Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1152 E. 2022/529 K. 26.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1152 Esas
KARAR NO : 2022/529
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/12/2018
KARAR TARİHİ : 26/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; 11.08.2018 tarihinde, alkollü sürücü … … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile … Mah. … Cad. üzerinden … caddesi istikametine seyir halinde iken … sokak kavşağına geldiği esnada aracının kontrolünü kaybederek önce davacı müvekkili yaya … …’e daha sonra da … Caddesi üzerinde park halinde bulunan … plakalı aracın sol arka yan kısımlarına çarpması ve çarpmanın etkisiyle … plakalı aracın savrularak sağ arka yan kısımlarıyla yaya kaldırımına ve aydınlatma direğine çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davacı müvekkilinin yaralandığını, dava konusu kaza nedeniyle … CBS’nin 2018/… soruşturma dosyası ile soruşturma başlatıldığını, kaza nedeniyle …’na başvurulmasına rağmen talepleri karşılanmadığını, müvekkilinin kaza tarihi itibariyle 5 yaşında olduğunu, müvekkilinin annesinin ev hanımı olduğunu ve hiçbir gelirinin olmadığını, tüm bu nedenlerle davacıya ödenmesi gereken 1.000,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatı ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.100,00 TL maddi tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, davacıya ödenmesi gereken 100.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek avans faizi ile birlikte davalı … …’ndan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihini kapsar şekilde geçerli trafik sigorta poliçesinin olup olmadığının tespiti gerektiğini, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespitinin adli tıp vasıtasıyla yapılması gerektiğini, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına Adli Tıp Kurumu …İhtisas Dairesi’nden Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak hazırlanmış sağlık raporu alınması gerektiğini, davaya konu maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, geçici iş göremezlik nedeni ile doğan zararlara ilişkin maddi tazminat talepleri teminat dışında olup müvekkili kurumun bu talepler nedeniyle sorumluluğu bulunmadığını, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, …’nın sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın kaza tarihinden itibaren faiz talebi haksız olup, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … …’na usulüne uygun tebligat yapılmış olup davalılar davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan maluliyet 12/04/2021 tarihli raporunda özetle; 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin, sadece Ek-1 bölümünü içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri ve meslek grupları bölümünü içermediğinden, sadece çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine ilişkin olduğu (hangi hastalık ve arızaların beden çalışma gücünün en az %60’ının kaybına neden olacağı), bu nedenle bu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği cihetle; Abir ve Ahmad kızı, 01.03.2013 doğumlu, … …’ın 11.08.2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Kusur ve aktüerya bilirkişilerinin 07/12/2021 tarihli raporlarında özetle;11.08.2018 tarihinde meydana trafik kazasında; sürücü … … asli ve %60 oranında kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varıldığı, davacı … ”ın bir yetişkinin veya ebeveynlerinin gözetiminde olmaksızın yaya olarak taşıtların geçişine ayrılmış olan caddeye çıkmasının küçük çocuğun yaralanmasına sebep olan kazanın meydana gelmesinde %40 oranında etkili olduğunun değerlendirildiği, davalıların %60 kusur oranındaki sorumluluk duruma göre davacı … …’in geçici iş göremezlik döneminde %100 kazanç kaybı nedeniyle maddi zararının = 8.825,56 TL olduğu, davacının olay tarihinde 5 yaşında olması, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/17502 E, 2014/8884, 2016/9637, 2016/17823 E. ve Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3974, 2021/4507 E, sayılı emsal kararlarında yaşı küçük olan ve gelir getiren bir işte çalışmayan küçüğün iyileşme döneminde mahrum kaldığı bir kazancının olmaması nedeniyle geçici iş göremezlik dönemi için zararının bulunmayacağının belirtiliyor olması ve buna göre yukarıda belirlenen geçici iş göremezlik dönemine ilişkin belirlenen maddi zarar tutarlarının hüküm altına alınıp alınmayacağının takdirinin Sayın Mahkemeye ait bulunduğu, Adli Tıp Kurumu tarafından 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen raporda davacının malul kalmadığı belirlenmiş olduğunda davacının sürekli iş gücü kaybı (maluliyet) nedeniyle maddi zararının bulunmayacağı, davacının yukarıda belirlenen maddi zararı zorunlu trafik sigorta poliçesi içinde kalmakta olup, manevi tazminat talepleri zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında olmaması nedeniyle Sayın Mahkemece takdir edilecek manevi tazminattan sadece davalı araç sürücüsünün sorumlu olacağı, başvuru tarihine göre … bakımından temerrüt tarihi 26.10.2018 olarak belirlenmiş olup, davalı araç sürücüsü bakımından temerrüdün 11.08.2018 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, sigorta poliçesi bulunmayan … plakalı aracın kullanım şeklinin hususi gözüktüğü sonuç ve kanaatleri bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan maluliyet 29/06/2022 tarihli raporunda özetle; mevcut belgelere göre; … ve … kızı, 01/03/2013 doğumlu, … …’ın 11.08.2018 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında değerlendirildiğinde; kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalının … olarak sorumluluğu bulunduğu trafik sigortasız aracın alkollü sürücüsünün kusuru ile neden olduğu kazada davacı küçüğün yaralanması nedeni ile geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik ve davacının manevi zararının tazmini istemine ilişkindir.
11/08/2018 kaza tarihinde davalı …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla yaya konumunda olan davacı küçük …’ye çarpması sonucu yaralanma meydana gelmiş, davacı küçüğün kanuni temsilcisi olan anne ve babası küçük adına maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Kazaya karışan aracın zorunlu trafik sigortası bulunmadığından husumet sürücü ile birlikte davalı …na yöneltilmiştir. Davacılar davacı küçük adına sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 91.maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Yönetmeliğinin 9. maddesinde; trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için …na başvurulabileceği belirtilmiştir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54’de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
…, trafik sigortası bulunmayan … plakalı aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Mahkemece yapılması gereken dava konusu trafik kazası nedeniyle yapılan tedavilere ilişkin tüm evraklar toplanarak, Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyet raporu almak, tarafların kusur oranları hususunda bilirkişi raporu almak ve tüm belgeler toplandıktan sonra aktüerya raporu almaktır.
Davalı …’un trafik sigortasız aracı 1,59 promilli olarak alkollü vaziyette kullandığı, davacı küçüğün kaza tarihindeki 5 yaşında olduğu, davacının küçük yaşına rağmen velileri tarafından dikkatsiz ve gözetimsiz şekilde trafiğe açık alanda bırakıldığı, dolayısıyla meydana gelen kazada davalı sürücünün %60 ve davacı küçüğün ebeveynlerinin %40 kusur durumunun 07/12/2021 tarihli raporda oluşa uygun şekilde tespit edildiği görülmüştür.
Meydana gelen kazada alınan ATK raporlarına göre davacı … …’ın vücut engellilik durumunun kalmadığı, iyileşme süresinin kaza tarihinden sonra 9 aya kadar uzayabileceği anlaşılmıştır. Davacı küçüğün sürekli maluliyetine dair tespit bulunmadığından bu yöndeki maddi zarar talebi her iki davalı yönünden reddedilmiştir. Yine davacı küçüğün olay tarihindeki yaşı gözetildiğinde gelir getirici bir çalışması, iyileşme döneminde mahrum kaldığı bir kazancı bulunmadığından geçici iş göremezlik talebi de her iki davalı yönünden reddedilmiştir.
Davalı sürücü … aleyhine ikame edilen manevi tazminat talebi yönünden, davacı küçüğün 9 ay iyileşme sürecinin bulunduğu, alkollü araç kullanmak ile asli kusurun davalı sürücüde bulunduğu, davacı küçüğün yaralanmasından dolayı sol bacağına platin takıldığı, 4 defa ameliyat olduğu, meydana gelen kazadan dolayı yaşı da gözetildiğinde manevi zararının yıllara sari olacağı anlaşılmıştır. Bu kapsamda vücut bütünlüğüne yönelik kusurlu davranıştan dolayı tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kazalının olay tarihindeki yaşı, iyileşme süreci, meydana gelen zararın ağırlığı, tarafların kusur durumu, paranın alım gücü, ülkenin ekonomik durumu gözetilerek davacı küçüğün manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat taleplerinin ayrı ayrı Reddine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin Kısmen Kabulü ile, 30.000,00 TL manevi tazminatın 11/08/2018 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … …’ndan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin Reddine,
3-Maddi tazminat yönünden;
-Alınması gereken 80,70-TL başvuru harcı ve 80,70-TL peşin harç olmak üzere toplam 161,40-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
-Davalı …, kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’na verilmesine,
-Davalı … yönünden maddi tazminat istemine ilişkin olarak yapılan ve suçüstü ödeneğinden karşılanan 74,50-TL e-tebligat, 14,00-TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 88,50 TL tebligat giderinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Manevi tazminat yönünden;
-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 2.049,30-TL karar ve ilam harcının davalı … …’ndan tahsili ile hazineye irad kaydına,
-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen 30.000,00-TL üzerinden takdir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalı … …’ndan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 121,35-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna (%30 kabul) göre 36,40-TL’lik kısmının davalı … …’ndan tahsili ile davacı tarafa verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Adli yardım kararı nedeniyle suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.300-TL bilirkişi ücretlerinin, 223,20-TL tebligat ücretleri olmak üzere toplam 1.523,20-TL yargılama giderinin kabul-ret durumuna (%30 kabul) göre 456,96-TL’sinin davalı … …’ndan, 1.066,24-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Dosya kapsamında ATK faturasının taraflarca ödendiğine ilişkin beyanda bulunulmadığı görülmekle; ATK’nın 15/08/2022 tarihli 10490518157 numaralı 1.035,00-TL tutarlı fatura bedeli ile ATK’nın 28/05/2021 tarihli 8741254016 numaralı 820,00-TL tutarlı fatura bedellerinin ödenmesi hususunda mahkememizce sarf kararı düzenlendiği görülmekle 1.855,00-TL adli tıp rapor ücretlerinin kabul-ret oranına göre 556,50-TL’sinin davalı … … tarafından, 1.298,50-TL’sinin davacı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının gerekçeli karar tebliğ gideri düşüldükten sonra resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.26/09/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸