Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/828 E. 2018/865 K. 09.08.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/828 Esas
KARAR NO : 2018/865
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 18/09/2017
KARAR TARİHİ : 09/08/2018
Mahkememizde görülen davanın dosya üzerinden yapılan incelemesi sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile taraflar arasında 09/02/2009 tarihinde “Alacağın temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi” imzalandığını, buna göre davalı şirketin, vekil edene 25/03/2010 tarihinde başlamak üzere her bir ay için 104 USD ve 25/02/2015 tarihinde son taksitte de 106 USD olmak üzere vekil edenin …. Finans Kurumu A.Ş.’den olan 6.242 USD tutar alacağını ödemeyi taahhüt ettiğini, ancak bakiye alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için takip başlatıldığını ileri sürerek, bakiye alacağın tahsiline ayrıca davalının malvarlığı üzerine tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin alacaklının açık rızası ile ileride …. Finans nezdinde doğacak olası alacağın yerine getirilmesini üstlendiğini, ayrıca davacı ile …. Finans arasındaki devir ilişkisinden alacaklı sıfatı değil bizzat borçlu sıfatının değiştiğini, alacağın temliki değil, doğrudan borcun nakli sözleşmesinin söz konusu olduğunu, müvekkilinin borcun nakli sözleşmesinden kaynaklanan edimleri yerine getirebilmesi için öncelikle kar ve zarar katılım tasfiyesinin eklenmesi gerektiğini, dava dışı … Finas A.Ş.’nin davacıya olan olası borcunu, borcun nakli sözleşmesiyle üstlenen müvekkili işletmenin henüz gerçekleştirilmeyen kar ve zarara katılma hesabı nedeniyle ödemesinin düşünülmesinin mümkün olmadığını, Yargıtay’ın emsal kararlarında tasfiye işlemlerinin tamamlanması, kar ve zarar katılım payının netleşmesinin beklenmesi gerektiğinin vurgulandığını, emsal yüksek yargı kararlarına göre, davacının …bank … Şubesi …-… nolu hesabına 25/03/2010 tarihinden bugüne kadar toplam 2.983,81 USD ödendiğini, banka kayıtlarının celbi gerektiğini, borcu ve davayı kabul etmemekle birlikte, sözleşmenin tümü üzerinden sorumlu olmalarının hukuken mümkün olsa dahi, davacının asıl alacağının toplamı delil olarak gösterilen icra dosyasında gösterilen 3.746 USD veya dava değeri olarak gösterilen 4.436,49 USD değil 3.258,19 USD olduğunu, davacının haklı olduğu düşünülse dahi asıl alacak miktarının ayırca belirlenmesi ve faiz hukukuna uygun şekilde faizin tür ve oranının ve ne düzeyde işlemiş olduğunun dava tarihi nazara alınarak belirlenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115.madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Aynı yasanın 137 ve devam maddeleri gereğince dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Yasanın 138.maddesi gerekçesinde de belirtildiği üzere yargılamada usule ilişkin iddia ve savunma sebeplerinin hallinden sonra işin esasına girilerek uyuşmazlık çözümlenir. Usule ilişkin hususlar ya dava şartıdır ya ilk itiraz niteliğindedir. Usule ilişkin hususlar şekli nitelik taşıdığından yargılamanın başında dosya üzerinden de incelenerek karar bağlanabilir. Ancak Mahkeme kararını vermek için tarafların dinlenmesine ihtiyaç duyuyorsa bunu da tahkikat aşamasında değil ön inceleme oturumunda yapacaktır. Aynı husus Yasanın 140/1.maddesinde de belirtilmiş olup ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için hakimin gerekli gördüğü takdirde tarafları dinleyebileceği hükme bağlanmıştır.
Dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Yasanın 4 ve 5.maddesi gereğince her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Yasal düzenleme gereğince bir davaya Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılabilmesi için 6102 sayılı Yasada düzenlenen hususlardan doğmuş bir dava olması veyahut her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir dava olması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3 fıkrası uyarınca dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, somut olayda uyuşmazlık, alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan edimin yerine getirilmemesi nedeniyle alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacılar, tacir olmadığı gibi eldeki davada Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan değildir. Dava, taraflar arasında düzenlenen alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 3. maddesinde bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğu belirtilmiş, aynı kanunun 4. maddesinde ise ticari dava ve işler sayılmıştır. Somut olayda, davacı tarafından, temlik sözleşmesi uyarınca davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğinden bahisle alacak isteminde bulunulmuş olup, davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki tasfiye halindeki …. Finans Kurumu A.Ş. bu davada taraf olmadığı gibi, uyuşmazlık konusu alacak da doğrudan doğruya davalının ticari işletmesiyle ilgili değildir. Bu durumda, uyuşmazlığın çözümünde 6098 sayılı TBK’nın 183. vd. maddeleri uygulanacağından, yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca dava konusu uyuşmazlığın ticari dava niteliği taşımadığı anlaşılmış olup, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Hal böyle olunca, davaya bakmakla görevli mahkeme Ticaret Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 20/10/2017 tarih, 2017/8010 esas ve 2017/9945 karar sayılı ilamı; 22/02/2017 tarih, 2015/15096 esas ve 2017/2181 karar sayılı ilamı; 31/10/2017 tarih, 2015/17801 esas ve 2017/10418 karar sayılı ilamı; 23/12/2016 tarih, 2016/23722 esas ve 2016/24167 karar sayılı ilamı; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 04/04/2016 tarih, 2015/14950 esas ve 2016/3539 karar sayılı ilamı. Nitekim eldeki uyuşmazlığa ilişkin temyiz mercii olan Yargıtay 13.Hukuk Dairesi kararları da aynı yöndedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Bu itibarla Mahkememize görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1- Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2- 6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3- 6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
Dair,gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.09/08/2018

Katip Hakim