Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/872 E. 2019/151 K. 19.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/871 Esas
KARAR NO : 2019/126
DAVA : Zayi Belgesi Verilmesi
DAVA TARİHİ : 30/09/2017
KARAR TARİHİ : 11/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Zayi Belgesi Verilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinden özetle; 10/09/2017 tarihinde müvekkiline ait ticari defterler ve faturaların saklanıldığı deponun yakınında, temiz su şebeke borusu patlamış ve böylece arşiv olarak kullanılan bu deponun tamamının sular altında kaldığını, müvekkilinin 15/09/2017 tarihinde haberi olduğunu, müvekkili belge ve evrakları kurtarmaya çalışmış ise de hepsinin zayi olduğunu beyanla davanın kabulünü, müvekkiline ait 2017 yılı Eylül ayı öncesine ilişkin tüm ticari tifterler, vergiye esas belgeler, faturalar ve sair tüm belge ve evrakların zayi olduğuna dair, zayi belgesinin verilmesini Mahkememizden talep etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize verdiği 20/10/2017 tarihli dilekçesi ile, tüm ticari defterlerin kendisinde olduğunu ve zayii olmadığını öğrendiğini, bu sebeple sadece zayi olan faturalar ve diğer belgeler üzerinden davanın yürütülmesini talep etmiştir.
Mahkememizce alanında uzman bilirkişi olan SMMM Bilirkişi …’dan alınan bilirkişi kök rapordan özetle; dava konusu su baskınında zarar gören kişinin davacı ile aynı soyadı taşıyan … olduğu, davacının zarar ile ilgili ayrıca tutulmuş herhangi bir zarar tespit tutanağının mevcut olmadığı, 2017 yılından önceki yıllara ilişkin faturaların da bu depoda bulunduğu veya bu depoda olmasının nedeni hususunda da herhangi bir belge sunulmadığı, zayi olduğu belirtilen faturaların 20/05/2006 tarihinde teslim alınan faturalardan başlayarak toplam 482.984 adet olduğu ve sevk irsaliyelerinin de 31/03/2010 tarihinde teslim 1000 adet sevk irsaliyesi olduğu yani fatura sayısı ile sevk irsaliyesi sayısı arasında oldukça yüksek bir orantısızlık söz konusu olup dosya mevcudundan bu orantısızlığın nedeninin tespit edilemediği fakat 20/05/2006 tarihinde teslim alınan faturalardan başlayarak zayi belgesi talep edilirken bu tarihlerde teslim alınmış olan sevk irsaliyelerine ilişkin zayi belgesi talebinin olmamasının da ayrıca dikkat çektiğini belirtmiştir.
Yine bilirkişiden alınan 24/10/2018 tarihli ek rapordan özetle; kök raporda yapılan tüm tespitlerde işbu ek rapor itibariyle de herhangi bir değişiklik yapılmadığı, zayi olan belgelerin bilirkişi tarafından görülmesi de kök raporda yapılan bu tespitlerde herhangi bir değişikliğe neden olabilecek nitelikte olmadığını belirtmiştir.
…. Asliye Mahkemesi … esas sayılı dosyası incelenmek üzere sistem üzerinden talep edilmiş, aynı konuya ilişkin olduğu görülmüştür.
Davacı dava dilekçesi ve beyanları ile ticari belgelerin bulunduğu deponun sık kullanılmadığı ifade edilmiş olmakla birlikte, işyerinin deponun üzerinde olduğu, su basması durumunda davacının deposunu merak etmeyerek deposuna daha sonra girdiğini ve zayi durumunu öğrendiğini kabul hayatın olağan akışına uygun bulunmamaktadır.
Ayrıca davacının su baskınında bulunduğunu iddia ettiği fatura ve belgelerin dönemi bitmiş defter ve belgelerin depo da saklandığı kabul edilse dahi 15/09/2017 tarihinden yani su baskınından sonraki döneme ait faturaların bulunduğu kabul edilemez. Kaldı ki aynı fatura cildinin bir kısmının depo da bir kısmının kullanılmadığı için kendilerinde olması da mümkün değildir. Bu hususlar 6100 sayılı kanun 29/2 maddesi doğru söyleme yükümlülüğüne aykırıdır.
Bilindiği üzere TTK 82/7 maddesi “… Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgeler; Yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebi ile ve kanuni saklama süresi içinde ziyaa uğrarsa tacir ziyaa öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir.” hükmü uyarınca davanın süresinde açılıp açılmadığı belirlenmelidir.
Davacının işyerinin alt katında 10/09/2017 tarihinde meydana geldiği belirtilen su baskınını, 15/09/2017 tarihinde öğrenmiş olması mümkün olmayıp, bu durumda ticari defterlerin zayii için gerekli olan 15 günlük sürenin aşıldığı, bu durumda davanın süresinde açılmadığı kabul edilmek durumumdadır.( İstanbul BAM 12. H.D. 2018/459E 2018/512K)
Davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmaması sebebiyle reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE;
2-Alınması gerekli 44,40-TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile belirlenen eksik harç, tahsil edilebilir miktarın altında kaldığından, tahsili yönünde hüküm tesisine mahal bulunmadığına,
3-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/02/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza