Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/80 E. 2018/1027 K. 23.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/80 Esas
KARAR NO : 2018/1027
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 24/01/2017
KARAR TARİHİ: 23/10/2018
Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile; müvekkili bankanın… şubesi ile dava dışı kredi lehtarı …Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, davalı …’ın ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalandığını, sözleşme kapsamında KMH kredisi kullandırıldığını, ihtarnameye rağmen borcun ödenmediğini, akabinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, davalı kefilin asıl borca ve tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize verdiği yanıt dilekçesi ile davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce ön inceleme günü tayin edilmiş, ön incelemede taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı ile dava dışı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemini konu alıp, davalının yanıt dilekçesi ile davanın reddini talep ettiği buna göre, davacının davalıdan takip tarihi itibari ile takibe konu alacağının bulunup bulunmadığı, varsa aynı tarih itibari ile miktarı hususunda anlaşmazlık bulunduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı yasanın 140/5.maddesi gereğince taraflara dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz mahkememize sunmadıkları belgeleri sunmaları, başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacı ile gereken açıklamayı yapmaları için 2 hafta kesin süre verilmiş, bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları hazır bulunan taraflara tefhim, hazır bulunmayan taraflara tebliğ ile ihtar edilmiştir. İhtar içeren oturum zaptı, tahkikat duruşma günü ile birlikte davalıya tebliğ edilmiştir.
Dava 2004 sayılı Yasanın 67.maddesine dayalı itirazın iptali istemine dairdir.
Davacı ile dava şirket arasında genel kredi sözleşmesi akdedilmiş, davalı anılan sözleşmesi kefil sıfatı ile imzalamıştır. Bu sözleşme kapsamında kullanılan kredi borcunun ödenmemesi nedeni ile davacı tarafından hesap kat edilerek kat ihtarnamesi tebliğe çıkarılmış, ancak asıl borçlu şirket adına çıkarılan ihtarname bila tebliğ iade edilmiştir. İhtarnamenin çıkarıldığı adres “…” iken asıl borçlunun sözleşmede adresi bulunmamaktadır. Buradan anlaşıldığı üzere, kat ihtarı asıl borçlunun sözleşmede belirtilen bir adresine çıkarılmamıştır.
6101 sayılı Yasanın 1.maddesi uyarınca Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.
Somut durumda, hesabı kat tarihi itibari ile 6098 sayılı Yasa yürürlükte olup, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ile ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir (Uygur, Turgut; 6098 Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Ankara, Nisan 2012, Cilt II. s. 2541). Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, TBK’nın yürürlüğe girmesinden önce asıl borçluya başvurulmadan müteselsil kefile gidilebilmesi mümkün iken, TBK’nın anılan düzenlemesi ile artık bu mümkün olamamaktadır. Bu itibarla, müteselsil kefiller yönünden talepte bulunabilmek için öncelikle asıl borçluya kat ihtarının tebliği gerekmektedir.
2004 sayılı İİK’nın 68/b maddesinin 1. fıkrası uyarınca, kredi sözleşmesinde gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğuracak olup somut durumda noter aracılığı ile adres değişikliğinin bildirildiğine dair delil bulunmamaktadır.
Yargıtay …Hukuk Dairesinin 01/06/2017 tarih, : … esas ve … karar sayılı ilamı; 09/02/2016 tarih,… esas ve …karar sayılı ilamı; 21/03/2016 tarih, … esas ve 2016/5033 karar sayılı ilamı ve Yargıtay …Hukuk Dairesinin 01/11/2016 tarih, … esas ve… karar sayılı ilamı; 01/11/2016 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamlarında ve yukarıda açıklandığı üzere, müteselsil kefillere başvurulabilmesi için 6098 sayılı Yasanın 586.maddesi uyarınca asıl borçluya yapılan ihtarın sonuçsuz kalması bu doğrultuda hesap kat ihtarının asıl borçluya tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması gerekir iken, somut durumda, asıl borçluya hesap kat ihtarının tebliğ edilemediği, asıl borçlunun açıkça ödeme güçlüğü içinde olduğuna dair dosyaya yansıyan bilgi belge ve davacının bu yönde bir iddiası da bulunmadığı, davalıya başvuru koşullarının gerçekleşmemiş olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. (Dava konusunun para alacağına ilişkin olup, doğrudan Tarifenin 3.Kısmına tabi olduğu, Tarifenin 13.maddesinde belirtilen ikinci kısım ikinci bölümde gösterilen hukuki yardımlardan olmadığından 13.madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, zira anılan maddenin Tarifenin 2.Kısım 2.Bölümüne giren yani konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen davalara ilişkin olduğu, eldeki davanın ise doğrudan konusunun para olduğu nazara alınarak vekalet ücreti Tarifenin 3.Kısım hükümlerine göre hesaplanmıştır. )
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 1399,28 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.
Katip
Hakim