Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/831 E. 2018/770 K. 02.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2017/831
KARAR NO : 2018/770
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/09/2017
KARAR TARİHİ: 02/07/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketi’nin %5’lik hissesi olduğunu, müvekkili tarafından 75.000-TL ödenerek şirket ortağı olan diğer davalı …’den 03.03.2015 tarihinde devir alınmak üzere sözleşme yaptığını, taraflar arasında 13.05.2015 tarihli İş birliği ve Kar Ortaklığı Sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin 09.11.2015 tarihinde 75.000-TL ödeme yaptığını, sözleşme akdedildikten sonra davalılar sözleşmeden ve yasalardan doğan edimleri ve yükümlülüklerini yerine getirmediğini, hisse devrinin şirket kayıtlarına intikali, tescili, kar dağıtımı, genel kurula davet, ilgili resmi kurumlara kayıt vs gibi zorunluluk arz eden yasal ve ticari işlemlerin hiçbirini yapmadığını, hisse devrinden sonra müvekkiline şirket işleyişinden de hiçbir şekilde herhangi bir bilgi verilmediğini, müvekkili tüm iyiniyetiyle defalarca talepte bulunmuş ise de bu yöndeki tüm talepleri olumsuz şekilde sonuçlandığını, müvekkili oluşan bu olumsuz durum karşısında, davalılara ödediği bedelin iadesini talep ettiğini, ancak davalıların müvekkiline ödeme yapmak yerine sürekli oyalama yoluna gittiklerini, davalılardan kaynaklanan sebeplerden dolayı taraflar arasındaki sözleşmeler hükümsüz hale geldiğini, bu nedenle … 18. İcra Müd. … E. Sayılı dosyası ile davalılara ödenen 75.000-TL’nın tahsili için icra takibi başlattıklarını, icra takibine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ettiklerini, davalı şirketin 2016 yılında olağan genel kurul yaptığını ancak müvekkilinin kendisine resmi bir davetiye bildirim tebliğ edilmediğini, müvekkilinin davalı şirket kayıtlarında hissedar olarak adının geçmemesi veya diğer şirket işlemlerinde bağlayıcı herhangi bir kararda yer almaması için usul ekonomisi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve itirazın iptalini %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde; davacı yanın yapılmayan iş ve işlemler olarak dava dilekçesinde yer verdiği hususların tek muhatabı hissedarı olduğu davalı şirket olduğunu, davalı … Üstünöz, sahibi olduğu davacı şirket hisselerinin %5 ‘ine denk gelen kısmını davacıya devrettiğini, hisse devri öncesi ve sonrasında şahsi sorumluluğunu doğurabilecek hiçbir işlem yapılmadığını, davacı yanın dava dilekçesinde şikayet ettiği konular kabul etmemek kaydı ile tamamen davalı şirketin işleri ve işleyişi ile ilgili olduğunu, iddia ve talep edilen hususların hiçbirinin davalı … Üstünöz ile ilgili olmaması sebebiyle bu davalı hakkında husumet itirazında bulunduğunu, davalı … Üstünöz hakkında açılmış olan davanın husumet sebebiyle reddine karar verilmesini, davacı yanın davadaki amacının davalı şirkette hisse sahibi olabilmek için ödemiş olduğu hisse bedelini geri almak ve şirket ortaklığından ayrılmak olduğunu, hissedarların sermaye şirketi ortaklığından devir dışındaki dava yolu ile çıkma çok istisnayi bir durum olduğunu, TTK,531 m. düzenlendiğini ancak davacı ve davasını TTK 531.m aradığı şartlar ve özellikleri de taşımadığını, itirazın iptali davası ile ödenen hisse bedelinin iadesinin mümkün olmadığını, davacının hissesinin davalı şirket kayıtlarına geçirilmemesini isteyen bizzat davacının kendisi olduğunu, davacının subay olması ve tabi olduğu hukuki statü itibarı ile ticaret yapmasının, ticari ve sinai müesseselerde vazife kabul etmesinin yasak olduğunu bu sebeple davalı şirketteki hissedarlığını saklamak istediğini, şirketin yönetim kurulu tarafından 2016 yılı olağan genel kuruluna iadeli taahhütlü posta yolu ile davat edildiğini, ancak davacı adreste bulunmadığı için iade edildiğini, bu nedenlerle davanın reddini %20 az olmamak kaydı ile müvekkillerine kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Dava itirazın iptali davası olup, davacı, davalılardan … ile arasındaki hisse devir sözleşmesinin geçersizliğinden dolayı ödediğini öne sürdüğü bedelin iadesine ilişkindir.
Mahkememizin 19/03/2017 tarih … Esas, … Karar sayılı kararı ile davanın her iki davalı yönünden de husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz dosyasının taraflarca istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesinin 06/07/2017 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı ilamında özetle;
”Mahkemece dava konusu talebe ilişkin olarak şirkete ortak olunarak konulan sermayenin iadesi kapsamında mı yoksa davalı …’ün bir kısım paylarının davacı tarafından satın alınması yönündeki sözleşmenin geçersiz olup olmadığı hususunun her iki şahsında aleyhlerine icra takibi yapılan ve davalı olarak gösterilen kimseler olması karşısında kendilerine husumetin düştüğü kabul edilerek taleplerin esastan değerlendirilmesi gerekirken husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi yönünde verilen istinafa konu kararın; HMK’nun 353/1-a-4 maddesi kapsamında diğer dava şartlarına aykırılık kapsamında değerlendirilmek suretiyle kaldırılması ve yeniden görülmek üzere mahkemesine iadesi gerekmiştir. Davalılar vekilinin kararın esastan red şeklinde düzeltilerek kötüniyet tazminatı ve nisbi vekalet ücreti verilmesi yönündeki istinaf başvurusunun değerlendirilmesine gerek kalmamıştır zira, davacı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilince dosya, ilk derece mahkemesine esas hakkında değerlendirme yapılması gerektiği nedeniyle dönmüş olduğundan esas hakkında değerlendirme yapılması yönündeki isitinaf talebi davacı vekilinin istinaf talebinin kapsamında değerlendirilmiş bulunmaktadır. Dairemizce nihai karar verilmediğinden ve dosya ilk derece mahkemesine döndürüldüğünden davada tahkikat safhası işlemleri kapsamında taleplerin tartışılması gerekmektedir” denilerek mahkememizin hükmü kaldırılmıştır.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince dosyada bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, bilirkişinin 13/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”03/03/2015 tarihli hisse devir sözleşmesi çerçevesinde davalılardan … diğer davalı şirketteki paylarından 400 adetini 75.000,00-TL bedelle davacıya devrettiği, devredilen hisselerin nominal bedelinin 10.000,00-TL olduğu, davacının hisseleri devreden …’e 75.000,00-TL tutarındaki hisse bedelini 09/11/2015 tarihinde elde ödediği, davacının davalı şirkette davalı şirket ortaklar pay defterinde davacının ”007” üye kayıt numarası ile pay sahibi olarak göründüğü, paya ilişkin ödemenin şirket kayıtlarında yer almadığı, hisse devir bedelinin davacı tarafça hisseyi devreden diğer davalı …’e elden ödendiği, iki ortak arasındaki hisse devrine ilişkin ödemenin işin doğası gereği şirket kayıtlarında yer alamayacağı, davacının 03.03.2015 tarihli hisse devir sözleşmesi ile almış olduğu davalı şirkete ilişkin 400 adet payı bir başkasına devrettiği vb. hususlarında dosyada herhangi bir belgeye rastlanılmadığı” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dosyamız delillerini, hisse devir sözleşmesi, pay defterleri, … 18. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu oluşturmaktadır.
Davacı ve davalı iddiaları, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; Davacının 03/03/2015 tarihli hisse devir sözleşmesiyle, hisse devir bedeli olarak kararlaştırılan 75.000,00-TL’yi 09/11/2015 tarihinde davalı …’e elden ödediği tarafların kabulündedir.
Davacının 03/03/2015 tarihli hisse devir sözleşmesiyle davalılardan …’den 400 adet hisseyi 75.000,00-TL bedelle devraldığı, söz konusu hisse devrinin davalı şirket ortaklar pay defterine işlendiği, bu şekilde davalının, davacı şirkette ortak olarak göründüğü, devredilen hisselerin nominal bedelinin 10.000,00-TL olduğu, davacının 30/03/2015 tarihli olağan genel kurula davet edilmemesinin şirketteki ortaklığını etkilemeyeceği, davet edilmemesinin genel kurulda alınan kararların sıhhatini etkileyeceği, pay değerine ilişkin sözleşmenin geçerli olduğu, davacının TTK’nın 531. maddesi kapsamında şirketin fesih ve tasfiyesi veya mahkemece belirlenecek pay değerini isteyebileceği, her iki davalı yönünden de davanın esastan reddedilmesi gerekirken davalı … yönünden husumetten reddine ilişkin sehven hüküm kurulduğu anlaşılmakla, açılan davanın esastan reddine, kötü niyet tazminat şartları oluşmadığından, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
Davalı … yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle, davalı … Yön. San. Ve Tic. A.Ş. yönünden davanın esastan reddine,
Alınması gereken maktu 35,90-TL harcın, peşin alınan 905,82-TL harçtan mahsubu ile bakiye 869,92-TL harcın 492 sayılı Yasanın 31. maddesi gereğince, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalılar, kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.Göre hesaplanan 8.600,00-TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/07/2018

Katip Hakim