Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1202 E. 2021/204 K. 15.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1202 Esas
KARAR NO : 2021/204
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 15/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 09.01.2014 tarihli araç takip sistemi kira ve hizmet sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme kapsamına dahil edilen araçlar ile yine sözleşme kapsamında ek araç talep formları ile sisteme dahil edilen araçlara davacının anlaşmalı olduğu servislerde cihaz montajları yaptırıldığını, internet üzerinden araçlarını takip ederek sunulan hizmetlerin alındığını, davacı şirket edimlerini yerine getirmesine rağmen davalının faturalandırılan hizmet bedellerini ödemediğini ve araç takip sistemi cihazlarını davacıya teslim etmediğini, bu nedenle ….İcra Dairesi’nin 2017/… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının borca, ferilerine, yetkiye ve faize itirazı ile takibin durduğunu, taraflar arasındaki sözleşme gereği yetkili icra dairesinde takibin yapıldığını, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
DELİLLER
1- … İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyası
2-09/01/2014 tarihli araç takip sistemi kira ve hizmet sözleşmesi
3-Davacı tarafın ticari defter ve kayıtları
4-Bilirkişi raporu
5-Davacı vekilinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, cari hesap ilişkisinden ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalının İcra Dairesinin yetkisine itirazı yönünden; İtirazın iptali davasının öncelikle görülme şartı; yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun yapılıp süresinde itiraz ile durmuş bir icra takibinin bulunmasıdır. İcra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildikten sonra itirazın iptali davası açılması halinde, mahkemece öncelikle (mahkemenin görev ve yetkisinden önce) icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı incelenmeli, icra müdürlüğü yetkisiz ise dava, dava şartı yokluğundan HMK 114/2.maddesi uyarınca usulden reddine karar vererek işten el çekmesi gerekir. İtirazın iptaline bakan mahkemenin icra dairesini yetkili daireye göndermek gibi bir karar vermesi mümkün değildir.
2004 sayılı İİK’nun 50/1 maddesi yollamasıyla icra müdürlüğünün yetkisi bakımından HMK’nun yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 11. Maddesi gereğince İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğu kabul edilmiştir. Sözleşme tacirler arasında düzenlenmiş ticari nitelikte bir sözleşme olduğundan, HMK’nun 17.maddesi uyarınca sözleşmedeki bu yetki şartı geçerli olduğundan davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine itirazın reddi gerekir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Vade farkı ise; sözleşme ilişkisi kurulurken ya da daha sonradan tarafların ortak iradeleri ile kararlaştırılabileceği gibi sözleşme ilişkisinin devamı sırasında ticari teamül biçiminde de ortaya çıkabilir. (HGK., 02.10.2013 gün ve 2013/19-199 E., 2013/1418 K.).
Bu açıklamalar ışığında davacının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının ….İcra Dairesinin 2017/… esas sayılı takip dosyasında cari hesap alacağından kaynaklanan 11.236,53-TL asıl alacak 10.524,88-TL işlemiş faiz, 1.050,00USD araç takip sistemi cihaz bedeli, 1.720,44-TL tahakkuk bedeli alacağı olmak üzere toplam 1.050,00USD+23.481,85-TL takip yapıldığı, ödeme emrine yapılan tebligatın iade geldiği, alacaklı vekili tarafından 13/11/2017 tarihinde yeniden tebliğ edilmesinin talep edildiği, ödeme emri tebliğ evrakı dosya içerisinde bulunmasa da borçlunun 22/11/2017 tarihinde borca itiraz ettiği nazara alındığında süresinde itiraz ettiğinin kabulü gerektiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği , dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Sözleşmenin incelenmesinde, taraflar arasında 09/01/2014 tarihli araç takip sistemi kira ve hizmet sözleşmesi akdedildiği, sözleşme kapsamında oluşacak ihtilaflarda İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun belirlendiği, sözleşmenin dava konusunu ilgilendiren hükümleri incelendiğinde;
-5.2 maddede; “Müşterinin, bu sözleşmenin 4. maddesinde belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya bir aylık ödemede temerrüde düşmesi halinde, Alarmnet’in; bu anlaşmada bahsedilen hizmetlerini durdurabilir, ayrıca müşteri, yükümlülüklerini yerine getirmez veya iki ay üst üste hizmet bedeli ödemez ise Alarmnet sunulan tüm hizmetleri durdurmasıyla birlikte sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceği gibi fesih tarihinden sözleşme süresinin biteceği tarihe kadar olan aylık ödemelere hak kazanır.”
-6.2 maddede; “Alarmnet, müşteriye önyüzde belirtilen aylık hizmet bedeli karşılığında Aylık Hizmet Bedeli faturası keser, Müşteri, hizmet faturasının bedelini faturada belirtilen son ödeme gününde öder. Geciken ödemelerde aylık %10 vade farkı; temerrüt halinde ise TCMB avans niteliğindeki faiz oranının iki katı oranında temerrüt faizi uygulanır. Sözleşme süresince ödenecek aylık tutar önyüzde belirtilen tutar olup devam eden yıllarda bir önceki yıl tutarına TEFE+TÜFE/2 oranında artış yapılarak tahsil edilir.”
-6.5 maddede; “Alarmnet, hizmeti gerçekleştirecek araç takip sistemlerinin ve sistemlerine ait tüm ekipmanların mülkiyeti dahil tüm haklarının her zaman sahibidir.”
-7.1 maddede; “Alarmnet, işbu sözleşme İle taahhüt ettiği hizmeti müşterinin aylık hizmet bedellerini tam olarak ve/veya zamanında ödememesi, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya takdir edeceği sair haklı nedenlerle tek taraflı olarak ve herhangi bir ihbar şekline ve ihbar süresine tabi olmaksızın durdurabilir veya feshedebilir. Alarmnet’in belirtilen şekilde hizmeti durdurması ve/veya feshi veya müşteri tarafından sözleşmenin feshi halinde müşteri, Alarmnefe, sözleşme bedelini tam olarak ve tek seferde ödemek durumundadır. Şu kadar ki, Alarmnet’e sözleşme tarihi ile fesih tarihi arasında geçen süre ile ilgili hizmet bedeli ödenmiş ise sadece kalan sözleşme süresine ait bedeli talep eder.”
-7.2 maddede; “Alarmnet, müşterinin İşbu sözleşme şartlarından herhangi birini ihlali halinde, sistemin bütününün veya bölümlerinin tahribata uğraması, çalınması, sökülmesi, izinsiz nakledilmesi veya benzeri sözleşmeye aykırı hareketler nedeniyle elektronik donanıma zarar verilmesi durumunda, uğradığı maddi zararı, müşteriden tazmin eder. İşbu sözleşmeye esas teşkil eden hizmet, her ne sebeple olursa olsun sonlandırılırsa müşteri bildirim yapılmaksızın 10 gün içerisinde Alarmnet’e ait sistemlerin sökülmesi için araçlarını hazır etmeyi, benzeri tüm koşulları ve zamanı sağlamayı taahhüt eder. Müşteri bu taahhüde uymadığı takdirde, cihaz teslim alınana veya cihaz bedeli fatura edilinceye kadar, haksız geçirilen her bir gün için 3 USD tazminat ödemeyi kabul, taahhüt ve beyan eder.”
-8. Maddede; “İşbu sözleşme imza tarihinden geçerli olmak üzere 24 ay sürelidir. Taraflar, sözleşme süresi bitmeden bir ay öncesinden yazılı fesih ihbarında bulunarak sözleşmeyi feshedebilirler. Aksi takdirde mali koşullar hariç sözleşme aynı şartlarda ve aynı süre ile uzamış sayılır” hükümlerinin bulunduğu görülmüştür.
Mali bilirkişinin 11.06.2020 tarihli 10 sayfadan ibaret raporunda özetle; … malzeme teslim ve servis formlarında müşteri yetkilisinin ve montaj işlemini yapanların isim ve imzasının bulunduğu dolayısıyla davalının sözleşme kapsamında davacıdan hizmet aldığını, davalı tarafından 14 araca konulan sistemlerin davacıya iade edildiğine yönelik bilgi ve belge bulunmadığını, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi çerçevesinde davalı yanın son cari hesaptan 1.609,56-TL borcu mevcutken 28.12.2015 tarihinde cari hesaba 1.600,00-TL havale gönderdiğini ve cari hesap bakiye borcunun 9,56-TL’ye düştüğü, davalının 31.12.2015 tarihi itibariyle cari hesap borcunun 9,56TL 2016 yılına devrettiği, sonrasında 12 adet fatura davacı tarafından cari hesaba borç kaydedilirken davalı tarafından cari hesaba herhangi bir ödeme yapılmadığını, neticeten 31.12.2016 tarihi itibariyle 11.236,53-TL cari hesap borç bakiyesinin icra takibine konu edildiğini, fatura içerikleri ve tutarlarının incelenmesinde sözleşme kapsamına uygun olduğu ve yasal defterlerde yer aldığını, faturaların incelenmesinde; ilk faturada bir adet cihazın 104 USD, ikinci faturada ise bir adet cihaz bedelinin 142 USD olduğu görüldüğü, davacı tarafın, icra takibinde 14 adet araçta bulunan ve iade edilmeyen cihazların her biri için 75 USD talep ettiğini, talep edilen toplam tutar 75 USD x 14 adet= 1.050 USD olduğunu, faturaların montaj tarihinden çok önceki tarihlerde alınan cihaz bedellerini yansıttığı, davacının sözleşmenin 7.2. maddesine göre cihazlar teslim alınıncaya kadar ya da bedeli için fatura düzenleninceye kadar haksız geçirilen her gün için 3 USD tazminat talep edebileceği ancak bu tutarı talep etmeyerek cihaz bedelini talep etmekle iktifa ettiği dikkate alındığında, takipte talep edilen tutarın fahiş olmadığını, davalı takip borçlusunun 2016 yılında cari hesaba ödemesi gereken tutarları hiç ödememiş ve Sözleşmenin 5.2, 6.2 ve 7.1 maddeleri kapsamına göre temerrüdü ve sözleşmenin feshi gerçekleştiği, sözleşme kapsamına göre her bir araç için aylık abone ücreti 30 TL (günlük 1 TL üzerinden) olarak belirlenmiş olup, bu tutar davalıdan tahakkuk bedeli olarak talep edildiği, ancak sözleşmenin erken feshi nedeniyle, araçlara montajı sağlanan cihazların kullanımı 24 ay süreli (taahhüt süresi) gerçekleşmemiş ve taahhüde uyulmayan süreler için davacı yan, davalıdan bunun bedelini talep ettiğini, davacı dava dilekçesinde ve sonrasında dosyaya sunduğu dilekçelerinde fesih tarihini belirtmediğini, ancak davalı yan 2016 yılının başından itibaren hiçbir ödeme yapmaması nedeniyle 1.068,90 TL tutarlı faturanın son ödeme tarihi olan 20.01.2016 tarihi itibariyle temerrüdünün ve sözleşme feshinin gerçekleştiği değerlendirildiğini, davacının edimlerini yerine getirdiği, davalının ise sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediği, sözleşmeye göre, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle toplam alacağının 1.050 USD + 30.934,27 TL (ya da önceki bölümlerde açıklandığı ve takdiri Mahkemeye ait olmak üzere 1.050 USD + 15.968,11 TL) olarak hesaplandığı (30.934,27 TL’nin 17.978,48 TL’si faiz bakiyesi asıl alacak, 15.968,11 TL’nin 3.012,32 TL’si faiz, bakiyesi asıl alacaktır), Davacının yasal defter ve kayıtlarının cari yasal mevzuata uygun olarak tutulduğu ve sahibi lehine delil teşkil ettiği, davalının ise, yasal defter kayıtlarını bilirkişi incelemesine sunmadığını belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu, davacının alacağın tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, mahkememizce tüm delillerin toplandığı, dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, mahkememizce öninceleme duruşmasında taraf defterlerinin incelenmesine karar verildiği, davalıya işbu duruşma tutanağının ihtaratlı olarak tebliğ edildiği, inceleme gün ve saatinde davalı hazır olmadığı gibi mazeret de bildirmediği, incelemenin sadece davacı defterleri üzerinden yapıldığı, davacının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu ve faturaların defterinde kayıtlı olduğu, ancak yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere faturanın tek başına alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, davacının faturaya konu malı teslim ettiği veya hizmeti verdiğini kanıtlaması gerektiği, davacı tarafından hizmetin verildiğine ilişkin belgelerin sunulduğu, hizmeti verdiği, sözleşmenin incelenmesinde sözleşmeyi imzalayanın … olduğu, mahkememizce davacıya süre verildiği, davacının sözleşmenin davalı şirket yetkilisi tarafından davalı adına imzalandığını beyan ettiği ve bir kısım delillerini sunduğu, dava şirketin İTO kaydının incelenmesinde imzalayanın şirketin yetkilisi olduğu tespit edildiği, mahkememizce şirket yetkilisine isticvap davetiyesi çıkarıldığı, usulüne uygun isticvap davetiyesinin tebliğine rağmen şirket yetkilisinin duruşma gün ve saatinde hazır olmadığı, bu halde HMK madde 171 uyarınca imzanın şirket adına atıldığını kabul edildiği, bu halde davacının fatura bedelini talep edebileceği, davacı tarafa mahkememizin 1. celse 4 nolu ara karar ile sözleşmenin fesih edildiğine ilişkin delillerini sunmak üzere verildiği, davacı tarafından süresi içerisinde sözleşmenin feshine ilişkin yazılı delillerini sunmadığı, bu halde sözleşmenin fesih edildiğinin kabul edilmeyeceği, bu nedenle sözleşmenin 5.2 maddesinin fesih şartına bağlanmış olması da nazara alınarak davacının tahakkuk bedeli talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, davanın faturadan kaynaklı alacak ve vade farkı alacağı olarak kabul edildiği, vade farkının sözleşmenin 6.2 maddesinde düzenlendiği, davacı tarafından talep edilebileceği, bilirkişi tarafından vade farkının 17.78,47-TL olarak hesaplandığı, davacının icra takip talebinde 10.554,88-TL talep ettiği, mahkememizce taleple bağlı kalındığı, yine icra takibinde davacının işlemiş faiz talebi olsa da, işlemiş faiz yönünden davalının temerrüde düşürülmediği, davacı tarafından davalıya ihtarname gönderilmediği, o halde davacı tarafın takip tarihinden önce işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, nitekim Yargıtayın yerleşik içtihatlarının da bu doğrultu da olduğu, bu nedenle işlemiş faiz talebinin reddi gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek,
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan … İcra Müdürlüğünün 2017/… esas sayılı takip dosyasına yöneltilen davalı itirazının kısmen iptali ile takibin 11.236,53-TL asıl alacak 10.524,88-TL vade farkı 1.050-USD araç takip cizahı bedeli olmak üzere toplam 21.761,41-TL ve 1.050,00-USD üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacağın TL yönünden avans faizi, USD yönünden 3095 sayılı kanunun sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarınca 1 yıllık vadeli USD mevduatına uygulanan en yüksek faiz oranı faiz işletilmesine, fazlaya dair isteminin reddine,
2-Alacak niteliği itibariyle likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 5.122,98-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 1.867,38-TL harçtan, peşin alınan 359,51-TL harç mahsup edilerek kalan 1.507,87-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 359,51-TL peşin harç, 35,90-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 395,41-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.100,54-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 889,00-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 836,40-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır