Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1128 E. 2021/547 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1128 Esas
KARAR NO:2021/547

DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:28/11/2018
KARAR TARİHİ:17/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, taraflar arasındaki genel tedarik sözleşmesi ve bu kapsamdaki siparişler uyarınca 61.200 adet çocuk terliği ve 61.200 adet bayan babet ürünlerinin dava dışı … A.Ş.’ye satılmak amacıyla davalı üreticiden teslim alındığını, ancak teslim süresinde yapılmadığı gibi bir kısım talep edilenden farklı (aluid) hatalı ve eksik ürünler teslim edildiğini, bu ürünler nedeniyle müvekkilinin müşterisi dava dışı … A.Ş.’ye geç ve hatalı ürün teslimi nedeniyle 236.000,00 TL cezai şart ödemek zorunda kaldıklarını, ayıplı ürünlerin yeniden piyasaya sürülebilmesi adına 19.118,66 TL elleçleme masrafı yaptıklarını ve toplatma nakliye gideri olarak da 43.919,72 TL maliyet çıktığını, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini ve meydana gelen bu zararlardan davalının kusurlu olması nedeniyle sorumlu olduğunu, ayrıca davalının müvekkili ile davalı arasındaki kumaş örme vb ürün satışı nedeniyle 52.426,67 TL daha alacaklı olduklarını beyanla 236.000,00 TL cezai şart fatura bedeli, 43.919,72 TL nakliye, dağıtım giderleri ve 19.118,66 TL elleçleme gideri olmak üzere cem’an 299.038,38 TL maddi tazminat ile 52.426,67 TL açık hesap alacağının tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı …, ürünlerde kalitesizlik ve bozukluk olduğuna dair kendilerine geri dönüş yapılmadığını, satış sonrası oluşan nakliye ve cezai yaptırımlardan sorumlu tutulamayacağını, geç ödeme yapıldığı için ham maddelerin zamanında gelmediğini, 10/08/2018 tarihli faturalarda bulunan janjanlı inci kadife 1743 metre kendilerine fatura edilmesine rağmen teslim yapılmadığını, 14.119,92 TL tutarlı fatura ve irsaliyede hiç bir şekilde imzalarının olmadığını, sözleşmede sadece kendisinin imzasının bulunması sebebiyle geçerli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, geç teslim ve ayıplı ürün tedariki nedeniyle uğranılan maddi zararların tazmini ile bakiye açık hesap alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Yanlar arasında uyuşmazlık; davacının müşterisi olan dava dışı … A.Ş.’ye ürünlerin geç ve ayıplı teslim edilmesine bağlı olarak ödenen ceza bedelleri ile sair masrafların sarf edilmesinde davalı tedarikçinin kusurlu olup olmadığı, teslim edilen emtialardaki ayıbın niteliği (açık-gizli-aşikar ayıp) ve bunun muayene ve ihbar sürelerine etkisi konularında toplanmaktadır.
Davacı yan, ürünlerin geç, ayıplı ve hatalı olarak gönderildiğini, buna bağlı olarak müşterisine karşı edimlerini tam ve süresinde yerine getiremediğini ileri sürmekte olup davalı yan ise kendilerine herhangi bir ihbar ve bildirim yapılmadığını savunmaktadır.
Tekstil mühendisi uzman bilirkişi tarafından dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile özellikle numune fotoğrafları bir arada değerlendirilerek yapılan tetkikler sonucunda, bayan kaymaz taban babet ayakkabı ile kaymaz taban çocuk terliklerinin orta seviyenin de altında düşük kalitede ürünler olduğu, söz konusu ayıbın aşikar ayıp niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu satım ticari satım olduğundan kural olarak 6102 sayılı TTK’nın 23/1.c maddesindeki 2-8 günlük muayene ve ihbar sürelerinin uygulanması gerekir. Ancak kanundaki bu düzenleme emredici nitelikte bir hukuk kuralı değildir. Taraflar sözleşme ile bunu aksini kararlaştırabilirler. Zira tacirler arasında sözleşme serbestisi esastır. Somut olayda taraflar arasında varlığı çekişmesiz tedarik sözleşmesinin 7.4 maddesinde ürün teslimatından sonra süre sınırı bulunmaksızın herhangi bir zamanda farklılıkların teslim edildiği durumda üretici ihbarda bulunarak iade sürecinin başlatılabileceği kararlaştırılmıştır. Tarafların bu sözleşme maddesi ile iradelerinin ayıp ihbar sürelerinin davacının muaf tutulduğu yönünde birleştiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla aşikar veyahut açık ayıp halinde dahi davacı alıcının herhangi bir süreye tabi olmadığı belirgindir. Buna bağlı olarak da ayıplı ürün teslimi nedeniyle davacının uğramış olduğu zararlarının talep etmesi mümkündür.
Sözleşmenin aynı maddesinde müşterinin uğradığı zararlar ile üçüncü kişi ile imzaladığı sözleşmeleri ifa edememesine bağlı olarak ödemek zorunda kaldığı tazminat ve özellikle cezai şartlar da dahil olmak üzere tüm ödemelerden davalının sorumlu olacağı kararlaştırılmıştır. Yine sözleşmenin 9.9 maddesinde de davacının uğrayacağı her türlü maddi ve manevi zarardan ötürü kayıtsız şartsız her türlü defi ve itirazdan ari olarak davalının sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır.
Tüm bu açıklamalardan sonra sözleşme kapsamında ürünlerin hatalı, ayıplı ve geç teslimi nedeniyle ödenmek zorunda kalınan cezai şart bedelleri ile sair masraflardan davalının sorumlu olacağı sabittir. Nitekim davacı kayıtlarında da dava dışı müşteriye ödenen cezai şart bedeli ve sair masraflar kayıtlıdır. Bu nedenle maddi tazminat taleplerinin davalının kusurlu eylemleri ile illiyet bağı içerisinde olduğu, davalının kusursuzluğunu TBK’nın 112. maddesi gereğince ispatlayamadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Hammadde ürün teslimine ilişkin açık hesap alacağı yönünden yaptırılan incelemede ise ekstredeki faturaların davacı kayıtlarında bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı taraf ise belirli gün ve saatte defterlerini incelemeye sunmamıştır. Bu durumda davacının açık hesaba konu emtiaları teslim ettiğini HMK’nın 200 ve devamı maddeleri gereğince davalıdan sadır olmuş yazılı delillerle ispatlaması gerekmektedir. Somut olayda dosyaya sunulu 09/10/2018 tarihli mutabakat mektubunda davalının kaşe ve imzasının bulunduğu ve 52.426,67 TL borçlu olduğunu ikrar ettiği görülmektedir. Davalı yan buradaki imzasına açıkça karşı çıkmamıştır. Dolayısıyla bu belge aleyhine sadır olmuş delil niteliğini haizdir. Davacı yan bu alacak kalemi yönünden de davasını ispat etmiş durumdadır.
Davalı yan cevap dilekçesinde sözleşmede karşı tarafın imzasının bulunmaması nedeniyle geçerlilik şartının olmadığını ileri sürmüş ise de davacı tarafından davalı imzasının bulunan sözleşme hükümleri benimsenmiş olup sözleşmesel ilişkinin varlığı taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Kaldı ki karşılıklı olarak ticari ilişkin süre geldiği halde imza eksiğinin sonradan ileri sürülmesi TMK’nın 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırıdır. Buna ilişkin itirazlar da yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İş bu davanın kabulü ile 299.038,38 TL tazminatın davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
2-Açık hesap alacağı ile 52.426,67TL’nin dava tarihi 28/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 24.008,57 TL ilam harcından peşin alınan 6.002,15-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 18.006,42 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvuru harcı, 6.002,15-TL peşin harç olmak üzere toplam 6.038,05-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı, kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 33.052,55 -TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen 3.437,20-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.17/06/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır