Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/897 E. 2021/796 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/897 Esas
KARAR NO:2021/796

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:09/10/2017
KARAR TARİHİ:23/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın, malikleri … ile …’a ait arsa üzerinde kat karşılığı inşaatını yapan yapı sahibi … Yapı Kooperatifine ait inşaatın Yapı Denetimi hizmeti için Davalı … Yapı Koop. ile müvekkili firma arasında 19.03.2004 tarihinde … YİBF nolu Yapı denetim hizmet sözleşmesi yapıldığını, 24.11.2004 tarihinde 9 bloğa ayrılarak yapı tek ruhsata bağlı olarak 9 bloğa ayrıldığını, müvekkili şirket yapı denetim hizmetini 20.11.2014 tarihine kadar kesintisiz verdiğini, davalı hakkedişleri ödemediğinden inşaatın durdurulması için müvekkili 19.09.2014 tarihinde inşaatın geldiği %95 seviyesine göre seviye tespit tutanağı tanzim ederek onay için … Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğüne sunduğunu, belediyeye sunulan 95 seviyesine göre tutanakların %90 olarak onaylandığını, davalı hak edişleri ödenmediğinden müvekkili şirket mağdur olmuş uğradığı hak mağduriyeti neticesinde 4708 sayılı yasanın istediği elamanı istihdam edememiş ve 20.11.2014 tarihinde fesihli duruma düştüğünü, … Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü inşaatı durdurmada %90 seviye verdiğini, fesihli seviye tespitinde de %90 onaylı seviye verdiğini, ancak hak edişlerin ödenmesi talebinde seviye tespitini dikkate almayarak seviyeyi %85 olarak taktir ettiklerini beyan ederek keyfi ve haksızlık yaptığını, bu nedenle %90 seviyeye göre verilmesi gereken hak edişlerinin %85 seviyesine göre almak zorunda kaldıklarını, ancak bu nedenle; %90 seviyeye göre 9 blok için toplam 1.126.722,96TL artı KDV tutarında hak edişlerden, yine %90 seviyeye göre gecikme ticari faizleri için 647.072,39TL KDV hariç TL de 9 blok için zararlarının toplamı olan 1.773.795,35TL zararlarının bulunduğunu beyanla; Yapı Denetim Hizmet Bedellinin %85 olarak hesaplanıp ödenmesinden dolayı uğradıkları zarar; %90 seviyesine göre alacakları bulunan 9 Blok için KDV hariç 83.832,53TL hak edişler toplamı ile; 9 blok için yasal Ticari gecikme faizleri toplamı KDV hariç 48.218,68TL ile birlikte toplam KDV hariç 132.051,21 TL zararlarının dava tarihinden itibaren ticari gecikme faizleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kooperatif vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili davalı kooperatif inşaatın yapımını toprak sahipleri olan diğer davalılarla anlaşarak üstlendiğini, müvekkili davalı ile inşaatın üstlendiği inşaatın yapı denetimi işini 2004 yılında davacı … Ltd. Şirketi’ne verildiğini, taraflar 2004 yılında imzaladıkları “Yapı Denetim Sözleşmesini” 2014 yılında anlaşarak karşılıklı olarak feshettiklerini, kamunun görevi olan yapı denetleme görevi kamu adına “yapı denetim kuruluşlarınca” yerine getirildiğini, idarelerde (Belediyeler, İl Özel İdaresi ve Bayındırlık Bakanlığı ve benzeri kamu kuruluşları) denetim şirketlerinin faaliyetlerini denetlediğini, Yapı denetim şirketleri bu hizmetleri için idarece belirlenmiş tarife aralığında ücret aldığını, Yapı denetim kuruluşunun denetim ücreti inşaatın ruhsatını veren belediyeye ödendiğini, ilgili belediye yasal kesintileri yaptıktan sonra geriye kalan denetim ücretini yapı denetim firmasına ödediğini, müvekkili davalı kooperatif ise davacı şirketin denetimden doğan tüm alacaklarını … Belediyesine ödediğini, Belediye’de söz konusu bedelleri davacı şirketin hesabına aktardığını, ancak davacı … A.Ş.’nin SGK, Vergi ve kişisel alacaklıları banka hesaplarına haciz koydurarak davacının tahsil etmesine engel olduklarını, Belediye kayıtları davacının inşaatın” %85 seviyesine kadar yaptığını kanıtlandığını, davacı dilekçesinde kendi çalışma dönemlerinde inşaatın %95 seviyesine kadar yapıldığını iddia ederek fark parası istediğini, davacının dosyaya eklediği 38 nolu “Devir Seviye Tespit Tutanağı”‘nda inşaatın yeni denetim firmasına devir seviyesinin % 85 olduğunu, davacı şirket tarafından denetimi yapılan inşaat 3B sınıfında olduğunu, davacı bu sınıf/kodu 4A yapmak sureti ile daha fazla denetim ücreti çıkmasını sağladığını, bu yönde yapılan hesaplamaları kabul etmediklerini beyanla; davanın reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve Diğer Varislerin vekilinin cevap dilekçesinde özetle: müvekkilleri ile diğer davalı Kooperatifle Arsa Payı Karşılığında Bina Yapımı ve Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesini yaptıklarını, İnşaat Kontrolü başlıklı 15 mad. Son fıkrası gereğince “Yapı denetim giderleri Kooperatifçe karşılanacaktır” hükmü içerdiğini, yine 28. maddenin 2. paragrafın da “kooperatifle 3. tüzel ve özel kişiler arasında hangi sebeple olursa olsun doğabilecek uyuşmazlıklar hiçbir şekilde mal sahibini ilgilendirmediğini, mal sahibi bu tür anlaşmazlıklarda hiçbir suret ve sebeple taraf olarak alınmaz ve sorumlu tutulamaz” sorumluluk varsa tamamen diğer davalı kooperatife aittir hükmü içerdiğini, kat karşılığı sözleşmemizden Yapı Denetim Firmasının hukuken haberdar olduğunu, davacı … Sözleşmeleri müvekkilleri tarafından yapılmadığı ve imzalanmadığını, bu konuda yüklenici kooperatife herhangi bir sözleşme imzalayabilir şeklinde de özel yetkilerde verilmediğini, bu mana da taraf olmadıkları içeriğini bilmedikleri bir akitten sorumlu olmayacaklarını, davacı ile herhangi bir akit imzalamadıklarını beyanla, davanın müvekkilleri yönünden esas ve usulden reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Dava, alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizin 04/07/2018 tarihli celsesi 4.. ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 13/09/2019 tarihli raporunda özetle;
”SONUÇ:
Dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu, açıklanan gerekçelerle yüce mahkemenin kabulü halinde,
1.Davalının 2014 – 2014 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin tam olduğu, ticari defterlerin düzenli, usulüne ve yasaya uygun tutulduğundan sahibi lehine delil olma özelliği taşıdığı,
2.Davacının davaya esas taleplerine dayanak olan, Yapı denetim yönetmeliği Ek-22 Form20 “Seviye Tespit Tutanağı” (Yapı Faaliyeti Durdurma Tutanağı) belgelerinin 19.09.2014 tarihinde tanzim edilerek ilgili idare olan … Belediyesinin yetkililerince de onaylandığı, oysa ki davacı şirketin Yapı Denetim Yetkisinin iptali Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 20.11.2014 tarihinde gerçekleştiği, Dolayısı ile davacının Seviye Tespit Tutanaklarını düzenlediği sırada yetkisi devam etmekte olup söz konusu seviye tespit tutanakları “Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği”nin “Sözleşmenin Sona Ermesine İlişkin Esaslar” başlıklı 23. Maddesi çerçevesinde düzenlendiği,
3.Söz konusu Ek-22 Form20 “Seviye Tespit Tutanağı” (Yapı Faaliyeti Durdurma Tutanağı) belgeleri incelendiğinde Gerçekleşme oranın % 90 olarak düzenlendiği ve ilgili idare olan … Belediyesinin yetkililerince de onaylandığı,
4.Her ne kadar … Belediye Başkanlığı’nın 25.07.2018 tarih — … sayılı yazısı ekinde yer alan 23.12.2014 tarihli “Devir Seviye Tespit Tutanağı””nda gerçekleşme oranı 185 olarak belirtilmiş ise de; Bu tutanağın ilgili idarenin daha önce onayladığı “Seviye Tespit Tutanağı” (Yapı Faaliyeti Durdurma Tutanağı)ndaki gerçekleşme oranı ve ilgili idarenin Davalıya hitaben yazdığı ve davalıya tebliğ edilmiş olan 19.09.2014 tarihli 32455 sayılı yazısında beyan ve ikrar edilen %90 gerçekleşme oranı ile çelişkili olduğu,
5.31.12.2013 tarihine kadar olan hak ediş belgelerine ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı – Yapı Denetim Genel Müdürlüğü sistemi (yds.gov.tr) kayıtlarında 31.12.2013 tarihi itibariyle gerçekleşme oranı %85 olup 19.09.2014 tarihine kadar olan 262 günde söz konusu yapı inşaatında hiç ilerleme olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu,
6.Yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı – Yapı Denetim Genel Müdürlüğü sistemi (yds.gov.tr) kayıtlarında yer alan 19.09.2014 tarihli hak ediş raporlarında da gerçekleşme oranı %90 olarak girildiği,
7.Bu nedenlerle Davacının denetim hizmeti alacağının %90 gerçekleşme oranı üzerinden hesaplanması gerektiği ve bakiye %5 hizmet alacağının olduğu,
8.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı – Yapı Denetim Genel Müdürlüğü sistemi (yds.gov.tr) kayıtlarında yer alan 19.09.2014 tarihli hak ediş raporlarına göre dava tarihi itibariyle davacının dava tarihi itibariyle asıl alacağı aşağıdaki tabloda gösterildiği üzere toplam 1.147.003,97TL olarak hesaplandığı,
9.Taraflar arasındaki sözleşmeler ve 4708 sayılı “Yapı Denetimi Hakkında Kanun” çerçevesinde yapı denetimi hizmeti bedelinin ödeme zamanının Hakediş Belgelerinin ilgili idareye verildiği tarih olup hak ediş tarihleri esas alınarak 09.10.2017 tarihine kadar aşağıdaki gibi 327.603,19TL işlemiş avans faizi hesaplandığı,
10.Davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda; Merkez bankası verilerinden, 09.10.2017 takip tarihi itibari ile yasal faizi oranının %9,75 olduğu anlaşıldığından davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmiştir.
Mahkememizin 21/10/2020 tarihli celsesi 1 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 15/01/2021 tarihli ek raporunda özetle;
”SONUÇ
Dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu, açıklanan gerekçelerle yüce mahkemenin kabulü halinde,
1.Ek rapor aşamasında kök raporda görüş ve kanaatlerinin özünü değiştirecek bir belge sunulmadığı, kök raporda arz ve izah olunan görüş ve kanaatlerin özünün aynen muhafaza edildiği,
2.Her ne kadar davalı kooperatif vekilince tarafların birbirini ibrasını içeren 14.10.2014 tarihli protokol sunulmuş ise de gerek protokol tarihinden sonra ödeme yapılmış olması gerekse 4708 sayılı yapı denetimi hakkında kanunun 5. Maddesi “(Değişik altıncı fikra: 12/72013-6495/73 md.) Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet nitelikli hesaba yatırılır.” hükmü ve yapı denetim yönetmeliğinin 26. maddesi çerçevesinde, taraflar arasındaki protokolün hüküm ifade edip etmediği ya da ne küm ifade ettiğinin veya ödemeler nedeniyle taraflar arasında fiilen bir ibralaşma olup olmadığının takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu,
3.Davalının zaman aşımı iddiası hukuki yorum gerektirdiğinden tamamen mahkemenin takdirinde olduğu,
4.Sayın Mahkemece faiz başlangıcının fesih tarihi olan 19/09/2014 kabul edilmesi durumunda 19.09.2014 fesih – 09.10.2017 dava tarihleri arasındaki 1.116 gün için 364.967,24TL işlemiş avans faizi hesaplandığı,
5.Kök raporda arz edilen görüş ve kanaatlerin aynı perspektif ile kök rapor’daki görüşün özünün muhafaza edildiği, ancak Sayın Mahkemenin HMK 282 gereği bilirkişi görüşü ile bağlı olmadığı gözetilerek, Sayın Mahkemenin davacı savları yönünde hüküm kurmakta muhtar olduğu mütalaa edilmiştir.
Keyfiyeti, meselenin asli ve nihai hukuki tavsifi 6100 sayılı HMK’nın md. 266/c.2 ve 6754 sayılı Kanun’un md. 3/3 hükümlerine dayalı olarak tamamen ve münhasıran muhterem Mahkemeye ait olmak kaydı ile, sayın yargı makamının tetkik ve takdirlerine arz ederiz.” denilmiştir.
Dava, inşaat seviyesinin % 90 olmasına ve buna göre belgelerin düzenlenmesine rağmen denetim hizmet bedellerinin % 85 üzerinden hesaplanmasından kaynaklanan alacak davasıdır.
Yapı denetim sözleşmesinin hukuki niteliği itibariyle vekâlet sözleşmesi ile oldukça kapsamlı şekilde birbirine uyum sağlasa da karma tipli sözleşme olup Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/39274E.2017/7123 K. sayılı emsal kararı: “Somut uyuşmazlıkta, davacı davasını yapı denetim hizmet sözleşmesi ilişkisine dayanarak açtığı anlaşıldığından BK’nin 125.maddesi gereği 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup yapı denetim hizmet sözleşmesinin imzalandığı tarih 18.11.2003 olup, dava tarihi 01.11.2013 tarihidir. Dava tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır….” ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Esas No.: 2014/10124 Karar No.: 2015/5923 sayılı “Davacı vekili, davalı … sahibinin … ili … ilçesi 174 ada 3 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalı … sahibi ile yapı denetim firması olan müvekkili davacı … Denetim Ltd. Şti. arasında yapının projelerinin ruhsat ve eklerine uygun yapılmasının denetlenmesi amacıyla Yapı Denetim Sözleşmesi imzalandığını,….Davaya konu uyuşmazlığın tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı ve Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi (Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi) gereğince 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu gözetilmeksizin,” emsal kararları ve vekalet ilişkisinde vekil, işin ifasıyla ilgili emir ve talimat alması, yer, zaman ve işin nasıl görüleceği konusunda ise bağımsız olması, sadece edim fiilinin gereklerini yapmayı üstlenip, edim sonucuna ilişkin bir taahhütte bulunmaması şeklindeki özelliklerin yapı denetim sözlemelerine uygulanamayacağı dikkate alındığında karma tip bu sözleşmenin genel zamanaşımı süresi olun 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu anlaşılmış ve zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı … Kooperatifinin 6102 sayılı TTK.’nun 12. maddesine göre; tacir, bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye denir. Aynı Kanun’un 16. maddesinde; ticaret şirketlerinin tacir olduğu ifade edilmiş, TTK.’nun 124/1. maddesinde ise; ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketler şeklinde sayılmış olup bu durumda, TTK.’nda değinilen açık yasal düzenlemeler karşısında, kooperatifin, ticaret şirketi olduğu ve tacir sayılması gerektiği ve bu nedenle sözleşmedeki yetki şartının geçerli olduğu anlaşılmış ve yetki itirazının reddine, davacı ile davalı kooperatifin tacir olması nedeniyle görevsizlik itirazının da reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 2017/897 Esas sayılı dosyasının derdestlik oluşturduğu itirazında bulunulmuş ise de söz konusu davanın hizmet bedeline ilişkin dava olup bu davanın ise ilave hizmet bedeline ilişkin olduğu ve derdestlik teşkil etmediği anlaşılmıştır.
Davalı gerçek kişiler arsa sahibi olup, yapı sahibi olmadığını iddia etmiş ise de yapı sahibi, yapı üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan gerçek ve tüzel kişiler olup, gerek arsanın gerekse arsa üzerine inşa edilecek yapının maliki sözleşme tarihinde de bu davalılar olup, belediye kayıtlarında davalı gerçek kişiler yapı sahibi olup
bu iddiaları yerinde değildir.
Davalı gerçek kişiler, yapı denetimi hizmet sözleşmesinde taraf olmadıklarını ve bu nedenle yapı denetim hizmet bedelinden sorumlu olmadıklarını iddia etseler de 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanununu’nun 2. maddesinde belirtildiği üzere, yapı denetim hizmetinin yasal muhatabı yapı sahibidir. Yapı denetim sözleşmesinin varlığı halinde dahi, yapı sahibi bu sözleşmenin düzenlenebilmesi için yapı yüklenicisini vekili tayin edemez. Bu itibarla, yapı denetim hizmet bedelinden arsa sahibi sorumludur. Arsa sahibi ile yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde bu hususun aksine düzenleme yapılması kendi aralarındaki iç ilişkide uygulanabilecek bir hüküm olup, bu hususun davacıyı bağlar bir yönü bulunmamaktadır. Sözleşmede imzası bulunmasa da yapı sahibi olan gerçek kişi davalıların, resmi tarife gereğince belirlenen yapı denetimi hizmet ek bedelinden kanun gereği sorumlu olduğu gibi yapı denetimi hizmet sözleşmesini belediye ibraz ederek katılma yoluyla sözleşmenin tarafı da olmuşturlar.
Davalı Kooperatif, müteahhit olması nedeniyle 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanununu gereğince yapı denetimi hizmet sözleşmesinin tarafı olamayacağını bu nedenle sözleşmenin batıl olduğunu iddia etse de; bu kanunun 5. Maddesindeki “Yapı denetim hizmet sözleşmeleri, yapı sahipleri ile Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre elektronik ortamda belirlenen yapı denetim kuruluşları arasında akdedilir….” düzenleme bu hükme aykırı sözleşmenin batıl olduğuna ilişkin bir düzenleme içermemekte olup, sadece aykırı işlemlere ilişkin idari para cezası düzenlemesi bulunmakla, bu nedelerle sözleşmenin gereğinin davacı tarafından ifası sonrası batıl olduğu iddiası yerinde görülmemiştir.
Yetki itirazında bulunulsa da, davacı ile davalı kooperatif arasındaki sözleşmedeki yetki şartı ve davanın davalardan birinin adresinde açılabilmesi nedeniyle yetki itirazın yerine olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin … ve … esas sayılı dosyalarının mükerrerlik oluşturduğu iddiası ile derdestlik itirazında bulunulmuş ise de; 895 esas sayılı dosyada 9 blok için hak edişlerin geç ödenmesi nedeniyle alacak talebi; 896 esas sayılı dosyada ise 9 blok için ilave hizmet bedelinin gecikmesi nedeniyle alacak talebi bulunmakta olup dava konularının farklı olduğu, derdestlik itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
…. AHM’nin …esas sayılı dosyasında …, …, …, … ve davalı … arasında menfi tespit davası var ise de, mahkememiz dava dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiği anlaşılmıştır.
Davalı Kooperatifçe ibra sözleşmesi ibraz edilmiş ise de ve ibra sözleşmesinin içeriğinde yapı denetimi ek hizmet ücretlerini de kapsayacak şekilde “borç ilişkisinin sonlandırılacağını ve tarafların ibra edileceğini de kararlaştırdığından bu belgenin davamıza etkisinin tartışılması gerekmektedir. Davalı Kooperatif, … 5 ATM’nin dosyasında mahsuplaşma olmadığını beyan etmektedir. Kooperatif bu açıklamasına, protokol tarihi olan 2014’den sonra mahsuplaşma olmadığını şeklinde anlam yüklese de … 5. ATM davasında açıkca 2013 yılına kadar ki yapı denetimi alacağından bahsedilmiş olduğundan bu tevil yerinde değildir. Ayrıca bu duruma göre daha belirleyici olan husus … Noterliğiih … sayılı davacının kooperatife öneri ihtarı, yapılan öneriye ilişkin davalı Kooperatifin 2013/21 sayılı yönetim kurulu kararı ve Kooperatifin bu Yönetim kurulu kararından sonra imzaladığı Ortaklık Taahhütnamesidir. Öncelikle 4708 S.K’nun 5. Maddesi gereğince ödemelerin belediye aracılığıyla yapılması kanuni zorunluluk olup, buna aykırı işlem yapılması halinde ruhsat verilmemektedir.Tüm borç ilişkisini sonlandıracak şekilde ibra sözleşmesi yapıldığı yorumunda, bu ibranın işlerlik kazanması bu düzenleme gereğince mümkün olmayacak, yapı denetim hizmet bedelleri yine de davacıya ödenmek üzere belediye hesabına yatırılması gerekecektir. İşte 4708 S.K’nun 5. Maddesi gereğince fiilen işlerlik kazanamayan ibra sözleşmesinin gereğinin yerine getirilmesi adına davacı tarafça … Noterliği … sayılı davacının kooperatife öneri ihtarında bulunulmuş, yapılan öneriye ilişkin davalı Kooperatifin 2013/21 sayılı yönetim kurulu kararı alınmış ve Kooperatifin bu Yönetim kurulu kararından sonra Ortaklık Taahhütnamesi imzalanmıştır. Davacının ihtarlı önerisi ve ortaklık taahhütnamesi ışığı altında kooperafitin 21 sayılı kararı, “daha önceki beyanlarımız çerçevesinde” irade beyanının, yapı denetim bedelinin kanun gereği belediye üzerinden ödenme zorunluluğundan dolayı aslında ibra iradesini yerine getirebilmek için yapı denetim bedeli belediyeye ödenip, belediyece de Davacıya verildikçe , ortaklık karşılığında alınan dükkanın bedelleri ödenecek şeklinde düzenleme getirilmiş olup, gerçekteki bu irade dikkate alındığında mahsup sözleşmesinin yürürlükten kaldırıldığı sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın esası ise gerçekleşme oranının % 90 mı yoksa % 85 mi olduğu noktasında toplanmaktadır. … Belediye Başkanlığının cevabi yazıları ve belgeleri ile Çevri ve Şehircilik Bakalığının Yapı Denetim Genel Müdürülğü ssteminden ( yds.gov.tr) anlaşılacağı üzere Ek 22 Form 20 “Seviye Tespit Tutanağı” belgelerinin 19.09.2014 tarihinde düzenlenerek Belediyece onaylandığı, davacı şirketin yetkisinin iptalinin ise 20.11.2014 tarihinde gerçekleştirildiği, dolayısıyla seviye tespit tutanağının düzenlendiği tarihte davacının yapı denetim yetkisinin devam ediyor olduğu, bu tutanağın zaten Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliğinin Sözleşmenin sona ermesine ilişkin 23. Maddesine gereğince düzenlendiği, Ek 22 Form 20 “Seviye Tespit Tutanağı”nda gerçekleşme oranının % 90 olduğunun tespit edildiği ve Belediyece onaylandığı, % 85 gerçekleşme oranın 262 gün önceki 31.12.2013 tarihli gerçekleşme oranı olduğu, Seviye Tespit Tutanağında yapı sahibinin illaki imzasını içermesi gerekmediği, idarenin onayının yeterli olduğu; 23.12.2014 tarihli Devir Seviye Tespit Tutanağı”nda gerçekleşme oranı % 85 olarak belirtilmiş ise de; yine Belediyece daha önce onaylanan “Seviye Tespit Tutanağı” ve Belediyenin 19.09.2014 tarihli yazısı ile çelişkili olduğu gibi 31.12.2013 tarihinde, hakedişler ve yds.gov.tr’deki kayıtlarda gerçekleşme oranın % 85 olup aradan geçen 262 gün içinde gerçekleşme oranının artmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi gerçekleşme oranının sabit kalmasın ilişkin inşaatın olduğu gibi durduğuna ilişkin bir iddianın da olmadığı ve de 19.09.2014 tarihli hakediş raporunda da gerçekleşme oranının % 90 olmasına göre hesaplamanın bu oran üzerinden yapılması gerektiği; bilirkişi tarafından alacak miktarının bu esaslara göre hesaplandığı, teknik ayrıntının bilirkişi raporunda bulunduğu, alacak farkının davacı inşaatın niteliğini belirleyen sınıf kodlarında değişiklik yapılması ile ortaya çıktığı iddiasının yerinde olmadığı, sözleşmenin haklı veya haksız sono erdirilmesinin sözleşme yürürlükte iken ifa edilen edimlerden kaynaklanan alacağa bir etkisinin bulunmadığı, anlaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davanın kısmen kabulüyle 83.832,53 TL asıl alacağın dava tarihi 09.10.2017, 1.063.171,44 TL asıl alacağın ise ıslah tarihi olan 24.05.2021 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 2/f-2. maddesi hükmüne göre ise yukarıda belirtilen değişiklik tarihinden itibaren ticari işlerde Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslar için uyguladığı avans faizi oranında temerrüt faizi davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulüyle 83.832,53 TL asıl alacağın dava tarihi 09.10.2017, 1.063.171,44 TL asıl alacağın ise ıslah tarihi olan 24.05.2021 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 2/f-2. maddesi hükmüne göre ise yukarıda belirtilen değişiklik tarihinden itibaren ticari işlerde Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslar için uyguladığı avans faizi oranında temerrüt faizi davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
-İşlemiş temerrüt faizi talebinin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 78.351,84-TL ilam harcından peşin alınan 20.413,11-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 57.938,73-TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı, 20.413,11 TL peşin harç olmak üzere toplam 20.444,51-TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 72.945,14-TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalılar, kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 7.068,43-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 2.505,00-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 2.403,94-TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı Kooperatif tarafından yapılan 27,90-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 1,13-TL’nin davacıdan tahsili ile davalı Kooperatife verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davalı Kooperatif üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.23/09/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …