Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1153 E. 2020/143 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1153 Esas
KARAR NO : 2020/143

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/12/2018
KARAR TARİHİ : 12/02/2020
Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, iş sahibi müvekkilleri ile yüklenici davalı arasında akdedilen eser sözleşmesi kapsamında davalının ikinci etaba ilişkin edimlerini ifa etmemesi nedeniyle müvekkilinin sözleşmeyi fesh ederek ikinci etap işi için başka firmayla anlaştığını, davalının gecikmesinden kaynaklanan zarar kalemlerinden şimdilik cezai şart bedelinin ve sözleşmeyi kısmen ifa etmesinden kaynaklanan zararının tazmini cezai şart alacağı olarak 4.000,00 TL, sözleşmenin eksik ifası sebebiyle uğradığı maddi zarara karşılık 4.000,00 TL’nin tazminatın 30/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte tahsili talep ve dava etmiş olup, davacı vekilinin bilahare vermiş olduğu ıslah dilekçesi ile uğranan maddi zarara ilişkin talebini 29.736,00 TL olarak arttırmıştır.
SAVUNMA:
Davalı vekili, müvekkili şirket tarafından birinci etap kapı imalatının davacı şirket tarafından inşaat alanı ölçü alımına hazır hale getirilmiş olduğundan, ölçülerin alınması sonrasında tamamlandığını, ancak dava konusu edilen ikinci etap kapı imalatı işine davacı şirketin inşaat alanını ölçü alımına uygun hale getirmemesi nedeniyle başlanamadığını, kendilerinin kusurlu olmadıklarının, sözleşmenin davacı şirket tarafından feshedilmesi nedeniyle müvekkili şirkete gecikme cezasına ilişkin fatura kesilmesi ve bu gecikme cezası bedelinin bir kısmının teminattan mahsup edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, eser sözleşmesinin ihlali nedeniyle uğranılan müspet zararın tazmini ile cezai şart bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, adi ortaklığa binaen almış olduğu vekaletname ile davasını açmış ise de, adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından söz konusu adi ortaklardan davaya muvafakat mahiyetinde ayrı ayrı vekaletname alıp dosyaya ibraz etmesi için mehil verilmiştir. Davacılar vekili tarafından söz konusu usulü eksiklik ikmal edilmekle yargılamanın esasına devam olunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlıklar;
1-Mevcudiyeti ihtilafsız eser sözleşmesi hükümleri kapsamında davalı yüklenici tarafından tamamlanması icap eden 2. Etap işinin ifası öncesinde davacı iş sahipleri tarafından yapılması gereken hazırlık edimlerinin bulunup bulunmadığı, ifanın eksik kalmasında davalının kusurlu olup olmadığı,
2-Davalı yan kusurlu ise davacılar tarafından 3. kişiye yaptırılan ve tamamlattırılan iş bedellerinin taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ya da bu konuda hüküm yoksa orta seviye piyasa rayiçlerine uygun olarak yaptırılıp yaptırılmadığı, yani 3. şahsa ödenen ve müspet zarar olarak davalıdan istenen fark bedelinin kadri maruf olup olmadığı konularında toplanmaktadır.
Sözleşme uyarınca 30/10/2018 tarihinde tüm işlerin davalı yüklenici tarafından tamamlanması gerektiği kararlaştırılmıştır. Bunun yanı sıra işlerin peyder pey teslim edileceğine dair belirli bir vade söz konusu değildir. Ne var ki, davacılar sözleşmeyi süresinden evvel feshederek sözleşme süresi dolmaksızın cezai şart talebinde bulunmuştur. Vadeden evvel davacılar tarafından sözleşme feshedilmekle, ayrıca cezai şart sözleşmenin 18/1. maddesine göre vade geçtikten sonra işin gecikmesine bağlı olarak “ifaya ekli cezai şart” türünde kararlaştırıldığı anlaşıldığından bu kaleme ilişkin isteğin reddi gerekmiştir.
Davalı taraf inşaat alanını gösterir fotoğraflar göstererek davaya konu kapı imalatları ile ilgili ölçü işlemlerinin inşaatın hazır olmaması nedeniyle gerçekleştirilemediğini savunmuş ise de, sözleşmenin ekindeki şartnamenin 1.13 maddesinde kapı imalatına ilişkin olarak belirli ve tereddüt oluşturmayacak şekilde ölçüler kararlaştırılmıştır. İnşaatın bitiminden sonra ölçülerin alınacağına ilişkin herhangi bir sözleşme hükmü mevcut değildir. Dolayısıyla şartnamede kararlaştırılan kıstaslara göre davalının edimini ifa etmesinde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Birinci etabın inşaattan sonra davalı tarafından ölçüleri alınarak yapıldığı savunulmuş ise de, asıl olan sözleşmeye bağlılık olup davacıların ikinci etap için inşaatın bitimine müteakiben ölçülerin alınacağı yönünde yazılı bir beyanı ya da tevilli ikrarı iddia ve ispat edilmiş değildir. Bu nedenle, davalı yan sözleşmenin feshine kusuru ile sebebiyet verdiğinden davacıların müspet zararından sorumlu olacaktır. Mevcut davada sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle eksik kalan kısımların 3. şahıs firmaya daha yüksek maliyetle yaptırılmış olmasına bağlı olarak aradaki fark zararının istendiği dilekçedeki anlatımlardan anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmede sözleşmenin ihlalinde zararın ne şekilde kararlaştırılacağına dair sözleşme hükmü bulunmadığından 3. şahsa yaptırılan kapı imalat bedellerinin orta seviye piyasa rayiç bedellerine göre kadri maruf olduğu, fiyat farkı toplamı 25.200,00-TL + KDV bedel talebinin makul olduğu teknik bilirkişi mütaalası ile tespit edilmiştir.
Öte yandan, TBK’nın 125. maddesi gereğince aynı hükmün 2. fıkrasına göre müspet zarının istenebilmesi için uygun bir mehil verilmesi gerektiği düzenlenmiş ise de, somut olayda davalı tarafından keşide edilen 01/11/2018 günlü cevabi ihtarnamenin 2. bendindeki beyanı uyarınca ikinci etap için sözleşmedeki ölçülere göre ifaya başlanmayacağını kesin ölçü için inşaatın tamamlanması gerektiğini bildirdiği görülmekle; TBK’nın 124. maddesinin 1. bendi gereğince sözleşmenin feshi ve müspet zararın tazminine ilişkin seçimlik hakkın kullanılabilmesi için ayrıca mehil verilmesine gerek bulunmamaktadır. Zira, açık bir şekilde davalının cevabi ihtarnamesinden verilen sürenin ve ihtarın sonuçsuz kalacağı belirgindir.
Sonuç olarak; davacılar tarafından sözleşme haklı nedenle feshedildiğinden, davalının tutumları uyarınca mehil verilmesinin fayda etmeyeceği ve vadeye de yetişmeyeceği anlaşıldığından feshe bağlı olarak müspet zarar talebinin haklı ve yerinde olduğu, fiyat farkının piyasa rayiçlerine uygun olduğu, cezai şart isteminin ise sözleşmenin süresinden evvel feshedilmesi nedeniyle yerinde olmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Müsbet zarar kalemlerinden olan fiyat farkı alacağı; KDV dahil 29.736,00-TL’nin davalıdan temerrüt tarihi 01/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
2-Cezai şart isteminin reddine,
3-Alınması gereken 2.031,26 TL harçtan peşin alınan (ıslah harcıyla birlikte) toplam 576,62 TL harcın mahsubu ile, bakiye 1.454,64 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından sarfedilen, 136.62 TL peşin harç, 35.90 TL başvuru harcı ve 440,00 TL ıslah harcı olmak üzere cem’an 612.52 TL’den ibaret harcın davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
5-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 4.460,40 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen kısım üzerinden hesap olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Bu dava kapsamında davacılar tarafından sarfedilen, 84.50 TL posta ve tebligat masrafı, 2.400,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere cem’an 2.484,50 TL’den ibaret yargılama giderinin kabul ve ret oranları nazara alınarak 2.190,80 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, bakiye miktarın davacılar üzerinde bırakılmasına,
8-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 12/02/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*