Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/552 E. 2018/1117 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/552
KARAR NO : 2018/1117
DAVA : Borçtan Kurtulma Davası
DAVA TARİHİ: 12/06/2017
KARAR TARİHİ: 22/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Borçtan Kurtulma Davası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin diğer borçlu …Medya’nın hissedarları olduğunu, bu firmanın reklam sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkillerinin alacaklı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, takibe konu alacak miktarının 3.853.305,51-TL olduğunu, takip dosyasında iki adet faktoring sözleşmesinin mevcut olduğunu, bu sözleşmelerin tutarının 943.715,00-TL ve 1.000.000-TL bedelli olduğunu, dava dışı … ile alacaklı arasında başka bir sözleşmenin mevcut olmadığını, takibe mesnet gösterilen faktoring sözleşmeleri kapsamında yapılmış bir faktoring işleminin de olmadığını, …Medyanın müşterilerinin reklamlarını …, …, …, …A.Ş. vb. şirketlerde yayınlattığını, ancak ödemelerin yapılmaması üzerine bu şirketlerin alacaklarının davacı şirkete temlik etmiş olduğunu, dava dışı şirketin faturaları tebliğ aldığında fatura üzerindeki şerhe uyarak faturaya konu alacağı temlik alan … Faktöring’e fatura üzerindeki rakam miktarından keşidecisi kendisi, lehdarı … olan çekler düzenlediğini, 2016 senesi ortasında yaşanan sıkıntı sebebiyle bu çeklerin ödenemediğini, dava dışı …Medya firmasının davalı … firmasına bir faktoring sözleşmesinden borcunun bulunmadığını, dava dışı … Medyanın davalı faktöringe değil, faktoring müşterilerine borcunun olduğunu beyanla neticeden davanın her bir müvekkili için ayrı ayrı kabulüne, icra takibinin davacı müvekkilleri bakımından iptaline, icra takibinden dolayı müvekkillerinin uğradığı zararın davalıdan ayrı ayrı tahsiline, bu tahsil edilecek miktarın kanun gereği takibe konu alacağın %20 sinden az olmamak üzere tayinine, vekalet ücreti, yargılama harç ve masraflarının davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davacılar aleyhine açılan davaların konusu ve tarafları aynı olması nedeniyle usul ekonomisi gereğince huzurdaki davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirket ile dava dışı …Medya arasında faktoring sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye davacıların kefil olduğunu, somut olayda davacıların müşterek ve müteselsil kefili olduğu …Medya ile davalı arasında akdedilmiş faktoring sözleşmelerinin olduğunu, bununla birlikte müvekkili ile dava dışı şirketler arasında ayrı ayrı akdedilen faktoring sözleşmeleri ile temlik alınan faturalar nedeniyle dava dışı …Medya şirketinden 3.853.305,51-TL Alacaklı durumda olduğunu, davacıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile asıl borçlu şirket gibi borçtan sorumlu olacağını, müvekkili şirketçe kendisine borcu bulunan …Medyanın vadesinde borçlarını ödememesi nedeniyle kefil olan davacılar ile birlikte aleyhlerine icra takibi yapıldığını, müvekkili ile davacılar arasında “alarak temlikinden” dolayı bir borç bulunduğunu, davacıların temlik alınan faturalardan dolayı müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfati ile müvekkili şirkete borçlu olduğunu, temlik alınan faturalar gereğince 3.853.305,51-TL davacıların iş bu borçtan dolayı sorumluluğu imzalanmış olan sözleşmelerden kaynaklanan kefalet sorumluluğu olduğunu beyanla davanın usulü itirazları kapsamında İstanbul Anadolu … Asliye Hukuk Mahkemesi … E. ve İstanbul Anadolu … AHM … E. sayılı dosyalarında derdest olması nedeniyle reddine, derdestlik itirazlarının yerinde görülmemesi halinde HMK 166 md. gereğince tefriki ile her bir davacı için daha önce aleyhine açılan dava ile birleştirilmesine, davacı …’ın müvekkiline 1.943.715-TL ve davacı …’ın müvekkiline 943.715-TL müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile bulunmaları nedeniyle davalarının reddine, dava değerinin %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatı ödemeye hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacılara yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Dava menfi tespit istemine dairdir.
İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasında borçlu …Şti ile birlikte davacılar …ve … hakkında da faktoring sözleşmeleri ve muhtelif fatura alacaklarına dayalı olarak ilamsız takip yapılmıştır. Takibe dayanak belge olarak davalı ile dava dışı … Şti arasında yapılmış iki faktoring sözleşmesi ve ayrıca …, …, …, …, …, …, …, …, … şirketleri tarafından düzenlenen faturalar gösterilmiştir.
Öncelikle takibe dayanak borcun kaynağı sözleşmelerin belirlenmesi gerekmektedir. Takibe konu borcun esas kaynağı olan sözleşmeler davalı şirket ile dava dışı …, …, …, …, …, …, …, …, … şirketleri arasında dava dışı … Şti’den olan alacakların faktoring ile devrine ilişkin sözleşmeler olduğu açıktır.
Dava dışı … Şti ile davalı şirket arasındaki faktoring sözleşmelerinin de takip dayanağı yapılmasının nedeni ise, davalı şirket ile dava dışı …, …, …, …, …,…, …,…, … şirketleri arasında yapılan ve dava dışı … Şti’den olan alacakların faktoring yoluyla davalıya devrine ilişkin faktoring sözleşmesindeki borçlara davacıların Dava dışı … Şti ile davalı şirket arasındaki faktoring sözleşmelerindeki kefalet şartları nedeniyle kefil olduklarına dayanak yapmak içindir.
Ancak dava dışı … Şti ile davalı şirket arasındaki faktoring sözleşmelerindeki kefalet şartlarındaki “…faktoring sözleşmesi kapsamında imza attığımız tarihten önce doğmuş borçları da dahil olmak üzere ve sözleşmeden doğan tüm borçlarını kapsamak üzere” ibareleri irdelendiğinde takibin davacılara yöneltilmesi nedeninin; kefalet şartındaki “sözleşmeden doğan tüm borçlarını kapsamak üzere” ibaresinin olmadığı, “…faktoring sözleşmesi kapsamında imza attığımız tarihten önce doğmuş borçları da dahil olmak üzere” ibaresinin olduğu; bu ibare gereğince davacıların Dava dışı … Şti borcundan sorumlu olabilmesi için 02.06.2014 ve 11.06.2014 tarihinden önce doğrudan-alacağın devri yoluyla veya faktoring ile dava dışı …Şti’den davalı şirketin alacaklı olması gerektiği; ancak takibe konu …, …, …, …, …, …, …, …,… şirketlerinin alacaklarının davalı şirkete faktoring yoluyla devrinin iş bu iki kefalet şartından sonra yapılması -davalının alacaklı sıfatının önce değil daha sonra doğması- nedeniyle takibe konu borçların bu kefalet şartı kapsamında kalmadığı anlaşılmış ve tüm bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar dava dilekçelerinde kötüniyet tazminatı talep etmiş olmakla, bu istem hususunda yapılan değerlendirmede;
Bilindiği üzere kötüniyet tazminatı 2004 sayılı Yasanın 72/5.maddesinde “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” şeklinde düzenlenmiş olup, anılan hüküm uyarınca menfi tespit davasının kabulü halinde davacı borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için gereken şartlar 1-talep şartı 2-icra takibinin haksız ve kötüniyetle yapılmış olmasıdır. Takibin haksız ve kötüniyetle yapıldığının ispatlanması gerekir. Davalı alacaklının haksız bulunması tek başına yeterli olmayıp maddede açıkça yazıldığı üzere icra takibinin kötüniyetle yapılmış olduğunun da anlaşılması, ispat edilmesi gerekir. Somut durumda, her ne kadar Mahkememizce, davacıların davasında haklı olduğu eş söyleyişle davalının haksız olduğu kanaatine varılmış ise de tek başına haksız olması aynı zamanda kötü niyetli olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Somut dosya kapsamında, davalının kötüniyetli olduğuna dair delil ve ispat bulunmamaktadır. Davalı, sözleşmeler gereğince davacıların da sorumlu olduğu kanaatindedir ve hukuki kanaat kötüniyet olarak yorumlanamaz; Mahkememiz gerekçesi ile davalı savunması hukuki kanaat ve sonuç olarak ayrışmaktadır ve davalının, davacıların borçlu olmadıklarını bile bile hareket ettiğine dair bir delil bulunmamaktadır. Davalı takipte de dava da davacıların borçlu olduklarını savunmaktadır. Somut durum itibari ile salt takip yapılması ve salt davanın kabulüne karar verilmesi davalının kötüniyetli olduğu sonucunu doğurmayacağından ve dahası davalının kötüniyetine dair davacı tarafça bir ispat gerçekleştirilmiş olmadığından kötüniyet tazminatı istemi yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM :Yukarıda ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile davacıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı icra dosyasında yürütülmekte olan, takip ve bu takibe dayanak belgeler nedeniyle borcunun bulunmadığının tespitine,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 197.240,34-TL ilam harcından peşin alınan 16.116,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 181.124,04-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 16.116,30-TL peşin harç ve 31,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 16.147,70-TL’nin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
5-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 93.511,45-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 937,50-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere esasa ilişkin olarak oybirliğiyle, kötü niyet tazminatına ilişkin Başkan …’in muhalefeti ve oy çokluğuyla; esasa ilişkin Üye …’ün muhalefeti ve oy çokluğu ile verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.
Başkan
(MUHALİF)
Üye
Üye …
Katip …
MUHALEFET ŞERHİ
Kefalet şartına ve takibe konu …, …, …,…, …, …, …, …, … şirketlerinin alacaklarının davalı şirkete faktoring yoluyla devrinin iş bu iki kefalet şartından sonra yapılması nedeniyle takibe konu borçların kefalet şartı kapsamında kalmadığının açık olmasına göre göre davalı alacaklının kötü niyeti sabit olmakla kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bu açıdan karara muhalifim.
Başkan
MUHALEFET ŞERHİ
Kararın Gerekçesine İlişkin
Her ne kadar sayın çoğunluk gerekçesinde dava dışı …. Şti ile davalı arasındaki faktoring sözleşmelerinin takip dayanağı yapılmasının nedeninin, davalı şirket ile dava dışı şirkeler arasında yapılan ve dava dışı … Ltd. Şti’den olan alacakların faktoring yoluyla davalıya devrine ilişkin faktoring sözleşmesindeki borçlara, davacıların dava dışı … Şti ile davalı şirket arasındaki faktoring sözleşmelerindeki kefalet şartları nedeniyle kefil olduklarına dayanak yapmak olduğu ve dava dışı … Şti ile davalı arasındaki faktoring sözleşmelerindeki kefalet şartlarındaki “…faktoring sözleşmesi kapsamında imza attığımız tarihten önce doğmuş borçları da dahil olmak üzere ve sözleşmeden doğan tüm borçlarını kapsamak üzere” ibareleri irdelendiğinde takibin davacılara yöneltilmesi nedeninin; kefalet şartındaki “sözleşmeden doğan tüm borçlarını kapsamak üzere” ibaresinin olmadığı, “…faktoring sözleşmesi kapsamında imza attığımız tarihten önce doğmuş borçları da dahil olmak üzere” ibaresinin olduğu belirtilmiş ise de dava dosyasında ve takip dosyasında davalının bu yönde bir savunması bulunmadığı, takibe dayanak sözleşmelerin açık ve net bir şekilde davalı ile …şirketi arasında akdedilen ve davacıların da kefil olarak imzalarının bulunduğu sözleşmeler olduğu, ne var ki borcun, davalı ile dava dışı şirketler arasındaki sözleşmelerle, dava dışı …şirketinin temlik alınan borcundan kaynaklandığı, bu hususun hem davalı beyanlarında açıkça belirtildiği hem de bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği, davalının davacılara yönelme nedenine dair sayın çoğunluğun tespitindeki gibi bir iddia ve savunması bulunmadığı, bu doğrultuda davalının …şirketi ile imzalanan sözleşmedeki davacıların kefalet beyanına atıf yapan bir savunması bulunmadığı, aksine davalının ön inceleme ara kararları uyarınca sunduğu 19/03/2018 teslim tarihli yazılı beyanında takip dayanağını …şirketi ile imzalanan sözleşme olarak açıkladıktan sonra bu sözleşmenin 5.maddesine atıf yaparak alacaklarının tahsilini talep hakkı tanıdığını savunduğu, yani davalının davacılara başvurmasına gerekçe olarak, çoğunluk görüşünün aksine, …ile akdettiği sözleşme ve bu sözleşmenin 5.maddesini dayanak gösterdiği, anılan maddenin incelenmesinde …’nin bu sözleşme nedeni ile oluşacak borcuna ilişkin …’nin vereceği teminatı konu aldığı, yani anılan maddenin sözleşme ve dava dışı kişilerle davalı arasında akdedilen sözleşmelerden doğacak alacaklara ilişkin olmadığı gibi kefillerin sorumluluğuna da ilişkin olmadığı, dolayısı ile davalının davacı kefillere başvurmasına davada dayanak yaptığı hususun haklı neden olmadığı, bu itibarla davacıların davalarında haklı olduğu; öte yandan davacıların kefil olarak imzalarının bulunduğu ve davalı ile …şirketi arasında akdedilen sözleşmelerdeki el yazılı kefalet beyanlarının incelenmesinde “müşteriniz ….Şti’nin sözleşmesi kapsamında imza attığım tarihten önce doğmuş borçları da dahil olmak üzere ve sözleşmeden doğan tüm borçları kapsamak üzere ” denildiği, burada davacıların, …ile akdedilen sözleşme kapsamındaki borçlarına ve …nin sözleşmeden doğan borçlarına kefil oldukları, …’nin sözleşme kapsamında olmayan, dava dışı üçüncü kişilere olan borçlarına bu kefalet kapsamında kefil olunmadığı, aksinin kefalet beyanında da sözleşmeden de çıkarılamadığı, şayet davalı, kefillerin, sözleşme akidinin sözleşme dışı üçüncü kişilere yine sözleşme dışında olan borçlarından da sorumlu olmasını istiyor ise bunun kefalet beyanında açıkça, yoruma ve tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirtilmesi gerektiği, kefaletin kapsamının yorum yolu ile genişletilemeyeceği, tacir olan davalının bu hususu göz ardı etmemesi gerektiği, sonuç olarak, takip dayanağının …ile imzalanan sözleşme olduğu, davalının davacılara başvurusuna kefalet beyanını değil Sözleşmenin 5.maddesini dayanak yaptığı, bu maddede kefillerin sorumluluğunun değil, …nin kendi sözleşmesi kapsamındaki borcuna teminatın düzenlendiği, kefillerin kefalet beyanında da …nin sözleşmeden kaynaklanan borcuna kefil oldukları, dava ve sözleşme dışı üçüncü kişiye olan …şirketi borcuna kefil olmadıkları, dolayısı ile takip konusu borç için davacıların kefaletinin bulunmadığı, takip konusu borca dayanak gösterilen liste halinde sunulan ve davalıyı bağlayan, fatura tarihleri ve vade tarihleri açıkça gösterilen borç dayanağı tarihlerinin de davacıların kefaletinin bulunduğu sözleşmeden önce değil sonra olduğu, davanın bu nedenlerle kabul edilmesi gerektiği kanaati ile sayın çoğunluk gerekçesine katılmamaktayım.
Üye