Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/741 E. 2021/263 K. 29.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/741 Esas
KARAR NO : 2021/263

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/08/2017
KARAR TARİHİ : 29/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; 28.11.2012 tarihinde davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile gerçekleşen trafik kazası sonucu davacılardan yaya …’ün beden gücü kaybına uğradığını, kazanın oluşumunda davalının asli kusurlu olduğunu, davacının kaza tarihinde 10 yaşında olup bundan sonraki hayatının maluliyeti oranında zorlaşacağını, diğer davacıların müşterek çocukları olan davacı… için 500,00-TL maddi tazminatın davalı sürücü yönünden olay tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, 30.000,00-TL manevi tazminatın davalı sürücüden tahsiline, … plakalı araca ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalılardan … Sigorta A.Ş. (eski unvan… Sigorta A.Ş.) vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karışan aracın ZMMS poliçesi bulunduğunu, poliçede azami teminat limiti bulunduğunu, motorlu aracın neden olduğu riziko sebebiyle verilen zarardan ötürü sigortacı poliçede gösterilen limit tutarının tamamını değil, ancak gerçek zarar miktarını poliçe limitiyle sınırlı olarak tazminle sorumlu olduğunu, dava konusu kazada yaralanan…’ün daimi sakatlığının söz konusu olmadığını ve bu nedenle talebin teminat dışı olduğu tespit edilerek tazminat talebinin karşılanmadığını ve bu durum 30.01.2017 tarihli yazı ile davacı tarafa bildirildiğini, tedavi giderlerinin SGK’nın sorumluluğunda olduğunu davalının sorumluluğunun bulunmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan …’ın davaya cevap vermeyerek HMK 128 uyarınca tüm iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.

DELİLLER
1-… Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası
2-Trafik Tescil Şube Müdürlüğü yazı cevabı
3-Poliçe,hasar dosyası
4-Davacının kaza nedeniyle tedavi gördüğü hastane evrakları
5-SGK yazı cevabı
6-Adli Tıp Kurumu maluliyet raporu
7-Kusur aktüerya bilirkişi raporu
8-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
Sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Davacıların manevi tazminat talebi yönünden ise; Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır.( HGK 23/06/2004, 13/291-370 ).
Mahkemece yapılması gereken dava konusu trafik kazası nedeniyle yapılan tedavilere ilişkin tüm evraklar toplanarak, Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyet raporu almak, tarafların kusur oranları hususunda bilirkişi raporu almak ve tüm belgeler toplandıktan sonra aktüerya raporu almaktır.
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2… nolu soruşturma dosyasının incelenmesinde; ağır kemik kırığı ve hayati tehlike geçirmesine neden olacak şekilde taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma kapsamında şüpheli … hakkında iddianame hazırlandığı, dosyanın Silivri …Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas numarasını aldığı yargılamanın devam ettiği görülmüştür.
…İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün cevabı yazısının incelenmesinde; davalının ekonomik sosyal durum araştırmasının yapıldığı, davacının kaza tarihi itibariyle bankacı olarak 2.700,00-TL maaşla çalıştığı, adına kayıtlı 1 evi olduğunun bildirildiği, davacılardan…hakkında yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasında; şahsın 2002 doğumlu olduğu ve 28.12.2012 tarihinde… Okulunda öğrenci olduğu, herhangi bir gelirinin bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
SGK yazı cevabının incelenmesinde; davacıya dava konusu trafik kazası nedeniyle ödeme yapılmadığının bildirildiği görülmüştür.
Hasar dosyası ve poliçenin incelenmesinde; poliçe tarihinin 11.04.2012-11.04.2013 tarihleri arasını kapsadığı, kazanın 29.11.2012 tarihinde meydana geldiği, kaza tarihi itibariyle davalı şirketin sorumluluğunun olduğu, 29.11.2012 tarihli kazasında…’ün maluliyeti oluştuğu iddiası ile 06.12.2016 tarihinde yapılan başvuruya …sayılı hasar dosyası açıldığı, başvuranın kalıcı maluliyeti oluşmadığından taleplerinin reddedildiği görülmüştür.
Adli Tıp kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan rapordan özetle; davalılardan sürücü …’ın %25 oranında kusurlu olduğu, davacı yaya …’ün %75 oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirmişlerdir.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan maluliyet raporunda özetle; 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre, meslekte kazanma gücü kaybı oranının %9.0 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Aktüer bilirkişisinin 03/11/2020 tarihli 5 sayfadan ibaret rapordan özetle; geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararın 1.582,41-TL, sürekli iş göremezlik dönemine ait %9 maluliyeti ile ilgili maddi zararın 29.672,92-TL olduğu, başvuru tarihine göre sigorta şirketi bakımından temerrüt tarihi 19.12.2016 olarak belirlendiği, araç sürücüsü bakımından temerrüdün 29.11.2012 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, dava dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunulduğunun belirtmiştir.
Bedel artırım dilekçesi; davacı vekilinin 01.01.2021 tarihli dilekçesi ile 200,00-TL olan güç kaybı tazminatı talebini 29.472,92-TL olarak talep sonucunu artırdığını bildirmiş, dilekçesi davalılar tarafına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Temerrüt ve faiz yönünden ise; davaya konu edilen zarar doğurucu haksız fiil, trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Ancak haksız fiil faili olan sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili, araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına alan trafik sigortacısının, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2.maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve sigortacının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafın, davadan önce başvurusunun bulunmadığı durumda ise, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir.
Aynı zamanda söz konusu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına göre davacının alacağının tamamına temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmekte olduğu gibi Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/15535 Esas 2019/7234 Karar sayılı emsal ilamında da belirttiği üzere, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, 29/11/2012 tarihinde davacı sürücünün yaya olan davacıya racı ile çarptığı, diğer davalının sigortacı olduğu, davacının malul kaldığı, davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, mahkememizce tarafların tüm delilleri toplandığı, kusur raporu alınmak üzere Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas dairesine gönderildiği, hüküm kurmaya ve denetime elverişli kusur raporunda davacının %75 davalı sürücünün %25 kusurlu olduğunun bildirildiği, alınan maluliyet raporunun ise yönetmeliğe uygun olduğu, davacının maluliyetinin belirlendiği, dosyanın aktüerya raporu alınmak üzere aktüerya bilirkişisine tevdii edildiği, bilirkişi raporunun kaza tarihi esas alınarak P.M.F.1931 yaşam tablosuna göre düzenlendiği, bu hali ile davacının tazminat talep edebileceği, davacı küçüğün gelir hesabının asgari ücrete göre yapıldığı, davacılar vekilinin rapor doğrultusunda talebini artırdığı, davacıların 06/12/2016 tarihinde sigortaya başvuru yapıldığının bildirildiği, 8 iş günü eklenmek suretiyle davalı sigortanın 19/12/2016 tarihinde temerrüde düştüğü,davalı sürücünün kaza tarihi itibariyle faizden sorumlu olduğu, davanın belirsiz alacak davası olduğu, temerrüt ve kaza tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceği, davacının toplam 300,00-TL bakım, hastane ve ilaç gideri talebi olduğu, mahkememizce son celse davacı vekiline bu talebinin sorulduğu, davacı vekilinin dosyanın mevcut hali ile karar verilmesini talep ettiği, mevcut dosya kapsamına göre davacının bu taleplerinin ispatlanmadığı, bu nedenle davacı…yönünden sürekli iş göremezlik tazminat talebinin kabulü ile sair taleplerinin reddi gerektiği, manevi tazminat talebi yönünden ise, davacı vekilinin talep sonucunu mahkememizin son celsesinde açıkladığı, davacı anne yönünden 15.000,00-TL davalı baba yönünden talebinin 15.000,00-TL olduğu, kaza tarihinin 29/11/2012 tarihinde meydana geldiği, davacı ve davalıların ekonomik sosyal durumları, ülkenin ekonomik durumu, davacının kaza nedeniyle %75 kusurlu olduğu, davalının ise kusurunun %25 olduğu, kusur oranın esas alınması ile davacının yaşadığı olayın ağırlığı nazara alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile, davacı …’ün 29.672,92 TL sürekli işgöremezlik tazminatının davalı sigorta yönünden temerrüt tarihi olan 19.12.2016 tarihinden davalı …’ın kaza tarihi olan 29/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; bakım gideri, hastane gideri, ilaç gideri talepleri yönünden reddine,
2-Manevi tazminat talebi yönünden davanın Kısmen Kabulü ile davacı…yönünden 2.000,00-TL, davacı …yönünden 2.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı…’dan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Maddi tazminat talebi yönünden;
a) Karar tarihi itibari ile alınması gereken 2.026,95-TL harçtan, peşin alınan 105,00-TL harç mahsup edilerek kalan 1.086,90-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
b) Davacı tarafça yatırılan 105,00-TL ıslah harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
c) Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.450,94-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
d) Kabul-red oranına göre davalı sigorta kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 300,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Manevi tazminat talebi yönünden;
a) Karar tarihi itibari ile alınması gereken 102,46-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
b) Kabul-red oranına göre …yönünden; davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesine göre hesaplanan 2.000,00-TL vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine tarafına verilmesine,
c-) Kabul-red oranına göre …yönünden; davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesine göre hesaplanan 2.000,00-TL vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine tarafına verilmesine,
d) Davalı… kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
5-Davacı tarafından yapılan 1.086,86-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 615,40-TL’lik kısmının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Adli Tıp Kurumu’na davacı tarafından yatırılan … numaralı fatura bedeli olan 687,00-TL’nin kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 389,00-TL’lik kısmının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2021

Katip Hakim
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır