Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/725 E. 2023/186 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/725 Esas
KARAR NO : 2023/186 Karar
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 10/08/2017
KARAR TARİHİ : 07/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacının 10.08.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; Rekabet kurulu başkanlığının 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararında, davalı bankanın da aralarında bulunduğu, bir kısım bankaların 2007 ile 2011 yılları arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda anlaşma ve/veya uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı K’nın 4 m. ihlal ettiklerinin tespit edildiği, müvekkil 27.08.2007-07.07.2011 döneminde davalı bankadan 7 adet rotatif ticari kredi kullandığı, bu kredilerin kutlandırımı sırasında yüksek faiz uygulandığı, bankaların kendi aralarında 21.08.2007-22.09.2011 döneminde kurdukları uyum ve eylem birliği içinde hareket ettikleri için müvekkil daha düşük faiz oranıyla kredi kullanma imkanı varken daha yüksek faiz ile kredi kullandığı için zarara maruz kaldığı, davalı banka RKHK 4 m. ihlal ettiği icin 54.021.410,00 TL para cezasına çarptırıldığı, bankaların 2007-2011 döneminde aynı faizi uyguladıkları ve indirime gitmedikleri, davalı bankadan kullandığı krediye yüksek faiz uygulanmak suretiyle zarara uğratıldığı, müvekkilin uğramış olduğu zararın tespiti gerektiği, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hak.K’nun 57. Ve 58 m. göre davalı bankanın müvekkilin zararını tazmin etmesi gerektiği, müvekkilin uygulanan yüksek faiz nedeniyle zararının tespiti ve zararın doğduğu tarihten itibaren şimdilik 3.500,00 TL ticari avans faizi ve müvekkile verilen zararın 3 katı tutarında tazminatın ödenmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı banka vekilinin 27/09/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararının gerekçe gösterildiği, davacının tazminat isteminin zaman aşımına uğradığı, Ankara 2. İdare Mahkemesi kararının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması gerektiği, Rekabet Kurulu Kararında ticari kredilere ilişkin bir tespitin bulunmadığı, raporda konut, ihtiyaç taşıt kredilerine ilişkin tespitlerin bulunduğu ve ticari kredilere ilişkin bir değerlendirmenin yer almadığı, dolayısıyla DEK-dövize endeksli kredilere ilişkin bir tespitinde bulunmadığı, Rekabet kurulu kararında 12 bankanın faiz oranı konusunda uzlaştıklarının somut olarak ortaya konulamamış olduğu, müvekkil bankaya yüklenilen cezayla ilgili olarak bir delilin ortaya konulamamış olduğu, davacı, davasında talep ettiği zararının varlığını ispat edemediği belirtilerek, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Dava, davalı tarafça Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin ihlal edildiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 17/01/2019 tarihli 7 sayfadan ibaret raporunda özetle;Öncelikle davalı bankanın kullandırdığı ticari nitelikli borçlu cari hesap kredisi (rotatif kredi) Rekabet Kurulu Kararı dahilinde değerlendirilmesinin kabulü halinde, davalı bankanın 01.05.2006 -11.03.2009 döneminde ticari nitelikli borçlu cari hesap kredilerine uyguladığı akdi faizin denetlenebilmesi için, Rekabet Kurulu Kararında adı geçen 12 banka dışında kalan diğer bankalar arasından seçilebilecek 12 bankanın 01.05.2006 – 11.03.2009 döneminde ticari nitelikli borçlu cari hesap kredilerine fiilen uyguladıkları akdi faiz oranlarının celp edilmesi halinde ve bunların ortalamasına göre bir mukayese yapılması konuya ayrı bir yaklaşım tarzı getirebilir / kazandırabilir. Davacının çok açık olmamaklta birlikte davasını Rekabet Kurulu Kararının 40. Sayfasındaki “J.2.5 belge 6” adlı bölümde zikredilen tespitlere dayandırmış olduğu anlaşılmaktadır. Rekabet Kurulu Kararının 40, 41, 42 ve 44 sayfalarındaki (13), (14), (15) ve (16) nolu tablolarda davalı bankanın adı geçmektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere bu tablolarda irdeleme konusu krediler sırasıyla konut, ihtiyaç ve taşıt kredileridir. Ancak, davacıya kullandırılan ticari nitelikli borçlu cari hesap kredisi ile Rekabet Kurulu kararının (Tablolar bakımından) dönemsel olarak karşılaştırma olanağı bulunmamaktadır. Bu bakımdan davalı bankanın rekabeti engellediği gerekçesiyle maddi cezaya maruz kalmış olması demek, davacıya kullandırılan krediye yüksek faiz uygulandığı anlamına gelmemektedir. Rekabet Kurulu Kararının, bankaların 21.08.2007-24.10.2011 tarih aralığını kapsayan dönemde herhangi bir tarihte ya da dönemde lokal olarak herhangi bir kredi işlemine, hizmete ya da vadeli mevduata uygulanan faize dayandırılmış olduğu nazara alındığında, incelemeye tabi tutulan 12 bankanın inceleme döneminin bütününde kullandırdıkları kredilere yüksek faiz uyguladıkları gibi bir sonuca varmak kanımızca son derece hatalı bir yaklaşım tarzı olduğu düşünülmektedir. Kanımızca piyasada bu yönde yaygın görüşün ve bir algının hakim olduğunu görmek mümkündür. Bu durum neticeten Rekabet Kurulu Kararının içerik itibariyle yeterince anlaşılamadığını görüş ve kanaatinde raporunu sunmuştur.
Bilirkişinin düzenlediği 09/12/2019 tarihli 12 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davalı banka tarafından davacı şirkete borçlu cari hesap kredisi ve taksitli ticari kredi kullandırılmış olduğu, kredilerin kullanıldığı tarihlerin 01.05.2006- 07.03.2009 tarihleri arasında olduğu dikkate alındığında Rekabet Kurulu kararına konu edilen işlemlerin yapıldığı 21.07.2007-22.09.2011 dönemi içerisinde olduğu, Rekabet Kurulu’nun 08.03.2013 tarihli Kararında, bireysel nitelikteki “konut, ihtiyaç ve taşıt kredisi” inceleme konusu yapılmış, “ticari kredi” konusunda bir görüşe yer verilmemiş olduğu, Rekabet Kurulu’nun 08.03.2013 tarihli kararında 4054 sayılı Kanunun 4. maddesini ihlal eden bankalar arası uzlaşmanın aynen “(173-)Bu çerçevede, Belge 6 da belirtildiği şekilde … ile birlikte …, … BANKASI, … ve … konut, ihtiyaç ve taşıt kredisi faiz oranlarında artış yapmak üzere uzlaştıkları ve bu artışı her üç kredi türünde de gerçekleştirdikleri kanaatine ulaşılmıştır..” şeklinde olup, Karar’da bireysel nitelikli krediler inceleme konusunu oluşturmakta ve ticari kredilerin incelemede yer almamış olduğu, … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından benzer dava için verilen red kararının, … Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2018/… E. 2019/… K. 15.01.2019 tarihli kararı ite , “..Rekabet Kurulu kararında, bankaların yüksek faiz belirledikleri tespit edilen kredilerin, tüketici kredileri olduğu, ticari kredilerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği…” gerekçesi ile ilk derece mahkemesinin kararını onanmış olduğu, Davacının çok açık olmamakla birlikte davasını Rekabet Kurulu kararının 40. sayfasındaki “J.2.5 belge 6” adlı bölümde zikredilen bireysel nitelikli kredilere ilişkin tespitlere dayandırmış olduğu, Rekabet Kurulu kararının 40, 41, 42 ve 44 sayfalarındaki (13), (14), (15) ve (16) no.lu tablolarda yer alan konut, ihtiyaç ve taşıt kredilerinde davalı bankanın adı her ne kadar geçmekte ise de, davacıya kullandırılan borçlu cari hesap ve taksitli ticari kredinin inceleme konusu dışında kalmış olması nedeniyle Rekabet Kurulu kararının dönemsel olarak karşılaştırma olanağı bulunmadığı, bu bakımdan davalı bankanın bireysel krediler rekabeti engellediği gerekçesiyle idari para cezasına maruz kalmış olması demek, davacıya kullandırıları ticari krediye yüksek faiz uygulandığı anlamına gelmediği, Raket Kurulu kararının, bankaların 21.08.2007-24.10.2011 tarih aralığını kapsayan dönemde lokal olarak bireysel kredilere ya da kamuya ait vadeli mevduata uyguladıkları faize dayandırılmış olduğu nazara alındığında, incelemeye tabi tutulan 12 bankanın inceleme döneminin bütününde kullandırdıkları tüm kredilere yüksek faiz uyguladıkları gibi bir sonuca varılması mümkün olmadığı, davacı şirketin davalı bankadan kullandığı kredinin ticari nitelikli olduğu gözönüne alındığında, yeni TTK’nun 8 m. hükmü uyarınca Rekabet Kurulu kararında yer almayan ticari nitelikli krediler 4054 sayılı Kanun’un 4. madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, görüş ve kanaatinde raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davacı tarafından, davalı bankadan 3 aylık dönemlerde rotatif olarak yenilenen kredi kullandığı, davalı bankanın 2007 ile 2011 yılları arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda 11 banka ile anlaşma ve uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı K’nın 4 md. ihlal ettiğini, bun nedenle uğranılan zararın tespit edilerek, zararın 3 katı kadar tazminatın her bir kredi için kredi kullanım tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkememizce alınan 17/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere “Davacıya kullandırılan ticari taşıt kredisi ile Rekabet Kurulu kararının dönemsel olarak karşılaştırma olanağı bulunmamaktadır. Bu bakımdan davalı bankanın rekabeti engellediği gerekçesiyle maddi cezaya maruz kalmış olması demek, davacıya kullandırılan krediye yüksek faiz uygulandığı anlamına gelmez. Diğer yandan yeni TTK’nun 8 m. hükmü uyarınca ticari nitelikli kredilerin bahse konu Rekabet Kumlu Kararına konu edilmesinin bir çelişki olacağı düşünülerek, dava konusu kredinin ticari nitelikli kredi olması nedeniyle, 4054 sayılr Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 4 m. kapsamında değerlendirilemez.” mahkememizce alınan 09/12/2019 tarihli bilirkişi raporu ile de dava konusu kredinin ticari kredi olduğu, ticari kredilerin rekabet kurumu kararına konu edilmediği yönünde görüş bildirdiği, dava konusu krediler yönünden haksız rekabet şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur (Aynı yönde bakınız; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/1496 Esas, 2020/163 Karar sayılı ilamı. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/1213 Esas, 2019/7738 Karar sayılı ilamı. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4091 Esas, 2022/8008 Karar sayılı ilamı. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/6115 Esas, 2022/8091Karar sayılı ilamı KYB.).
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın reddine,
2-179,90-TL karar harcının peşin alınan 59,78-TL den düşümü ile kalan 120,12-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına
3-Davalı tarafından yapılan 51,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 3.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır