Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1200 E. 2020/350 K. 29.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/1200 Esas
KARAR NO: 2020/350

DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:28/12/2018
KARAR TARİHİ:29/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı … davacı şirketin müşterisi dava dışı … şirketine monte ve teslim edilmek üzere 1 adet … kompresörün satın alınması hususunda anlaştıklarını, satış işlemi sonucunda davacının yapmış olduğu aracılık hizmeti sebebiyle davalı …nin müvekkil şirkete 6.000,00 Euro+kdv ödemesi konusunda mutabakata vardıklarını, yapılan toplantılar ve pazarlıklar neticesinde … ile dava dışı … şirketi ürün satımı konusunda anlaşmaya vardıklarını, bu hususta 01/10/2017 tarihinde sözleşme imzaladıklarını, davacı şirket bu satış işlemi sonucunda davalı ile anlaşmaya vardıkları komisyon bedeli ile 13/10/2017 tarihinde 216863 numaralı ve 15.352,63 Tl 13/04/2018 tarihinde … numaralı 15.352,63 TL bedelli 2 adet fatura düzenleyip davalının adresine gönderdiğini, davalının bu faturalar karşılığında 17/11/2017 tarihinde davacı şirketin … Bankası Anonim Şirketi … Şubesi … numaralı hesabına 3.000,00 TL ve 02/03/2018 tarihinde de yine müvekkiln … Aş … şubesi … numaralı hesabına 10.010,00 TL kısmi ödeme yaptığını, davalı … nin kalan fatura bedellerini ödemediğini, bu yüzden … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalı … bu takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek ….. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini, takibin devamını, davalının %20den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; haksız olarak icra takibine başlandığını, davalının dava dışı … şirketine satış yaptığını, yapılan aracılık hizmetine karşılık tüm ödemelerin yapıldığını, davacıya hiçbir borç bulunmadığını, satışının yapılması hususunda anlaştıklarını, söz konusu satış işleminin de gerçekleştiğini, satış sonrasında davacının söz konusu satıştan dolayı müvekkile 13/10/2017 tarihli 15.352,63 TL bedelli fatura tanzim edilerek gönderildiğini, fatura karşılığı olarak tüm ödemeleri yapıldığını, karşı tarafın hiçbir alacağı kalmadığını, söz konusu satış işleminden ve ilk faturadan 6 ay sonra davacı şirket tarafından 13.04.2018 tarihli 15.352,63 TL bedelli fatura tanzim edildiğini, bu faturaya istinaden davacı taraftan hiçbir hizmet, mal, emtia vs. fatura düzenlenmesine konu olacak herhangi bir mal veya hizmet alınmadığını, 13.04.2018 tarihli 15.352,63 TL bedelli … no.lu faturaya konu davalı ile davacı şirket arasında hiçbir akdi ilişki bulunmadığını, davalı tarafından yapılan ödemeler kısmı ödeme olmadığını, 13.10.2017 tarihli faturaya karşılık yapılan bir ödeme olduğunu, diğer fatura ile hiçbir ilgi ve alakası bulunmadığını, taraflar arasında 13/04/2018 tarihli fatura ile ilgili temel borç ilişkisi doğrudan bir sözleşme bulunmadığını, icra takibine hukuka aykırı olarak faiz işletildiğini belirterek davanın reddini, dava giderleri harç ve masraflar ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını, davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-… İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası,
2-Tarafların ticari defter ve kayıtları
3-Bilirkişi raporu
4-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava; faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının … İcra Dairesinin… Esas sayılı takip dosyasında faturadan kaynaklanan 17.695,26-TL asıl alacak 926,46-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.621,72-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 14/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 20/09/2018 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği , dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali bilirkişinin 25/02/2020 tarihli 10 sayfadan ibaret raporunda özetle; taraf defterlerinin 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin yasal defterlerin tasdikle ilgili yükümlülüklerin kanuni sürelerinde yerine getirildiğini, davacı şirketin davalıya yasal defterlerinde 120.01.087 cari hesap kodunda izlediği ve davacının davalıdan cari hesap bakiyesi olarak icra takip tarihi itibariyle 17.695,26 TL tutarında alacaklı olarak göründüğünü, davalı şirketin davacıya yasal defterlerinde 120.01.U7357 ve 320.01.U7357 cari hesap kodlarında izlediğini, davalının davacıya cari hesap bakiyesi olarak icra takip tarihi itibariyle 17.695,26 TL tutarında borçlu olarak göründüğünü, tarafların yasal kayıtları sonucunda davalıdan 17.695,26 TL tutarında alacaklı olarak göründüğünü, davalı ile dava dışı … şirketi arasında akdedilen 01/10/2017 tarihli sözleşmeye dayandırıldığını, davalı davacıya 17/11/2017 tarihinde 3.000,00 TL ve 23/03/2018 tarihinde 10.010,00 TL olmak üzere 13.010,00 TL ödeme yaptığını, takip tarihi itibariyle davacının asıl alacak yönünden 17.695,26 TL tutarında alacaklı olduğunu, davacının takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edemeyeceğini kanaatine varıldığını belirtmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu ve bu anlamda borç ilişkisinin oluştuğu, davacının bu alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacının alacağına dayanak olan faturaların davalıya tebliğ edildiği, faturaya itiraz olmadığı, davacı ve davalının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, dolayısıyla davalının bu faturaya ilişkin işin yapıldığının kabulü gerektiği, aksini yazılı delil veya kesin delil ile ispat edebileceği, davalının ise herhangi bir ödeme belgesi veya yazılı delil ibraz etmediği, taraf defterleri arasındaki borç farkının bulunmadığı, davacının davasını tüm bu açıklamalarla ispatladığının kabulü gerektiği, her ne kadar icra takibinde davacının işlemiş faiz talebi olsa da, işlemiş faiz yönünden davalının temerrüde düşürülmediği, davacı tarafından davalıya ihtarname gönderilmediği, o halde davacı tarafın takip tarihinden önce işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/1037Esas 2019/2322 Karar, 2017/3150 Esas 2019/647 Karar sayılı ilamlarının da bu doğrultu da olduğu, bu nedenle işlemiş faiz talebinin reddi gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek,
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptaline, takibin 17.695,26 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren, avans faiz işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 3.539,05-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.208,76-TL harçtan, peşin alınan 224,91-TL harç mahsup edilerek kalan 983,85 -TL nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 224,91-TL. peşin harç ve 35,90-TL. başvuru harcı olmak üzere toplam 260,81-TL nin davalıladan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kabul-red oranına göre davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin göre hesaplanan 926,46-TL. vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 757,00-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 719,30-TL’lik kısmının davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/06/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır