Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1036 E. 2022/69 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:2018/1036 ESAS
KARAR NO:2022/69

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:05/11/2018
KARAR TARİHİ:10/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı … Ve Ricaret Limited Şirketi arasında imzalanan 03.08.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi gereği davalıya Devre Faizli Nakdi Krediler, Ticari Kredili Mevduat Hesabı ve Taksitli Ticari Kredi kullandırıldığını, itiraz eden diğer davalılar … VE … Genel Kredi Sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, banka ile imzalanan kredi sözleşmeleri hükümlerinin ihlal edilmesi ve bakiye borcun ödenmemesi üzerine, 01.10.2018 tarihi itibarı ile hesap kat edilerek davalı borçlulara … 2. Noterliğinden 02.10.2018 tarihli ve … yevmiye numaralı borcun ödenmesi ihtarını ve kullanılan krediye ilişkin hesap özetini içeren ihtarname keşide edilerek gönderildiğini, talep edilen muaccel borcun ihtara rağmen ödenmemesi üzerine ise borçlular aleyhinde …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, ödeme emrini tebliğ alan borçlular 30.10.2018 tarihinde borcun tamamına, faize ve takibin tüm fer ilerine itiraz ettiklerini, haksız itirazın kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili bankanın, sözleşme gereği kendi edimlerini yerine getirdiğini, borçlular ise kullandıkları parayı sözleşmeye aykırı bir şekilde geri ödemediklerini, müvekkili banka ile borçlu şirket arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmeleri gereği davalıya Devre Faizli Nakdi Krediler, Ticari Kredili Mevduat Hesabı ve Taksitli Ticari Kredi kullandırıldığını, ancak kredinin geri ödemesi zamanında yapılmadığını, dolayısı ile davalıların borçlu sıfatına haiz olduğunun açıkça ortada olduğunu, müvekkilinin alacağının dayanağı olan 02.10.2018 tarihli ihtarname hesap özeti de eklenmek suretiyle davalı borçluların banka kayıtlarında mevcut olan adresine gönderildiğini, takibe konu alacak miktarı bu ihtarname ve hesap özetinde açıkça belirtilmiş olduğunu, bu ihtarname ile davalı borçlulara tebliğ edildiği ancak davalı tarafça ödeme yapılmadığını, böylece alacağın muaccel hale geldiği ve borçluların temerrüdünün gerçekleştiğini, açıklanan nedenlerle, davalıların …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yaptığı haksız itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamını, kötü niyetli davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, vekalet ücreti ve dava giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; alacak miktarının gerçeği yansıtmadığını, söz konusu kredilerin … tarafından teminat altına alındığını, bu nedenle bankanın riskli bir durumu olmadığını, davalı … bakımından ise, 2012 tarihinde … Ve Tic. Ltd. Şti’de olan hisselerini …’a devrettiğini, bu tarihten itibaren şirketle herhangi bir doğrudan veya dolaylı bağı da kalmadığını, icra takibine ve davaya konu edilen krediler ise son1 yılda kullanılan krediler olduğunu, yeni tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri kapsamında kullanılmış krediler olduğunu, taraf sıfatı ve kefaleti bulunmadığını, yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 27/06/2019 tarihli celsesi 5 ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 03 .01.2020 tarihli raporunda özetle;
”SONUÇ: Yukarıda detayları verilen inceleme ve hesaplamalar sonucunda:
Davacı bankanın, Takip tarihi 19.10.2018 itibarıyla;
1.A)Davalı Kredi Borçlusu … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. İle Müteselsil Kefil …’dan Rotatif Krediden kaynaklanan 213.565,35,-TL Asıl Alacak, 3.916,38,-TL İşlemiş faiz, Faizin %5’i 195,82,-TL Bsmv olmak üzere toplam 217.677,55,-TL alacağı hesaplandığı,
1.B)Davalı Kredi Borçlusu … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. ile Müteselsil Kefil …’dan ihtiyaç kredisinden (…) kaynaklanan 365.787,37,-TL Asıl Alacak, 8.669,16,-TL İşlemiş faiz, Faizin %5’i 433,46,-TL Bsmv ve 1.00,31,-TL İhtar masrafı olmak üzere toplam 375.890,30 alacağı hesaplandığı,
1.C)Davacı bankanın davalı müteselsil kefil … ‘dan, Rotatif Krediden kaynaklanan 92.186,50,-TL Asıl Alacak, 2.336,93,-TL İşlemiş faiz, Faizin %5’i 116,85,-TL Bsmv olmak üzere toplam 94.640,28,-TL alacağı hesaplandığı,
1.D)Davacı bankanın davalı müteselsil kefil … ‘dan, ihtiyaç kredisinden (…) kaynaklanan 157.813,50,-TL Asıl Alacak, 2.745,95,-TL İşlemiş faiz, Faizin %5’i 137,50,-TL Bsmv ve 1.000,31,-TL ihtar masrafi olmak üzere toplam 161.697,06,-TL alacağı hesaplandığı,
2.)Takip tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar aşağıda tabloda belirlenen Asıl Alacak tutarlarına yanlarında gösterilen Temerrüt faiz oranları üzerinden temerrüt faizi ile faizin %5’i gider vergisinin istenebileceği,
3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun kapsamında terditli olarak yapılmıştır. (3095 sayılı Kanun m.1).
3.A)Davalı Kredi Borçlusu … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. ile Müteselsil Kefil …’dan Rotatif Krediden kaynaklanan 213.565,35,-TL Asıl Alacak, 2.576,01,-TL İşlemiş faiz, Faizin %5’i 128,80,-TL Bsmv olmak üzere toplam 2016.270,16,-TL alacağı hesaplandığı,
3.B)Davalı Kredi Borçlusu … SAN. VE TİC.LTD.ŞTİ. İle Müteselsil Kefil …’dan ihtiyaç kredisinden (…) kaynaklanan 365.787,37,-TL Asıl Alacak, 5.578,26,-TL İşlemiş faiz, Faizin %5’i 278,91,-TL Bsmv ve 1.00,31,-TL İhtar masrafı olmak üzere toplam 372.644,85 alacağı hesaplandığı,
3.C)Davacı bankanın davalı müteselsil kefil …’dan, Rotatif Krediden kaynaklanan 92.186,50,-TL Asıl Alacak, 1.014,05,-TL İşlemiş faiz, Faizin %5’i 50,70-TL Bsmv olmak üzere toplam 93.251,25,-TL alacağı hesaplandığı,
3.D)Davacı bankanın davalı müteselsil kefil … ‘dan, ihtiyaç kredisinden (…) kaynaklanan 157.813,50,-TL Asıl Alacak, 1.735,95,-TL İşlemiş faiz, Faizin %5’i 86,80-TL Bsmv ve 1.000,31,-TL ihtar masrafi olmak üzere toplam 160.636,56,-TL alacağı hesaplandığı,
4.)Takip tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar aşağıda tabloda belirlenen Asıl Alacak tutarlarına yanlarında gösterilen Temerrüt faiz oranları üzerinden temerrüt faizi ile faizin % 5’i gider vergisinin istenebileceği,
Kredi Türü Asıl Alacak Faiz Oranı %
1. A) Rotatif 213.674,11 39,00
1.B) İhtiyaç … 365.787,37 39,00
1.C) Rotatif 92.186.500 39,00
1.D) İhtiyaç KDF 157.813,50 359.00
5.)Tarafların masraf, tazminat ve benzeri diğer taleplerinin Sayın Mahkemenizin takdirleri içinde kaldığı, sonuç ve kanaatine varılmıştır. Keyfiyeti Yüksek Mahkemenizin takdirlerine arz ederim.” denilmiştir.
Mahkememizin 08/10/2020 tarihli celsesi 2 numaralı ara kararı gereğince, dosyamızda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 25/01/2021 tarihli ek raporunda özetle;
Kök bilirkişi raporundan ayrılmayı gerektirecek bir durum olmadığı, konuya ilişkin değerlendirmenin Sayın Mahkemeniz takdirlerinde olduğu” denilmiştir.
Mahkememizin 18/03/2021 tarihli celsesi 1 numaralı ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 03/10/2021 tarihli raporunda özetle;
” Tüm delillerin takdiri tamamen sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
1-Davacı banka ile davalı kredi lehtarı … MET.SAN VE TİC. LTD.ŞTİ firması arasında Genel Kredi sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeyi davalı kefilinde Müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler dosyada mevcut olduğundan, davacı bankanın davalılar hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği,
2-Davalı/Kefillerin Kefalet limiti ve Sorumluluğu: Davalı kefilin/lerin, sözleşmede gösterilen kefalet limitinin – 2.650.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan asıl alacak tutarının 579.461,48 TL olduğu nazara alındığında, hesaplanan asıl alacağın, kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefilin (…) – hem davalı kredi lehtarı şirketin (asıl borçlunun) temerrüdü ve hem de kendi temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı kefalet limitiyle sınırlı olmaksızın borcun tamamından – müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceği (lütfen bkz:TBK 589. m. mülga B.K 490.m’nın sayın yargı makamınca değerlendirilebilineceği)
SAYIN MAHKEMENİN ARA KARARI UYARINCA HEM İSTİKRAR KAZANMIŞ İÇTİHATLARA VE HEM DE 3095 SAYILI K. KAPSAMINDA YAPILAN HESAPLAMA SONUÇLARI AŞAĞIDA (A) VE (B) BENTLERİ ALTINDA SUNULMUŞTUR.
3.A-)Davacı Bankanın TAKİP TARİHİ İtibariyle Alacakları
a)HGK ve devamındaki içtihatlara göre belirlenen temerrüt faizi uyarınca;
(Davalı kredi lehtarı şirket ile kefil …’ın sorumlu olduğu)¸
Sayın Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; fazlaya ilişkin 1.41,01-TL (597.465,52 – 596 048 51=) reddi durumunda, takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 213.674,11TL’na (Rotatif kredi için) yıllık 60 oranında; asıl alacak tutarı 365.787,37TL’na (Taksitli kredi için) yıllık %60 oranında işleyecek sözleşmesel temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği,
b)Ara karar uyarınca fiilen uygulanan akdi faiz oranı temerrüt faizi olarak kabule göre; (Davalı kredi lehtarı şirket ve kefil …’ın sorumlu olduğu)¸
Sayın Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; fazlaya ilişkin 7.702,57 TL (597.465,52 – 589.762.95=) reddi durumunda, TAKİP Tarihinden itibaren asil alacak tutarı 213.674,11 TL’na (Rotatif kredi için) yıllık 446,05 oraninda; asıl alacak tutarı 365.787,37 TL’na (Taksitli kredi için) yıllık 922,20 oranında işleyecek temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden 94 5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği )
c)Davalı kefil Yeter KORMAZ’ın sözleşmesel olarak takip ve dava konusu kredi borcundan sorumlu tutulamayacağı kanaatine varıldığı, (Çünkü, krediler davalı – kefilin kefalet imzası bulunmayan diğer sözleşmeler tahtında kullandırılmıştır)
4-DAVA TARİHİNDEN SONRA olmak üzere toplam 203.048,56TL’lık TAHSİLAT sağlanmıştır. İş bu tahsilatın dosyanın kesin infazı sırasında nazara alınması gerektiği, sonuç ve kanaatine varılmıştır. Keyfiyeti, 6100 sayılı HMK 282 hükmü de gözetilmek kaydıyla ve HUMK 266/c.2 uyarınca bilcümle hukuki tavsif ve takdir tamamı münhasıran sayın yargı makamına ait olarak, yüce Mahkemenin değerlefidirmesina saygıyla arz ederim.” denilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak kullandırılan kredilerin kat’ı sonrası açılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
GKS, ihtar, ihtarın tebliğine ilişkin evraklar, ticari defterler, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya içeriği ile bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğine;
Davacı banka defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, sahibinin lehine delil olarak kullanılabilecek niteliği taşımaktadır.
03.08.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine davalılar Yeter ve Kazın’ın 26.02.214 ve 11.06.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmelerine ise davalı …’ın … şirketinin kredi lehdarı olarak imzaladığı GKS’ne müteselsil kefil oldukları anlaşılmıştır.
Davaya konu alacağın dayanağı kredilerin dökümü bilirkişi raporunun 3. Sayfasında dökümü yapılmış olup tamamı 13.11.2017 ile 28.05.2018 tarihleri arasında kullanılan kredilerdir. Davaya konu bu kredilerin hangi GKS kapsamında kullandırıldığına ilişkin, bir kayıt, karşılıklı teselsül no, bir atıf bulunmamaktadır. Buna göre davaya konu kredilerin, kullandırıldığı tarihten hemen önce imzalanan GKS kapsamında kullandırıldığının kabulü zorunludur. Buna göre de davalı …’in, davaya konu kredilerden kefalet nedeniyle bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı yeni TBK’nu yürürlüğe girdikten sonra tanzim edilmiştir. Davalı kefil açısından kefalet limitlerinin sözleşmede açıkça gösterilmiş olduğu ve TBK.’nun 582. 583. ve 584 m. öngörülen kefalet sözleşmesinin yazılı yapılması, kefaletin türü, sorumlu olunacak azami kefalet limiti, kefaletin tarihi ve yasada şartların bizzat kefillerin kendi el yazıları ile yazılmış olduğu kefalette bulunduğu, tüm bunlara göre geçerli bir kefalet akdinin kurulmuş olduğu, TBK’nun 598/3. maddesindeki 10 yıllık sürenin henüz dolmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler yasal değişiklik tarihi 28.03.2013’den sonra akdedilmiş olması nedeniyle, davalı/kefil …’ın şirket ortağı ve yöneticisi olduğu anlaşıldığından, eş muvafakati belgesine gerek olmadığı kanısına varılmıştır.
TBK’nun 589 ve 590. maddesine göre; “Kefil her durumda, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur.
Kefilin/lerin sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı da ayrıca sorumludurlar.
26 Kasım 2013 tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. hükmüne yer verilmiştir.
TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı Eski TTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
GKS gereğince düzenlenen hesap kat ihtarı 05.10.2018 tarihi itibariyle davalılara tebliğ edilmiş olup, verilen 1 günlük sürenin sonu olan 07.10.2018 tarihi itibariyle davalılar temerrüde düşmüştür.

… kefaleti nedeniyle bankanın riskinin bulunmadığı iddia edilse de; … ile yapılan sözleşme ve “Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanacak Hazine Desteğine ilişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki” 2009/15197; 2015/73317; 2016/9538 ve 2017/9969 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarında;özellikle, 31.10.2016 tarih ve 2016/9538 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 6/4. Maddesine göre “ Kanuni Takibe ilişkin işlemler kredi verenler tarafından yürütülür. Ve kredi verenlerin nakde çevrilen teminatlar ve takip neticesinde elde edecekleri tahsilatlar, tazmin edilen kefalet oranında kuruma aktarılır. Kanuni takip masrafları kredi veren ile kurum arasında sağlanan kefalet oranında paylaşılır.” hükmü bulunmakta olup Neticeten … A.Ş. adına davacı bankanın bu bedeli davalılardan tahsil etmekle yetkili ve yükümlü olduğu anlaşıldığından bu savunma da yerinde görülmemiştir.
Müşteri çekleri mahsup edilmeden hesabın kat edilmesi ile istenen alacağın gerçeği yansıtmadığı itirazı ileri sürülmüş ise de, tahsil edilmeyen müşteri çeklerinin borçtan düşülmemesi mümkün değildir.
Genel kredi sözleşmelerinde temerrüt faizi oranın belirleme yetkisinin bankanın keyfine bırakılmasında doktrinde eskiden beri çok kuvvetli bir şekilde ileri sürülen görüşleri “Ticari Kredilerde Temerrüt Faizi oranının Sözleşme Eliyle Bankaların inisiyatifine Bırakılması Sorunu” ( Barış Bahçeci – http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2017-128-1632) isimli makaleden aynen aktarmak gerekir ise:
“Öğretide özellikle ekonomik özgürlükleri sınırlandıran sözleşmelerin sözleşme ile taahhütte bulunan kişinin ekonomik özgürlüğünü yok etmesi veya ağır şekilde kısıtlaması halinde ahlaka aykırı kabul edildiği dikkat çekmektedir.
Konumuzla ilgisi nedeniyle Sungurbey’in genel kredi sözleşmelerinde yer verilen kurallarla, bankalara faiz oranlarını tek taraflı artırma yetkisi hakkındaki görüşlerini burada özellikle zikretmek gerekmektedir. Yazara göre bu hükümler, bankaya tek yanlı olarak, diledikleri kadar artırma yetkisi vererek, banka müşterisi sanayici ve tüccarın iktisadi varlığının yok olması tehlikesi yaratacak biçimde mutlak surette bankaların keyfine bağlı tutmakta, tüccar ve sanayicileri bankaların vesayetine sokmakta ve iktisadi faaliyet hürriyetinin kullanılmasını felce uğratan bir nitelik taşımaktadır. Bu hükümler, BK md 19 ve 20 gereğince hem kişilik haklarına hem de ahlaka aykırı olduğundan batıldır.
Eren daha dar bir çerçevede, sözleşmenin taraflarından birinin hukuki veya fiili tekel durumunda bulunması halinde, güçlü ve üstün durumunu kullanarak edimler arasında büyük oransızlığa sebep olmasının gabin dışında bir olgu sayılarak ahlaka aykırı olarak nitelendirilmesi gerektiği görüşündedir.62 Kocayusufaşaoğlu, ise “Türk hukukunda banka kredi sözleşmelerinde bankalara sözleşmede yer alan faiz oranlarını sonradan herhangi bir sınıra bağlı olmaksızın tek taraflı olarak istedikleri kadar artırma” yetkilerinin tanınmasının ahlaka aykırı olduğu BK md 19 ve 20 gereğince hükümsüz sayılması gerektiğini belirtmektedir.
Ticari kredi ilişkisinin doğumunda öncelikle bir temel ve çerçeve sözleşmesi olan genel kredi sözleşmesi (GKS) yapılmaktadır. GKS ile kredi kuruluşu kredi limiti çerçevesinde belirli bir miktara kadar nakdi veya gayrı bir nakdi bir kredi sağlama borcu altına girmektedir. GKS Borçlar Kanunu md 306 vd’da düzenlenen karz sözleşmesi niteliği taşır (Canaris, Bankvertragsrecht, Rn. 1206). Yüksek Yargıtay kararlarında da bu görüş savunulmaktadır.”
GKS’de her ne kadar TCMB’na bildirilen en yüksek faiz temerrüt faizinin belirlenmesinde ölçü olarak alınmış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/19-1650 esas, 2019/507 karar sayılı ilamındaki “Ne var ki Yargıtay uygulamasında bankaların Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na bildirdikleri ancak müşterilerine uygulamadıkları akdi faizlerin temerrüt faizinin tespitinde esas alınmayacağı kabul edilmekte olup sözleşmede ayrıca bir temerrüt faiz oranı da belirlenmemiştir.
O hâlde, davacı bankanın kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak hesabın kapatıldığı tarih itibariyle davalının kullandığı ticari krediye uygulanan akdi faiz belirlendikten sonra temerrüt tarihine kadar bulunan alacağa akdi faiz işletilip, temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar sözleşmenin 45. maddesindeki anlaşma uyarınca akdi faizin %50 fazlası temerrüt faizi olarak uygulanıp takip tarihi itibariyle alacak tespit edilmeli ve takipten sonra da belirlenen temerrüt faizinin asıl alacağa uygulanmasını sağlayacak şekilde takibin devamına imkân sağlanması gerekmektedir. ” şeklindeki gerekçe mahkememizce de kabul edilmekle taşıt kredisi ve taksitli kredi temerrüt faizinin tespitinde fiilen uygulanan akdi faiz baz alınarak bu faiz oranlarının % 100’ü hesaplanarak temerrüt faizi bulunmuş ve taleple de bağlı kalınılmıştır.
Teknik ayrıntısı yukarıda özetlenmeye çalışıldığı ve bilirkişi raporunda tam detayı olduğu üzere bilirkişi tarafından hesap kat tarihinde, takip tarihinde ve hukuki menfaatin tespiti açısından dava tarihinde asıl alacak ve temerrüt tarihi ve temerrüt faiz oranına göre fer’ileri hesaplanmıştır.
İcra inkar tazminatı yönünden;dava konusu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kötü niyet tazminatı talebinin, kötü niyet ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle, teknik hesaplama ayrıntısı bilirkişi raporunda anlaşıldığı üzere sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … Şirketi ve …’ın itirazlarının;
Rotatif kredi açısından;
213.674,11 TL asıl alacak
5.915,28 TL işlemiş faiz
Taksitli kredi açısından;
365.787,37 TL asıl alacak
8.929,21 TL işlemiş faiz
Her iki kredi açısından;
742,23 % 5 BSMV
1.000,31 TL ihtar masrafı
olmak üzere toplamda 596.048,51 TL üzerinden;
İşleyecek temerrüt faizi oranına itirazların ise % 60 sözleşmesel yıllık temerrüt faizi oranı üzerinden iptaline,
Takibin bu davalılar açısından bu hususlar dışında ödeme emrindeki koşullar ile devamına,
2-Davalı …’in itirazlarının iptali talebinin reddine,
3-119.209,70-TL icra inkar tazminatının davalılar Davalılar … Şirketi ve …’dan müteselsilen ve müştereken tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Kötü niyet tazminatı talebinin, kötü niyet ispatlanamadığından reddine,
5-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 40.716,07-TL karar ve ilam harcından 7.215,90-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 33.500,17-TL harcın davalılar … Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvuru harcı, 7.215,90-TL peşin harç olmak üzere toplam 7.251,80-TL’nin davalılar … Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 46.852,43-TL vekalet ücretinin davalılar … Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalılar … Şirketi ve …, kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 5.100,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılar … Şirketi ve …’a verilmesine,
9-Davalı …, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 46.923,28-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 3.844,70-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 3.835,58-TL’nin davalılar … Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.10/02/2022

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …