz edilmiş olduğunu..” belirtmesine karşın bu hususta dosyaya sunulmuş bir delil mevcut değildir.
Davalı Kefillerin Kefalet Limitlerinin Tespiti: Davalı … ve … toplam 5.150.000.-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalamışlardır. Sözleşmede kefil olunan miktarlar toplamı 5.150.000.-TL olarak yazılıdır. Davacı bankaca icra takibinde talep edilen alacak miktarı (3.184.510.61 TL) davalıların kefalet limiti dahilinde kaldığından, davalı kefiller kefalet limitleri ile sınırlı olmak üzere (TBK md. 589), hesaplanacak asıl alacak tutarı ve buna temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak gecikme tazminatı/kar mahrumiyeti oranından sorumlu bulunmaktadırlar.
Kat Tarihi İtibariyle Asıl Alacak Tutarının Tespiti : Davacı banka icra takibinde asıl alacak tutarını 16.11.2016 kat tarihi itibariyle talep etmiş olduğundan, talep gereğince asıl alacak tutarının kat tarihi itibariyle hesaplanması gerekmiştir.
Davacı banka ise icra takibinde asıl alacak tutarını aşağıdaki şekilde talep etmiştir:
Ancak, davacı bankanın talep ettiği asıl alacak tutarı içinde, ileri vadeli taksitler içindeki kar payları da dahil olduğundan 920.813.63TL asıl alacak talebi makul bulunmamaktadır. Bu nedenle, asıl alacak tutarı kredilerin kalan anapara tutarı olan 850.709.70TL olarak belirlenmiştir.
Yapılan Dava Konusu İcra Takibi: Davacı banka, borçlular hakkında 22.11.2016 tarihinde 3.183.331.31 TL tutarında ihtiyati haciz kararı almıştır. Davacı banka. 24.11.2016 tarihinde … İcra Md. 2016/… E. sayılı dosya ile davalılar aleyhine, haciz yoluyla, tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla aşağıdaki şekilde icra takibi yapmıştır.
Davacı banka, asıl alacak miktarlarına takip tarihinden itibaren;
-Kurumsal finansman asıl alacağı için — % i 7.65,
-Tazmin olunan teminat mektubu alacağı için —%17.92, oranında gecikme tazminatı/kar payı mahrumiyeti talep etmiştir.
Takip talebinde;
-Tahsilat olması halinde TBK 100. md. hükmü uygulanacağı,
-Çek yaprağı sorumluluk bedellerinin ve teminat mektupları bedellerinin ödenmesi halinde tazmin/ödeme tarihinden itibaren işleyecek gecikme tazminatı ile birlikte tahsilinin istendiği, belirtilmiştir.
Takip dayanağı olarak; Genel Kredi Sözleşmesi ve hesap kat ihtarnamesi gösterilmiştir. Ödeme emri her üç davalı borçluya 28.11.2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalılar vekili, UYAP üzerinden verdiği 29.11.2016 tarihli dilekçesinde süresinde;
•Müvekkillere tebliğ edilen hesap kal ihtarnamesine, taraflarınca itiraz edilmiş olduğundan, alacaklı olduğunu iddia eden bankanın kesinleşmiş bir alacağı bulunmadığını,
•Bu nedenlerle takipte ileri sürülen borcun tamamına, faizine ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini. Beyan ederek, takibe itiraz etmiştir İtiraz dilekçesi davacı vekiline 13.02.2018 tarihinde elden tebliğ edilmiştir. Davacı taraf 13.02.2018 tarihinde takip tutarı üzerinden huzurdaki davayı açmıştır.
Yapılan İpotekli İcra Takibi: Davacı banka, 09.12.2016 tarihinde … İcra Md. 2016/… E. sayılı dosya ile;
-… Tic. A.Ş., aleyhine, haciz yoluyla aşağıdaki şekilde İcra takibi yapmıştır:
Takip dayanağı olarak; Genel Kredi Sözleşmesi, kredi hesapları kat ihtarı, … tapu md. 11.06.2014 tarihli ve … yevmiye nolu 1. derece 450.000.-TL gayrimenkul ipoıteği gösterilmiştir. İpotekli taşınmaza 04.01.2017 tarihli Bilirkişi Raporu ile 275.000.-TL değer takdir edilmiştir. İpotekli taşınmaz 10.07.2018 tarihinde alacağa mahsuben 201.000.-TL bedelle alacaklı bankaya ihale edildiği … İcra Md. 31.12.2018 tarih ve 2016/… tal. dosyası yazısından anlaşılmıştır. Davalı şirket taralından 16.07.2018 tarihinde açılan ihalenin feshi … İcra Hukuk Mahkemesi 2018/… E., 2018/… K. ve 31.10.2018 tarihli karan ile davanın vaki feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, karar 24.12.2018 tarihinde kesinleşmiştir.
Temerrüt Faizi Oranının Tespiti: Sözleşmenin “Kar Payları” başlıklı 6.2.2 maddesinde; “Gecikme kar payı oranları ise, para cinsi ne olursa olsun, ödenmeyen kredi borcu için akdi kar payı oranının %50 fazlasıdır… Gayri nakdi kredilerde ise, gayri nakdi kredinin ödendiği/tazmin olduğu tarihle, bankanın aynı para cinsindeki kredilere uyguladığı en yüksek cari akdi kar payı oranının %50 fazlası olarak uygulanacaktır…” Davacı bankaca, işletme kredisi borçlarına uygulanan yıllık kar payı oranları ve sözleşme koşuluna göre bunların %50 fazlası ve davacı bankanın icra takibinde talep ettiği kar mahrumiyet oranı aşağıda gösterilmiştir:
Davacı bankanın talep ettiği % 17,65 kar payı mahrumiyet oranı, sözleşme koşuluna göre istenebilecek orandan daha düşük bulunduğundan talep gereğince;
-İşletme kredileri için istenebilecek gecikme tazminatı (gecikme kar payı-kar payı mahrumiyet oranı) % 17.65,
-Tazmin olunan gayri nakdi kredi borçları istenebilecek için geeikmc tazminatı (gecikme kar payıkar payı mahrumiyet oram) % 17.92, olarak kabul edilmiştir.
Çek Bedelleri Depo Talebinin Değerlendirilmesi: 5941 sayılı Çek Kanunu 20.12.2009 tarihli 27438 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 5941 sayılı yasanın “İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası11 başlıklı 3. maddesi aşağıdaki gibidir.
MADDE 3 – (l) Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) “Karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.
(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,
1)Çek bedeli 600.-TL veya üzerinde ise 600.-TL,
2)Çek bedeli 600.-TL’nın altında ise çek bedelini,
b)Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,
1)Çek bedeli 600.-TL veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı 600.-TL’ye tamamlayacak bir miktarı,
2)Çek bedeli 600.-TL’nın üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak altıyüz Türk Lirasını, ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindekı yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır. 20.01.2017 tarih ve 29954 sayılı R.üazete Yayınlanan, TCMB Tebliği ile bankaların çek yaprağı başına sorumluluk miktarı 27.01.2017 tarihinden geçerli olmak üzere 1.410.-TL olarak belirlenmiştir. 19.01.2018 tarih ve 30306 sayılı R.Ciazete Yayınlanan. TCMB Tebliği ile bankaların çek yaprağı başına sorumluluk miktarı 29.01.2018 tarihinden geçerli olmak üzere 1.600.-TL olarak belirlenmiştir. Çek Yasasında ve Sözleşmenin 9.21 Maddesinde, çek karnesinin verilmesinin gayri nakdi kredi olduğu hüküm altına alınmıştır.
Genel Kredi Sözleşmesinin “Çek Kredisi” başlıklı 20.5 maddesinde; “Banka, müşteriye verdiği çek defterinin geri verilmesini her zaman isteyebilir. Ayrıca, müşteri kredinin kapatılması halinde, kullanılmayan çek defteri ve çekleri bankaya iade edileceğini kabul eder.” hükmü mevcuttur.
Genel Kredi Sözleşmesinde, bankaya heniiz iade edilmemiş/hesap sahibi nezdinde bulunan çeklerin banka sorumluluk bedellerinin depo edilebileceği yönünde bir hükme rastlanmamıştır.
Yargıtay kararlarına göre, sözleşmede çek bedellerinin depo edilmesi yönünde hüküm bulunması halinde, depo talebinde bulunulabilmektedir. Konu ile ilgili emsal 3 adet Yargıtay karan aşağıda verilmektedir.
Yargıtay … HD. 26.10.2009 tarihli 2008/… E., 2009/… K. sayılı kararında; bankaların riziko doğmadan, para ödenmeden halen davalı elinde yada tedavülde bulunan çek yaprakları bedelinin karşılıksız çıkması halinde ve karşılıksız çıkma ihtimaline binaen, sözleşmede hüküm bulunduğundan, bankaca ödenmeyen çek yaprağından kaynaklanan sorumluluk bedelinin borçludan faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesinin istenebileceği hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 01/11/2017 T., 2016/13472 E., 2017/7537 K. sayılı karan da aynı yöndedir: Genel kredi sözleşmesi uyarınca dava dışı borçluyu verilen çek karnesinden dolayı bankanın ödeme zarımda olduğu zorunlu karşılıkların bankaya depo edilmesinin kefilden işlenebilmesi için sözleşmede bu yönde açık hüküm olması gerekir. Yanlar arasındaki 25..2008 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefilin sorumlu olacağına dair açık hüküm bulunmamaktadır. Davalı bankanın gayrı nakdi alacak yönünden kefilden istemi yerinde değildir,”
Yargıtay 19.HD’nin 05.12.2017 T., 2016/6902 E., 2017/7727 K. sayılı kararında; “…Davalı, dava dışı … Sarı. Tic. Ltd. Şti, ile imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin müşterek borçlu ve müteselsil kefilidir. Kefilin gayri nakdi kredilerin deposundan sorumlu tutulabilmesi için imzalanan sözleşmede acık ve net bir seki/de sorumluluk içeren düzenleme bulunması gerekir. Uyuşmazlık konusu sözleşmenin 36. maddesinde bu yönde bir düzenleme bulunmadığından kefil gayrirıakdi kredilerin deposundan sorumlu tutulamaz.”
Takdiri sayın mahkemenize ait olmak üzere, davacı bankanın depo talebinin bir dayanağının bulunmadığı değerlendirilmiştir. Ancak, sayın mahkemenizcc aksinin düşünülmesi halinde, henüz bankaya iade olmamış 2 adet çek için, 2 x 1.290.-TL=2.580.-TL’nın bankada nakden depo edilmesi gerekir. Davacı bankaca sorumluluk bedeli ödenen 3 x 1.290.-TL= 3.870.-TL olarak hamillerine ödenmiş olduğundan, bunları davalılardan nakden talep edebilecektir.
Davalılar vekilinin İtirazlarının İncelenmesi:Davalılar vekili, davacı alacaklı banka alacağının önemli bir kısmını ipotek yoluyla teminat altına almışken, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ipotek alacağını paraya çevirdiği vakit, alacağının büyük kısmını elde edecekken. İşbu dava konusu ilamsız icra takibi ile haksız ve fazladan alacağını talep ettiğini, davacının alacağı icra takibinde yazıldığı kadar olmayıp, müvekkil ince icra müdürlüğüne yapılan itirazın haklı ve yerinde olduğunu savunmuştur. Davalı şirket tarafından davacı bankaya toplam 5.450.000.-TL tutarında ipotek verilmiş olup, …’deki 1. derece ipotek tutarı 450.000.-TL, …’dcki 1-2. ve 3. derece ipotek tutarı ise 5.000.000.-TL’dir. …’deki 1. dereceden ipotekli gayrimenkul dava tarihinden sonra 10.07.2018 tarihinde 201.000.-TL’ye alacağa mahsuben davacı bankaya ihale edilmiştir. …’deki 1-2. ve 3.. dereceden ipotekli gayrimenkul ise dava cevap dilekçesindeki beyanına göre 1.015.000.-TL’ye 3. kişiye ihale edilmiştir.
İpotekli gayrimenkullerin satışından dava tarihinden sonra sağlanan tahsilat toplamı 201.000.TL+I.015.000.-TL= 1.216.000.-TL olup, davacı bankanın icra takibinde talep ettiği 3.184.510.61 TL alacak miktarını karşılamamaktadır. Alacaklının, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle takip yapma yükümlülüğü olsa da. tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, ilamsız icra takibi yapılmasında takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere bilirkişi heyetimizce sakınca olmadığı düşünülmektedir. Kaldı ki, ipotekli taşınmazların satış bedelleri, borcu ödemeye yetmediği için, alacaklının İİK’nun 45. Maddesi gereğince iflas yada haciz yolu ile takip yapma hakkı bulunmaktadır.
Diğer yandan, davacı banka rehni paraya çevirmeden, TBK 586. md. uyarınca müteselsil kefiller hakkında takip yapma hakkına sahip bulunmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar nedeniyle ve ipotekli gayrimenkullerin satış bedellerinin, davacı banka alacağını karşılamadığı sabit bulunduğundan, davalılar vekilinin, ipotek miktarlarının davacı alacağını fazlasıyla karşıladığı ve mükerrer takip yapıldığı itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Diğer yandan, davacı banka alacağı dosyada sunulu banka kayıtlarına göre tespit edilmiş olup. davalıların borca itirazı da dayanaksız bulunmaktadır.
Banka Kayıtlarının Delil Kabul Edilmesi: Sözleşmenin “Delil özleşmesi” başlıklı 37.3 maddesinde, her türlü anlaşmazlıkta, IIMK 193. md. gereğince banka kayıtları kesin ve bağlayıcı delil teşkil ettiği davalılar tarafından kabul edilmiştir.
Davacı bankanın işletme kredilerinden kaynaklanan alacağı takip tarihi itibariyle 877.594.58 TL olarak hesaplanmıştır.
Takip tarihinden sonra 15.02.2017 tarihinde 3 adet çekin banka sorumluluk payı olarak 3x 1.290=3.870.-TL ödeme yapılmıştır. Bu Ödeme dava tarihi itibariyle yapılan hesaplamada dikkate alınacaktır.
(*) Sayın mahkemece çek deposunun kabulü halinde 2 adet çek yaprağına karşılık 2 x 1.290.- TL= 2.580.- TLTnin deposu gerekecektir.
(**) Deposu talep edilen 1,500,000.-TL’lik teminat mektuplarının tamamı takip tarihinden sonra tazmin olduklarından, depo talebi konusuz kalmıştır.
Dava tarihi itibariyle davaeı alacağı 3.763.912.98 TL olarak hesaplanmıştır. Davacı banka ise davayı 3.184.510.61.-TL üzerinden açmıştır. Takibin 3.105.154.11TL asıl alacak tutarı üzerinden devamı gerekir.
SONUÇ:
Yapılan incelemelerde aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir: 1) Davacı banka, kredi alacaklarının tahsili için davalılar hakkında yapılan aşağıdaki icra takibine davalılar tarafından yapılan itirazın iptalini dava etmiştir:
Kredi türü
Asıl alacak
Gecikme Faizi
Toplam (TL)
Kurumsal finansman kr. (işletme kr.)
920.813,63
1.179,30
921.992,93
Çek deposu
11.610,00
Teminat mektubu deposu
1.500.000,00
Teminat mektubu komisyonu
574,41
574,41
Masraf alacağı
333,27
Teminat mektubu tazmin alacağı
750.000,00
750.000,00
TOPLAM
1.671,388,04
3.184.510,61
2)Yapılan incelemede takip tarihi itibariyle davalı banka alacağı, talep ve tespitimiz dikkate alınarak aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir:
Kredi türü
Asıl alacak
Gecikme Faizi
Toplam (TL)
Kurumsal finansman kr. (işletme kr.)
850,709,70
1.179,30
851.889,00
Çek deposu
Teminat mektubu deposu
Teminat mektubu komisyonu
574,41
574,41
Masraf alacağı
333,27
Teminat mektubu tazmin alacağı
750.000,00
750.000,00
TOPLAM
1.601.284,11
1.602.796,68
Davacı banka kayıtlarına göre, davalı şirket asaleten, diğer davalılar kefaleten borçlu durumda olup, anlaşmazlık halinde banka kayıtları HMK 193. md. göre kesin ve bağlayıcı delil kabul edilmiştir.
3)Genel Kredi Sözleşmesinde, bankaya henüz iade edilmemiş/hesap sahibi nezdinde bulunan veya karşılıksız çıkmış çeklerin banka sorumluluk bedellerinin depo edilebileceği yönünde bir hükme rastlanmadığından, takdiri sayın mahkemenize ait olmak üzere, davacı bankanın depo talebinin bir dayanağının bulunmadığı değerlendirilmiştir. Ancak, sayın ınahkemenizce aksinin düşünülmesi halinde, henüz bankaya iade olmamış 2 adet çek için, 2 x 1.290.-TL=2.580.-TL’nın bankada nakden depo edilmesi gerekir.
4)Dava tarihi itibariyle davacı alacak 3.763.912.98TL olarak hesaplanmıştır. Dâvacı banka davayı 3.184.510.61.-TL üzerinden açmıştır. Takibin 3.105.154.11 TL asıl alacak tutarı üzerinden devamı gerekir.
5)Davalı banka takip tarihinden itibaren;
-İşletme kredisi asıl alacağına — % 17,65
-TL asıl alacağına — % 17,92 oranında gecikme tazminatı/kar payı mahrumiyeti isteyebilecektir.
6)İpotekli gayrimenkul satışlarından dava tarihinden sonra sağlanan tahsilatların infazda dikkate alınması gerekir.
Keyfiyeti sayın mahkemenizin takdirlerine saygıyla arz ederiz.” denilmiştir.
‘Mahkememizin 23/05/2019 tarihli celsesi 1 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 09/10/2019 tarihli ek raporunda özetle;
”Davacı banka vekilinin 27.05.2019 tarihli Katılım Bankacılığına ilişkin açıklamaları da incelenerek, taraf itirazları konusundaki inceleme ve değerlendirmelerimiz aşağıda sunulmaktadır.
A)Davacı Vekili: Davacı vekili UYAP üzerinden verdiği 14.03.2019 tarihli dilekçesi ile, kök rapora aşağıdaki hususlarda itiraz etmiş, ek rapor alınmasını istemiştir.
İtiraz:Sayın mahkemeniz tarafından seçilen bilirkişiler tarafından hazırlanan 22.02.2019 tarihli B.kişi Raporu tarafımızca incelenmiş olup, söz konusu rapor katılım bankacılığı ilkeleri dikkate alınmadan ve müvekkil banka kayıtlarına aykırı bir şekilde hazırlanmış olup, bir kısım eksiklikler de içermektedir.
İnceleme/değerlendirme;Kök rapor dosyada sunulu ve inceleme günü davacı vekilinden istenen ve 21.12.2018 tarama tarihli dilekçe ile sunulan banka kayıtlarına (kredi hesap ekstreleri, kredi ödeme planlan) göre hazırlanmıştır. Davacı banka kayıtlarına aykırı bir husus söz konusu değildir. Davacı banka tarafından davalı şirkete kullandırılan işletme kredileri, katılım bankaları dışındaki bankalarca kullandırılan “taksitli ticari kredilerden” bir farkı bulunmamaktadır. Sadece isim bakımından farklılık bulunmaktadır. Katılım bankaları, mal alışını fınansa etmek için taksitli İşletme/kurumsal finansman kredisi kullandırıp, kredi tutarını müşteriye değil, malı satan satıcıya ödeme yapmaktadır. Diğer bankalar ise, taşıt ve konut kredileri haricindeki kredi tutarını doğrudan müşteriye ödemekte, taşıt ve konut kredileri tutarları ise satıcıya ödenmektedir. Kredilendirmenin özünde aslında bir farklılık yoktur. Her iki sistemde, taksit tutarları kredi müşterileri tarafından bankalara ödenmektedir. Her iki bankacılık sisteminde de kredi sözleşmesi imzalanmadan kredi kullandırılmamaktadır.
Yine, katılım bankaları tarafından açılan kar payı ödemeli katılım hesaplarının, diğer bankalarca açılan vadeli mevduat hesaplarından bir farkı yoktur. Sadece isim değişikliği bulunmakta olup, kar payı oranlarının, mevduat hesaplarına verilen faiz oralarıyla aynı/yakı n/benzer olduğu da bilinmektedir.
İtiraz:B.kişi eksik inceleme yaparak, deposu gereken çek yaprak bedellerinin depo edilebileceği yönünden dayanak madde bulunmadığını belirtmişse de, müşteri ile imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin Madde 20. ÇEK KREDİSİ başlığı altında; 20.6. Müşteri, sözleşme ile açılan kredinin kısrjıen veya tamamen Çek Kredisi olarak kullandırılması halinde, Çek Kredisi hakkındaki yukarıdaki hükümler yanında sözleşmenin başta garanti taahhütleri olmak üzere ilgili diğer tüm hükümlerinin birlikte geçerli olduğunu kabul eder. 25.3.2. Sözleşme, kullandırılacak krediler yanında,hangi nedenle olursa olsun, doğacak tüm alacakları için ek teminat isteme hakkını bankaya vermekte olup, aynı zamanda İİK’nun 279/1 md. gereği teminat verme taahhüdü anlamında olup, sonradan verilen teminatlar da bu taahhüde istinaden verilmiş ayıhr.Bu nedenle müşteri bankanın ilk talebinde; taşınır, taşınmaz rehni ve sair her türlü tamamlayıcı teminat vermeyi, henüz nakit riske dönüşmemiş olan gayri nakdi kredilerin karşılığını depo/bloke etmeyi şimdiden kabul eder.” hükmü mevcut olup, depo talebinin dayanak maddesi gereği çek yaprak bedellerinin deposu gerekmektedir. Bilirkişinin bu hususta yeniden hesaplama yapması gerekmemektedir..”
İnceleme/değerlendirme; Kök raporda, “Çek Kredisi” başlıklı 20. md. incelenmiş, depoya ilişkin bir hükme rastlanmadığından çek deposunun istenemeyeceği sonucuna varılmıştı. Ancak, davacı vekilinin itiraz konu ettiği, “Teminata İlişkin Genel Hükümler” başlıklı 25.3.2 maddesinde, “müşteri bankanın ilk talebinde; taşınır, taşınmaz rehni ve sair her türlü tamamlayıcı teminat vermeyi, henüz nakit riske dönüşmemiş olan gayri nakdi kredilerin karşılığını depo/bloke etmeyi şimdiden kabul eder.” hükmü davalı kredi borçlusu şirket tarafından kabul edilmiştir.
Sözleşmenin bu hükmüne göre, davacı banka sözleşmede “müşteri” olarak tanımlanan davalı şirket tarafından henüz bankaya iade olmamış 2 adet çek için, 2 x 1.290.- TL=2.580.- TL’nın bankada nakden depo edilmesi gerekir.
Sözleşenin 25.3.2 maddesinde, gayri nakdi kredi bedellerinin kefillerden istenebileceği yönünde açıklık bulunmadığından, davalı gerçek kişi şahıslardan çek bedellerinin deposunun talep edilemeyeceği değerlendirilmektedir. Bu konuda kök raporda yer verilen Yargıtay kararı tekrar aşağıda verilmektedir.
Yargıtay 19.HD’nirı 05.12.2017 T., 2016/6902 E., 2017/7727 K. sayılı kararında; “…Davalı, dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti. ile İmzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin müşterek borçlu ve müteselsil kefilidir. Kefilin gayrinakdi kredilerin deposundan sorumlu tutulabilmesi için imzalanan sözleşmede açık ve net bir şekilde sorumluluk İçeren düzenleme bulunması gerekir. Uyuşmazlık konusu sözleşmenin 36. maddesinde bu yönde bir düzenleme bulunmadığından kefil gayrinakdi kredilerin deposundan sorumlu tutulamaz.”
İtiraz:B.kişi konvansiyonel bankacılık yöntemine göre hesaplama yaptığı anlaşılmaktadır. Müvekkil bankanın katılım bankası olması sebebiyle b.kişinin katılım bankası hesaplama yöntemine göre dikkate alınarak hesaplama yapması gerekmektedir. Bu sebeple bilirkişinin sadece anaparayı dikkate alarak hesaplama yapması, raporda eksiklik oluşturmuştur. Müşteri ile imzalanan genel kredi sözleşmesinin “6.3.1. Krediden kaynaklanan borçlar, kural olarak (özel durumlar hariç) her bir kredi için aylık, yıllık ve sair biçimde belirlenen akdi kar payları ile vergi, fon, masraf, komisyon, ücret, prim ve sair ferilerin eklenmek suretiyle belirlenmiş olduğundan, kredi kullanımı ile birlikte, kar payı ve yukarıdaki feriler (vergi, resim, harç,resim, fon, komisyOn ve sair) tahakkuk ettirilerek, müşteri hesabına borç kaydedilir. Bankanın niteliği ve mevzuatı gereği, akdi kar payları kredinin kullandırılması sırasında tahakkuk eder; bu nedenle kar paylarının ileride tahakkuk edeceği iddiasında bulunulamaz. Yine aynı nedenle, ınuacceliyet söz konusu olduğunda anapara ile birlikte kar paylarının ve ferilerinin tamamı da muacccl hale gelir; yasala zorunluluklar saklı kalmak kaydıyla müşteri, kar paylarının kar paylarının indirilmesi talebinde bulunamaz.” maddesinde hesaplamanın nasıl yapılacağını açıklamıştır. B.kişi bu yönüyle eksik inceleme yapmış olup, genel kredi sözleşmesinin 6.3.1. md. gereğince katılım bankası hesaplama yöntemine, yani anapara ile birlikte kar paylarının ve ferilerinde dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekmektedir.
İnceleme/değerlendirme;
Kredi hesapları 16.11.2016 tarihinde kat edilmiş olup, ihtarnameyle tanınan süreye göre davalılar 24.11.2016 tarihinde temerrüde düşmüşlerdir. Tabloda gösterilen taksitler ise kat tarihi itibariyle ödenmemiş, kar paylarını da kapsayan ileri vadeli taksitlerdir. Davalıların temerrüde düşmeleri ile birlikte temerrüt hükümleri işlemeye başlamıştır. Nitekim davacı banka, icra takibinde kurumsal finansman asıl alacağı için takip tarihinden itibaren %17,65, tazmin olunan teminat mektubu alacakları için takip tarihinden itibaren %17,92 oranında gecikme tazminatı/kar payı mahrumiyeti istemiştir. Halbuki, taksit tutarları içinde kar payı mevcut olduğundan, davacı bankanın her bir kredinin son taksit vadesinden itibaren gecikme tazminatı/kar payı mahrumiyeti istemesi gerekir. Ancak, takip ve dava sonrasına sarkan taksitler olması halinde, bu da karışıklığa yol açacağından, temerrüt tarihinden itibaren kalan kredinin kalan anapara borçlarına gccikme tazminatı/kar payı mahrumiyeti uygulanması en doğru yol olarak gözükmektedir.
Sözleşmenin 6.3.1. maddesinde yer alan, “muacceliyet söz konusu olduğunda anapara ile birlikte kar paylarının ve ferilerinin tamamı da muaccel hale gelir” hükmü hakkaniyete ve dürüstlük kurallarına aykırı görülmektedir.Çünkü, taksit vadeleri içinde kar payı mevcut olduğundan, kar payı ihtiva eden taksit tutarlarına, vadesi gelmeden tekrar gecikme kar payı uygulanması mükerrerliğe neden olacaktır ki, bu da makul değildir. Bu nedenle, gecikme kar payının kalan anapara tutarlarına uygulanması gerektiği değerlendirilmektedir. Kök raporda, her bir kredinin ödenen son taksit tarihlerinde/vadelerinde kalan anapara tutarına, temerrüt tarihine kadar akdi kar payı, sonrası için temerrüt tarihinden takip tarihine kadar gecikme tazminatı oranı (kar payı mahrumiyeti) uygulanarak davacı banka alacağı tespit edilmiştir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, tüm bankaları (katılım bankaları dahil) kapsamakta olup (bkz. 2. md), katılım bankaları için ayrı bir istisna/ayrıcalık getirmemiştir. Aynı kanunun 3. maddesinde; “Katılım bankası: Bu Kanuna göre özel cari ve katılma hesaplan yoluyla fon toplamak ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye’deki şubelerini” şeklinde açıklamıştır.
Bu güne kadar, katılım bankalarınca kullandırılan kredilere yönelik bir çok rapor yazılmış olup. Yargıtay’dan bozularak, ek rapor için b.kişiliğimize gelen dosya olmamıştır.
Açıklanan ve belirtilen nedenlerle, kök rapordaki tespit ve görüşlerimizi değiştirecek bir husus bulunmamaktadır.
A)Davalı Vekili:
1)Davalı … vekili 23.5.2019 tarihli dilekçesinde aşağıdaki hususlarda itirazda bulunmuş, yeni bir heyetin oluşturulması ve yeniden bu kez davalıların da mali kayıtların ve ödeme bilgilerinin nazara alındığı bir rapor hazırlanmasın yönelik karar verilmesini istemiştir.
İtiraz: Bankanın takip konusu alacağı tam ve net olarak hesaplanmamıştır. Bu nedenle davalı müvekkilin davacıya teminat olarak gösterdiği ipoteklerin kredi alacağını karşılamadığı neticesine ulaşılmıştır.Oysa davalı müvekkil tarafından davacı alacaklıya kullandırılan kredinin teminatı olarak ipotek verilen taşınmazların gerçek kıymetlerinin bulunması halinde borçtan daha fazla oranda teminat verildiği görülecektir. Davacı bankaipotekle teminat altına aldığı alacağının büyük tutarını tahsil etmiştir. Bakiye borcu için ise, ifade edildiği gibi halen davacıya teminat olarak verdiği taşınmaz ipotekleri mevcuttur. Buna ilişkin belgeler dosyada mübrezdir. Buna ek olarak, davacı bankanın karşılıksız çek bedellerinin depo talebi de bulunmamaktadır.
Bankanın kredi borçlusu şirketin mali defter ve kayıtları incelenmeden sadece bankanın tek taraflı olarak tutmuş olduğu kayıtların incelenmesi neticesinde, davalı şirketin ödemeleri ve teminatları eksik tespit edilmiş, buna bağlı olarak da varılan netice gerçek borç durumunu göstermekten uzaktır. Davacının alacak tutarı raporda belirlendiği gibi değildir, yapılan tahsilatlar nedeniyle rapordaki tutar azalmıştır. Ancak, bu husus raporda kendine yer bulmamıştır. Kredi borçlusu şirket ve kefillerin yaptıkları ödemeler ve verilen teminatlar (ve teminatların kıymetleri) raporda kendine yer bulmamıştır. Bu nedenle tek taraflı kayıtlara dayanan rapor da nihai hükme esas alınmayacak nitelikte hazırlandığından, yeni bir heyetin oluşturulması ve yeniden bu kez davalıların da mali kayıtlarının ve ödeme bilgilerinin nazara alındığı bir rapor hazırlanmasına yönelik karar verilmesi vekaleten arz ve talep olunur. İnceleme/Değerlendirme: Kök raporda, davacı bankanın takip vc dava tarihi itibariyle alacağı net olarak hesaplanmıştır. Davalı banka lehine 2 adet gayrimenkul üzerinde toplam 5.450.000.-TL tutarında ipotek tesis edilmiştir.
…’deki 450.000.-TL miktarlı taşınmaza 275.000.-TL değer takdir edilmiş, dava tarihinden sonra 10.07.2018 tarihinde yapılan satışta, 201.000.-TL bedelle, alacağa mahsuben davacı banka ihale edilmiştir.
Zonguldak/…’deki taşınmaz ise, 3. kişiye 1.015,000.-TL üzerinden ihale edilmiş, yasal kesintiler sonrası kalan 862.088.21TL 31.10.2018 tarihinde (dava tarihinden sonra) davacı bankaya ödenmiştir. İhalenin kesinleşmesinden sonra, 201.000.-TL 17.01.2019 tarihinde banka kayıtlarında muhasebeleştirilmiştir.
Kök raporda da belirtildiği üzere, toplam 5.450.000.-TL’ye ipotekli taşınmazların saüş değerleri, davacı bankanın 24.11.2016 tarihli takip çıktısı olan 3.184.510.61TL alacak miktarını karşılamamaktadır. Tahsilatlar dava tarihinden sonraya denk geldiğinden, infazda dikkate alınması gerekir. İpotek bedelleri 5.450.000.-TL olmasına rağmen, satış bedelleri düşük kaldığından, davacı alacağını karşılamaktan uzak bulunmaktadır.Teminatların eksik tespit edilmesi söz konusu değildir. Kök raporla ilgili 18.10.2018 tarihli ara inceleme kararında, davacı banka kayıtları inceleme yapılmasın karar verildiğinden, GKS’nin 37.3 md. gercğince delil kabul edilen davacı banka kayıtları üzerinde inceleme yapılmıştır. Diğer yandan, davalılar tarafından, borç tespitimizi/davacı banka alacağını geçersiz kılan bir delil de dosyaya sunul mamı ştır.
2)Davalı … Tic. A.Ş. ve … vekili 18.03.2019 çıktı tarihli dilekçesinde aşağıdaki hususlarda itirazda bulunmuştur.
İtiraz: B.kişi ilgili raporun 10. sayfasının ilk paragrafında; “alacaklının öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle takip yapma yükümlülüğü olsa dahi, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, ilamsız icra takibi yapılmasında b.kişi heyetince sakınca olmadığını düşündüğünü belirtmiştir. Burada b.kişi görev alanını aşarak hukuki nitelendirmede bulunmaktadır. Devamında ise, ipotekli taşınmazların satış bedelleri, borcu ödemeye yetmediği için, alacaklının İİK.45. md. gereğince iflas yada haciz yolu ile takip yapma hakkı bulunmaktadır.” demiş ise de durum gerçeği yansıtmamaktadır. Daha önceki dilekçemizde de belirttiğimiz üzere;
-… Tapu md. 11.06.2014 tarihli … yevmiye nolu 1.derece 450.000.-TL ipotek
-… Tapu md. 29.11.2013 tarihli … yevmiye nolu 1.derece 2.400.000,-TL ipotek
-… Tapu md. 15.07.2014 tarihli ve … yevmiye nolu 2.derece 100.000.-TL bedeli,
-… Tapu md. 26.02.2016 tarihli ve … yevmiye nolu 3.derece 2.500.000.-TL bedeli ipotekleri mevcuttur. Davaya cevap dilekçemizde de belirtmiş olduğumuz üzere, her iki ipoteğin paraya çevrilmesi takip dosyasından ipotekli taşınmazların icra ihalesi ile satışı gerçekleştirilmiştir. İlgili taşınmazlardan … ‘de bulunan taşınmaz 210.000.-TL bedelle alacaklı bankaya mahsuben ihale edilmiş, …’de bulunan taşınmaz ise 1.015.000.-TL bedelle 3. kişiye ihale edilmiştir.Buradan banka hesabına gelecek olan para yaklaşık 1.225.000.-TL’dır.Alacaklı banka işbu dava konusu ilamsız icra takibi ile, haksız olarak fazladan alacağını talep etmiştir.Kısacası davacı bankanın alacağı icra takibinde yazdığı kadar olmayıp, müvekkilimizce icra müdürlüğüne yapılan itiraz da bu nedenle haklı ve yerindedir.
İnceleme/Değerlendirme:Kök raporda, ipotekli taşınmazların satış değeri davacı banka alacağını karşılamaktan uzak olduğu gerekçesiyle, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ilamsız icra takibi yapılabileceği, ayrıca rehnin paraya çevrilmesinden önce de davacı bankanın kefil konumunda olan davalıları takip hakkı olduğu görüşü dile getirilmişti. Bu açıklamalarda bir isabetsizlik olduğu, b.kişilerin görev alanını aşarak hukuki nitelendirme bulunduğu sonucuna varılamayacaktır. Dile getirilen görüş kanuna ve Yargıtay kararlarına uygundur. Konu ile ilgili YHGK Kararı aşağıda verilmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.04.2001 tarih, 2001/12-354 E. ve 2001/367 sayılı kararında; “… ve özellikle takip konusu alacağın rehin tutarı ile karşılanamayacağının belirgin olması karşısında , tüm alacak için tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile haciz yoluyla takip yapılmasında usulsüzlük bulunmamasına …” kabul edilmiştir. Davacı banka lehine tesis edilen İpoteklerin satış değerlerinin banka alacağını karşılamaktan uzak olduğu sabit bulunmaktadır. Bu nedenle davacı bankanın fazladan alacak talep ettiği vc davacı bankanın alacağı icra takibinde yazdığı kadar olmadığı itirazı yerinde bulunmamaktadır. ” denilmiştir.
Tüm bu deliller ve dosya kapsamı dikkate alındığında:
GKS gereğince düzenlenen hesap kat ihtarı 16.11.2016 tarihi itibariyle her üç davalıya tebliğ edilmiş olup, verilen 24 saatlik sürenin sonu olan 18.11.2016 tarihi itibariyle her üç davalı da temerrüde düşmüştür.
GKS’nin “Kar Payları” başlıklı 6.2.2 maddesinde; “Gecikme kar payı oranları ise, para cinsi ne olursa olsun, ödenmeyen kredi borcu için akdi kar payı oranının %50 fazlasıdır… Gayri nakdi kredilerde ise, gayri nakdi kredinin ödendiği/tazmin olduğu tarihle, bankanın aynı para cinsindeki kredilere uyguladığı en yüksek cari akdi kar payı oranının %50 fazlası olarak uygulanacaktır…” olup, bilirkişi raporunda gösterildiği üzere kredilere göre istenebilecek temerrüt faizleri oranlarının hepsi, istenen % 17,65 faiz oranından fazla olup, temerrüt faizi oranına itirazlar yerinde değildir.
Her ne kadar alacağın ipotek ile teminat altına alındığı itirazı ileri sürülmüş ise de, ipoteklerin paraya çevrilmesi sonucunda elde edilen tahsilatın 1.216.000 TL olup hüküm ile kabul edilen icra takip miktarını karşılamadığı, bu durumda tahsilde tekerrür olmamak üzere ilamsız icra takibi yapılmasında hukuku aykırılık bulunmadığı, kaldı ki kefiller açısından da, kefaleti kapsamayan ipoteğin kefillerin takibine de engel olmayacağı anlaşılmıştır.
Deposu talep edilen teminat mektuplarının tamamı takipten sonra tazmin olduğundan bu talepleri ödeme emri doğrultusunda alacak talebine dönüşmüştür.
Davalı kefiller … ve …’nın kefalet miktarlarının 5.150.000.-TL olup, takibe konulan miktarın üzerindedir. Kefalet sözleşmesi ve limit artırımı 6098 sayılı yeni TBK’nu yürürlüğe girdikten sonra tanzim edilmiştir. Davalı kefil açısından kefalet limitlerinin sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu ve TBK.’nun 582. 583. ve 584 m. öngörülen kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması, kefaletin türü, sorumlu olunacak azami kefalet limiti, kefaletin tarihi ve yasada şartların bizzat kefillerin kendi el yazıları ile yazılmış olduğu, kefillerin kefalet ve artırım tarihlerinde şirket ortağı olup, eş rızasının alınmasına gerek olmadığı ( https://www.ticaretsicil.gov.tr/tmp_gazete/1f1fac24-be81-11e9-899e-54171cd56113.pdf), tüm bunlara göre geçerli bir kefalet akdinin kurulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Teknik ayrıntısı yukarıda özelenmeye çalışıldığı ve bilirkişi raporunda tam detayı olduğu üzere bilirkişi tarafından hesap kat tarihinde, takip tarihinde ve hukuki menfaatin tespiti açısından dava tarihinde asıl alacak ve temerrüt tarihi ve temerrüt faiz oranına göre fer’ileri hesaplanmıştır.
Davacı tarafa, hesabı kat edip muaccel hale getirsek bile vadesi gelmeyen taksitlere kar yapı mahrumiyeti uygulanmadığını iddia ederek bilirkişi raporuna itiraz etmişler ise de GKS’nin 6.3.1’de muacceleyet söz konusu olduğunda ana para ile birikte kar payının … tamamı muaccel olur düzenlemesi bulunmakta olup, fiili uygulamanın nasıl olduğu tespitine gerek görülmemiş, kar payı muhrumiyeti (temerrüt faizi) vadesi gelmemiş taksitlere de – muacceliyet kespettiğinden – uygulanmasının sözleşmede kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Zaten vadesi gelmeyen taksitler açısından aksi durumda temerrüt faizine ilişkin infazı kabil bir karar verelebilmek de mümkün olmayacaktır.
Tüm bu nedenlerle sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile davalıların
920.813,63 TL Kurumsal finansmandan kaynaklanan asıl alacağa itirazın 850.709,70 TL’lik kısmına itirazın,
1.179,30 TL Gecikme tazminatı/kar payı mahrumiyeti alacağına itirazın 1.179,30 TL’lik kısmına itirazın,
11.610 TL deposu gereken çek yaprak bedeline itirazın 3870 TL’lik kısmına itirazın (takipten sonra bu iptal edilen itiraz miktarınca tazmin gerçekleşmiş olmakla depo alacağının alacak olarak devamına) 
1.500.000-TL deposu gereken teminat mektubu alacağına itirazın 1.500.000-TL’lik kısmına itirazın (takipten sonra tazmin gerçekleşmiş olmakla depo alacağının alacak olarak devamına),
574,41-TL Teminat mektubu komisyonu alacağına itirazın 574,41-TL’lik kısmına itirazın,
333,27-TL masraf alacağı alacağına itirazın 333,27-TL’lik kısmına itirazın,
750.000-TL tazmin olunan teminat mektubundan kaynaklanan asıl alacağına itirazın 750.000-TL’lik kısmına itirazın,
İptali ile takibin 3.105.487,38 asıl alacak ve 1.179,30TL Gecikme tazminatı/kar payı mahrumiyeti alacağına  olmak üzere toplam 3.106.666,68TL üzerinden ve  kurumsal finansmandan kaynaklanan asıl alacak ve masraf alacağı açısından % 17,65 gecikme tazminatı/kar payı mahrumiyet oranı, tazmin olunan gayri nakdi kredi borçları açısından ise % 17,92 gecikme tazminatı/kar payı mahrumiyet oranı ile ödeme emrindeki kayıt ve şartlarla davalılar açısından devamına,
11.610-TL deposu gereken çek yaprak bedeline itirazın 2.580-TL’lik kısmına Davalı … şirketinin itirazın  iptaline,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
1.606.666,68-TL’nin %20 olan 321.333,33-TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine
Kısmen ret nedeniyle davalı tarafın tazminat talebinin, kötü niyet  sabit olmadığından reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 212.216,40-TL ilam harcından peşin alınan 38.460,93-TL’nin mahsubu ile bakiye 173.755,47-TL ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 38.460,93-TL peşin harç ve 35,90-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 38.496,83‬-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı, kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 119.691,67-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalılar, kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 10.919,71-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 2.661,50-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 2.596,40-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.24/09/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”