Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/521 E. 2022/736 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/521 Esas
KARAR NO : 2022/736

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/06/2017
KARAR TARİHİ : 12/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 21.10.2015 tarihinde malzeme satın alma sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca; davalının ana yüklenicisi olduğu Kırıkkale …Projesi için USD üzerinden davalıya sandviç kaplama malzemesi satıldığını, işbu anlaşmadan kaynaklı müvekkilinin davalıdan 16.431,24 USD alacağı kaldığını, tarafların ayrıca 27.10.2015 tarihinde, davalının ana yüklenicisi olduğu Kırıkkale…şahtiyesi için montaj satış sözleşmesi imzalandığını ve sözleşme uyarınca müvekkili ilgili şantiyede davalı için sandviç panel çatı ve cephe malzeme ve aksesuar montaj işi, mühendislik hizmetlerini üstlendiklerini, işbu sözleşme uyarınca da müvekkili davalıdan 169.713,14-TL alacağı kaldığını, ancak ilgili tutarların müvekkiline ödenmediğini, davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı haksız olarak icra dosyasına itiraz ettiğini, takibin durduğunu bu nedenlerle itirazın iptaline, davalının 3. şahıslardaki hak ve alacakları ile varsa menkul ve gayrimenkulleri üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde, her ne kadar müvekkili şirket ile davacı arasında bir takım ticari işlemlerin gerçekleştiği iddia edilmiş ise de, taraflar arasında müvekkil şirketi bağlayıcı herhangi bir sözleşme akdediliğini, müvekkiline sözleşme veya fatura tebliğ edilmediğini, dolayısı ile müvekkili şirketin taraf olduğu iddia edilen sözleşmeler varsa da, bu sözleşmeler şirketi temsile yetkili kişilerce imzalanmadığını, müvekkili davacı taraf ile herhangi bir sözleşme akdetmediğinden taraflar arasında herhangi bir mal ve hizmet alım satımı meydana gelmediğini, bu nedenle davacının taraflar arasında mutabakat sağlandığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, kaldı ki; davacı tarafından yerine getirilmesi gereken yükümlülükler tam ve zamanında yerine getirilmediğini, kendi edimini gereği gibi ifa etmeyen davacının karşı taraftan alacak talep edemeyeceğini, ihtiyati haciz talebine ilişkin olarak huzurdaki davada, davacının dava dilekçesinde yer verdiği iddialar, esas yönünden incelemeyi ve yargılamayı gerektirdiğini, müvekkili şirket halen ticari faaliyetine devam etmekte, herhangi bir mal kaçırma vs. girişiminde bulunmadığını, bu nedenle taşınır, taşınmaz malları ile 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesi talebinin reddine karar verilmesini, tüm bu açıklanan nedenlerle davacı ile akdi bir ilişkisi bulunmayan akdi ilişkinin varlığını hiçbir surette kabul etmeyen müvekkili aleyhine ikame edilen işbu davanın reddine, karşı taraf aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasının aslı getirtilerek, dosya kapsamına alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının İstanbul … İcra Dairesinin …Esas sayılı takip dosyasında fatura, cari hesap ve sözleşmeden kaynaklanan 16.431,24 USD ve 169.713,14-TL asıl alacak üzerinden takip yapıldığı, ödeme emrinin 07/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 9/02/2017 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Talimat mahkemesince aldırılan Mali Müşavir bilirkişinin 18/05/2018 tarihli raporunda özetle; Davacının ticari defterleri incelenmiş, defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yaptırıldığı ve defterlerin usulüne uygun tutulduğu görülmüş, davacı ile davalı arasında 21/10/2015 tarihli malzeme alım satım sözleşmesi ve 27/10/2015 tarihli montaj satış sözleşmesi kapsamında, Ekim 2015 tarihinde başlayan ve 23.11.2016 tarihinde sona eren bir ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafın takip konusu yapmış olduğu faturalar, cari hesap ekstresi ve sözleşmelerden kaynaklı 16.431,24 USD Asıl Alacak ve 169.713,24-TL’nin takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olduğu, %20 kötü niyet tazminatı hususunun değerlendirtmesinin Sayın Mahkemenin takdirlerinde olduğu” sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişinin 24/06/2019 tarihli raporunda özetle; Mahkeme inceleme ve denetimine bağlı bilimsel ve hüküm kurmaya elverişli rapor yazılabilmesi için, öncelikle, Sayın Mahkemenizin de uygun bulması halinde, 18.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda sadece davacının, defter kayıtları değerlendirilmiş ancak davacının defter kayıtlarının dayanağı oları faturalar ve ödeme belgelerinin de (faturaların tebliğ ile irsaliye bilgileri vb. hususların) değerlendirilmesi için bilirkişiden ek rapor alınmak üzere ilgili Mahkemeye talimat yazılması gerektiği, taraflar arasındaki iş ve işlemlerin dolaylı olarak inşaat işleri ile inşaat işlerine bağlı montaj iş ve işlemlerinin uzantısı olduğundan, dosyaya İnşaat Mühendisi bilirkişi atanması, tarafların vergi dairesine müzekkere yazılarak 2015 – 2016 yıları BA-BS (sadece taraf mükellef şirketlerin birbirine düzenlendiği faturalarla sınırlı olmak üzere) bildirim formlarının dosyaya celp edilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
İnşaat Mühendisi ve Mali Müşavir bilirkişinin 17.12.2021 tarihli raporunda özetle; Bakırköy… İcra Müdürlüğü …E. sayılı İtirazın iptali davasına konu icra takip dosyasının borcunun takip tarihi itibariyle 151.667,42 TL + 9.726,77 USD olduğu, davalının, “USD alacak (16.431,24USD) için takip tarihinden itibaren işleyecek USD Mevduata kamu bankalarınca fiilen uygulanan azami yıllık faiz ve değişen oranlardaki faizi ile birlikte tahsiline, Türk Lirası alacak (169,713.14 TL) için takip tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsili,” talebinin 3095 sayılı yasaya uygun olduğu, teknik inceleme için dosyaya herhangi bir bilgi ve belge sunulmamış olduğu tespit ve görüşüne varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında imzalanan 21/10/2015 tarihli malzeme alım satım sözleşmesi ve 27/10/2015 tarihli montaj satış sözleşmesi nedeniyle teslim edilen malzemelerin davalı tarafça bedellerinin ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında İstanbul 21. İcra Müdürlüğünün 2017/6833 takip sayılı dosyasında yapılan ilamsız takibe davalının itirazı nedeniyle takibin durması sonucu açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. Md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca, faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği,bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında 21.10.2015 tarihli Malzeme Alım Satım Sözleşmesi ve 27.10.2015 tarihli Montaj Satış Sözleşmesi kapsamında, Ekim 2015 tarihinde başlayan ve 23.11.2016 tarihinde sona eren bir ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu, davacının alacağın tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, mahkememizce tüm delillerin toplandığı, dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için talimat mahkemesince bilirkişi raporu aldırıldığı, defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yaptırıldığı ve defterlerin usulüne uygun tutulduğunun görüldüğü, davacı tarafın takip konusu yapmış olduğu faturalar, cari hesap ekstresi ve sözleşmelerden kaynaklı 16.431,24 USD asıl alacak ve 169.713,24-TL’nin takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olduğunun iddia edildiği, ancak faturaların irsaliyeli fatura olmayıp mal teslimine dair kayıt içermediği, mahkememizce davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, en son sunulan heyet raporu ile davalının 2015 ve 2016 yılı defter kayıtlarına göre, taraflar arasından 03.12.2015 tarihinden, 23.12.2016 tarihine kadar yapılan ticari işlemlere göre, davalının, davacıya 9.726,77 USD ve 151.667,42-TL borcunun bulunduğu, davalının ticari defterlerinin bu kayıt kadarıyla davacı defteri ile uyuştuğu, davacının fazlaya ilişkin iddiası yönünden alacağın varlığını ispatlayamadığı, salt faturanın mal veya hizmet teslimini ispata yeter derecede olmadığı, bu nedenlerle davalının defterine yansıdığı kadarıyla davanın kısmen kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
İcra İnkar Tazminatı yönünden; dava konusu fatura alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, kısmen kabul edilen miktarın davalı defterlerinden açıkça görüldüğü, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
Kötü Niyet Tazminatı yönünden; Kötüniyet tazminatı İİK 67/2 maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir. Alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Bu yönde tespit veya ispat bulunmadığından yasal şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile;
Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün…E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazların
151.667,42 TL asıl alacak,
9.726,77 USD asıl alacak üzerinden iptaline,
USD asıl alacağa 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ve TL asıl alacağa ise 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle takibin bu şekilde ödeme emrindeki geri kalan koşullarla devamına, fazlaya dair talebin Reddine,
2-187.072,86 TL’nin % 20’si olan 37.414,57 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kötü niyet tazminatı talebinin Reddine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 12.778,95-TL karar ve ilam harcından 2.743,79-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 10.035,16-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 31,40-TL başvuru harcı, 2.743,79-TL peşin harç olmak üzere toplam 2.775,19-TL harç bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 29.060,93-TL (kabul miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kabul-red oranına göre davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL (red miktarı nazara alınarak) vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan tebligat, talimat, müzekkere, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.245,00-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 2.644,84-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 17,45-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 3,23-TL’lik kısmının davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine; arda kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.12/12/2022
Katip Hakim
e-imza e-imza