Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/835 E. 2019/173 K. 20.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/835 Esas
KARAR NO : 2019/173
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 20/09/2017
KARAR TARİHİ : 20/02/2019

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkili aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden davalı tarafından borç sebebi anlaşılamayacak şekilde 14.464,80 TL alacak iddiası ile takip başlatıldığını, ancak aralarında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını belirterek İİK’nın 72. maddesi uyarınca borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki bulunduğunu, zira davacının müvekkili ile çalıştığı dönemde … isimli fırını işlettiğini, bu fırının işletilmesi kapsamında ticari ilişkiden kaynaklı borç mevcut olduğunu, ayrıca sunulan sevk irsaliyelerinde de davacı imzası bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, İİK’nın 72. maddesi uyarınca borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Davadan sonra borç ödendiğinden dava istirdat davasına dönüşmüştür. Her ne kadar dava dilekçesinde 1.000 TL üzerinden kısmi menfi tespit davası açılmış ise de, alacak miktarı belli olan menfi tespit davalarında kısmi dava açılması söz konusu olamayacağından, eksik peşin harç (istirdadı istenen bedel üzerinden) ikmal edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Söz konusu icra takibi cari hesaba dayalı olup takip talebinin ekinde davacıdan sadır olmuş yazılı imzalı herhangi bir dayanak bir belge sunulmuş değildir. Cevap dilekçesi ekinde takip talebine dayanak teşkil eden muhasebe föyü’nün dayanakları sunulmuş olup sevk irsaliyesinde davacı …’in imzası bulunmaktadır. Bu imzaya karşı davacı vekilinin beyanı alınmıştır. Ancak söz konusu faturalar davalı … Limited Şirketi tarafından değil, dava dışı … A.ş. isimli firma tarafından düzenlenmiştir. Bu iki şirket ile davacı arasında üçlü bir ilişki ya da bağlantı bulunduğu da iddia ve ispat edilmiş değildir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, bir dönem … isimli işletmeyi işlettiklerini ikrar etmiştir. Ancak, takibe dayanak teşkil eden un malzemelerini davalıdan almadıklarını beyan etmektedir. Buna dair çekler ilgili bankadan müzekkereyle celp ettirilmiştir. Dolayısıyla bu noktadan sonra uyuşmazlık teslim tesellüm faturalarında kilitlenmektedir. Dava dışı … şirketi tarafından düzenlenmiş 28/05/2016 ve 17/06/2016 tarihli sevk irsaliyesi altındaki davacı … teslim alan soyisim imzalı belge fotokopisi okunarak davacı vekilinden sorulmuş olup, imzaların kendilerine ait olmadığı beyan edilmiştir. Ayrıca un ve diğer malzemelerin başka şahıstan aldıklarına dair çekleri sunmuşlardır. Kaldı ki … isimli firma takipte ve davada taraf değildir. Dolayısıyla bu faturalardaki imzalar davacıya ait olsa bile sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereğince davalı tarafından tahsile konulamayacaktır. Diğer yandan davacı tarafından düzenlenen faturalarda herhangi bir şekilde teslim alan imzası da bulunmamaktadır. Dolayısıyla, mal teslimini davalı taraf ispatla mükelleftir. İspat yükü davalıda kabul edilmekle davalı delil listesinde defterlere dayandığından defter incelemesi yönünden davalıya masrafları yatırması için mehil verilmiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2011/5079 Esas, 2011/15862 Karar sayılı benzer nitelikteki emsal içtihadı) Zira, bilirkişi delil avansını yatırmak davada ispat yükü üzerine düşen tarafın yükümlülüğündedir. Ancak, usulünce verilen inceleme ara kararına davalı tarafından itiraz edilerek masraf yatırılmamıştır. Ticari münasebet davacının kabulünde olmayıp davalı tarafından da usulüne uygun delillerle ortaya konulamadığından davanın kabulü gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ İLE;
1-İİK’nin 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası ödeme nedeniyle istirdat davasına dönüşmekle; 18.793,53-TL’nin ödeme tarihi 03/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan istirdatı ile davacıya ödenmesine,
2-Davalı tarafın kötü niyeti ispatlanamadığından tazminat isteminin reddine,
3-Alınması gereken 1.283,78 TL harçtan peşin alınan ve sonradan ikmal olunan toplam 259.15 TL harcın mahsubu ile, bakiye 1.024,63 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen, 169.35 TL posta ve tebligat masrafı, 259.15 TL harç gideri olmak üzere cem’an 428.50 TL’den ibaret yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin ve davacı asilin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 20/02/2019

Katip …

Hakim …

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*