Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1139 E. 2019/944 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/127 Esas
KARAR NO : 2019/1091

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/03/2019
KARAR TARİHİ : 06/11/2019
Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, taraflar arasındaki 01/03/2016 tarihli “Bilgi Teknolojileri Destek, Danışmanlık ve Dış Kaynak Kullanımı Hizmet Sözleşmesi” uyarınca müvekkilinin bakım destek danışmanlık hizmetlerini üstlendiğini, davalının sözleşme devam ederken haksız fesih beyanında bulunduğunu, buna göre haksız ve geçersiz feshe dayalı olarak sözleşmenin 8.3. maddesi gereceğince kararlaştırılan cezai şart bedelinin tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali ile takibin devamını asgari %20 inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, sözleşmenin devam ettirilmeyeceğinin karşı tarafa e-mail ile iletildiğini, haksız feshin söz konusu olmadığını, zira sözleşme süresi boyunca davacıdan yeterli hizmet alınamadığını, sözleşmenin 6.1. maddesi gereğince fiyat artışlarının tarafların onayı ile yapılacağının kararlaştırıldığı ancak ücret konusunda da anlaşma sağlanamadığını, ayrıca davacının ihtarnamedeki beyanları uyarınca esasında sözleşmeyi davacının sona erdirdiğini, ayrıca sözleşmenin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin haksız yere fatura kesilmek suretiyle icra takibi başlatılarak takibe itirazın iptali davasının da İStanbul … ATM …esas sayılı dosyasıyla sürdüğünü belirterek davanın reddi ile asgari %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, sözleşmenin haksız ve usulsüz feshi nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedelinin tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yazılı sözleşme her iki tarafın da kabulünde olup kararlaştırılan yetki şartı uyarınca İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili kılındığından HMK’nın 17. maddesi uyarınca bağlayıcı sözleşmenin 15.1 hükmüne göre icra dairesinin yetkisine ilişkin davalı borçlunun itirazı yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasındaki varlığı çekişmesiz 01/03/2016 başlangıç tarihli sözleşmenin 6. maddesinde sözleşme bedeli senelik 9.600,00-TL olarak belirlenmiş olup, yenileme dönemlerinde tespit edilen fiyatların en az, o yıla ait (TÜFE, Yİ-ÜFE ortalaması) enflasyon ortalaması oranında artış olmak şartı ile tarafların onayı ile yeniden belirleneceği kararlaştırılmıştır.
Sözleşmenin “Süre ve Fesih” başlıklı 8. maddesinde ise; tarafların sözleşme bitiş tarihinden 30 gün öncesinde, sözleşmenin fesih edildiğinde dair yazılı bir bildiri yapılmadığı takdirde, iş bu sözleşme 6.1 maddesi gereğince kendiliğinden birer yıllık süreler ile devam edeceği, davacı …’in sözleşmeyle üstlendiği hizmetlerin ifasını hiç veya gereği gibi yerine getirmediği veya üstlenmiş olduğu taahhütlerin herhangi birini ihlal etmesi durumunda, davalı müşterinin kendisinden kaynaklanan herhangi bir hata veya kusuru yok ise davacı …’e çekeceği yazılı bir ihtar sonrası söz konusu sözleşme ihlali bir ay içerisinde giderilmez ise yazılı ikinci ihtar sonrasında tek taraflı olarak fesh etme hakkına sahip olacağı kararlaştırılmıştır. Diğer yandan sözleşmenin 3. Bendinde taraflardan herhangi birinin sebepsiz yere sözleşmeyi süresi içinde feshetmek istediği takdirde tazminat olarak karşı tarafa bir yıllık bakım bedeli (9.600,00-TL) tutarının peşinen yani cezai şart bedeli olarak ödenmesinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Davacı hizmet veren taraf takibe konu alacağı yukarıda belirtilen sözleşmenin 8.3 maddesine dayandırmaktadır.
Cevap dilekçesi ekinde sunulun e-mail yazışmaları incelendiğinde; 26/01/2016 tarihinde davacıdan rutin kontrol dışında destek alınmaması, sair kontrol ve hizmetlerin yapılmaması nedeniyle alınan hizmetlerin eski fiyat tarifesi üzerinden faturalandırılmasının talep edildiği, %25 zammın kabul edilmediği, bu şartlar altında sözleşmenin sürdürülemeyeceğinin bildirildiği görülmektedir. Yine 10/04/2017 tarihli davalı tarafından gönderilen e-mail içeriği uyarınca 01/03/2017 tarihi itibari ile sözleşmenin sona erdirilerek yenilenmeyeceğinin açık bir şekilde bildirildiği ve buna bağlı olarak Nisan 2017 dönemine ilişkin faturanın iade edildiği, 17/03/2017 tarihli e-mail ile de hizmet memnuniyet açısından sözleşmenin yenilenmeyeceği davacıya iletildiği sabittir. Öncelikle belirtmekte fayda vardır ki, fesih işlemi karşı tarafa ulaşmakla hüküm ve sonuçlarını doğuran karşı tarafın kabul ve onayına bağlı olmayan tek taraflı bozucu yenilik doğuran bir işlemdir. Dolayısıyla davalının cevap dilekçesinde belirttiği şekilde sunmuş olduğu maillerindeki açık beyanlarına rağmen tam aksine davacının sonradan sözleşmeyi sonlandırdığı yönündeki savunması yerinde görülmemiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden sözleşmenin davalı borçlu tarafından 01/03/2017 itibariyle ileriye etkili olacak şekilde sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Zira, itirazın iptali davasına ilişkin İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı sonraki döneme dair fatura alacağından kaynaklı itirazın davadaki bilirkişi raporunda da sözleşmenin 01/03/2017 itibariyle davalı tarafından sona erdirildiği, o davadaki takip konusu faturanın fesih tarihinden sonra düzenlendiği teyit edilmiştir. Sonuç olarak sözleşmenin 01/03/2017 tarihi itibariyle davalı tarafından sonlandırıldığı mahkememizin kabulünde olup, eldeki davanın uyuşmazlık konusu sözleşmenin feshine bağlı cezai şarta ilişkin olması nedeniyle İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının celbi ya da beklenmesi yoluna gidilmemiştir. Zira, o davanın temel dayanağı fesih sonrası kesilen fatura alacağına ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın özü, sözleşmeye göre davalı tarafından feshin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, haklı ve geçerli nedenlerle fesih olgusun varsayımı halinde davalı tarafından sözleşme metninde kararlaştırılan silsileye uygun olarak hareket etmek suretiyle fesih işleminin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı noktalarında düğümlenmektedir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve savunmasında temel argümanını fiyatta anlaşma sağlamaması ve hizmette istenildiği gibi verimli bir şekilde alınamamasına dayandırmaktadır. Davalı taraf delil listesinde e-mail yazışmaları haricinde hizmetin gereği gibi yerine getirilemediğine dair herhangi bir delile dayanmamıştır. E-mail yazışmaları incelendiğinde de yukarıda da belirtildiği üzere sözleşmenin soyut sebeplerle dayanakları ve delilleri gösterilmeksizin yenilenmeyeceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu noktada öncelikle hizmetin eksik ya da hiç yapılmadığına dair teknik ve somut verilerin ortaya konulması gerekmekte olup, sözleşmenin ihlali hususu ispata muhtaç durumdadır. Bahsedildiği gibi davalı yan delil listesinde e-mail içeriğini destekler nitelikte dayanak herhangi bir teknik veri ya da belge bildirmemiştir. Dolayısıyla, haklı sebeple fesih olgusu ispatlanamamıştır. Diğer yandan fiyat artışının da sözleşmenin 6. maddesine göre tarafların onayı ile yeniden uyarlanacağı düzenlenmiş olup, fiyatın yüksek bulunması nedeniyle haklı fesih olgusuna dayanılmasına yerinde görülmemiştir. Zira, bu husus sözleşmenin feshi sebebi değil, olsa olsa TBK’nın 138. maddesi uyarınca uyarlama istemine konu olabilir. Kaldı ki taraflarca mutabakat sağlanamadığı takdirde (ikale olmadığı sürece) sözleşmenin aynı aynı ücrette devam edebileceği de aşikardır.
Haklı nedenle fesih olgusunun bulunduğu varsayımında ise, sözleşmenin yukarıda zikredilen 8. maddesinin 2. bendi uyarınca sözleşmenin ihlali ve haklı sebeplerin doğmuş olması ihtimalinde dahi öncelikli olarak davacıya vaziyeti belirtir yazılı ihtarnamenin gönderilmesinin gerekeceği, bir ay içerisinde belirtilen eksiklikler giderilmediği takdirde yazılı ikinci ihtar ile tek taraflı ve haklı olarak feshetme hakkına davalının sahip olacağı kararlaştırılmıştır. Her iki taraf tacir olup özellikle TTK’nın 18/2. maddesi uyarınca basiretli tacir ilkesine göre sözleşme hükümleri tarafları bağlayıcı niteliktedir. Diğer yandan tarafların tacir olması sebebiyle ve somut uyuşmazlığa konu sözleşme itibariyle TBK’nın 20. maddesinde düzenlenen genel işlem koşullarına ilişkin kanun maddesinin de eldeki davada uygulanma yeri bulunmamaktadır.
Sonuç olarak; davalı taraf hizmetin eksik ya da hiç verilmediğine ilişkin herhangi bir delil bildirmediği gibi, bir an için hizmetin sözleşmeye aykırı olarak eksik ifa edilmiş olduğu varsayımında dahi tarafları bağlayıcı olan sözleşmenin 8.2 maddesi uyarınca gerekli silsilenin tüketilmediği, bir yıllık sözleşme süresi boyunca davalının davacıya sözleşme ihlaline ilişkin herhangi bir yazılı bildirimde bulunmadığı ve bir aylık süre verilmediği, sadece e-mail yoluyla soyut bir şekilde hizmetin verimli olmamasına dayalı olarak sözleşmenin yenilenmeyeceğinin bildirildiği anlaşıldığından feshin davalı tarafından haksız ve usulüne uygun olarak gerçekleştirilmediği, dolayısıyla 8. maddenin 3. bendine göre sözleşmenin haksız ve sebepsiz feshedildiğinin kabulü ile kararlaştırılan bir yıllık bakım bedeli 9.600,00-TL’nin davacı tarafından talep edilmesinde haklı olduğu kanaatine varılmıştır.
HMK’nın 30. maddesi uyarınca Hakimin yargılamanın makul süre içerisinde ve gereksiz gider yapılmaksızın yürüterek tamamlaması gerektiği düzenlenmiş olup, somut uyuşmazlığın özü itibariyle herhangi bir muhasebesel inceleme gerektirmediği gibi teknik incelemenin de yargılamanın seyrine etki etmeyeceği kanısına varılmıştır. Zira, bilirkişi incelemesi sonucunda sözleşmenin ihlal sebebi ile haklı fesih olgusu sabit görülse dahi yukarıda belirtilen sözleşmenin 8.2 maddesi uyarınca usulüne uygun olarak feshedilmediği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık sözleşmeler hukukuna ilişkin yorum ve muhakeme neticesinde Hakimlik genel bilgi ve tecrübesiyle çözülebileceğinden taraflara gereksiz masraf yaptırılmaksızın, bilirkişi incelemesine gidilmeden davanın kabulü cihetine gidilmiştir.
Davacı alacaklı vekili ceza şart talebine ilişkin olarak açmış başlatmış olduğu icra takibine itirazın iptali davasında %20 icra inkar tazminatı talebinde bulunmuşsa da, Yerleşik Yargıtay kararlarına göre, cezai şart miktarına hakim müdahalesi söz konusu olduğundan, sözleşmenin haklı nedenle feshedilip feshedilmediği olgusu yargılama gerektirdiğinden hükmedilen cezai şart üzerinden, itiraz haksız alacak likit dahi olsa, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğinden bu talebin reddi cihetine gidilmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/4923 Esas, 201811424 Karar sayılı,13/11/2018 günlü içtihadı; aynı yönde İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesi’nin 2018/738 Esas, 2019/688 Karar sayılı, 08/05/2019 günlü kararı)
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına davalı borçlu tarafından vaki olmuş itirazın İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca iptali ile; 9.600,00-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren (yıllık %19,50’yi geçmemek üzere) 3095 sayılı faiz kanununun 2/2 maddesi uyarınca avans esasına göre işleyecek ve hesaplanacak faizi ile birlikte tahsili için takibin devamına,
2-Cezai şart alacağının miktarının ve sözleşmenin haklı nedenle feshedilip feshedilmediği olgusu yargılama gerektirdiğinden icra inkar tazminat isteminin reddine,
3-Alınması gereken 6.55,77 TL harçtan peşin alınan 163,95 TL harcın mahsubu ile, bakiye 491,82 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen, 55,50 TL posta ve tebligat masrafı, 44,40 TL başvuru harcı, 163,95 TL peşin harç olmak üzere cem’an 263,85 TL’den ibaret yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 06/11/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*