Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/586 E. 2018/564 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/607 Esas
KARAR NO : 2018/576

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/07/2017
KARAR TARİHİ : 11/05/2018

Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, 15/11/2003 düzenleme tarihli ve 05/02/2004, 05/05/2004, 05/06/2004, 05/07/2004 vade tarihli 4 adet bononun her birinde miktarın 1530 TL olmasına rağmen davalının senette tahrifat yaparak her bir senede 11530 TL üzerinden olmak üzere toplam 46.120 TL üzerinden İstanbul 8. İcra Müdürlüğü’nün 2004/11289 Esas sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine takip başlatıldığını, ancak .. 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı mahkumiyet kararı ile davalının senette tahrifat yaparak “1” rakamının senetlere sonradan eklendiğinin sabit olması nedeniyle mahkum edildiğini ve mahkumiyetin kesinleştiğini, ancak buna rağmen davalının icra dosyasını yeniden canlandırarak örnek 103 davetiye tebliği yoluna gittiğini, kalan bakiye bedel yönünden ise araç alım satımının gerçekleşmemesi nedeniyle bedelsiz kaldığını belirterek borçlu olmadığının tespiti ile asgari %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, talebin zaman aşımına uğradığını, konuya ilişkin icra mahkemesince verilmiş karar olduğundan kesin hüküm itirazlarının bulunduğunu, davacının borcunu ikrar ettiği ve kesin hükme dayanan 6.120 TL bedel üzerinden takibe devam edildiğini, dolayısıyla toplam takip miktarı üzerinden dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, kendilerince takibe kesin hükümle tespit edilmiş olan 6.120 TL bedel üzerinden devam edilmesi nedeniyle kötü niyetlerinin bulunmadığını belirterek davanın reddini ve asgari %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, İİK’nın 72. maddesi uyarınca bononun bedelsizliğine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
… 5. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı, 03/06/2008 tarihli mahkumiyet kararında davalı …’un huzurdaki takibe ve davaya konu bonolardaki 1.530,00 TL tutarlı rakamın 11.530,00 olarak değiştirilerek icraya konulduğu ve bu şekilde resmi evrakda sahtecilik suçunu işlediği sabit görülmüş ve hapis cezası ile tecziyesine karar verilmiştir. Ceza mahkemesinin iş bu kararı Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2010/14946 Esas, 2013/151 Karar sayılı 08/01/2013 tarihli ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
Davalı vekili savunmasında 40.000,00 TL üzerinden takibe devam edilmediğini, davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığını savunmuş ise de, ceza mahkemesi kararı ile sahteliği sabit olan senetler yönünden özellikle 40.000,00 TL tutar yönünden her zaman icra tehditinin bulunması nedeniyle hukuki yararın olmadığından söz edilemeyecektir. Kaldı ki 08/06/2017 tarihli İİK 103 maddesi uyarınca düzenlenen davet kağıdında borç miktarı 593.174,16 TL olarak belirtilmiştir. Ayrıca, senetlerin üzerine 40.000,00 TL bedel yönünden iptal kaşesi ya da şerhi vurulduğu da anlaşılamamaktadır. Senetler bu haliyle her daim takibe koyulmaya elverişlidir. Dolayısıyla, ceza mahkemesi kararına dayalı olarak menfi tespit isteminde davacı taraf haklıdır. Yine sahte senede binaen takip başlatıldığı, davalı sanık ve lehtarın sahteliğini bilerek icraya koyduğu belirgin olmakla 40.000,00 TL yönünden kötü niyet tazminatına da hükmedilmesi gerekmiştir.
Bir diğer uyuşmazlık, kalan bakiye bedel yani 4×1.530,00 = 6.120,00 TL miktar yönünden söz konusu bonoların bedelsiz kalıp kalmadığı noktasında düğümlenmektedir. Davacı taraf araç alımına binaen senetin verildiğini, ancak aracın geri iade edildiğini bildirmiştir. Oysa ki, senetlerde nakden ahzolunmuştur kaydı mevcuttur. Burada senette yazan nakden kaydının aksi iddia edilerek senedin talili söz konusu olup, davacı yan senetteki bu nakden kaydının aksini iddia etmekle, karşılığında mal aldığını ve iade ettiğini belirtmekle ispat külfetini üzerine almıştır. Bir başka söyleyişle, araç alım ilişkisine dair vakıaları, aracı aldığını ancak sonradan iade ettiğini davacının parasal sınır itibariyle HMK’nın 200. maddesine göre usulüne uygun yazılı delillerle ispat etmesi zorunludur. Ancak davacı yanca bu yönde bir delil sunulmamıştır. Zira delil listesinde temel ilişkiyi belirtir ve hükümden düşürür herhangi bir bilgi ve belgeye de dayanılmamıştır. Öte yandan, davalı tarafın da araç alım satım ilişkisi kabulünde değildir. Davacı vekili, kesinleşen ağır ceza mahkemesi kararında dinlenen tanıklardan …’nun beyanı uyarınca araba alım satım ilişkisi bulunduğundan bahisle, resmi evrakta sahtecilik eyleminin kesinleştiğini, ceza mahkemesinin bu belirlemesinin hukuk mahkemesini de bağlayıcı olduğunu savunmuştur. Ağır ceza mahkemesinin yargılama konusu evrakta sahteciliğe ilişkin olup, temel ilişki yönünden özellikle tanıklardan salt birinin sözlü ifadesine dayalı olarak yapmış olduğu belirleme ve karardaki gerekçe mahkememizi bağlayıcı nitelikte değildir. Zira, ceza mahkemesinin kesinleşmiş mahkumiyet hükmü ve buna ilişkin belirlediği maddi vakıalar kural olarak hukuk mahkemesini bağlayıcı nitelikte ise de, bu husus iddianame ve salt ceza davasına konu sahtecilik ve tahrifat eylemlerine şamil olmak üzere geçerlidir. Ceza mahkemesinin ceza yargılamasındaki görevi taraflar arasındaki araç alım satımı yönünden saptama yapmak değildir. Dolayısıyla, dinlenmiş dört tanıktan sadece birisinin araç alım ilişkisinden bahsetmesi ve ceza mahkemesince gerekçesinde sahtecilik eylemi anlatılırken, bu beyana atıf yapılması HMK’nın 200. maddesi ile senetteki nakden kaydının talil edilerek malen kaydına çevrilmesi ve yazılı delille davacının ispat külfetinin üzerinde olması kuralını bertaraf edemeyecektir.
Sonuç olarak; sahteliği kesinleşmiş 40.000,00 TL tutar yönünden yukarıda açıklandığı şekilde davanın kabulü, tahrif edilmeyip her iki tarafın kabulünde halen ayakta ve geçerli olan kısmi meblağ yönünden ispat hukuku ilkeleri, senedin talili nedeniyle ispat külfetinin yer değiştirerek davacıda olması ve bu yönde yazılı belge getirilememesi nedeniyle ispatlanamayan davanın reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-… 8. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takip dosyasına dayanak teşkil eden 4 adet bonodaki toplam 40.000,00 TL tutar yönünden davacının davalıya İİK’nın 72 maddesi uyarınca borçlu olmadığının tespitine,
2-Geri kalan kısım 6.120,00 TL yönünden davanın reddine,
3-Sahteliği sabit olan senet tutarları yönünden davalı taraf takibe geçmekte kötü niyetli olduğundan İİK’nın 72/5 maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak %20 oranında 8.000,00 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Mahkememizin 14/09/2017 tarihli kararı ile 6.120,00 TL tutarlı bedel üzerinden vezneye yatan paranın alacaklıya ödenmemesine dair tedbir kararı verilmiş ise de bu yönden İİK’nın 72/3 maddesine göre tedbir kararının infaz edildiği icra dosyası kapsamından anlaşılamadığından davalı lehine tazminata hükmolunmasına yer olmadığına,
5-Alınması gereken 2.732.40 TL harçtan peşin alınan 945.46 TL harcın mahsubu ile, bakiye 1.786,94 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından sarfedilen, 945.46 TL peşin harç, 31.40 TL başvuru harcı, 4.60 TL vekalet harcı olmak üzere cem’an 981.46 TL’den ibaret harcın davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 4.750,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 2.180,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
9-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen, 165.00 TL posta ve tebligat masrafından ibaret yargılama giderinin kabul ve ret oranları nazara alınarak 119.30 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekilleri yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.11/05/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*