Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1020 E. 2021/494 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1020 Esas
KARAR NO :2021/494

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:31/10/2018
KARAR TARİHİ:07/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Davacının oto aksesuar malzemeleri satmak suretiyle ticaret yaptığını, davacının davalı ile ticaret yaptığını ancak davalının müvekkiline olan borçlarını ödemediğini, sürekli ertelediğini, borçlunun borçlarını ödememesi üzerine müvekkili tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasından icra takibi yaptığını, taraflar arasında gerçekleşen ticari işlemler ile ilgili olarak cari hesap ekstresi bulunduğunu, davalının … Nöbetçi İcra Müdürlüğü kanalıyla müvekkiline herhangi bir borcu olmadığını ifade ederek icra takibine konu borca ve ferilerine itiraz ettiğini ve icra takibinin haksız şekilde durduğunu, bu nedenlerle borçlunun itirazının iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasını talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalının cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunduğunu, yetkili mahkemenin … mahkemeleri olduğunu, davacı ile arasında borç iddiasında bulunulabilecek herhangi bir ticari ilişki olmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası
2-Davacının ticari defter ve kayıtları
3-Bilirkişi raporu
4-Davacı vekilinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, cari hesap ilişkisinden ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalının Mahkemenin yetkisine itirazı yönünden; 6100 sayılı HMK’nun 19. maddesinde “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresinde ve usulüne uygun yetki itirazında bulunmazsa davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK 10. maddesi gereğince sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda dava ve icra takibi, sözleşmenin yerine getirileceği (ifa edileceği) yerde açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer tarafların açık ya da örtülü isteklerine göre belirlenir. Aksi durumda ise sözleşmenin yerine getirileceği yer Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi gereğince tespit edilir. Uyuşmazlık sözleşmeden doğan bir para borcuna ilişkin olup, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir. Somut olayda, taraflar arasında ticari satımdan kaynaklanan bir sözleşme ilişkisinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, bu sözleşme ilişkisi nedeniyle doğan para alacağının tahsilini talep etmektedir. Taraflarca para borcunun ifa yeri bakımından alacaklının ikametgahından başka bir yer kararlaştırıldığı iddia ve ispat olunmamıştır. Bu itibarla, Mahkememizce öninceleme duruşmasında arar karar ile davaya bakmaya … Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının ….İcra Dairesinin… esas sayılı takip dosyasında cari hesaptan kaynaklanan 2.561,60-TL asıl alacak için takip yapıldığı, ödeme emrinin 10/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 15/10/2018 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali bilirkişinin 31/12/2019 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle;Taraflar arasında ticari bir ilişki mevcut olduğunu, davacı şirketin 2017/2018 takvim yıllarına ait kanuni defterlerinin HMK 222/2 hükümlerine göre delil teşkil ettiği, davacının ticari defterleri ile muhasebe hesap ve kayıtlarına göre; ödeme emri tarihinde, davacının davalıdan 2.417,47 TL alacağının olduğunun tespit edildiğini; 560,74 TL, 179,54 TL, 408,22 TL, 134,40 TL, 1.761,48 TL, 158,12 TL, 345,60 TL ve 273,76 TL bedelli faturaların e-arşiv fatura olduğunu ve e-arşiv izni kapsamında elektronik ortamda davalıya iletilmiş olduğunun tespit edildiğini, icra inkar tazminatı hükmünün mahkemenin takdirinde olduğunu belirtmiştir.
Mali bilirkişinin 07/08/2020 tarihli 4 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; Taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğunu, davalının davacı tarafından kesilen ödeme emrine konu e-faturaların e-arşiv izni kapsamında elektronik ortamda davalıya iletildiğini, 25/01/2017 tarihli, … seri numaralı, 560,74 TL bedelli ve 22/09/2017 tarihli, … seri numaralı, 273,76 TL bedelli fatura içeriği mal/hizmetin … aracılığı ile davalı adına … ve … isimli kişilere teslim edildiğini, 26/01/2017 tarihli, … seri numaralı, 179,54 TL bedelli; 10/02/2017 tarihli, … … seri numaralı, 408,22 TL bedelli; 08/03/2017 tarihli, … seri numaralı, 134,40 TL bedelli; 07/07/2017 tarihli, … seri numaralı, 158,12 TL bedelli; 08/05/2017 tarihli, … seri numaralı, 1.761,48 TL bedelli; 24/08/2017 tarihli, … seri numaralı, 345,60 TL bedeli faturaların davacı tarafından … ile davalıya gönderildiğinin iddia edildiğini ancak dosyaya herhangi bir belge sunulmadığını, davacının davalı adına düzenlemiş olduğu e-arşiv fatura içeriği 834,50 TL mal/hizmeti davalı adına alan kişilerin, davalı adına hareket ettiğinin tespiti halinde; ödeme emri tarihinde, davacının davalıdan 834,50 TL alacağının olduğunu, davacının davalı adına düzenlemiş olduğu diğer e-arşiv fatura içeriği mal/hizmetin, … aracılığı ile davalıya teslim edildiğinin tespiti halinde; ödeme emri tarihinde, davacının davalıdan 2.417,47 TL alacağının olduğu sonucuna ulaşıldığını belirtmiştir.
Mahkememizin 5.celse 1 nolu ara kararı davacı vekiline davasını somutlaştırmak üzere 2 hafta kesin süre verilmiş olup, Davacı vekilinin 07/12/2020 tarihli dilekçesi ile, dava konusu faturaları kargo fişleri ile ayrı ayrı ilişkilendirerek hangi kargo ile hangi malın teslim edildiğine ilişkin beyanda bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin 23/12/2020 tarihli ara kararı ile dava konusu malların davalıya teslim edilip edilmediği hususunda beyanının alınması, belirtilen gün ve saatte hazır olmadığı takdirde kargo gönderilerini teslim almış sayılacağının ihtarı ile isticvap davetiyesi gönderilmek üzere … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (ticaret sıfatıyla) talimat yazılmış olup, …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyası ile davalıya usulüne uygun tebligatın yapıldığı belirtilen gün ve saatte hazır olmadığından talimatın bila ikmal iadesine karar verildiği görülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu ve bu anlamda cari hesap borç ilişkisinin oluştuğu, davacının bu cari hesap alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacının alacağına dayanak olan faturaların davalıya tebliğ edildiği, faturaya itiraz olmadığı, davacının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, ancak e-faturaya itiraz edilmemesi fatura içeriği hizmetin verildiğini kanıtlamayacağı, sadece bu faturaların içeriği kesinleştireceğini, bu durumda davacı fatura içeriği hizmeti verdiğini ispatla yükümlü olduğu, faturaların e-fatura şeklinde düzenlenerek davalı-borçluya tebliğ edilmesi de bu kuralı değiştirmeyeceği, sadece faturaların elektronik ortamda daha çabuk ve masrafsız tebliğini sağlayacağı, davacının lehe delil teşkil eden ticari defterlerindeki alacak kaydı da davalıdan bu faturalar sebebiyle alacaklı olduğunu yukarıdaki açıklamalar ışığında ispat etmeyeceği, davacı vekili e-fatura içeriği malın karşı tarafa teslim edildiğini, yani faturanın temelindeki satım akdinin varlığını ispatla yükümlülüğünün devam ettiği, bu kapsamda davacı tarafından bir kısım kargo belgelerinin sunulduğu, kargo teslim belgelerinin içeriği olmadığı, bu kargolar ile dava konusu malların teslim edilip edilmediğinin anlaşılmadığı, bu halde 6100 sayılı HMK madde 211 uyarınca yargı çevremiz dışında olan davalıya isticvap davetiyesi çıkarılmak üzere talimat yazıldığı, talimatın bila ikmal döndüğü, bu halde açık kanun hükmü gereğince dava konusu malların ilgili kargo gönderileri ile teslim edilmiş sayılacağı, dolayısıyla davalının bu faturalara ilişkin işin yapıldığının kabulü gerektiği, aksini yazılı delil veya kesin delil ile ispat edebileceği, davacının kendi defterlerine göre 2.417,47-TL alacaklı göründüğü, davacının davasını tüm bu açıklamalarla kısmen ispatladığının kabulü gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek,
(İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2017/1227 Esas 2018/540 Karar sayılı emsal ilamı)
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptaline, takibin 2.417,47 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 483,49-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 165,13-TL harçtan, peşin alınan 43,75-TL harç mahsup edilerek kalan 121,38-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 43,75-TL peşin harç, 35,90-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 79,65-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.417,47-TL(dava değeri ile sınırlı olmak üzere) vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 925,50-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 873,40-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı parasal miktar itibariyle kesin karar açıkca okunup usulen anlatıldı.07/06/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır