Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1088 E. 2021/941 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2018/1088 Esas
KARAR NO:2021/941

DAVA:Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/11/2018
KARAR TARİHİ:27/10/2021

Mahkememizde görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, danışmanlık ve piyasa araştırması yapan müvekkili şirketin eski çalışanı olan davalılardan …’nin 29/09/2017 tarihinde müvekkili ile ilişiğinin kesildiğini diğer davalı …’ın ise 10/10/2017 itibariyle müvekkili şirketten ayrıldığını, bu iki davalının bir araya gelerek aynı sektörde aynı konuya ilişkin olarak diğer davalı şirketi … işten ayrılmasından 6 gün sonra kurduklarını, müvekkilinin ticari sır niteliğindeki müşterilerini yasa dışı yollarla ayartarak haksız rekabeti işlediklerini, zira davalı şirket ile müvekkilinin faaliyet konularının birebir aynı olduğunu, müvekkilinin eski çalışanları olan … ile …’un üzerinden müşteri listelerinin ele geçirildiğini, …’un müvekkil şirket veri tabanına yetkisiz erişim sağladığını, ayrıca müşterilerine müvekkilini kötüleyici mailler atıldığını belirterek HMK’nın 107. maddesi uyarınca şimdilik haksız rekabet nedeniyle uğranılan 50.000,00-TL maddi tazminat ile rekabet yasağı ve sır saklama yükümlülüğünün ihlali nedeniyle her bir davalı gerçek kişiler yönünden 10.000’er TL cezai şartın yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … vekili, taleplerin zamanaşımına uğradığını, müvekkilin davacı şirket nezdindeki çalışması sırasında iş sözleşmesi imzalamadığını, davacının iddialarının gerçek dışı ve kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddini dilemiştir.
Davalı …A.Ş. vekili, müvekkil şirket yetkililerinin bir araya geldiğini kendi şirketlerini kurmuş olduklarını ve suç teşkil etmediğini, haksız rekabet hükümlerine aykırılık veya iş sözleşmesine aykırılık da teşkil etmediğini, davacı tarafça sunulan iş sözleşmelerinin rekabet yasağına ilişkin sayfalarında müvekkil şirket ortaklarının imzalarının bulunmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilin davacı şirketteki işinden ayrılarak şirket kurmanın suç olmadığını ve haksız rekabet hükümlerine aykırılık ya da iş sözleşmesine aykırılık da teşkil etmediğini, davacı tarafça sunulan iş sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin sayfalarında müvekkilin imzası bulunmadığını, müvekkilin iş sözleşmesini imzaladığı aşamada haberdar olmadığını, açılan davanın kötü niyetli olduğunu, müvekkil şirket ve ortakları tarafından davacı şirketin müşteri portföy bilgilerinin alınmadığını veya kullanılmadığını beyanla davanın reddini dilemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, haksız rekabet iddiası ve rekabet etmeme yasağına aykırılık nedeniyle uğranılan maddi zararların tazmini istemine ilişkindir.
Taraflardan …’ye ait iş sözleşmesinin 7. Maddesinde rekabet yasağının yer bakımından sınırlandırılmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla tüm Türkiye bakımından rekabet yasağı içeren sözleşme hükmünün geçerliliği söz konusu değildir. (Yargıtay 11. HD 2018/5108 E. 2020/2422 K.)
Dosyaya sunulan mail yazışmaları detaylı incelendiğinde davalıların davacıyı kötüleyerek elindeki müşterilerin ayartıldığına dair haksız rekabet kapsamında değerlendirilecek herhangi bir somut söylemi bulunmamaktadır. Öte yandan ticari sırların ifşası ve görevi kötüye kullanma suçları iddiasına ilişkin dava konusu olaylar ile ilgili yapılan şikayet sonucunda davalıların da içinde bulunduğu şüpheliler hakkında ticari sırların ifşa edildiğine ilişkin herhangi bir somut delil bulunmadığından takipsizlik kararı verilmiştir. Bu karar kesinleşmiştir. Mahkememizce bizzat dinlenen tanıklar da müşteri ayartması ile ilgili somut bir beyanda bulunmamışlardır. Dolayısıyla haksız rekabet fiilleri işlenmek suretiyle müşterilerin çalınması iddiası ispata muhtaç kalmıştır. Kaldı ki, sektörel bazda gerek davacı gerekse de davalı şirketlerin iştigal alanları gözetilerek müşterilerin birden fazla araştırma şirketi ile eş zamanlı olarak çalışması da işin niteliğine uygundur. Nitekim bilirkişi raporunda da değinildiği üzere büyük şirketlerin aynı anda farklı araştırma firmaları ile çalışmaları mevcuttur. Bu bağlamda davacının müşteri bilgilerinin çalındığı (ya da sonrasında davacı şirket veri tabanına girildiği) düşünülse dahi münhasıran davacı şirketin kötülenmek suretiyle ya da gerçeğe aykırı hakkında iddialar ortaya atmak suretiyle TTK’nın 56. maddesi kapsamında bir eylemi sabit olmadığı sürece haksız rekabetten de söz edilemez. Zira bir kısım davalı tanıkları da müşteri listesini linkedin uygulaması üzerinden genişlettiklerini ve geliştirdiklerini beyan etmiştir. Ayrıca davacının 25/10/2019 tarihli beyan dilekçesinin 4. sayfasında belirttiği şirketlere davalılar tarafından atılmış mail de bulunmamaktadır.
Davalılar … ve …’ın kurduğu ve diğer davalı … şirketinin davalıların eski şirketi olan davacı şirket çalışanları … ile …’ı ayartarak ayrılmaya ikna etmeleri yönünden yapılan değerlendirmede dava dışı işçilerin işinden istifa ederek başka bir şirketten aldıkları teklif doğrultusunda işini değiştirmeleri münhasıran haksız rekabet teşkil etmez. Ayrıca çalışanların (işletmenin ticari sırları hariç) önceki iş yerlerinde edindikleri mesleki birikim ve tecrübeyi sonraki çalıştıkları yerlerde kullanmaları doğaldır.
Hal böyleyken davalıların dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecek haksız rekabet ya da rekabet etmeme yükümlülüğün ihlali kapsamında herhangi bir eylemi saptanamadığından tazminat kalemlerine ilişkin davanın reddi gerekmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin alınan 1.195,43-TL harçtan mahsubu ile artan 1.136,13-TL harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 9.900,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
4-Davacı tarafından sarf olunan mahkeme masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 27/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır