Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1031 E. 2019/1200 K. 02.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/998 Esas
KARAR NO : 2019/1271
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
ASIL DAVA TARİHİ : 29/04/2014
BİR. DAVA TARİHİ: 23/07/2014
KARAR TARİHİ : 12/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın davacı müvekkile … AŞ’ye karşı … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile ikame edile davada verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından onandığını, bu yüzden yürütülen takip dosyası itibari ile müvekkili bankaya tebliğ tarihinden sonra 3 gün içerisinde ödeme yapmak üzere muhtıra gönderildiğini, bu sırada müvekkil bankanın alacağın kısmen ikame edildiğinin öğrendiğini, ödemeden sonra davalının iflas işlemleri kapsamında yapılan dağıtım dolayısıyla 156.472,96 ABD doların … Inc. Ve … deh tahsil ettiği farkedildiğinin, davalının aynı yapılandırılmış tahvillerin bedellerini iki defa tahsil edemeyeceğini, …’den tahsil ettiği tutarları tahsil tarihinden itibaren 10. Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına bildirmiş olması gerekirken herhangi bir bildirim yapmadığını, aynı alacağı iki defa tahsil yoluna gittiğini, bu durumun sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğini, doğacak tüm talep ve tasarruf haklarının müvekkil bankaya ait olduğunu, bankanın davalının tahvil üzerindeki haklarını, tasaruf hakkı ve faizlerini temellük edeceğinin açık olduğunu belirterek davanın kabulünü, 156.472,96 ABD dolarının ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki döviz satış kuru karşılığı olan Türk Lirası cinsinden tahsili ile Müvekkil bankaya iadesini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı bankanın müşterisi olduğunu, …’a ait 5.000.000,00 birim … usd 12 apr. 12XSO hisselerini 500.000,00 USD ödeyerek satın aldığını, …’ın 15 Eylül 2008 tarihinde iflas ettiğini, şirketin iflası üzerine davacı bankaya başvuran müvekkilin bankanın hisse satışında yalnızca aracılık ettiğini, davacı bankanın ödediği bedelin bir alacak olmadığını, ödediğinin tazminat olduğunu, bu yüzden sebepsiz zenginleşmenin mümkün olmadığını, davacı banka ve … tarafından ödenen bedellerin hukuki niteliğinin farklı olduğunu, birbirinin ikameni niteliğinde olmadığını, davacı bankanın sebepsiz zenginleşme talebinin hukuki gerekçeleri olmadığı gibi talebinin de zamanaşımına uğradığını, belirterek davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden ve esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyanın davacı vekili dava dilekçesinde özetle: huzurdaki davanın kabulü ile davcının … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyasına ve müvekkili banka’ya bilgi vermeksizin, … ve … ‘den son olarak tahsil ettiği ve sebepsiz zenginleşme miktarı olan 22.807,59 ABD Dolarının ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsili ile müvekkili bankaya iadesini, tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini, talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyanın davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili …, davacı bankanın Beşiktaş Şubesi müşterisi olarak uzun yıllar yatırımlarını davacı bankada değerlendirdiklerini, bankanın yatırım uzmanlarının yönlendirme, tavsiye ve telkinleri ile …’a ait 5.0.000.000 birim … usd 12 apr12:XSO hisselerini 500.000,00 USD ödeyerek satın aldığını, Davacı Bankanın yatırım uzmanlarının anapara garantili olduğu hususunu özellikle vurgulayarak müvekkili hisselerini almaya ikna ettiği …’in 15 Eylül 2008 tarihinde iflas ettiğini, … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası ile dava açıldığını, açılan davanın Tazminat davası olduğu, …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.03.2011 tarih ve … E. 2011/83K. sayılı İlamı, … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icraya takibine konularak davacı tarafça ödendiğini, Davacı bankanın aktif dava ehliyeti bulunmadığını, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın reddini gerektirir. … ve davacı banka tarafından ödemesi yapılan bedellerin hukuki nitelikleri tamamen farklı olduğunu, …’in müvekkili mevduat hesabından iflas tasfiyesi sonucu doğan alacağını ödemiş olduğunu, banka ise mahkeme ilamı ile de tespit edildiği üzere kusursuz sorumluluk dahilinde eksik ve yanıltıcı bilgi vermesi sebebiyle doğan zararını tazmin ettiğini, yani davacı bankanın ödediği bedelin bir alacak değil tazminat olduğunu, müvekkilinin, sırf bankanın eksik ve yanıltıcı bilgilendirmesi nedeniyle bu yatırıma yönlendirildiğini ve şirket iflas ettiğinden satm aldığı hisselerin bedelini çok uzun süre tahsil edememediğini, bu nedenle, davacı banka ve … tarafından ayrı ayrı ödenen bedellerin birbiri yerine ikamesi mümkün olmadığından sebepsiz zenginleşmeye neden olmasının mümkün oladığını, davacı bankanın sebepsiz zenginleşme talebinin hukuki gerekçeleri olmadığı gibi talebin zaman aşımına uğradığını, davanın usulden reddini talep etmiştir.
Dava, Sebepsiz zenginleşmeye neden olan 156.472,96 USD ve 22.807,59 USD’nin iadesi istemine ilişkindir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve … karar sayılı ilamı incelendiğinde: “Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkilinin davalı bankanın … Şubesi müşterisi olarak uzun yıllardır tüm yatırımlarını ilgili banka ve şube nezdinde değerlendirdiğini;davalı bankanın yatırım uzmanlarının yönlendirme, tavsiye ve telkinleri neticesinde … ‘a ait 5.000.000.000 birim … –usd 12 apr.12:XSO hissesinin satın alındığını, banka yatırım uzmanlarınca bu hisselerin anapara garantili olduğunun özellikle vurgulandığını,bu güven ile alınan hisselerden sonra Amerika ‘daki … Bankası ‘nın iflas ettiğini, davalı bankanın ise bu hisselerin satışında ve satışına aracılık edilişinde kendi fonksiyonunu gizleme gayreti içine girdiğini ve tamamen hisse alıcılarının talepleri doğrultusunda aracılık etmekten ibaret bir fonksiyonlarının bulunduğu yönünde savunmalar geliştirdiklerini;oysa davalı bankanın elemanları ile bu hisselere yatırımcıların yönlendirildiğini; davalı bankanın ayrıca Sermaye Piyasası mevzuatına da açıkça aykırı hareket ettiğini; bu bağlamda Sermaye Piyasası Kanunu ile ilgili çıkarılan Seri lll No:20 “ Yabancı Sermaye Piyasası araçlarının Kurul Kaydına Alınmasına ve Satışına İlişkin Esaslar Tebliği “ ne aykırı hareket ettiklerini,bankanın iflas edeceğini bildiği bankanın hisselerini alacaklarına mahsuben alarak yatırımcılara kötüniyetli olarak pazarladığını;bu nedenle gerek bankacılık mevzuatı gerek SPK mevzuatı ve gerekse Borçlar Kanunundaki adam çalıştıranın sorumluluğu ilkelerine göre oluşan zarardan davalının sorumlu olduğunu; 500.000,00 USD nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.”; ilamdaki mahkeme gerekçesi de : “… Somut olayda hukuki ihtilaf davacının satın almış olduğu dava dışı … ‘a ait 5.000.000.000 birim … –usd 12 apr.12:XSO hissesinin bu bankanın iflası nedeni ile oluşan zarardan davalı bankanın sorumlu olup olmadığı noktasındadır…. Davalı banka çalıştırdığı elemanların eylem ve işlemlerinden de kusursuz sorumluluk ilkelerine göre sorumludur.Savunmasının aksine aracılık etmekle kalmamış satışına aracılık ettiği hisse ile ilgili eksik ve yanıltıcı bilgi vererek yatırımcıyı hisseye yönlendirmiştir.Kullanılan ifadelerle yatırımcı davacı yurt içinde garanti altında bulunan mevduat türlerinden bilinçli olarak uzaklaştırılmış ve yüksek getiri senaryoları ile davaya konu hisselere yönlendirilmiştir.Bu hali ile davalı banka davacının oluşan zararından kusursuz sorumluluk ilkelerine göre tam sorumlu olmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.” şeklinde olup, hüküm kısmı da : “1-DAVANIN KABULÜNE, 2- 500.000,00 USD nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; 24.02.2009 cevabi ihtarname tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince temerrüd faizi uygulanmasına” şeklindedir.
Asıl ve birleşen davada, davaların konusu ödemelerin davalı hesabına yatırıldığında ihtilaf bulunmamaktadır.
İş bu davamızda ihtilafın çözümünde asıl uyuşmazlık, … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve … karar sayılı ilamında …’ın iflası nedeni ile oluşan zarardan davalı bankanın kusursuz sorumluluk ilkelerine göre tam sorumlu olduğu gerekçesiyle Sayın …’nun toplamda ödemiş olduğu 500.000 USD’nin temerrüt tarihinden itibaren …’tan tahsil edilerek Sayın …’ya verilmesi sonrası …’ın iflas tasfiyesi sonucu doğan bedelin de Sayın …’ya ödenmesinin sebepsiz zenginleştirme oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yukarıda özetlenen … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve 2011/83 karar sayılı ilamından anlaşıldığı üzere hükmedilen miktar toplam zarar miktarı olup, hükmün kesinleşmesinden sonra ortaya çıkan …’ın iflas tasfiyesi sonucu doğan bedelin, iş bu zarardan düşülmesi gerektiği ancak, karar tarihinde bir ödeme olmadığından hesaplamaya dahil edilemediği, ilamdan sonra yapılan iş bu davaya konu ödemelerin bu nedenle davalı açısından sebepsiz zenginleşme yarattığı, bu gerekçeye göre davalı tarafın aktif dava sıfatına ilişkin itirazı ile birlikte esasa ilişkin savunmalarının da yerinde olmadığı anlaşılmış ve davaların aşağıdaki şekilde kabulüne karar verilmiştir.
Sebepsiz zenginleşme halinde, zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu mütemerrit olmuş sayılır ise de zenginleşmenin iyiniyetli olması halinde temerrüt için bildirim gerekli olup, davaların konusu bu ödemelerin bizzat davacı banka tarafından davalıya yapıldığı dikkate alındığında ödemenin sebepsiz zenginleştirme oluşturmasında davalının kötü niyetli olduğunun kabulü mümkün olmadığı anlaşılmış ve temerrüt faizi dava tarihlerinden itibaren başlatılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile Asıl dava yönünden 156.472,96 USD’nin asıl dava tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Asıl dava yönünden hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 22.900,47-TL ilam harcından peşin alınan 5.725,15-TL’nin mahsubu ile bakiye 17.175,32-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 5.725,15-TL peşin harç ve 25,20-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 5.750,35-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 26.064,60-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Birleşen dava yönünden 22.807,59 USD’nin birleşen dosya dava tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince  Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Birleşen dava yönünden hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.302,93-TL ilam harcından peşin alınan 389,50-TL’nin mahsubu ile bakiye 2.913,43-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan 389,50-TL peşin harç ve 25,50-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 414,70-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.668,73-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 100,50-TL yargılama gideri davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.12/12/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”