Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/756 E. 2019/152 K. 19.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/756 Esas
KARAR NO : 2019/152 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/08/2017
KARAR TARİHİ : 19/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 18.08.2017 tarihli dilekçesinde özetle; “Davacının desteği … sigortasız aracı ile kendisinin sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile 25.09.2006 tarihinde meydana gelen tek taraflı ve tam kusurlu trafik kazası sonucunda vefat ettiğini, Murisin vefatı nedeniyle davacı olan eşi ve kız onun desteğinden yoksun kaldığını, desteği gereken tazminat oranının belirlenmesine karar verilmesini talep etmiş, dilekçesinde vs açıklamalarda bulunarak; şimdilik müvekkilleri için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak koşulu ile davacı … için 1.500-TL, … … için 1.500-TL olmak üzere toplam 3.000.-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin vermiş olduğu 19.10.2017 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; Davacının destekten yoksun kalma tazminatının isteminin reddinin gerektiğini, iş bu tazminat davasının yasal dayanağı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu olup ilgili kanunun 109/1 maddesi “ motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her halde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmünün olduğunu, Motorlu araç kazalarından doğan zararlar nedeniyle …ndan tazminat taleplerinin zamanaşımı süresi 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109 ve … Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri uyarınca 2 yıl olduğunu, yasa ve yönetmelikte belirtilen bu 2 yıllık sürenin geçtiğini, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, talep konusu tazminat destek şahsın kusurlu olduğu sabit olduğundan davanın reddinin gerektiğini, aracın kaza tarihi itibarıyla geçerli bir Mecburi Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi olması halinde, müvekkil kurumun herhangi bir sorumluluğu söz konusu olmayacağından müvekkili aleyhine husumet yöneltilemeyeceğini beyan etmiş, dilekçesinde vs açıklamalarda bulunarak sonuç olarak; haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama gideri ve ücreti vekâletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Huzurdaki davada Davacıların desteği … sigortasız aracı ile kendisinin sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile 25.09.2006 tarihinde meydana gelen tek taraflı ve tam kusurlu trafik kazası sonucunda vefat ettiği yanlar arısda ihtilafsızdır. Murisin vefatı nedeniyle davacı olan eşi ve kız onun desteğinden yoksun kaldığı sabittir. Kaza 25.09.2006 tarihinde meydana gelmiş olup, davacıların eş/babasının tam kusuru ile vefat ettiği anlaşılmiştir. Ancak davanın açıldığı tarih olan 18.08.2017 tarihi olup nde 10 yıllık dava açma süresinin dolmuş olduğu belirlenmiştir. Çünki 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmünü ihtiva etmektedir.
Dava, tek taraflı trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde haksız fiilden bahsedilmiş, 72. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 72. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanışımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir
Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında TBK 72. maddesi uygulanmaz. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak 6098 sayılı TBK m. 72/I, özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. Aynı zamanda tek taraflı kazada desteğin vefatı üzerine talep edilen destekten yoksun kalma tazminat taleplerinde ceza zamanaşımı uygulanacağına dair HGK’nın yeni 05.06.2015 tarihli 2014/17-2198 esas 2015/1495 Karar sayılı kararı bulunmaktadır.
Ayrıca ceza zamanaşımının uygulanması yönünden hukuk hakiminin tazminat davasını görürken, ceza hukuku kurallarıyla ve özellikle ceza mahkemesinin fail hakkında vermiş olduğu beraat kararıyla bağlı olup olmadığı TBK 74. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddede hukuk hakiminin ceza hukuku kurallarıyla bağlı olmadığı hükme bağlandığı gibi ceza mahkemesi kararlarıyla da bağlı olmadığı düzenlenmiştir. Görüldüğü gibi ceza mahkemesince haksız eylemin suç niteliği saptanmamış ise hukuk hakimine bunu kendiliğinden ve özgürce araştırma ve sonucuna göre karar verme yetkisi tanınmıştır.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; Davacıların desteği … sigortasız aracı ile kendisinin sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile 25.09.2006 tarihinde meydana gelen tek taraflı ve tam kusurlu trafik kazası sonucunda vefat ettiği davanın 18.08.2017 tarihinde açıldığı görülmüştür.
KTK’nın 109/II. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Söz konusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir ve sürücü davacı desteğinin vefat etmiş olması sonuca etkili değildir. Yasa koyucunun amacı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” ifadesinin seçilmesi zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır. Buna göre trafik kazasında desteğin ölümü ile sonuçlanan kazada, davacıların desteğinin dışında ölü ve yaralı bulunmaması durumu dikkate alınarak kaza tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 10 yıllık zaman aşımı süresininde dolduğu belirlenmiştir.
Ayrıca 01.06.2015 tarihinde Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası genel şartlarında değişiklik yapan Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından yayınlanan 21.04.2015 tarihli 2015/20 sayılı genelge ve buna yönelik yasal düzenlemenin 02.02.2016 tarihi itibariyle yayınlanmış olması nedeniyle ve yeni düzenlemede de 14.05.2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan KZMMS Genel Şartlarının A.6.maddesinin sonuna “Sigortacının bu maddenin birinci paragrafının d bendi kapsamında olmasına rağmen ilgililere yaptığı tazminat ödemeleri için sigortalının terekesine ve tereke borçlusu olan mirasçılarına sigortalının kusuru oranında ve ilgili mevzuat dahilinde müracaat hakkı saklıdır” ibaresinin eklendiği anlaşılmakla eldeki somut uyuşmazlık da davanın 21.09.2015 tarihinde yani 01.06.2015 tarihli genelgeden sonra açıldığı buna göre de sigortalı sürücünün kendi kusurundan dolayı yakınlarına destek tazminatına hükmedilemeyeceği hükmedilen tazminatların ise mirasçılardan rücu edileceği kararlaştırılmış olmakla, davacıların murisinin % 100 kusuru nedeniyle oluşan kazada vefat ettiğinden bu dava ile alabilecekleri tazminatı rücuen geri ödeme riski altında oldukları kanaatine varılmıştır.
Davacıların eş/babasının vefatı ile ilgili olarak 10 yıllık (tavan) zamanaşımı süresinin uygulanabilirliği açısından önem arz etmektedir. Dosya kapsamından, davacıların eş/babasının kaza tarihinden kendisinin % 100 kusurundan kaynaklanan tek taraflı kaza nedeniyle oluşan trafik suçunda hakkında dava açılabilecek 3. şahsın olmaması, olsa bile davanın açıldığı tarih olan 22.08.2017 tarihinde 10 yıllık dava açma süresinin dolmuş olması nedeniyle davanın zamanaşımına uğradığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın Zamanaşımı nedeni ile Reddine,
2- 44,40-TL karar harcının peşin alınan 31,40-TL den düşümü ile kalan 13,00-TL nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3- Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/02/2019

Katip …

Hakim …