Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/511 E. 2021/237 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/511 Esas
KARAR NO : 2021/237

DAVA:Tazminat (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/12/2015
KARAR TARİHİ:22/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; … gazetesinin … tarihli nüshasında ve … internet sitesinde yayınlanan “… …” ana başlıklı ve “…” alt başlığı işe devam eden haberin davacıların ticari itibarlarına saldırı teşkil ettiğini, 17 Aralık 2013 yılında başlatılan operasyonlarda pek çok önemli kişiyi etkileyen operasyonların ardından devlet içerisinde devlet dışlı yapılanmaların varlığı ile karşı karşıya kalındığını, yargı ve emniyet başta olmak üzere pek çok kamu kuruluşunda cemaat içi yapılanmaların mevcudiyetinin ortaya çıktığını, bu süreçte gerçekliği şüpheli pek çok ses kaydıyla somut kanıtlara dayanılmaksızın insanlar ve kurumların suçlu addedilmeye çalışıldığını, medya organlarının kaos ortamını adeta alevlendirdiğini, dava konusu haberde gerçek dışı bilgiler eşliğinde verilen “…… kurduğu ‘…’ mahsulü olan … gazetesi…sahibi belirsiz ……finansal yapısı … ‘…’ modeline geçtikten sonra…” şeklindeki ifadelerin davacılara ait …-… grubunun sahibi konusunda tereddüt yaratarak davacıların kamuoyu nezdinde iktidar güdümlü yayın yapan medya organları ve kişiler olarak algılanmalarına sebebiyet verdiğini, dolayısıyla davacıların ticari itibarlarını ve marka değerlerini zedeleyen asılsız gerçek dışı bir yayın olduğunu, davacı şirketin herhangi bir kurum ya da kişinin güdümünde olmayıp her daim tarafsız ve objektif bir yayıncılık yaptığını, davacıların iktidar tarafından kullanıldığı algısının kamuoyunda oluşturulmaya çalışılması veya buna vesile olunmasının da gazetecilik etiği ve ilkeleri ile basın ahlak ve meslek ilkelerine de açıkça aykırı olduğunu, davacıların ticari itibarına saldırı teşkil eden haberin doğrudan manevi zarar yaratan bilinçli ve kasıtlı bir haksız fiil teşkil ettiğini, dava konusu 01.07.2014 tarihli nüshasında yer alan haberle ilgili İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin … D.İş sayılı kararı ile talebin kabul edildiğini, söz konusu karara karşı tarafça yapılan itiraz neticesinde İstanbul 1.Sulh Ceza Hakimliği’nin 2014/… D.iş sayılı karar ile itirazın reddedilerek tekzip ve erişim engeli talebinin kabulü kararının kesinleştiğini, bu nedenlerle davacılar lehine ayrı ayrı 25.000,00-TL’den toplam 50.000,00-TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, dava konusu yayınların hukuka aykırılıklarının tespiti ve masrafı davalıdan alınmak sureti ile kararın … Gazetesi’nde ve tirajı en yüksek ulusal iki gazetede yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalılar vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacılar habere konu ses kayıtlarının gerçek olup olmadığının bilinmediği bu şekilde haber yapmanın gazetecilik mesleği ile bağdaşmadığını iddia etmişse de, söz konusu kayıtlar dönemin Başbakanı şimdiki Cumhur Başkanımız Sayın …’ın … tarihinde … Grup toplantısında “…” ifadesi ile kabul edildiğini, söz konusu açıklamalar bu kadar netken davacı yanın davaya konu haberde belirtilen ses kayıtlarının gerçekliği ve doğruluğu hususlarında aksi yönde beyanda bulunması tarafımızca anlaşılamadığını kaldı ki dava konusu haber ve davacı ile ilgili sair basın kuruluşlarında da pek çok haber yapıldığını, dava konusu haber güncel ve haber değeri olan bir haber olduğunu, haberde davacı yana hakaret değil, eleştirilsel bir bakış açısıyla basının ifade özgürlüğünün sınırlarının dahilinde kamu yararı saikiyle meslek ilkelerine uygun habercilik olduğunu, haberde basının; “halkı aydınlatmak, çeşitli konularda kamuoyunu düşünmeye sevk etmek için tartışmalar açmak, yöneticileri eleştirmek ve uyarmak..” şeklindeki görevleri yerine getirildiğini, davacı iddialarının aksine haber verme hakkının sınırlarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan gerçeklik somut gerçeklik olmayıp, yayının yapıldığı anda ki olayın beliriş biçimine uygunluk olarak anlaşılması gerektiğini, basına somut gerçeği araştırma görevi yüklenmediğini, yayının ancak olayın maddi gerçekliliği saptandıktan sonra verilebileceği kabul edilecek olursa haber verme hakkı sınırlandırılmış olduğunu, gazetecinin maddi gerçeği araştırmak ve ortaya çıkartmak göreviyle yükümlü olmadığını, davaya haber bir takım ses kayıtları neticesinde ortaya çıkan iddialara ilişkin olup, söz konusu köşe yazısının yazıldığı dönem baz alındığında Sayın Mahkemece de takdir olunacağı üzere gerçeğe/görünür gerçeğe uygun olduğunu, “… medyası” tabirinin müvekkili gazete tarafından ortaya çıkartılmış bir tabir olmayıp sair basın kuruluşlarında da birçok haberde zikredildiğini, kaldı ki mahkeme kararlarıyla da sabit olunduğu üzere haberde “…” denilmesi kişilik hakkı ihlaline neden olmadığını, davalı gazetede yer alan dava konusu haber, dava dilekçesinde beyan olunanın aksine ‘‘iddia ediliyor’’ ifadesiyle verilmiş olup, doğrudan ya da dolaylı olarak davacılara bir suçlama yöneltilmediğini, davacıya zarar verdiği iddia edilen ifadeler haysiyet ve onur kırıcı, karalamaya yönelik ve davacının itibarını sarsıcı nitelikte olmayıp yazılan yazıların hiç birinde davacıya hakaret kastı bulunmadığını, herkesçe malum olan bilgiler hakkında değerlendirme ve eleştiriler yapıldığını, davanın reddine, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-Davalının ekonomik ve sosyal durum araştırması
2-Dava konusu köşe yazısı
3-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … sayılı 10.11.2016 tarihli görevsizlik kararı verilmekle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2017/513 Esas 2017/498 Karar sayılı 26.04.2017 tarihli ilamı ile davacının istinaf başvurusu reddedilerek dosya mahkememize tevdi edilmiş olup yargılamaya devam olunmuştur.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum, halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın; olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birçok kararında; “…Sözleşme’nin 10/1. fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade özgürlüğünün, Sözleşme’nin 10/2. fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen “haber” veya “fikirler” için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını, bunun, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğunu, bunlar olmaksızın “demokratik toplum” olamayacağını …” belirtmiştir.
İfade özgürlüğü ve bu bağlamda basın özgürlüğünün asıl, sınırlamanın ise istisna olduğu unutulmamalıdır. Sınırlamanın kanuni olması, meşru amaca dayanması ve demokratik toplumda gerekli ve orantılı olması da gözetilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında tarafların sunmuş olduğu tüm deliller dosya içerisine alınmış, ilgili gazete incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra yargılamaya devam olunmuştur.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün cevabı yazısının incelenmesinde; davalılardan …’ın emekli milletvekili olduğunu, 15.000,00-TL maaşı bulunduğu, adına kayıtlı 10’dan fazla gayrimenkul ve araç bulunduğu, vergi-ssk-banka kredisi ödemeleri bulunduğunun bildirildiği görülmüştür.
Dava konusu yayının incelenmesinde; … gazetesinin 01.07.2014 tarihli nüshasının 11.sayfasında büyük puntolu “…” başlıklı, alt başlıkta da “… kurduğu ‘…’ mahsulü olan … Gazetesi, muhalif medyaya yönelik saldırının yeni merkezi haline geldi. …, gazetemizin yayınlarından rahatsızlığını ‘…’ anlayışıyla yaptığı ‘haber’lerle ortaya koyuyor.” alt başlığıyla haber yapıldığı, yarım sayfayı kaplayacak şekilde haber açıklamasının yer aldığı görülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; dava konusu olan 01/07/2017 tarihli … gazetesinin dava konusu edilen “…” başlığıyla yayınlanan yazı bütün olarak değerlendirildiğinde; yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde eleştirel mahiyette ifadelere yer verildiği, yazının Basın ve İfade özgürlüğü kapsamında kaldığı, AİHS m.10 ifade özgürlüğü kapsamında olduğu ve davacı tarafın kişilik haklarını ihlal edecek nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
(Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/3857 Esas 2019/1258 Karar sayılı emsal ilamı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1644 Esas 2021/173 Karar sayılı ve 2019/1580 Esas 2019/1416 Karar sayılı emsal ilamları )
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2-Alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 853,88-TL harçtan mahsubu ile bakiye 794,58-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10/3 maddesi gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/03/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır