Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1021 E. 2021/92 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1084 Esas
KARAR NO:2021/115

DAVA:Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/11/2018
KARAR TARİHİ:18/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. Ltd Şti.’nin lehdar, … Bankasının amir banka ve … Bankası A.Ş.’nin de görevli banka olduğunu, müvekkilinin … ile kumaş alımı hususunda sözlü mütabakata varıldığını, proforma faturada ödemenin davalı …’nın lehtar ve ödeme bankasının da … … A.Ş’nin … bulunan … Cad. Şubesi olduğu akreditifle yapılması gerektiğini, 300 gün sonra ödeme vadeli, dönülemez, teyitli, devredilebilir bir akreditif açılması istendiğini, böylece … … A.Ş’nin … de bulunan …. Cad. Şubesinde … numaralı akreditifinin 19/03/2018 tarihinde açıldığını, davalı …’nın talebi üzerine bu akreditifinin iptal edildiğini, 10/04/2018 tarih ve … numaralı proforma faturayı düzenlediklerini, bu faturada ilk akreditif şartlarının aynen yer aldığını, görevli bankanın ise … Bankası A.Ş’nin … Şubesi/… olması istenilmiş müvekkilinin bunun üzerine … referans numaralı akreditifin 24/05/2018 tarihinde açıldığını, davalı … tarafından müvekkiline herhangi bir mal teslimi yapılmadığını, … ulaşılmaya çalışıldığını, herhangi bir olumlu sonuç alamadıklarını, … yetkilisine ulaştıkları zaman ise yetkilinin ürünleri teslim etmediğini açıkça kabul ettiğini, …’nın belgeleri ibrazı hususunda bu zamana kadar amir banka … tarafından taraflarına bir bilgi iletilmediğini, sunulan akreditif belgelerinin sahte olduğunu, müvekkil şirketin .. …. Noterliğinin 16/10/2018 tarih ve yevmiye numaralı ihtarnamesi ile durumu açıkladığını, davalı … Bankasının ise ….Noterliğinin 31/10/2018 Tarih ve … sayılı cevabi ihtarnamesinde görevli banka … Bankasına vesaik ibrazında bulunulduğunu, belgelerin akreditife uygun olduğunu belirterek olumlu bir cevap alamadıklarını, talep edilen ve Bankaya sunulan belgelerin de kendilerine iletilmediğini, …’nın ibrazının uygun kabul edilip edilmediğine, nasıl bir belge sunulduğuna dair davanın açıldığı bugüne kadar herhangi bir bilgi verilmediğini, söz konusu malların müvekkil şirkete hiçbir zaman teslim edilmediğini, sevk irsaliyesinde teslim eden olarak … olarak göründüğünü, teslim alan kısmında … olarak okuyabildikleri keşidesiz bir imza yer aldığını, davalı … tarafından sunulan ticari faturanın Vergi Usul Kanunu uyarınca fatura olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, sunulan faturaya bakıldığında …’nın bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarasının yer almadığını ve faturanın seri numarasının bulunmadığını, sevk irsaliyesinin sahte olduğunu, böyle bir belgenin olmadığını var olan belgenin sahte olduğunu, davalının akreditif şartlarını sağlamadığını, sahte ve gerçek dışı belgeler ile bu şartları sağlama çabası içinde olduğunu, davanın kesinleşmesine kadar akreditif bedelinin davalı … ödenmesinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması gerektiğini belirterek davalı … nezdinde işlem gören ve davalı … Bankası tarafından teyit edildiği öğrenilen 24/05/2018 tarihli ve … numaralı 1.928.600,00TL meblağlı akreditifin üzerindeki işlemlerinin davanın kesinleşmesine kadar tedbirin durdurulmasını, davalı … ödeme talebinin haksız olduğu ile vekil eden davacının borcu bulunmadığının tespitini, 24/05/2018 tarihli ve … numaralı 1.928.600,00TL meblağlı akreditifin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı ve davalılardan … şirketi arasında kumaş alımı konusunda sözlü mutabakata varıldığını, satım bedelinin akreditif yoluyla ödenmesinin kararlaştırıldığını ve … lehdar, akreditif bankasının … … A.Ş. ve teyit bankasının da davalılardan … … A.Ş’nin olduğu akreditif açıldığını, söz konusu akreditifin iptal edilmesi üzerine bu kez davacının davalılardan … … A.Ş’ye akreditif açılması talimatı verildiğini, bu akreditif ilişkisinde müvekkili bankanın görevli banka olarak yer aldığını, malların davalılardan … tarafından davacıya teslim edilmediğini, … davacıyı dolandırdığını ve sahte akreditif belgeleri ibraz etmek suretiyle akreditif bedelini talep ettiğini, davalılardan … Bankasının belgelerin müvekkili bankaya ibraz edildiğini, bunların akreditife uygun olduğunu beyan ettiğini, davalılardan … sahte ve gerçeğe aykırı belgeler kullanıp satım sözleşmesinde kararlaştırılan malları davacıya teslim etmediğini beyan ve iddia ederek, taraf sıfatı mevcut olmayan müvekkili banka bakımından huzurdaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle esastan reddini, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava konusu akreditifin teyitli bir akreditif olduğunu, … Bankasına SWIFT mesajının 49. maddesi uyarınca teyit görevi verildiğini, davacının malların teslim edilmediği yönündeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, ibraz edilen belgelerin akreditif şartlarına uygun bulunduğunu, belgelerin sahteliğinden bankaların sorumlu tutulamayacağını, akreditif şartlarında teslime ilişkin belge ibrazının olmadığını ileri sürüldüğünü, … vekilinin, davacı firmanın malların bir kısmını teslim aldığını iddia ettiğini, … vekilinin 30.01.2019 tarihli dilekçesinde, 25.06.2018 tarihli faturanın dava konusu akreditif ile ilişkisinin olmadığını, kısmi sevkıyatın yapılmadığını ileri sürmesi üzerine, … vekili 22.02.2019 tarihli dilekçesi ile kısmi teslimata ilişkin 25.06.2018 tarih ve 97.069,50 USD’lık faturanın davacının … ile bir başka banka kanalıyla yaptıkları farklı işleme ilişkin olduğunu, dava konusu olayla ilgili olmadığının anlaşıldığını belirtildiğini, iş bu nedenlerle haklı itirazlarının kabulü ile hukuka, usul ve yasalara aykırı davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 25 Mayıs 2018’de akreditif belgelerini … AŞ’ye ibraz ettiğini ve belgelerin akreditif bankası olan … AŞ’ye gönderildiğini, akreditif bankasının SWIFT mesajı ile faturada ve akreditif şartlarındaki isimlerin uyumsuz olduğunu beyan ettiğini, 4 Haziran 2018’de yeni akreditif belgelerinin … AŞ’ye ibraz edildiğini, akreditif bankasının 7 Haziran 2018’de SWIFT mesajı ile …’e vade kabul bildirimini ilettiğini, …’nın teslimatı gerçekleştirdiğini, davacının malı aldığı halde almadığını beyan ettiğini ileri sürdüğünü, ibraz edilen belgelerin görünüşte akreditif şartlarına uygun olduğunu, malların teslim edilip edilmemesinin akreditif sözleşmesinin geçerliliğini etkilemediğini, akreditife konu belgelerin asıllarının … … … Şubesine 8.06.2018’de ulaştırıldığını, davacının bankaya gelip belgelerin asıllarını almaktan imtina ettiğini, beraberinde getirdikleri kısmi teslimata ilişkin 25.06.2018 tarihli faturanın bir fotokopisinin şube çalışanlarınca alındığını belirtildiğini, davacı firma yetkililerinin … … Şubesine giderek şube çalışanları ve birlikte gelen evrakları incelediğini, davacı firmanın malların bir kısmını teslim aldığını ve bu hususun 25.06.2018 tarih ve … nolu, 104.836,06USD bedelli fatura ile ispatlandığını, dosyada mübrez 25.05.2018 tarih, … sayılı 1.928.599,20TL bedelli akreditife ait fatura ve sevk irsaliyesinin geçerli olmadığına ilişkin iddianın hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddini, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, kötü niyetli davacı hakkında yüzde %40’tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, ücreti vekalet ile yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, akreditifte süresinde usulüne uygun belge ibraz edilip edilmediği, usulüne uygun ihbar yapılıp yapılmamasının ihbarın adreditif ödemesine etkisi, teyitli akreditifin Uluslararası Ticaret Odasının 600 Sayılı Akredite İlişkisi Örnek Usuller ve Uygulama Kurallarının uyaşmazlığa etkisi, bankaların akreditedeki hukuki konumu ve yükümlülüklerinin neler olduğu, teyidin kim tarafından nasıl yapılması gerektiği, sunulan belgelerin incelenme usulü, fatura ve sevk belgelerindeki eksiklik, yanlışlık, çelişkilerin etkisi, fatura ve sevk irsaliyeye ilişkin vergi mevzuatındaki düzenlemenin teyide etkisi, malların fiilen teslim edilmemiş olmasının akretidife etkisine ilişkindir.
Mahkememizin 19/09/2019 tarihli celsesi 8 nolu ara kararı ve 22/11/2019 tarihli ara karar uyarınca, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 17/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
”HUKUKİ DEĞERLENDİRME
A. Akreditif
Satış bedelinin ödenmesinde bankaların aracılığını öngören akreditif, bankanın alıctnın talimatı ile belirlenen koşulfarın tam olarak gerçekleşmesi üzerine, satıcıya belirli bir miktar para ödemeyi taahhüt etmesidir (Sibel ÖZEL: Akreditif ve Hukuki Niteliği, istanbul 1991, s. 13). Prosedürün işlemesi şöyle olmaktadır: Alıcı bankaya yerine getirilecek koşulları ve ibraz edilecek belgeleri bildirir. Banka aldığı talimatı bir başka banka aracılığıyla satıcıya iletir. Satıcı istenen belgeleri hazırlar ve bankaya ibraz eder. Belgeler akreditif şartlarına uygunsa banka ödeme yapar.
Akreditif çeşitli ilişkilerin birleşiminden oluşmaktadır. Öncelikle alıcı ve satıcı temelde bir alımsatım ilişkisine girer ve satış bedelinin akreditif yoluyla ödeneceğine karar verirler. Alıcı bankasına başvurarak akreditif açtırır. Temeldeki ilişkiden bağımsız olarak kurulan akreditif ilişkisinde alıcı amir sıfatını kazanır ve akreditifi açan banka amir banka niteliğini taşır. Amir banka bir muhabir/görevli banka aracılığıyla akreditif şartlarını satıcıya bildirir. Bu ilişkide satıcı, lehdar sıfatını alır ve muhabir banka, akreditif şartlarının gerçekleşmesi halinde akreditif bankası yanında kesin ödeme taahhüdünde bulunursa artık muhabir banka değil, teyit bankası adını alır. Bu durumda hem akreditif bankası hem de teyit bankası lehdara karşı sorumludur.
Akreditif temeldeki satım sözleşmesinden bağımsız bir hukuki işlemdir. Akreditif metninde temeldeki sözleşmeye değinilmiş dahi olsa bu sözleşmeler bankaları ilgilendirmez (ÖZEL, a.g.e. s. 16; Arslan KAYA: Belgeli Akreditifte Lehdarın Hukuki Durumu, istanbul 1995, s. 143; Seza REİSOĞLU:”Hukuki Açıdan Akreditif ve Uygulama Sorunları” Bankacılar Dergisi, S. 2, 2005, s. 40). Bankalar sadece akreditif metniyle bağlıdır (ÖZEL a.g.e s. 16).
Akreditif işleminin temeldeki sözleşmeden bağımsız olmasının bir sonucu da malların değil, belgelerin esas alınmasıdır. Bankalar belgelerin temsil ettiği mal, hizmet veya diğer işlevleri değil, belgeleri göz önünde bulundurarak işlem yaparlar (… Unİform Customs and Practice For Documentary Credits 2007 (Uluslararası Ticaret Odası Akreditifler için Yeknesak Kurallar 2007 versiyonu) UCP600 m. 5) Bankalar kendilerine ibraz edilen belgelerin akreditif şartlarına uygun olup olmadığını incelerler. Gönderilen malların belgelerde belirtilen mallardan farklı veya kalitesiz olması alıcı ile satıcı arasında çözümlenmesi gereken bir meseledir (ÖZEL a.g.e. s. 16-17).
Ancak bu durum düzmece belgelerle sahtekârlık yapan satıcıları korumak amacıyla kullanılamaz. Bir başka ifadeyle bankaların görünüşte akreditif şartlarına uygun belgeler karşısında ödeme yapma yükümlülüğü satıcının hileli bir davranışı karşısında ortadan kalkmaktadır. Bankalar böyle bir durumda ödeme yapmayı reddedebilir veya alıcı mahkeme kararıyla bankanın ödeme yapmasını engelleyebilir. Amerikan Ticaret Kanunu (Unİform Commercial Code) s. 5114(2)’de bankanın hileli bir belge karşısında mahkeme kararı ile ödeme yapmasının engellenebileceği açıkça hükme bağlanmıştır (Sibel ÖZEL: “Akreditifte Hile” istanbul Barosu Dergisi, c. 69, S. 10-12 (Ekim Kasım Aralık) 1993 s. 780, 790.
Lehdarın yaptığı hile karşısında bankanın ödeme yapma yükümlülüğünün kalkması Türk Medeni Kanunun m, 2 kapsamında değerlendirilecek bir husustur. Zira bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz (KAYA, s.161 vd). Bu itibarla akreditif ilişkisi, satılan malın teslim edilmemesine rağmen belge temin edip bankadan satış bedelinin tahsili amacıyla kullanılmak istendiğinde, akreditif bankası ve teyit bankası bu hileli davranışa aracılık etmeyecek, mahkeme kararı ile ödeme yükümlülüğünden kurtulacaktır.
Bankaların belgeleri ödeme yükümlülüğü, dış görünüşleri itibariyle yapılan inceleme ölçüsünde gerçekleşecektir (… m. 14). Dış görünüş itibariyle akreditif şartlarına uygun belgelerin ibrazı halinde bankaların ödeme yükümlülüğü doğmaktadır. Ancak ibraz edilen belgeler dış görünüş olarak akreditif şartlarına birebir uymuyorsa bankanın belgeleri kabul etmemesi gerekmektedir.
Akreditifte bankanın ifası görüldüğünde ödeme (sight payment), ertelenmiş ödeme (deferred payment) veya poliçe kabulü yoluyla (acceptance) gerçekleşmektedir (… m. 7). Ertelenmiş ödeme yönteminde banka lehdarın belgeleri ibrazında değil, akreditifte belirlenen bir tarihte ödeme yapmaktadır. Lehdar belgeleri ibraz ettiği halde, parasını almak için öngörülen tarihe kadar beklemek zorundadır (ÖZELa.g.e s. 63; KAYA, s. 18).
B.Dava konusu uyuşmazlıkta bankaya ibraz edilen belgelerin değerlendirilmesi
Davalı … vekilinin 11.02.2019 dilekçesinde belirttiği üzere akreditif bankası SWIFT mesajı ile fatura ve akreditif şartlarındaki isimlerin uyumsuz olduğunu beyan etmiş; 4 Haziran 2018’de yeni akreditif belgeleri …’e ibraz edilmiştir. Akreditif bankası 7 Haziran 2018’de SWIFT mesajı ile …’e vade kabul bildirimini iletmiştir Dolayısıyla ilk ibrazda belgeler akreditif şartlarına uygun görülmemiş, bunun üzerine 2. kez ibrazda bulunulmuştur.
Diğer yandan …’nın ileri sürdüğü kısmi teslimata ilişkin ve 25.06.2018 tarihli fatura ile ilgili olarak … vekilinin 22 Şubat 2019 tarihli dilekçesinde bu faturanın farklı İşleme ilişkin olduğu ve dava konusu bu akreditif ile ilgili olmadığının anlaşıldığı belirlenmiştir. … vekili de 22 Şubat 2019 tarihli dilekçesinde ilk ibrazdaki faturada lehdar firma unvanının uyumsuz olması nedeniyle durumu görevli bankaya (…) bildirdiklerini, 06.06.2018 tarihinde … tarafından evrakın revize edildiğini, yeni evrakın ibraz edildiğini ve bu evrakın 600 sayılı Yeknesak Kurallar çerçevesinde akreditif metnine uygun bulunduğunu belirtilmiştir.
Sonuç olarak incelenmesi gereken belgeler … akreditif şartlarına uygun bulduğu belgeler olacaktır ve bu belgeler mahkemeye 8.10.2019 tarihinde sunulmuştur. Dolayısıyla bizim incelediğimiz belgeler bu belgelerdir. Ancak bir kez daha vurgulamak isteriz ki … mahkemeye sunduğu belgeler arasında orijinal akreditif metni yer almamaktadır. Bizim incelediğimiz akreditif metni, davacı … vekilinin 15.11.2018 tarihli dilekçesiyle sunduğu EK 5/a metnidir, … tarafından açılan akreditif 24 Mayıs 2018’de SWIFT mesajı ile … Bankası AŞ’ye gönderilmiştir. Dönülemez akreditifin numarası …’dır. UCP son versiyona tâbi olan akreditifte amir …. AŞ’dir. Lehdar: … … İthalat ve İhracat San. ve Tic. Ltt. Şti’dir. Akreditif miktarı: 1.928.600,00TL, fatura tarihinden itibaren 300 gün sonra ödenecektir. Malların yükleme yeri …; varma yeri …’dur. En geç yükleme tarihi
15.06.2018’dir. Akreditif teyitlidir. Akreditifte istenen belgeler:
1)Amir adına düzenlenmiş ıslak imzalı ve yüklenen malların CFR … … değerini gösteren 3 orijinal ve 3 kopya ticari fatura
2)Yükleme tarihinin belirtildiği 1 kopya sevk irsaliyesi
3)2 orijinal ve 2 kopya paketleme listesi
Bütün evraklar akreditif referans numarasını taşımalıdır.
… …’e gönderdiği 1 Haziran 2019 tarihli mesajda faturadaki lehdar firma unvanının akreditif ile uyumsuz olduğu belirtilmektedir. Akreditif metninde lehdarın unvanı: … Ltd Sti’dir. Ancak dikkat çekilmelidir ki Davacının 15.11.2018 tarihli dava dilekçesinde davalının adı: …. Ltd. Şti. iken, 30.01.2019 tarihli cevaba cevap dilekçesinde adı …. Şti. olarak yazılmıştır, … vekili 11.02.2019 tarihli cevap dilekçesinde davalının ismini …. Ltd. Şti. olarak yazmıştır.
Mahkeme dosyasında da davalı … ve Ticaret Limited Şirketi yazmaktadır. Dolayısıyla …’nın ticari unvanı konusunda dosya içindeki belgeler arasında farklılıklar bulunmaktadır. Ancak incelememiz gereken husus akreditifte yazan unvan ile ibraz edilen belgelerdeki unvanın birebir aynı olması gerektiğidir. … bu duruma dikkat çekerek ilk ibrazdaki belgeleri akreditife uygun görmemiştir.
Akreditif metninde lehdarın ismi …. Şti’dir. Bu itibarla belgelerdeki ismin de bu olması gerekir.
… Mahkemeye sunduğu sevk irsaliyesinde lehdarın ismi: …. Ltd. Şti’dir. Dolayısıyla irsaliyedeki unvan ile akreditif şartlarındaki unvan aynı değildir.
… 1 Haziran 2018 tarihli mesajında uyumsuzluk nedeniyle belgeleri kabul etmediği ve sonrasında yeniden belgelerin ibraz edildiğini ileri sürmesine rağmen dava dosyasında bulunan belge akreditif şartlarıyla uyumsuz olan belgedir.
Diğer yandan sevk irsaliyesinde teslim alanın ismi belirsizdir. Bu bir gerçek kişi ise ismi nedir? Bir tüzel kişi adına alınmışsa o tüzel kişinin adı ve kaşesi olmalıdır. Birtüzel kişi adına gerçek kişi almışsa yine hem tüzel kişinin hem de gerçek kişinin adının belirlenmesi gerekir. Sözkonusu sevk irsaliyesindeki isim belirsiz olduğu gibi, dosyada bu kişinin ismi ile ilgili bir değerlendirme de yapılmamıştır. Banka bir uzman olarak görünüşte bu belgenin gerçek bir sevk irsaliyesi olup olmadığını anlamak zorundadır. Dolayısıyla teslim alanın kim olduğunun belirsiz olduğu bir belgenin akreditif şartlarına uygun belge olarak kabulü de doğru değildir.
Aynı şekilde … Mahkemeye sunduğu faturada da lehdann ismi …. Ltd. Şti’dir. Bu isim de akreditif şartlarıyla uyumlu değildir. Akreditif şartlarında yer alan paketleme listesi … tarafından Mahkemeye sunulmamıştır. Sonuç itibariyle dosyaya sunulan belgelerde lehdarın unvanı, akreditif şartlarında belirtilen ile aynı değildir; bu itibarla görünüşte akreditif şartlarına uygun belge ibraz edilmemiştir.
C.Satıcının malları teslim etmediği halde bankaların ödeme yapması gerektiği iddiasının değerlendirilmesi
Yukarıda açıklandığı üzere akreditif ilişkisi temeldeki satım sözleşmesinden bağımsızdır ve satım sözleşmesinde tarafların İleri sürebilecekleri def’iler akreditif ilişkisinde nazara alınmaz. Bu itibarla bankalar sadece belgelerle işlem yaparlar ve belgelerin görünüşte akreditif şartlarına uygun olması yeterlidir. Ancak satıcının (lehdarın) hilesi bunun istisnasını oluşturmaktadır. Bir ödeme yöntemi olan akreditifte satıcı, belgeleri ibraz ettiğinde bir bankanın ödeme güvencesine sahip olmaktadır. Malları göndermediği halde göndermiş gibi belgeler hazırlar ve akreditifin soyutluk ilkesinden çıkar sağlamak isterse, hukuk bu hileli durumu korumaz. Böyle bir durumda bankanın yine de ödeme yapmak zorunda olduğunu, alıcının satıcıdan bu parayı daha sonra geri alabileceğini ileri sürmek TMK m. 2’ye aykırılık oluşturur.
Dava konusu akreditif ertelenmiş ödemeli akreditiftir ve banka belgeleri kabul ettiğinde değil, belirlenen vade tarihinde ödeme yapacaktır. Bu tarihten önce mahkemeye müracaatla alıcı satıcının hilesini ortaya koyar ve bu durum ispatlanırsa bankaların ödeme yapmaması gerekir. Bu itibarla malların teslim edilmemiş olduğu iddiası akreditif ve teyit bankasının ödeme zorunluluğunu ortadan kaldıran ciddi hile durumudur. Yargıtay 19. HD, E. 2005/2897, K. 2005/4359, T. 19.04.200S kararında sahte belgelerle akreditiften tahsilat yapılmasının istendiği bir durumda malların alıcıya teslim edilip edilmediğinin araştırılması istenmiştir. Dosyaya sunulan belgelerden teslimatın yapıldığına dair bir sonuca ulaşmak mümkün değildir. Davalı …’nın bu yönde bir delili görülmemektedir.
Dava konusu akreditifin temelini oluşturan satım sözleşmesi CFR … olarak yapılmıştır. Bunun anlamı … 2Q10’a göre satıcının malları varma yeri olan …’a götürülmesi için bir taşıma sözleşmesi yapması ve masrafları ve taşıma ücretini ödemesidir. Dolayısıyla satıcının borcu mallan taşıyıcıya teslim etmesidir. Bu borç satım sözleşmesinden kaynaklanan bir borçtur. Ancak satış bedelinin ödenmesi için açılan akreditifte mallar teslim edilmediği halde satış bedelinin ödenmesi için bankaya müracaat dürüstlük kuralına aykırıdır. Burada malın teslimi alıcıya teslim değil, taşıyıcıya teslimdir. Taşıyıcının teslim aldığı malları alıcıya teslim etmemesi, satıcının hilesi olarak değerlendirilemez. Bu itibarla satıcının malları teslim etmediği iddiası ciddi bir iddiadır ve doğruluğu halinde akreditifin bedelinin ödenmesine engel olur. Sevk irsaliyesindeki teslim alanın isminin belirsiz olması da …’ntn malları taşıyıcıya teslim ettiğini ispata yeterli görülmemektedir.
SONUÇ:
Dava konusu uyuşmazlık akreditif bankası ve teyit bankasının akreditif şartlarına uygun bulduğu belgeler üzerine ihtiyati tedbirle ödemesi durdurulan akreditif bedelini ödeme borcunun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Bu meselede uygulanacak hukuk Türk hukukudur. Dolayısıyla akreditif sözleşmesinden kaynaklanan borcun varlığı ve ifası TBK m. 27’e tâbidir. Bu çerçevede sözleşmede atıf yapılan (…)… (Uluslararası Ticaret Odası Akreditife İlişkin Kurallar) bir sözleşme hükmü olarak Türk hukukuna aykırı olmamak üzere geçerli olur. Dolayısıyla Türk hukukunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı bir hüküm uygulanamaz. Bankaların belgeleri görünüşlerine göre titizlikle incelemesi ve ancak akreditif şartlarına birebire uyması halinde ödeme yükümlülüğü altına girmesi gerekmektedir. Satıcı satım konusu mallan teslim etmediği halde akreditife uygun belgeler hazırlar ve buna göre satış bedelini hileli bir şekilde elde etmek isterse TMK m. 2’ye göre ödemenin durdurulması gerekmektedir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan gerekçelerle (i) … tarafından 8.10.2019 tarihinde mahkemeye sunulan belgelerin akreditif şartlarına uygun olmadığına; (ii) ibraz edilen belgelerin akreditif şartlarına uygun olduğu kabul edildiği durumda da satılan malların teslim edilmediği halde sahte belgelerle akreditif bedelinin tahsil edilmek istendiği iddiasının ciddi bir hile durumu olduğu, bu durumun araştırılması gerektiği ve dosyada bu hileli durumun gerçekleşmediğine dair herhangi bir delilin bulunmaması karşısında, akreditif ve teyit bankasının ödeme yapmaması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. Takdir Mahkemenize aittir. Saygıyla arz ederim.” denilmiştir.
Mahkememizin 17/09/2020 tarihli celsesi 1 nolu ara kararı uyarınca, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 12/01/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;
”İTİRAZLARA YÖNELİK İNCELEME VE DEĞERLENDİRME
1.Dosyada birbiriyle çelişkili belgeler bulunmaktadır. Kök raporumuzda belirttiğimiz üzere, raporumuzu dayandırdığımız belgeler Mahkemeye 8.10.2019 tarihinde sunulan belgeler olmuştur. Zira …. Asliye Ticaret Mahkemesi, … … ticari şubesinden 1.10.2019 tarihinde akreditif talimatını, …’nın ibraz ettiği faturayı, sevk irsaliyesini, …’ün gönderdiği 29.05.2018 tarihli remittence letter ve 04.06.2018 tarihli …’ı talep etmiştir. … 8.10.2019 tarihinde amir banka tarafından …’e gönderdiği swift mesajlarını mahkemeye sunmuş ancak asıl akreditif talimatı bunlar arasında yer almamıştır. … 8.10.2019 tarihinde Mahkemeye sunduğu belgeler arasında fatura ve sevk irsaliyesi, remittence letter ve … bulunmaktadır.
2.Mahkemeye sunulan bu belgeler İçinde yer alan sevk irsaliyesinde lehdann ismi: … … San ve Tic Ltd Şti’dir. Akreditif şartlarında lehdann ismi: … Ltd Stl’dlr. Dolayısıyla …’nın Mahkemeye sunduğu belgeler arasında uyumsuzluk olduğu için kök raporda akreditif şartlarına uygun belge ibrazının olmadığı sonucuna varılmıştır.
3…. 18.12.2018 tarih ve… sayılı yazı ile dosyaya sunulan belgelerin akreditif şartlarına uygun olduğunu belirtmektedir. …’nın 18.12.2018 tarih ve… sayılı yazı ile sunulan (3/4 nolu) belge sevk irsaliyesidir ve burada …. Şti. yazmaktadır. Burada yazılı isim akreditif şartlarında yazan isimle uyumludur. Davalı …’nın Mahkemenin talebi üzerine 8.10.2019 tarihinde sunulan belgeler arasında neden bu belgenin olmadığı bir soru İşaretidir. Bu itibarla takdir Mahkemenizin olmak üzere şu saptama yapılmıştır: (i) Davalının 8.10.2019 tarihinde mahkemeye sunduğu belgeler içinde yer alan sevk irsaliyesindeki isim akreditif şartlarına uygun değildir, (ii) Davalının daha önce 18.12.2018 tarihinde mahkemeye sunduğu sevk irsaliyesindeki İsim akreditif şartlarıyla uyumludur.
4.Akreditifin teyitli olduğu …’nın 11.1.2019 tarihli dilekçesinde belirtilmektedir. Ayrıca akreditif şartlarında da akreditifin teyitli olduğu yazmaktadır.
5… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.09.2019 tarihli celsesinde bilirkişiye başvuru kararı verilmiş ve bilirkişiden istenecek hususlar sıralanmıştır. Bu hususlar arasında…’nun 600 sayılı Akreditife İlişkin Örnek Usuller ve Uygulama Kurallarının uyuşmazlığa etkisi de yer almaktadır. Bu itibarla kök raporumuzda …’ün somut uyuşmazlıktaki etkisi ele alınmıştır. Söz konusu uyuşmazlıkta uygulanacak hukuk Türk hukukudur ve akreditif sözleşmesinden kaynaklanan borcun varlığı ve ifası Türk Borçlar Kanunu m. 27’e tâbidir. …’ün seçimi bir hukuk seçimi değildir; … bir ulusal hukuk değildir. … hükümlerine yapılan atıf bir sözleşme hükmü olarak Türk hukukunun emredici kurallarına ve kamu düzenine aykırı olmamak üzere geçerlidir.
6…. bankalar için sorumsuzluk klozları getirmiştir. Bu klozlar ancak Türk hukukunun emredici kurallarına aykırı olmamaları halinde geçerlidir. Bu itibarla TBK m. 115 ve 116 hükümleri … ile bertaraf edilemez. Bankalar uzmanlığı gerektiren ve ancak kanunla verilen izinle bir hizmet sundukları için borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür (TBK m. 115/3). Yardımcı kişilerin fiillerinden sorumlu olmayacağına ilişkin anlaşmalar da kesin olarak hükümsüzdür (TBK m. 116/3). Yargıtay kararlarına göre (YHGK 4.11.1963 E. 942/D-T, K. 637, Ankara Barosu Dergisi, 1965 S. 3, s. 355; 11. HD. 1982, E. 4852, K. 5626, Yargıtay Kararları Dergisi, 1983, s. 550; Yargıtay 11 HD. 22.04.1982, E. 1274, K. 1845, Sibel Özel: Yargıtay Kararları Eşliğinde Akreditif ve Hukuki Niteliği, İstanbul 1991, s. 153) muhabir banka akreditif bankasının yardımcısı durumundadır. Dolayısıyla Türk hukukuna tâbi akreditif ilişkilerinde …’de yer alan sorumsuzluk klozları TBK m. 115/3 ve 116/3 kapsamında geçerli değildir (Sibel Özel: “Akreditif İlişkisinde… Kurallarının (…) Bankalar Arası İlişkiye Etkisi” in ipek Yolu Canlanıyor Türk-Çin Hukuk Zirvesi, International Law Conference, 12*14 June 2012, Konferans Bildiri Kitabı, Adalet Yayınevi 2013, s. 353-354).
7.Gerek kök raporda incelenen sevk irsaliyesi gerekse 10.12.2018 tarihli müzekkere ile 18.12.2018 tarih ve… sayılı yazı ile dosyaya konulan sevk irsaliyesinde teslim alanın adı anlaşılamamaktadır. Kök raporda vurgulandığı üzere akreditifin soyut niteliği ve mallarla değil de belgelerle işlem yapılması hakkın kötüye kullanılmasına yol açamaz. Satıcının malları teslim etmediği halde satış bedelini akreditif İle elde edeceği iddiası ciddi bir iddiadır ve akreditif bedelinin ödenmesinin durdurulmasını haklı kılar. Yargıtay 19 HD 19.04.2005 T, E. 2005/2897 ve K. 2005/4359 kararında belirtildiği üzere malların alıcıya teslim edilip edilmediğinin araştırılması gerekmektedir. Dosyada bulunan sevk irsaliyelerinde teslimatın kime yapıldığı belli değildir. Gerçek kişi İsmi yoktur; tüzel kişi adı ve kaşesi bulunmamaktadır. Banka ilk görünüş nazariyesine göre teslim alanın ismini görmelidir. Bunun için akreditif şartlarında teslim alanın isminin yazması gerekli değildir. Bir sevk irsaliyesi belgesinin bu niteliği ile kabulü için bu husus zorunludur. Söz konusu belge gerçekte böyle bir kişinin var olup olmamasının ötesinde, teslimatın kime yapıldığını göstermemektedir. Vadeli akreditifte satıcının malları teslim etmediği İddia edilmekte ve dosyada teslimin yapıldığına dair bir delil bulunmamaktadır. Bu itibarla akreditif bankası ve teyit bankasının ödeme yapmaması konusundaki görüşümüzde herhangi bir değişiklik olmamıştır.
SONUÇ VE KANAATİMİZ:
Kök rapora yapılan itirazlar değerlendirilmiş ve raporumuzu değiştirecek bilgi ve belge ibrazı da olmadığı için kök rapordaki kanaatimizin değişmediği sonucuna ulaşılmıştır. Saygı ile Mahkemenizin takdirine arz olunur.” denilmiştir.
Dava, Amir Banka … 24.05.2018 tarih ve … referans numaralı 1.928.600TL meblağlı akreditif nedeniyle borçlu olmadığının tespitidir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, akreditifte süresinde usulüne uygun belge ibraz edilip edilmediği, usulüne uygun ihbar yapılıp yapılmamasının ihbarın adreditif ödemesine etkisi, teyitli akreditifin Uluslararası Ticaret Odasının 600 Sayılı Akredite İlişkisi Örnek Usuller ve Uygulama Kurallarının uyaşmazlığa etkisi, bankaların akreditedeki hukuki konumu ve yükümlülüklerinin neler olduğu, teyidin kim tarafından nasıl yapılması gerektiği, sunulan belgelerin incelenme usulü, fatura ve sevk belgelerindeki eksiklik, yanlışlık, çelişkilerin etkisi, Fatura ve sevk irsaliyeye ilişkin vergi mevzuatındaki düzenlemenin teyide etkisi, malların fiilen tesilem edilmemiş olmasının akretidife etkisi konularındadır.
Teyit edilmiş akreditiflerde, akreditif meblağının ödenmesini engellemek üzerine ihtiyati tedbir kararının hem akreditif bankasına hemde teyit bankasına karşı alınması gerekecektir. Zira 500 sayılı Yeknesak Kurallara göre lehtar, akreditif bedelini birbirinden tamamen bağımsız bir şekilde borç altına girmiş olan hem akreditif bankasından, hem de teyit bankasından talep imkanına sahiptir.
Neticei talepte bir çok talep var ise de diğer talepler, nihai kararı vermek için zaten ön şarttır.
Bankaların belgeleri ödeme yükümlülüğü, dış görünüşleri itibariyle yapılan inceleme ölçüsünde gerçekleşecektir (… m. 14). Dış görünüş itibariyle akreditif şartlarına uygun belgelerin ibrazı halinde bankaların ödeme yükümlülüğü doğmaktadır. Ancak ibraz edilen belgeler dış görünüş olarak akreditif şartlarına birebir uymuyorsa bankanın belgeleri kabul etmemesi gerekmektedir. Bankaların belgeleri görünüşlerine göre titizlikle incelemesi ve ancak akreditif şartlarına birebire uyması halinde ödeme yükümlülüğü altına girmesi gerekmektedir.
Dosyaya sunulan … nolu sevk irsaliyesinde teslim alan kısmında imzanın altında kalan ibarelerin tamamının anlamlı bir şekilde okunamadığı, …, …. İbarelerinin okunabildiği, noktalı olarak belirtilen kısımların anlaşılamadığı, buna göre sevk irsaliyesinde teslim alanın isminin belirsiz olduğu, gerçek kişi mi şirket mi, şirket ise hangi çalışanı olduğunun belirsiz olduğu, bankanın ödeme yükümlülüğünün doğması için bir uzman olarak görünüşte bu belgenin gerçek bir sevk irsaliyesi olduğunu, sevk irsaliyesi unsurlarını taşıdığını tespit etmesi gerektiği, ancak somut olayımızda teslim alanın kim olduğunun belirsiz olduğu anlaşılmıştır.
Akreditif şartlarında yer alan paketleme listesi … tarafından mahkememizce yazılan her iki müzekkere cevabında da sunulmamıştır.
Akreditifin soyut niteliği ve mallarla değil de belgelerle işlem yapılmasını gerektirir. Davaya konu ihtilafın çözümü için malların gerçekte alıcıya teslim edilip edilmediğinin araştırılması da gerekmemektedir, belgelerin akreditif kurullarına uygun ibraz edilip edilmediğinin tespiti yeterlidir çünkü davamız esas ilişkiden kaynaklanan borcun bulunmadığı davası değildir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık bir çok noktada ise de ihtilafin çözümü ibraz edilen belgelerin ilk görünüş nazariyesine göre yeterli belge sunulup sunulmadığında toplanmaktadır.
Dosyada bulunan sevk irsaliyelerinde teslimatın kime yapıldığı belli değildir. Gerçek kişi İsmi yoktur; tüzel kişi adı ve kaşesi bulunmamaktadır. Banka ilk görünüş nazariyesine göre teslim alanın ismini görmelidir. Bir sevk irsaliyesi belgesinin bu niteliği ile kabulü için bu husus zorunludur. İbraz edilen sevk irsaliyesindeki teslim alanın gerçekte var olup olmadığını veya gerçekte teslim alıp almadığının tespiti elbette akreditif kuralları gereğince gerekmemektedir. Ancak yine akreditif kuralları gereğince ibraz edilen belgenin kararlaştırılan belge unsurlarını taşıması gerekmekte olup kaydi olarak kime teslim edildiğinin anlaşılabilmesi gerekir. Vadeli akreditifte satıcının malları teslim etmediği iddia edilmekte ve dosyada teslimin yapıldığına dair bir delil bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle sunulan belgelerin akreditif şartlarına uygun olmadığı ve bu nedenle davacının bu akreditif nedeniyle borçlu olmadığına karar verilmiştir.
Bankanın, belgelerin şekli ve yeterliliğinden sorumlusuzluğuna ilişkin kayıt ileri sürülerek ödemenin yapılması gerektiği iddia edilmiş ise de bu sadece bankayı sorumluluktan kurtarmak için konulan bir sorumsuzluk şartı olup, davamız akreditif bankalarının sorumluluğuna ilişkin olmayıp, akreditif nedeniyle borçlu olmadığının tespiti davası olup, bu nedenle bu sorumsuzluk kaydının ağır kusur halinde geçerli olup olmadığı gibi hususlar değerlendirme konusu yapılmamış, bu tespit açısından da yukarıda açıklandığı üzere ibraz edilen belgelerin dış görüşün itibariyle akreditif kurallarını karşılayıp karşılamadığı incelenmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulüyle davacının, Amir Banka … 24.05.2018 tarih ve … referans numaralı 1.928.600TL meblağlı akreditif nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, akreditifin iptaline,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 131.742,67-TL ilam harcından peşin alınan 32.935,67-TL’nin mahsubu ile bakiye 98.807,00-TL ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvuru harcı ve 32.935,67-TL peşin harç olmak üzere toplam 32.971,57-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı, kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 98.539,80-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 2.858,70TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalılarca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.18/02/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”