Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/851 E. 2020/103 K. 03.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/851 Esas
KARAR NO : 2020/103
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/06/2016
KARAR TARİHİ : 03/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile müvekkil şirket nezdinde … poliçe numarasıyla İnşaat Âli Risk (Tüm Riskler) Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulanan … A.Ş ‘ye ait … Mahallesi … … No: … Zeytinburnu adresinde bulunan inşaat şantiyesinde 19.02.2016 tarihinde, yaşanan hırsızlık hadisesi sonucunda idari işler konteynerinden elektronik cihaz ve demirbaşları çalınması suretiyle maddi hasar meydana geldiğini, Sigortalı … ve Ticaret A.Ş ile davalı … Ltd.Şti. ‘nin arasında yapmış oldukları özel güvenlik hizmetleri sözleşmesi mevcut olduğunu, iş hu sözleşme gereği, davalı kendisinin güvenliğinden sorumlu olduğu alanda vukuu bulan hırsızlık olayı nedeniyle meydana gelen hasardan sorumlu olduğunu, müvekkil şirkete 22.02.2016 tarihinde yapılan hasar ihbarına müteakip düzenlenen 04.04.2016 tarihli araştırma raporunda,; olay günü yatakhane ve yemekhane bölgesinde görevli olan güvenlikçinin olmadığı ve idari konteynerin güvenliğinden sorumlu güvenlikçinin bu alandaki boşluğu doldurmak amacıyla inşaat genelinin kontrolü ile görevlendirildiği belirtilmiştir. Davalının eksik personel ile çalışması nedeniyle oluşan güvenlik zafiyeti sonucunda hırsızlık olayı yaşandığını, söz konusu hasarın meydana gelmesinde davalı … Ltd. Şti. ‘nin kusuru bulunduğunu, Müvekkil şirkete vaki hasar ihbarına istinaden yapılan ekspertiz çalışmaları sonucunda toplam 11.240,86 TL hasar bedeli 22.04.2016 müvekkil şirketçe sigortalısına ödendiğini, yapılan bu ödeme neticesinde müvekkil şirket TTK nin 1472.maddesi gereği sigortalısının haklarına halef olduğunu, Müvekkili şirket tarafından, sigortalıya hasar tazminatı ödendikten sonra hukuki halefiyet gereği davalıdan rücu yazısı ile meydana gelen hasarın karşılanması talep edildiğini, davalı tarafından hasara ilişkin olarak olumsuz cevap verildiğini, herhangi bir ödeme yapılmadığını, fazlaya dair talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile, rücuen tazminat alacağı olan 11.240,86 TL’nin ödeme tarihi olan 22.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile, yargılama harç ve giderleri, vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile öncelikle yetki itirazlarının olduğunu, müvekkili ile davacının sigortalısı arasında akdedilen 14/11/2015 tarihli sözleşmenin 7.2 maddesinde yetkili mahkeme İstanbul Çağlayan mahkemeleri olduğundan yetkisizlik kararı verilmesini, davacı delilleri arasında yer verdiği ekspertiz raporunu dayanak göstermek sureliyle, müvekkil şirketin sorumlu olduğundan bahisle işbu davayı ikame ettiğini dile getirdiğini, ekspertiz raporunun müvekkil şirketçe kabulü mümkün olmayıp diğer deliller gibi söz konusu ekspertiz raporun da tebliğ edilmediğini detaylı itiraz hakkı saklı kalmak sureliyle rapora itiraz edileceğini, iddia edilenin aksine müvekkil şirket yükümlüklerini eksiksiz yerine getirildiğini, bu nedenle kusur atfedilmeyecek ve herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceğini, sözleşme ile müvekkil şirketin sorumluluğu belirlenen alanın güvenliğinin sağlanması, ziyaret için gelenlerin kontrol edilmesi olarak belirlendiğini, sözleşme ile verilecek hizmetin kapasitesi birlikle değerlendirilerek güvenlik hizmetinin sağlanması için toplamda (9) güvenlik personeli bulundurulacağı konusunda taraflarca mutabakata varıldığını, taraflar arasında akedilen sözleşme ile müvekkil şirketin gözetim ve denetiminden sorumlu olduğu görev yeri olarak tanımlı alanlar belirlenmiş olup, müvekkil şirkete bağlı çalışan özel güvenlik görevlilerinin müdahale alanı sınırlandırıldığını, bahse konu hırsızlık olayının vuku bulduğu ofisler bölgesi, sözleşme ile belirlenen güvenlik noktaları arasında yer almamakla birlikte … Projesi’ne ilişkin … ve Ticaret A.Ş ile yapılan sözleşmede bu bölgeye ilişkin güvenlik kadrosu talebi olmadığından, ayrıca özel güvenlik görevlisi veya danışma ve gözetim görevlisi bulundurulmadığını, davacının ileri sürdüğü iddia ve taleplerine konu olay, müvekkil şirketin görev yeri dışı olarak tanımlanacak yani müvekkili şirketin gözetimi ve denetiminden sorumlu olmadığı alanda meydana geldiğini, ayrıca hırsızlık olayının yaşandığı inşaat projesinde olay günü müvekkil şirketin personel bulundurduğu güvenlik noktalarından herhangi bir yabancı araç giriş ve çıkışının olmadığı kayıtlardan anlaşılacağını, olayın oluş yeri ve saati göz önüne alındığında hırsızlık suçunu işleyen şahısların şantiyeye yaya olarak girmesi müvekkil şirket tarafından istihdam edilen güvenlik görevlilerince de fark edilebilecek bir durum olmadığını, müvekkili şirketin hizmet vermekte olduğu inşaat projesi bünyesinde yer alan gerek ofis bölgesinde, gerekse şantiye içerisinde ve dış bölgelerde herhangi bir kamera veya alarm sistemi de bulunmadığını, Olayın gerçekleştiği … ’ne kadar olan 100-150 metrelik yaya trafiğine açık bölgenin gözlemlenebilmesi mümkün olmayacağını, beyanla müvekkil şirketin işbu davaya konu hırsızlık olayının gerçekleşmesinde ve iddia edilen zararın doğmasında herhangi bir ihmali yada kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER
1-Poliçe ve hasar dosyası,
2-Sözleşme, ihtarname,
3-İbraname
4-Mutabakat Tutanağı,
5-Bilirkişi kök ve ek raporu,
6-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, İnşaat All Risk sigortası kapsamında teminat altına alınan hırsızlık rizikosuna dayalı olarak sigortalıya ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Mahkememize tevzi edildiği görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 1401. maddesin de, sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Sigorta Sözleşmesi çift taraflı bir sözleşmedir. Her iki tarafında borç ve yükümlülükleri mevcuttur. Sigorta ettirenin borç ve yükümlülükleri arasında, TTK’nun 1448. maddesinde, zararı önleme, azaltma ve sigortacının rücu hakkına yer verilmiştir. TTK ‘nun 1409. maddesinde ise, sigortacının sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumlu olduğu, sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükünün sigortacıya ait olduğu belirtilmiştir. Yasal düzenlemede ifade edildiği üzere, sigortacı sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan sorumludur.
Sigorta şirketi ancak sigorta poliçesi hükümleri çerçevesinde ödeme yapmakla yükümlü olduğu tazminatı ödedikten sonra bunu 6102 sayılı TTK’nın 1472. Maddesi gereğince rizikonun gerçekleşmesine neden olan kimseye rücu edebilir. Bunun dışında poliçede teminat dışında kalan hallerde yapılan ödemelerden dolayı sigortacının rücu davası açması mümkün değildir.
Mahkemece yapılması gereken davacı … şirketinin, dava dışı sigortalısının uğradığı gerçek zarar nispetinde davalıya rücu hakkı bulunduğundan, zarar miktarının tam olarak tespiti için, hırsızlığın gerçekleştiği iddia edilen şantiye alanına ait kayıtlar incelenip, çalındığı iddia edilen malların neler olduğunun tespit edilmesi ,akabinde bu malların değerinin bilirkişi marifetiyle tespit edilerek zarar miktarının tam olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Faiz yönünden; rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilecektir.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, hasar dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Sözleşmenin incelenmesinde; dava dışı sigortalı ile davalı arasında 14/11/2015 tarihinde imzalandığı, sözleşme süresinin 12 ay olduğu, dava konusu hırsızlık olayının 19/02/2016 tarihinde meydana geldiği görülmüştür.
Sözleşmenin;
Madde 3.1 ‘de ” Sözleşmenin konusu: Yüklenici ’nin, İstanbul ili Zeylinburnu ilçesi … Ada 12 Parsel de yer alan … Proje Şantiye alanında güvenlik personelleri ile şantiye fiziki güvenlik hizmetleri sunması işidir. Ayrıca İşveren in sabotaja, hırsızlığa, soyguna, yağmaya, yıkıma, yangına, çalışanlarının işten alıkonulmasına karşı korunması, İşveren dahilindeki can, mal alet, edevat, ekipmanın gözetim, güvenlik ve korunması, işveren giriş ve çıkışlarında araç, insan, malzeme ve her türlü faaliyetin kontrolü ile ilgili kayıtların tutulması ve muhafazası, İşveren dahilinde meydana gelecek her türlü haksız fiilin önlenmesi, güvenlik ile ilgili her türlü faaliyet ve huzuru tehdit eden veya zedeleyen her türlü vaka ve olgunun önleminin alınması ve suç teşkil eden adli olayların, İşverene adli ve idari birimlere kolluk kuvvetlerine bildirilmesidir.”
Madde 4.1′ de ” Yüklenici, şantiye fiziki güvenlik hizmetinde; tamamı nitelikli personellerini eksiksiz şekilde hazır bulunduracaktır.
Madde 4.4. ‘de “Girişlerin genel kontrolü ve güvenliği, çevrenin kontrolü ve güvenliği, iç bölgelerin kontrolünün sağlanması, meydana gelen olaylara müdahale ve İlgili mercilere haber verme güvenlikle ilgili diğer görevleri yerine getirmek güvenlik personellerinin görevlerindendir.”
Madde 4.5. de” Haftanın 7 günü 24 saat (12-24vardiya) esasına dayalı toplam şantiyede belirlenen 2 nokta için 6 personel, depo için 2 personel ile devriye amaçlı 3 personel toplamda 11 personel güvenlik olarak görev yapacaktır”
Madde 4.7 de.”Güvenlik görevin ifası sırasında oluşan zararlardan Yüklenici sorumlu olup, bu bedel yüklenici tarafından bizzat veya 3.şahıs Mali Mesuliyet Sigortası kapsamında karşılanacaktır.
Madde 4.31 de “Şantiye sahasının dış emniyet tedbirlerinin alınması işverene ait olup, fiziki tedbirlerin eksikliğinden oluşabilecek kaçak işçi girişi, hırsızlık teşebbüsü gibi olaylardan danışmanlık firmasının zaaf olabilecek bölgeleri yazılı olarak İşverene bildirecektir,”
Madde 4.11.4.’ de “Şantiyede yaşanacak bir hırsızlık veya hırsızlığa teşebbüs vakıası neticesinde ortaya çıkacak ziyan veya zararları teminat altına alarak; projede çalışan personellerin bilerek veya bilmeyerek çalışanlara maddi ve manevi verebilecek zararlara istinaden Mali Sorumluluk Sigortası Yüklenici tarafından alt sınırı olmadan yapılarak …. Bu tarz bir vakanın neticesinde oluşacak tüm maddi ve manevi zararlardan Yüklenici sorumludur…” Şeklinde olduğu anlaşılmıştır.
Sigorta poliçesinin incelenmesinde; Davacı …Ş tarafından dava dışı sigortalı … ve Tic. A.Ş’nin “Türkiye, İstanbul, Zeytinburnu, … Mah. … No: …”da bulunan sigorta konusu “… İşleri” olan işyerinin 17/02/2014-17/02/2017 tarihleri arasında deprem, terör, şantiye tesisleri, enkaz kaldırma, 3. Şahıs mali mesuliyet olarak belirtildiği, hırsızlık halinde asgari 10.000,00-TL olmak üzere hasarın %10 kadar muaf olduğu görülmüştür.
İbranamenin incelenmesinde; sigortalı dava dışı … ve Tic. A.Ş’nin 11.240,86-TL karşılığında davacı sigortacıyı ibra ettiği, ödemenin 22/04/2016 tarihinde gerçekleştiği görülmüştür.
Mutabakat tutanağının incelenmesinde; dava dışı sigortalının sigortacının yapmış olduğu ödemenin düşülerek, kalan 39.233,95-TL’nin davalıdan tahsili konusundan anlaşmaya varıldığı görülmüştür.
Davalı tanığı …’ın mahkememiz huzurundaki beyanında :”olay tarihinde güvenlik amiri olarak çalıştığnı, hırsızlık yetki alanı dışında gerçekleştiğini, hırsızlık yapılan yer şantiye alını içerisinde olduğunu ancak ofis alanlarıyla depolar güvenlik yetkisi dışında olduğunu, olay tarihinde … şirketinin kendi güvenlik kameraları çalışmadığını ve yine kendi güvenlik personelin de olmadığını, normalde diğer vakitlerde kendi gece bekçileri olup alarmlarının kurulu olduğunu, bildirmiştir.
Davalı vekili 11/02/2019 tarihli duruşmada hazır bulunmuş, duruşmada hazır bulunmayan tanık …’ın dinlenilmesinden vazgeçtiklerini beyan etmiş, dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir.
Sigorta tahkim komisyon uzmanı, Makine Mühendisi ve Güvenlik uzmanı bilirkişi heyetinin 15/05/2019 tarihli 18 sayfalık raporundan özetle, Meydana gelen rizikonun poliçe teminat kapsamına girdiği ve dosyaya sunulan makbuz ve ibraname gereği ödenen 11.240,86.TL tazminatı rücu edebileceği ödenen tazminatın kadri maruf olduğu, bu tazminat tutarına 05,04.2016 tarihinden itibaren faiz uygulanacağı, davalı … Hizmetleri Ltd.Şti.’nİn: Koruma ve güvenlik hizmetini üstlendiği … 12 İnşaat alanının güvenlik risk analizini yapmadığı, personel sayısını da risk analizine göre belirleyerek çalıştırması gerekirken bunu yapmadığı, mevcut güvenlik personelini yeterince eğitip buna göre inşaat alanında görevlendirmesi ve görev talimatlarını hazırlayıp personele imza karşılığı tebliğ etmesi ve bu doğrultuda hizmete devam etmesi gerekirken bunu da yapmadığı, eksik personelle ilgili gerekli tedbirleri almadığı, bu şekilde koruma ve güvenlik hizmetine devam ettiği, inşaat sahası dahilinde koruma ve güvenlik esas ve usullerini yeterince uygulamadığından dolayı güvenlik zafiyeti yaşanmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla, davalı … şirketine %60 oranında kusur atfedildiği, Dava dışı, … ve Ticaret A.Ş’nİn: … 12 Projesi İnşaat Alanı güvenliği ile ilgili muhtemel tehdit ve tehlikelerin neler olduğuna dair risk analizi yaptırmadığı, mevcut kameraların yetersiz olmasına rağmen bunu gidermediği, hırsızlık olayının olduğu ofisler kısmına herhangi bir alarm sistemi kurmadığı, kontrol ve denetim görevini tam olarak yerine getirmemesi nedeniyle hırsızlık olayının meydana gelmesinde güvenlik zafiyetine sebebiyet verdiğinden dolayı, dava dışı … ve Ticaret A.Ş’ye, %40 oranında kusur atfedildiği şeklinde görüş beyan etmişlerdir.
Bilirkişi heyetinden 22/11/2019 tarihli 4 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; Meydana gelen rizikonun poliçe teminat kapsamına girdiği ve dosyaya sunulan makbuz ve ibraname gereği ödenen 11.240,86.TL tazminatı rücu edebileceği ödenen tazminatın kadri maruf olduğu, bu tazminat tutarına 05.04.2016 tarihinden itibaren faiz uygulanacağı, Davalı, … Ltd.Şti.’nin: Koruma ve güvenlik hizmetini üstlendiği … İnşaat alanının güvenlik risk analizini yapmadığı, personel sayısını da risk analizine göre belirleyerek çalıştırması gerekirken bunu yapmadığı, mevcut güvenlik personelini yeterince eğitip buna göre inşaat alanında görevlendirmesi ve görev talimatlarım hazırlayıp personele imza karşılığı tebliğ etmesi ve bu doğrultuda hizmete devam etmesi gerekirken bunu da yapmadığı, eksik personelle ilgili gerekli tedbirleri almadığı, bu şekilde koruma ve güvenlik hizmetine devam ettiği, inşaat sahası dahilinde koruma ve güvenlik esas ve usullerini yeterince uygulamadığından dolayı güvenlik zafiyeti yaşanmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla, davalı … şirketine %60 oranında kusur atfedildiği, Dava dışı, … ve Ticaret A.Ş’nin: … Projesi İnşaat Alanı güvenliği ile ilgili muhtemel tehdit ve tehlikelerin neler olduğuna dair risk analizi yaptırmadığı, mevcut kameraların yetersiz olmasına rağmen bunu gidermediği, hırsızlık olayının olduğu ofisler kısmına herhangi bir alarm sistemi kurmadığı, kontrol ve denetim görevini tam olarak yerine getirmemesi nedeniyle hırsızlık olayımn meydana gelmesinde güvenlik zafiyetine sebebiyet verdiğinden dolayı, dava dışı … ve Ticaret A.Ş’ve, %40 oranında kusur atfedildiği, 14.05.2019 tarihli KÖK raporda da belirtildiği gibi; Olayın oluş biçimi tüm detaylarıyla birlikte irdelendiğinden bu defa davacı ve davalı olunan yanın itirazları yeniden incelenmiş ve tekraren değerlendirilmiş olup KÖK raporlarında da belirtildiği üzere kusur oranlarında herhangi bir değişikliğe gidilemediğini bildirmişlerdir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde dava, 6102 sayılı TTK’nın 1472 maddesine göre açılan sigorta rücu davası olup, davacı … şirketi dava dışı sigortalısına ait malzemelerin çalınması nedeniyle ödeme yaptıktan sonra sigortalı ile 14/11/2015 Tarihinde … Şantiye Fiziki Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi akdeden davalıya rücu etmektedir. Davacı, sigortalısının halefi olarak işbu davayı açmıştır. Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere sigorta şirketi ancak sigorta poliçesi hükümleri çerçevesinde ödeme yapmakla yükümlü olduğu tazminatı ödedikten sonra bunu 6102 sayılı TTK’nın 1472. Maddesi gereğince rizikonun gerçekleşmesine neden olan kimseye rücu edebilir. Taraflar arasında, sigorta poliçesinin varlığı, hasara neden olan hırsızlık olayı konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, meydana gelen rizikodan davalının sorumlu olup olmadığı husundadır. Davalı ile dava dışı sigortalı arasında her ne kadar güvenlik sözleşmesi akdedilmiş olsa da davalı kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Davalının kusuru yönünden; dava konusu olan dava dışı sigortalının çalışma sahasında 19/02/2016 tarihinde meydana gelmiş olup, davalı ile sigortalının sözleşme süresi kapsamındadır. İşbu sözleşmenin 4.2 maddesinde 11 güvenlik personelinin çalıştırılacağı kararlaştırılmış olup, davalının 9 güvenlik personeli çalıştırılması hususunda mutabakata varılmış olduğu iddiası ispatlanamamış, bu hali ile üzerine düşen yükümlülüğü tam olarak yerine getirmemiştir. Yine hasar dosyanın incelenmesinde güvenlik personeli Taşkın İpek’in “…tahminen 4 tane idi, şahıslar 18 yaşlarında idi, bir tanesinin eli bezle sarılı idi, yanımdan gelip geçtiler, şahısları durduramadım” beyanı ile 5188 sayılı yasanın 7. Maddesin de belirtilen sorumlulukları yerine getirmediği, bu hali ile davalının güvenlik personelini gerekli eğitim vermediği, nitekim dosya içerisinde de davalının personellerine gerekli eğitimi verdiğine ilişkin bilgi ve belge olmadığı, davalının gerekli risk analizlerini yapmadığı, davalının rizikonun gerçekleştiği yerin görev alanında olmadığı iddiasının sözleşmenin 3.1 maddesi gereğince yerinde olmadığı, zira madde de açıkca bütün inşaat alanın korunmasından sorumlu olunduğunun belirlendiği, kaldı ki sigortalı ile davalı arasındaki mutabakat ile sorumluluğu kabullendiği, mutabakatın açıkca sigorta tarafından karşılanmayan zararı esas aldığı, davalının açıklanan nedenlerle %60 kusurlu olduğu, bu hali ile sigortanın ödeme nedeniyle rücu edebileceği kanaatine varılmıştır.
Dava dışı sigortalının kusuru yönünden; sigortalının dava dışı güvenlik şirketi ile yapmış olduğu sözleşme özel güvenlik hizmetinin alınmasına ilişkindir. Nitekim güvenlik hizmeti özel güvenlik personeli yanında teknolojik önlemeler bulunması gerektiği, inşaat alanın tümünü gösteren güvenlik kameralarının bulunması gerektiği ancak bulunduğuna ilişkin davacı tarafından delil sunulmadığı, yine bunun sonucu olarak kameraların takip edildiği sistemin varlığının da ispatlanmadığı, herhangi bir alarm sisteminin olmadığı, bu hali özel güvenlik personeli dışında diğer önlemleri almayarak rizikonun meydana gelmesinde %40 kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç itibariyle davacı dava dışı sigortalının halefi olarak işbu davayı açmış olup, sigortalının kusuru oranında rücu edemeyecektir. Bu halde sigortalısının %40 oranında kusurlu olması nazara alınarak ödediği miktarın %60 oranında davalı şirkete rücu edebileceğinden, toplam ödemenin %60’ı olan 6.744,51-TL’nin yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile; 6.744,51-TL’nin ödeme tarihi olan 22/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine. Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 460,71-TL harçtan, peşin alınan 191,97-TL harç mahsup edilerek kalan 268,74-TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 191,97-TL peşin harç ve 29,20-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 221,17-TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 2.320,00-TL yargılama giderinin kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 1.392,00-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 27,30-TL yargılama giderinin kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 10,90-TL’lik kısmının davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine; arda kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/02/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza