Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/802 E. 2018/473 K. 10.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2017/802 Esas
KARAR NO : 2018/473
DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2017
KARAR TARİHİ : 10/04/2018
Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile,…Bankası … Şubesi’ne ait 11.02.2012 keşide tarihli, … seri numaralı, 4.400,00TL bedelli çek için …İcra Dairesi’nin … sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapılarak ihtiyati haciz işlemleri gerçekleştirildiğini, keşideci …A.Ş.’nin haciz baskısı ile 4.580,00 TL ödemeyi yaptığını ve hacizleri kaldırmak için dosyada hesaplanan bakiye 1.591,00TL’yi de icra dosyasına ödediğini ve çek aslını aldığını ancak çalındığını, bu husustaki hukuki işlemler devam ederken davalı şirketin çeki icraya koyduğunun anlaşıldığını, borca ve imzaya itiraz edildiğini, çekin çalındığı bilgisi keşideci … A.Ş.’ye bildirildiğinde … A.Ş.’nin çek bedelini ödeme gününde ödemiş iken icra- haciz baskısı ile icra dosyasına ödemek zorunda kaldığı 6.171,00TL’nin … A.Ş. yönünden mükerrer ödeme oluşturduğunu, icra dosyasındaki 6.171TL’nin davacı şirkete ödenmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, dava konusu çeke ilişkin yapılan tahsilatın davalı şirketin hukuken doğan alacağına ilişkin olup sebepsiz zenginleşme olmadığını, davalı şirketin iş bu çekin düzenlenmesinde temel olan hukuki ilişkiyi araştırma yükümlülüğü olmadığı gibi çekte yer alan cirantaların ciro imza ve kaşelerinin doğruluğunu araştırma yükümlülüğü de bulunmadığını, çek keşidecisi …A.Ş.’ye yapılan çek bedelinin iadesine ilişkin haricen ödemenin tarafı davalı şirket olmadığından iş bu ödenen miktarın davalı şirket nezdinde sebepsiz zenginleşme olduğundan bahisle söz konusu bedelin tahsiline ililkin talebin tarafının da davalı şirket olamayacağını, davanın reddimi, yargılama ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep emtiştir.
Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle, davalı firmanın çekin düzenlenmesine esas olan hukuki ilişkiyi araştırmakla yükümlü olduğunu, çekin bankaya ibrazında ödeme yasağı bulunduğunun çekin arkasında yazıldığını, iyiniyet savunmasının kabul edilemeyeceğini, dava dilekçesini tekrarla talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin ikinci cevap dilekçesinde özetle, ödeme yasağı kararının varlığının çek hakkında icra takibi yapılmasına engel olmadığını, çek kambiyo senedi vasfına haiz olup icraya konulabilir nitelikte olduğunu, davalı şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, imza itirazında bulunan davacıdan tahsil edilmiş herhangi bir alacak bulunmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, 24/06/2015 tarih, … esas ve … karar sayılı kararı ile davanın reddine dair verilen karar Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin 20/06/2017 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamı ile ” davalı şirkete çeki … Şti.’nin değil, … ve … isimli kişilerin en son ciro ettikleri, işbu kişilerin bir üstteki ciranta şirketin yetkili temsilcisi olmalarının sonucu değiştirmeyeceği, dolayısıyla davalıya ciro ve teslimin en son … ve … tarafından yapıldığının kabulünün zorunlu olduğu, anılan kişiler ile davalı arasında faktoring ilişkisi bulunduğunun iddia ve ispat edilemediği, davalı ile çeki kendisine ciro eden şahıslar arasında geçerli bir faktoring sözleşmesi bulunmadığı, fatura borçlusu … ile faktoring sözleşmesinin müşteri tarafı olan…Şti’nin ilişkisinin kuşkulu görüldüğü yönünde görüş bildirilmesi karşısında, dosya kapsamı ve ilgili Yönetmelik ile BDDK’nın 08/07/2010 tarihli Genelgesi uyarınca sahih ve belge ile tevsik olunan nitelikte bir alacağın varlığı söz konusu olmadıkça bu alacağın faktoring şirketi tarafından temlik alınması mümkün olmadığı gibi, bu nitelikteki bir alacağın ayrıca kambiyo senedine bağlanmış olmasının bu durumu değiştirmeyeceği, mezkur mevzuat hükmünün, TTK’nın kambiyo senetlerine ilişkin genel hükümlerine nazaran ve faktoring işlemleri bakımından özel nitelikte bir hüküm niteliğinde olup, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle uygulanması gerektiği, son ciranta olan gerçek kişilerin davalı ile faktoring sözleşmesi akdeden şirketin yetkilisi olmasının 6762 sayılı TTK’nın 702. maddesi gözetildiğinde, bu tespitin aksine bir durumun varlığını gösterir nitelikte bulunmadığı, bu durumda, davalının kendisiyle faktoring sözleşmesi imzalayan şirketin son hamili olmadığı bir çeki, bu sözleşmeye dayalı olarak iktisap etmiş göründüğünden anılan Yönetmelik ve BDDK Genelgesi hükümlerine aykırı biçimde gerçekleşen çeki iktisabında ağır kusurlu olduğu nazara alınarak sonucuna göre bir karar vermek gerekir” gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma sonrası dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiş, tayin edilen oturum günü taraflara tebliğ edilmiş, bozma ilamına uyuşmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Yasanın 790.maddesine göre; “cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır”.
6102 sayılı Yasanın 792. maddesine göre; “çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddesine göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çek geri vermekle hükümlüdür.”
Bu madde hükmüne göre, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak kötüniyetle iktisap etmiş olması veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunması halinde çeki geri vermekle yükümlüdür. Kötü niyetle iktisap veya iktisapta ağır kusurun ispatı ise çek istirdadını talep eden davacıya aittir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketler Kanunu’nun 9/2. maddesine göre; “faktoring şirketi kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile kurulaca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz ve tahsilini üstlenemez.” Aynı Yasanın 9/3.maddesine göre ise “Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki, faktoringşirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.”
04.02.2015 tarih ve 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “faktoring işlemlerinde uygulanacak usul ve esaslar hakkında yönetmelik” 8/1 madesinde ise; “faturalı alacağa istinaden kambiyo senedi veya diğer senetlerin alınması halinde alınan kambiyo senedi veya diğer senetteki ciro silsilesinde kuruluşa kambiyo senedi ve diğer senedi ciro edip veren kişinin, devralınan faturada alacaklı olarak gözüken kişi ve bu kişiden bir önceki cirantanın veya keşidecinin de faturadaki borçlu ile aynı kişi olması gerekir. Fatura ile kambiyo senedi veya diğer senetteki tutarın uyumlu olmasına dikkat edilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
6361 sayılı Yasa’nın 9/2 maddesi hükmü ve yukarıda sözü edilen yönetmeliğin 8. maddesi, faktoring şirketlerine, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile temlike konu alacağın bir mal veya hizmet satışından doğduğunu fatura ile tevsik etme ve kambiyo senedi ile faturanın uyumlu olduğunu araştırma yükümlülüğünü yüklemiş, 6102 sayılı T.T.K.’nun 790. maddesi ise ciro silsilinde dış görünüş itibari ile kopukluk olup olmadığını inceleme yükümlülüğünü yüklemiştir.
Faktoring şirketlerine bunların dışında daha fazla yükümlülük yükleyen bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır. Faktoring şirketinin temlik aldığı çek ile ilgili banka nezdinde araştırma ve inceleme yükümlülüğünden söz edilemez.
Diğer yandan Yasa metninden de anlaşılacağı üzere, faktoring şirketinin, faktoring işlemi ile devraldığı alacak, alacağın temliki hükümlerine tabidir. Nitekim, faktoring işlemlerinde alacağın temliki hükümlerinin uygulandığı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.11.2010 tarih, … E, … K sayılı kararında da açıkça belirtilmiştir. Öte yandan aynı kararda faktoring işleminin müşteri (firma), faktoring şirketi (faktor) ve borçlu olmak üzere üç tarafının bulunduğu da açıklanmıştır. Faktoring işleminin bu tarafları arasındaki ilişkiler yönünden 6361 sayılı Yasanın 9/2 ve 6098 sayılı TBK’nın 188/1.maddesi hükümlerinin uygulanması gerekir. Buna göre borçlu, faktoring işlemini öğrendiği sırada önceki alacaklısına karşı sahip olduğu def’ileri alacağı faktoring sözleşmesine dayanarak devralmış olan faktoring şirketine karşı da ileri sürebilecektir. 6361 sayılı Yasanın 9/2. ve TBK’nın 188/1.maddesi karşısında faktoring işleminin tarafları arasındaki ilişkiler yönünden şahsi def’ilerin ileri sürülebilmesinde faktoring şirketinin iyiniyetli ya da kötüniyetli olmasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. 6361 sayılı Yasanın 9/3. Maddesi ise, faktoring işleminin yukarıda belirtilen tarafları dışında kalan kambiyo borçluları bakımından uygulanabilecek bir hükümdür. Başka bir anlatımla, faktoring işleminin dışında bir kambiyo borçlusu varsa (keşideci, lehdar veya ciranta) onlar hakkında 6361 sayılı Yasanın 9/3. maddesi hükmü uygulanacaktır.
Yargıtay …Hukuk Dairesinin 29/02/2016 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamı; 04/07/2017 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamı; 12/06/2017 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamı.
Bu bilgiler ışığında davacının çek bedelinin istirdadı istemi yönünden yapılan değerlendirmede, davacının öncelikle usulüne uygun delillerle çekin rızası dışında elinden çıktığını kanıtlaması gerekir. Davacının bu iddiasını ispatlamasından sonra ise davaya konu çekin son hamili olan davalı … şirketinin 6102 sayılı TTK 792. maddesi uyarınca bu çeki kötüniyetli şekilde iktisap ettiğini ispatlama yükümlülüğü bulunmaktadır.
TTK’nın kambiyo senetlerine ilişkin genel hükümlerine nazaran faktoring işlemleri bakımından özel bir hüküm niteliğinde olan ve uyuşmazlığın çözümünde öncelikle uygulanması gereken gerek 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ve buna ilişkin Yönetmelik ile BDDK Genelgeleri çerçevesinde bir değerlendirme yapılıp, davalının çeki iktisabında ağır kusurlu veya kötüniyetli olup olmadığı, çek bedelinin istirdadının gerekip gerekmediğinin tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Bu bakımdan, davalının faktoring mevzuatı uyarınca üzerine düşen yükümlülüklerin yerine getirildiğinin tevsik edildiğinin kabulü ile davanın reddine karar vermek gerekir.
Yargıtay …Hukuk Dairesinin 23/06/2015 tarih, …esas ve … karar sayılı ilamı; 09/11/2016 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamı; 18/11/2015 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamı; 10/10/2017 tarih, … esas ve …karar sayılı ilamı.
Somut durumda, takip dosyasının incelenmesinde dosya borcunun keşideci tarafından ödendiği; keşidecinin ihbar olunan sıfatı ile Mahkememize sunduğu yazılı beyanı ile çek bedelini davacının kendisine ödediğini beyan ettiği; uyulan bozma ilamında belirtilen gerekçe ve yukarıda özetlenen hukuki durum itibari ile 6102 sayılı Yasanın 792.maddesi hükmü nazara alınarak, ödenen çek bedelinin istirdadı isteminin yerinde olduğu anlaşılmakla, ödenen bedelin iadesine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kabulü ile 6.171,00-TL davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan alınması gerekli 421,54 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 11,30 TL başvuru harcı ile 105,40 TL peşin harç ile davacı tarafça karşılanan 1.516,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili davacı yana verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 740,52 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine, (Dava konusunun para alacağına ilişkin olup, doğrudan Tarifenin 3.Kısmına tabi olduğu, bu itibarla, Tarifenin 13.maddesinde belirtilen ikinci kısım ikinci bölümde gösterilen hukuki yardımlardan olmadığından 13.madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, zira anılan maddenin Tarifenin 2.Kısım 2.Bölümüne giren yani konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen davalara ilişkin olduğu, eldeki davanın ise doğrudan konusunun para olduğu nazara alınarak vekalet ücreti Tarifenin 3.Kısım hükümlerine göre hesaplanmıştır. )
5- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay… Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yasa yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.
Katip …
Hakim …