Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/896 E. 2021/256 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/896 Esas
KARAR NO : 2021/256
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2017
KARAR TARİHİ : 25/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, Beylikdüzü ilçesi … Mahallesi … pafta, … ada, … parsel sayılı arsa üzerinde tek ruhsata bağlı 9 adet bloktan ibaret olan malikleri … ile …’a ait arsa üzerinde kat karşılığı inşaatını yapan yapı sahibi davalı … Kooperatifine ait inşaat için davalı ile müvekkili firma arasında 19.03.2004 tarihinde Yapı Denetim hizmet sözleşmesi yapıldığını, 19.03.2004 tarihli sözleşmesi ile denetimini yaptıkları sözleşmede ön görülen 42 aylık sürede bitirilmediğini, inşaatın yapımı devam ettiğini, taraflarınca da yapı denetim hizmeti vermeye devam edilmekte olduğu ve ayrıca, ilgili belediyenin yapının yasal bir durdurulması da bulunmadığını, sözleşmede öngörülen sürenin bitim tarihi olan 19.09.2007 tarihinden itibaren tadilat ruhsatı ile yapı denetim hizmet sisteminden alındığını, 18.09.2009 tarihleri arasında geçen sürede bu iki yıllık ilave hizmet bedellerini hak etmiş bulunmakta olduklarını, bu ilave hizmet bedellerinin hesaplanıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Yapı denetim sisteminde yer alması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğüne 11/03/2013 tarih ve … sayılı dilekçe ile yapı denetim sisteminde ”Sözleşme süresinin güncellenmesi ile oluşan ilave veri yetersizliğinden dolayı hesaplanamıyor” ibaresi yer aldığından ilave hizmet bedellerinin verilmesi için düzeltilmesi taraflarınca istendiğini, bu yazıya ilave hizmet bedelinin oluştuğunun belirtildiğini, kurumlarla çeşitli yazışmalar neticesinde Beylikdüzü Belediye Başkanlığı, 12.01.2016 tarihli ve 25.07.2016 tarih tarihli dilekçeleri üzerine, ilgili Belediye Başkanlığı ÇŞB 30.12.2014 tarih ve … sayılı yazısında ifade edilen;”Yenilenen sözleşme tarihi, sözleşmede yapının bitmesi için ön görülen süre ve sözleşmenin 4.maddesinin son fıkrası göz önünde bulundurularak, ilave hizmet bedelinin oluşup oluşmayacağının belirlenerek iş ve işlemlere devam edilmesinin uygun olacağı” hükmüne istinaden, söz konusu ilave hizmet bedelleri ile ilgili 05.02.2008 tarihli yönetmeliğin 26.maddesinin 2., 4. ve 7. fıkralarında belirtilen hükümler gereği ilave hizmet bedelleri denetim hizmetinin verildiği yılın fiyatlarıyla hesaplanarak yapılan hesap ve incelemeler ekte tablo halinde Manüel olarak hesaplama yapıldığını ve 18.09.2007 tarihi ile 18.09.2009 tarihleri arasında uzayan 2 yıllık süre ile alakalı hesaplanan toplam ilave hizmet bedellerinin toplam tutarı 1.759.823,53 TL artı KDV olarak hesaplayıp taraflarına 17.08.2016 tarih ve … sayılı yazı ile bildirildiğini, bunun üzerine, müvekkili firma,davalı … Kooperatifine … Noterliğinin 06.09.2016 tarih ve … y. no.lu ihtarnamesi ile 1.759.823,53TL ilave hizmet bedelleri toplamının ödenmesi istendiğini, buna rağmen davalı Kooperatif bu kere … Noterliği’nin 18.08.2017 tarih … y. no.lu ihtarnamesi ile ilave hizmet bedellinin ödenmesi istendiğini, davalı Kooperatif bu son ihtarnameye rağmen ilave hizmet bedelleri ve bugüne kadar işlemiş ticari faizlerinin taraflarına ödemediğini, yapı denetimi sisteminde yapının bitirilmesi için öngörülen süre 42 ay olduğunu, inşaat 42 ayda bitirilmediğini ve yapı devam ettiğinden 4708 sayılı yasa gereği uzayan hizmet süresi için, hizmet bedeline esas oranının her 6 ay için %10 ilave hizmet bedeli verilmesi yasa gereği olduğunu, yapı denetim hizmetinin 20.11.2014 tarihine kadar devam ettiğini, bu nedenle 19.09.2007 tarihinden itibaren 20.11.2014 tarihine kadar ilave hizmet bedeli olduğunu iddia ve beyan edilerek; evvelemirde ihtiyati tedbir kararı verilerek, davalı kooperatiften alacakları bulunan 9 blok için ilave hizmet bedelleri toplamı KDV hariç 148.556,41TL ile bugüne kadar gecikmesi nedeniyle oluşan ticari faizler toplamı 9 blok için KDV hariç 250.672,14TL ile birlikte toplam bakiye KDV 399.228,55TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava görevli olmayan mahkemede ve yetkisiz Mahkemede açıldığını, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, yapı denetim şirketlerinin yaptığı işin, eser sözleşmesi sayılacağını, 5 yıllık zamanaşımı uygulanacağını, derdesttik itirazlarının bulunduğunu, 2017/… Esas sayılı … blok için hakkedişlerin %90 yerine %85 üzerinden hesaplanması sonucu oluşan hizmet bedeli ile davanın tarafları ve konuları aynı sebepten doğmakta hatta mükerrer olduğu, bu nedenle davaların esas numarası en küçük olan 2017/… E. sayılı dosyada birleştirilmesine karar verilmesinin gerekli olduğunu, 4708 sayılı Yapı Yasanın 2. maddesi uyarınca belirlendiğini, yasa metnin de görüldüğü gibi kamunun görevi olan yapı denetleme görevi kamu adına “yapı denetim kuruluşlarınca” yerine getirilmekte ve ilgili kamu idarelerinin de denetim şirketlerinin faaliyetlerini denetlediğini, davacının bu Yasa uyarınca faaliyette bulunduğunu, davalı ile inşaatını üstlendiği inşaatın yapı denetimi işini 2004 yılında davacı … Ltd. Şirketine verdiğini, taraflar 2004 yılında imzaladıkları “Yapı Denetim Sözleşmesini” 2014 yılında anlaşarak karşılıklı olarak fesih ettiklerini, yapı denetim şirketlerinin denetimden doğan alacakları, 4708 s. Kanunun 5. maddesince düzenlendiğini, davacının yapı denetimden doğan alacağının olmadığı gibi geç ödemeden doğan alacağı da olmadığını, yapı denetim kuruluşunun denetim ücreti denetimini yaptıkları inşaatın bulunduğu ve inşaat ruhsatını veren belediyenin belirlediği hesaba ödendiğini, denetim ücretinde esas olan belediye kayıtları olduğunu, … Belediyesinde davalı kooperatifin denetimden davacı şirkete denetimden doğan borcu yok olmadığını, belediye kayıtları davacının inşaatını inşaatın %85 sevdiğini kadar yaptığını kanıtlandığını, davacı … süresinin uzaması nedeni ile ödenecek ilave tutarı %5’ten fazla olamadığını, davacı inşaatın niteliğini belirleyen kodlarda sınıflarda daha fazla ücret almak amacıyla kendi lehine olarak değişiklik yaptığını, işbu nedenlerle davanın reddine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizin 15/11/2018 tarihli celsesi 1 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 24/06/2019 tarihli raporunda özetle;
”SONUÇ:
Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde, tarafların beyanları ve delilleri ile tarafların ticari defter kayıtlarının incelenmesi sonucunda, takdiri ve hukuki değerlendirmesi tamamen Sayın Mahkemenizin ait olmak üzere;
1-Taleple bağlılık ilkesi (HMK.m.26) de dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre davacının davalı … Toplu İşyeri Kooperatifı’nden dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacağının 148.556,41TL asıl alacak ve 26.190,69TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam ….747,10TL olarak hesaplanmış olduğuna; davacının talebi KDV hariç şeklinde olduğu için, bu miktarlara KDV tutarının eklenip eklenmeyeceği ve KDV miktarına ilişkin harçların davacıya ikmal ettirilip ettirilmeyeceğine Sayın Mahkemenizin yetkili olduğuna,
2-İşbu dava, her ne kadar davalı … Kooperatifi ile birlikte davalı kooperatif ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı anlaşılan diğer davalılar … ve … varisleri … ve diğerleri aleyhine de açılmış ise de, adı geçen davalıların davacı ile davalı kooperatif arasında akdedilmiş olan yapı denetim sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi, Mahkemenizce bu davalıların da diğer davalı kooperatif gibi ilave yapı denetim hizmet bedelinden sorumlu olması gerektiğine kanaat getirilecek olsa bile, adı geçen diğer davalılar yönünden muaccel hale gelmiş bir borç olmadığı gibi, bu davalılar temerrüde de düşürülmemiş olduğundan, hükmolunacak alacağın (eğer, alacağa hükmedilecek ise) davalılar … ve … varisleri … ve diğerlerinden istenemeyeceğine heyetimizce kanaat getirildiğine,
3-Dava neticesinde Mahkemenizce herhangi bir miktar alacağa hükmedildiği takdirde işleyecek temerrüt faizinin dava tarihinden geçerli olmak üzere 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizi Hakkında Kanun’un 2/2. maddesine göre belirlenen ve uygulanan avans faiz oranları (değiştiği takdirde değişen oranlar üzerinden) üzerinden hesaplanması gerekeceğine ilişkin görüşümüzü, takdiri ve hukuki değerlendirmesi sayın Mahkemenize ait olmak üzere saygıyla arz ederiz.” denilmiştir.
Mahkememizin 17/10/2019 tarihli celsesi 5 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 10/06/2020 tarihli ek raporunda özetle;
”SONUÇ:
Yukarıda yapılan inceleme ve tespitlere göre:
1)Taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre davaya konu inşaat işinin sözleşmelerde belirlenen 42 aylık sürede bitirilememiş olduğu, davacının işbu davanın dava dilekçesi ile 42-66 avlar arası İlave Hizmet Bedeli’ni talep ettiği: davacı 66 aydan sonraki İlave Hizmet Bedeline ait alacak ve dava haklarını saklı tuttuğunu beyan ettiğinden (davacının bu kısmı ilişkin ayrı bir dava açma hakkı olabilirse de, ek alacak hakkı, bu davanın konusu olamayacağından bu süreye ait hesaplama yapılmamıştır) yukarıda her ne kadar 42 – 66 aylar arası İlave Hizmet Bedeli olarak 1.849.898,82TL hesaplanmış olsa ve bu miktardan ilave hizmet bedeli olarak ödendiği anlaşılan 109.969,19TL’nin mahsubu ile davacının 1.739.929,62TL talep edebilecek olsa da, taleple bağlılık ilkesi (HMK.m.26) gereğince davacının dava dilekçesi ile bu miktardan daha az alacak talebinde bulunmuş olduğu (davacı bu dava ile ilgili olarak sadece KDV hariç 148.556,41TL asılı alacak, KDV Hariç 250.672,14 TL işlemiş faiz talep etmiştir) anlaşıldığından,
Kök raporda yasal gerekçesi ile açıklanarak tablolarda detaylı olarak gösterilip hesaplandığı üzere davacının işbu davaya konu alacağının 148.556,41-TL asıl alacak, 26.190,69TL işbu davanın açıldığı tarihe kadar işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam ….747,10-TL olarak tespit edildiğine,
2)Tarafları aynı olan Mahkemenizin 2017/897 Esas sayılı dosyasındaki ödeme ve protokoller ile dosyadaki beyanlara göre dava konusu yapılan ilave hizmet bedeline mahsuben davalı tarafından (G,H,I blokları için hesaplanan ödemeler hariç olup, bu davanın konusu olan ilave hizmet bedeli alacakları ile ilgili olmadığından) ödemeye ait herhangi bir beyan ve belgenin olmadığının anlaşıldığına,
3)Dava neticesinde Mahkemenizce davacı lehine herhangi bir alacağa hükmedildiği takdirde işleyecek temerrüt faizinin dava tarihinden geçerli olmak üzere 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizi Hakkında Kanun’un 2/2. maddesine göre belirlenen ve uygulanan avans faiz oranları (değiştiği takdirde değişen oranlar üzerinden) üzerinden hesaplanması gerekeceğine ilişkin görüşümüzü, takdiri ve hukuki değerlendirmesi sayın Mahkemenize ait olmak üzere saygıyla arz ederiz.” denilmiştir.
Mahkememizin 06/07/2020 tarihli celsesi ara kararı gereğince, dosyamızda 2. kez bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 28/09/2020 tarihli 2. ek raporunda özetle;
”SONUÇ VE KANAAT:
1-Davalılar …, … ve … vekili Av. …’ın rapora itirazı üzerine bilirkişi heyetimizce yeniden yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, yapı denetim hizmet sözleşmelerinde yapı sahibi olarak kendilerinin ve miras bırakanın adı/soyadı ve imzalarının olmadığı gibi, davalıların mirasbırakanları ve diğer davalı … ile davalı … Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi arasında akdedilen “Arsa Payı Karşılığında Bina Yapımı ve Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi”nin 15. maddesinde açıkça yapı denetim hizmet giderlerinin Kooperatif tarafından ödeneceğinin yer aldığı, yapı denetim hizmet sözleşmelerinin yapı sahibi adına yapı müteahhidi tarafından değil de diğer davalı Kooperatif tarafından imzalanmış olması nedenlerinden dolayı, davalı …, … … ve … ‘ın davacı … şirketine asıl veya ilave hizmet bedeli adı altında herhangi bir mali yükümlülüklerinin olamayacağına ilişkin görüşümüzü, konunun hukuki değerlendirmesi Sayın Mahkemenize ait olmak üzere kök raporda olduğu gibi, aynı görüşte olduğumuzu,
2-Diğer davalı … Kooperatifinin 14/10/2014 tarihli protokol ile davacının tüm asıl ve ilave hizmet borçlarının kooperatife üyeliği ve üyelik borçlarına mahsup edilmiş olmasından dolayı sona erdiği ve bu yüzden istenemeyeceğine ilişkin iddiası, anılan sözleşmenin hukuken yorumlanmasını gerektirmekte olup, bilirkişi heyeti olarak sözleşmeyi hukuki yönden yorumlayarak görüş beyan etmenin doğru olamayacağına kanaat getirildiği için bu konu ile ilgili görüş beyan edilmemiş olduğuna; anılan sözleşmenin hukuki yorumu ile konunun hukuki değerlendirmesi ve takdirinin Sayın Mahkemenize ait olduğuna ilişkin görüşümüzü, saygıyla arz ederiz.” denilmiştir.
Yapı denetimi hizmet sözleşmesinde hizmet başlağıç tarihi 19.03.2004, hizmet süresi 42 ay , hizmet süresi sonu 19.09.2007 olup davaya konu ek ihzmet ücret talebi ise 20.09.2007 – 18.09.2009 tarihleri arasındaki hizmetlere ilişkindir.
Yapı denetim sözleşmesinin hukuki niteliği itibariyle vekâlet sözleşmesi ile oldukça kapsamlı şekilde birbirine uyum sağlasa da karma tipli sözleşme olup Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/39274E.2017/7123 K. sayılı emsal kararı: “Somut uyuşmazlıkta, davacı davasını yapı denetim hizmet sözleşmesi ilişkisine dayanarak açtığı anlaşıldığından BK’nin 125.maddesi gereği 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup yapı denetim hizmet sözleşmesinin imzalandığı tarih 18.11.2003 olup, dava tarihi 01.11.2013 tarihidir. Dava tarihine kadar 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır….” ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Esas No.: 2014/10124 Karar No.: 2015/5923 sayılı “Davacı vekili, davalı … sahibinin Bursa ili … ilçesi … ada 3 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalı … sahibi ile yapı denetim firması olan müvekkili davacı … Ltd. Şti. arasında yapının projelerinin ruhsat ve eklerine uygun yapılmasının denetlenmesi amacıyla Yapı Denetim Sözleşmesi imzalandığını,….Davaya konu uyuşmazlığın tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı ve Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi (Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi) gereğince 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu gözetilmeksizin,” emsal kararları ve vekalet ilişkisinde vekil, işin ifasıyla ilgili emir ve talimat alması, yer, zaman ve işin nasıl görüleceği konusunda ise bağımsız olması, sadece edim fiilinin gereklerini yapmayı üstlenip, edim sonucuna ilişkin bir taahhütte bulunmaması şeklindeki özelliklerin yapı denetim sözlemelerine uygulanamayacağı dikkate alındığında karma tip bu sözleşmenin genel zamanaşımı süresi olun 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu anlaşılmış ve zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı … Kooperatifinin 6102 sayılı TTK.’nun 12. maddesine göre; tacir, bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye denir. Aynı Kanun’un 16. maddesinde; ticaret şirketlerinin tacir olduğu ifade edilmiş, TTK.’nun 124/1. maddesinde ise; ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketler şeklinde sayılmış olup bu durumda, TTK.’nda değinilen açık yasal düzenlemeler karşısında, kooperatifin, ticaret şirketi olduğu ve tacir sayılması gerektiği ve bu nedenle sözleşmedeki yetki şartının geçerli olduğu anlaşılmış ve yetki itirazının reddine, davacı ile davalı kooperatifin tacir olması nedeniyle görevsizlik itirazının da reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 2017/… Esas sayılı dosyasının derdestlik oluşturduğu itirazında bulunulmuş ise de söz konusu davanın hizmet bedeline ilişkin dava olup bu davanın ise ilave hizmet bedeline ilişkin olduğu ve derdestlik teşkil etmediği anlaşılmıştır.
Davalı gerçek kişiler arsa sahibi olup, yapı sahibi olmadığını iddia etmiş ise de yapı sahibi, yapı üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan gerçek ve tüzel kişiler olup, gerek arsanın gerekse arsa üzerine inşa edilecek yapının maliki sözleşme tarihinde de bu davalılar olup, belediye kayıtlarında davalı gerçek kişiler yapı sahibi olup
bu iddiaları yerinde değildir.
Davalı gerçek kişiler, yapı denetimi hizmet sözleşmesinde taraf olmadıklarını ve bu nedenle yapı denetim hizmet bedelinden sorumlu olmadıklarını iddia etseler de 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanununu’nun 2. maddesinde belirtildiği üzere, yapı denetim hizmetinin yasal muhatabı yapı sahibidir. Yapı denetim sözleşmesinin varlığı halinde dahi, yapı sahibi bu sözleşmenin düzenlenebilmesi için yapı yüklenicisini vekili tayin edemez. Bu itibarla, yapı denetim hizmet bedelinden arsa sahibi sorumludur. Arsa sahibi ile yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde bu hususun aksine düzenleme yapılması kendi aralarındaki iç ilişkide uygulanabilecek bir hüküm olup, bu hususun davacıyı bağlar bir yönü bulunmamaktadır. Sözleşmede imzası bulunmasa da yapı sahibi olan gerçek kişi davalıların, resmi tarife gereğince belirlenen yapı denetimi hizmet ek bedelinden kanun gereği sorumlu olduğu gibi yapı denetimi hizmet sözleşmesini belediye ibraz ederek katılma yoluyla sözleşmenin tarafı da olmuşturlar.
Davalı Kooperatif, müteahhit olması nedeniyle 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanununu gereğince yapı denetimi hizmet sözleşmesinin tarafı olamayacağını bu nedenle sözleşmenin batıl olduğunu iddia etse de; bu kanunun 5. Maddesindeki “Yapı denetim hizmet sözleşmeleri, yapı sahipleri ile Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre elektronik ortamda belirlenen yapı denetim kuruluşları arasında akdedilir….” düzenleme bu hükme aykırı sözleşmenin batıl olduğuna ilişkin bir düzenleme içermemekte olup, sadece aykırı işlemlere ilişkin idari para cezası düzenlemesi bulunmakla, bu nedelerle sözleşmenin gereğinin davacı tarafından ifası sonrası batıl olduğu iddiası yerinde görülmemiştir.
… AHM’nin 2018/… esas sayılı dosyasında …, …, …, … ve davalı … arasında menfi tespit davası var ise de mükerrerlik oluşturmadığı gibi, bu davamız bekletici mesele yapılmıştır.
Davalı Kooperatifçe ibra sözleşmesi ibraz edilmiş ise de ve ibra sözleşmesinin içeriğinde yapı denetimi ek hizmet ücretlerini de kapsayacak şekilde “borç ilişkisinin sonlandırılacağını ve tarafların ibra edileceğini de kararlaştırdığından bu belgenin davamıza etkisinin tartışılması gerekmektedir. Davalı Kooperatif, … ATM’nin dosyasında mahsuplaşma olmadığını beyan etmektedir. Kooperatif bu açıklamasına, protokol tarihi olan 2014’den sonra mahsuplaşma olmadığını şeklinde anlam yüklese de … ATM davasında açıkca 2013 yılına kadar ki yapı denetimi alacağından bahsedilmiş olduğundan bu tevil yerinde değildir. Ayrıca bu duruma göre daha belirleyici olan husus … Noterliğiih 2013/… sayılı davacının kooperatife öneri ihtarı, yapılan öneriye ilişkin davalı Kooperatifin 2013/21 sayılı yönetim kurulu kararı ve Kooperatifin bu Yönetim kurulu kararından sonra imzaladığı Ortaklık Taahhütnamesidir. Öncelikle 4708 S.K’nun 5. Maddesi gereğince ödemelerin belediye aracılığıyla yapılması kanuni zorunluluk olup, buna aykırı işlem yapılması halinde ruhsat verilmemektedir.Tüm borç ilişkisini sonlandıracak şekilde ibra sözleşmesi yapıldığı yorumunda, bu ibranın işlerlik kazanması bu düzenleme gereğince mümkün olmayacak, yapı denetim hizmet bedelleri yine de davacıya ödenmek üzere belediye hesabına yatırılması gerekecektir. İşte 4708 S.K’nun 5. Maddesi gereğince fiilen işlerlik kazanamayan ibra sözleşmesinin gereğinin yerine getirilmesi adına davacı tarafça … Noterliği 2013/… sayılı davacının kooperatife öneri ihtarında bulunulmuş, yapılan öneriye ilişkin davalı Kooperatifin 2013/21 sayılı yönetim kurulu kararı alınmış ve Kooperatifin bu Yönetim kurulu kararından sonra Ortaklık Taahhütnamesi imzalanmıştır. Davacının ihtarlı önerisi ve ortaklık taahhütnamesi ışığı altında kooperafitin 21 sayılı kararı, “daha önceki beyanlarımız çerçevesinde” irade beyanının, yapı denetim bedelinin kanun gereği belediye üzerinden ödenme zorunluluğundan dolayı aslında ibra iradesini yerine getirebilmek için yapı denetim bedeli belediyeye ödenip, belediyece de Davacıya verildikçe , ortaklık karşılığında alınan dükkanın bedelleri ödenecek şeklinde düzenleme getirilmiş olup, gerçekteki bu irade dikkate alındığında mahsup sözleşmesinin yürürlükten kaldırıldığı sonucuna varılmıştır.
Tüm bu nedenlerle 1.739.929,22 TL asıl alacaklı tespit edilse de kısmi dava nedeniyle e 148.556,41 TL asıl alacak ve bunun temerrüt faizi olan 26.190,69 TL temerrüt faizi üzerinden sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulüyle 148.556,41 TL asıl alacak ve 26.190,69 TL temerrüt faizi miktarı ile davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Temerrüt faizi miktarı açısından fazlaya ilişkin istemin usulden reddine,
3-Davacının fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmasına,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 11.936,97-TL ilam harcından peşin alınan 6.817,83-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 5.119,14-TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 31,40TL başvuru harcı, 6.817,83TL peşin harç olmak üzere toplam 6.849,23-TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı, kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 20.550,97-TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar, kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 24.163,70-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile müteselsilen davalılara verilmesine,
8-Davacının karşıladığı 9.985,00TL yargılama giderinin, kabul/talep oranına göre hesaplanan 4.370,55-TL’sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, geri kalan 5.614,45 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar S.S. İstanbul Matbaacılar ve davalı/mirasçı …’ın karşıladığı toplam 1.030,00TL yargılama giderinin, red/talep oranına göre hesaplanan 579,16-TL’sinin davacıdan alınarak davalılar … davalı …’a verilmesine, geri kalan 450,84TL yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.25/03/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”