Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1201 E. 2021/1062 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1201 Esas
KARAR NO :2021/1062

DAVA:İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:28/12/2018
KARAR TARİHİ:06/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketle davalı arasındaki taşıma sözleşmesinden doğan ticari ilişki neticesinde oluşan cari hesap borcunun süresinde ödenmemesi üzerine, davalı hakkında …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı tarafından takibe konu borca itiraz edildiğini, davalının itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirket defter ve kayıtlarının incelendiğinde borcun varlığının ve miktarının açıkça tespit edileceğini, müvekkilinin yurt çapında taşıma hizmeti veren köklü bir kuruluş olduğunu, davalının da müvekkili şirketi tercih ettiğini ancak verilen hizmet karşılığında herhangi bir ödeme alınamadığını, takibe yapılan itirazın takibi uzatmaya yönelik olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile itirazın iptalini ve takibin devamını, davalı aleyhine icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı aleyhine bırakılmasını talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup davalı davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası
2-Davacının ticari defter ve kayıtları
3-Bilirkişi raporu
4-Davacı vekilinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, cari hesap ilişkisi ve faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Bu açıklamalar ışığında davacının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
Kısmi Feragat; davacı vekilinin 16/06/2021 tarihli dilekçesi ile davacı şirket hesabına 11.12.2019 tarihinde ödeme yapıldığını, itirazın iptali davası 7.661,43-TL üzerinden açılmış ise de yapılan ödeme nedeniyle dava değerinin 3.000,00-TL tutarından feragat edildiği beyanında bulunduğu görülmüştür.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının …. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında cari hesap alacağından 7.661,43-TL asıl alacak için takip yapıldığı, ödeme emrinin 02/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 11/06/2018 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali bilirkişinin 03/06/2021 tarihli 4 sayfadan ibaret raporunda özetle; davacı şirket tarafından ibraz edilen dava konusu, 2015 – 2018 yıllarının e-defterlerinin e-defter beratlarının süresi içinde oluşturulduğu envanter defterlerinin noter tasdiklerinin yaptırıldığını, ticari defter kayıtlarının düzenli, yasalara ve muhasebe tekniğine uygun olarak, zamanında işlenmiş olduğu, ticari defterlerinin, birbirini teyit ettiğini, kayıtlarının düzenli, muhasebe ilkelerine ve yasaya uygun tutulduğu görüldüğünden, 6102 sayılı TTK’nın 64. Maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesi de göz önüne alınarak takdiri mahkemeye ait olmak üzere 2015 – 2018 yıllarına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfının bulunduğunu, davalı şirket belirlenen inceleme gün ve saatinde defter ibrazında bulunmadığını, davacının 2015 – 2018 yılı ticari defterlerine göre, 29.01.2018 takip tarihi itibariyle 7.661,43TL davalıdan alacaklı göründüğünü, davacının ticari defterlerindeki kayıt açıklamalarına göre, davacının alacağının toplam tutarı 7.661,43TL olan 5 adet faturaya dayandığını, takip konusu alacağın dayanağı olan faturalar ya da fatura içeriği mal/hizmetin davalıya teslim /tebliğ hususunun bu aşamada ispata muhtaç olduğunu, neticeten; davacının ibraz olunan ticari defterlerinin açılış noter tasdiklerinin tam olduğu, e-defter beratlarının süresi içinde oluşturulduğu, ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğu, davalının ticari defter ibrazında bulunmadığını, davacının ticari defterlerine göre davacının 7.661,43TL (takip miktarı kadar) davalıdan alacaklı olduğunu, davacının takibe konu alacağının oluşturan faturalar ibraz edilmediğinden faturaların davalı aleyhine borç doğurduğu ispatlanıncaya kadar davacının alacak iddiasının ispata muhtaç olduğunu, davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda; Merkez bankası verilerinden, 29.01.2018 takip tarihi itibari ile avans faizi oranının %9,75 olduğu anlaşıldığından davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceğini belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu, davacının alacağın tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, mahkememizce tüm delillerin toplandığı, dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, mahkememizce 1. celse davacı vekilinin mazeret sunduğu, 2-3 ve 4. celselerde tarafların sulh olma ihtimaline binaen süre verildiği, bu sürede sulh beyanında bulunmadıklarından 5. celsede taraf defterlerinin incelenmesine karar verilebildiği, davalıya işbu duruşma tutanağının ihtaratlı olarak tebliğ edildiği, inceleme gün ve saatinde davalı hazır olmadığı gibi mazeret de bildirmediği, incelemenin sadece davacı defterleri üzerinden yapıldığı, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve faturaların defterinde kayıtlı olduğu, ancak yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere faturanın tek başına alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, davacının faturaya konu hizmeti verdiğini kanıtlaması gerektiği, davacı tarafından hizmeti verdiğine ilişkin belgelerin sunmadığı, davacının alacağına dayanak olan faturaların dosyaya ibraz edilmediği, faturaların davalıya tebliğ hususunda davacı tarafın delil sunmadığı, mahkememizce 13.09.2021 tarihli celsesinde 1 ve 2 nolu ara kararlar ile yemine ilişkin beyanda bulunması ve yemin metninin sunulması hususunda 2 haftalık kesin süre verildiği, davacı tarafından yemin deliline de dayanılmadığı, 06/12/2021 tarihli son celsesinde yemin deliline dayanılmadığının da beyan edildiği, davalı tarafından her ne kadar davadan sonra ödeme yapılmış ise davacının alacağının dayanığının 5 ayrı faturaya dayandığı, ödeminin hangi faturaya ilişkin yapıldığının anlaşılmadığı, bu halde fatura konusu alacağın varlığı hususunda ispat yükünün halen davacı üzerinde olduğu, davacı tarafından faturalar, fatura tebliğ, fatura içeriğin hizmetin verildiği hususları ispatlanmadığından, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 92,53-TL harçtan mahsubu ile bakiye 33,23-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/12/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır