Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/426 E. 2019/135 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/426 Esas
KARAR NO : 2019/135 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/05/2017
KARAR TARİHİ : 12/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 04.05.2017 tarihli dilekçesinde özetle; “Müvekkili ile davalı şirket arasında süre gelen ticari ilişki neticesinde, müvekkilinin cari hesap ve faturalardan kaynaklı olarak davalıdan alacaklı olduğunu, ancak borçlunun borcunu ödemekten kaçınması sonucunda … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibinin başlatıldığını, borçlu tarafın ise başlatılmış bulunan bu icra takibine haksız itirazda bulunduğunu, davalı şirket tarafından ilgili icra dairesine yapılmış bulunan bu itirazın hukuki bir dayanağının olmadığının açık bir şekilde görüldüğünü, borçlunun haksız olarak yapmış olduğu bu itirazın kendilerine tebliğ olunmadığını, itirazın iptali davasının açılması sürecinin itirazın alacaklıya tebliği ile başladığını, başlatılan icra takibinde ise itirazın taraflarına tebliğ edilmediğini, bu durumda dava açmak için aranılan bir yıllık hak düşürücü sürenin itirazı öğrendikleri tarih esas alınarak belirlenmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin vekaletini yeni almış ve icra dosyalarına yeni vekalet sunmaları nedeniyle dosyadan ve dolayısıyla itirazdan henüz haberdar olduklarını, bunun üzerine de huzurdaki davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, borca yapılan itirazın hukuki dayanaktan yoksun, farazi ve kötü niyetli olduğunu, kabul edilemeyeceğini borçlu şirket ile müvekkili şirket arasındaki ilişkinin cari hesaptan kaynaklandığını, bu hesaba dayalı yapılan takibin hukuka ve usulüne uygun olduğunu, tarafların ticari defterleri incelendiğinde, işbu cari hesaba dayalı atacağın varlığının kesin olarak ortaya çıkacağını, açıklanan nedenlerle, fazlaya ve sair hususlara ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile borçlunun haksız itirazının iptaline, takibin devamına haksız olarak itiraz eden borçlu şirket aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu 05.06.2017 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; Yasaların emredici hükmü gereği davacının dava dilekçesindeki iddia ve beyanlarının ispatla mükellef olduğunu ve buna göre delillerini sunmasının gerektiğini, ancak dava dilekçesi ekinde, davaya konu somut olayı ve taleplerini ispatlayan yeterli belge veya evrakları sunmadığını, davacı tarafın hak düşürücü süre düştükten sonra, davayı ikame ettiğini bu nedenle öncelikle hakkın kötüye kullanılması şeklinde ikame edilen işbu davanın reddini talep ettiklerini, davacı tarafın, dava dilekçesinde verdiği hizmetten bahsetmediğini, salt cari hesap üzerinden alacaklı olduğu şeklinde bir beyanda tutunduğunu, müvekkili şirketin davaya konu taşıma işinin tarafı olmadığını, bu sebeple davacı yana herhangi bir borcunun olmadığını, davacı ile müvekkili arasında bir ticari ilişkinin bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasında hukuki bir ilişki olmadığını, nitekim davacı tarafın da kendisine ait taşıma belgelerini dosyaya ibraz edemediğini, bu sebepte iddiasını ispatlayamadığını, davacının sunmuş olduğu faturaların, taraflar arasındaki davaya konu hukuki ilişkiyi ispata medar nitelikte olmadığını, hiçbir surette davayı kabul etmemek kayıt ve şartı ile belirtmeleri gerekirse, ortada muayyen belirlenebilir likit bir alacağın olayda söz konusu olmadığını, açıklanan nedenlerle; davacı tarafça ispat edilemeyen işbu haksız ve dayanaksız davanın reddine, haksız ve kötü niyetli davacının aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… İcra Müdürlüğünün … Esaslı dosyası dosyamız içersine getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde 450.-Euro asıl alacağa 3095 Sayılı Yasa uyarınca işleyen temerrüt faizi tutarı 19,25 Euro ile birlikte toplam 469,25.-Euro için takip yapıldığı, ödeme emrinin 01.10.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içersinde 02.10.2013 tarihinde borca itiraz ettiği dilekçesinde özetle; “alacaklı gözüken firma ile müvekkili şirket arasında fatura ve cari hesaba konu edilen bir borcun bulunmadığından bahisle, takibe, borca, faize ve borcun tüm ferilerine itirazda bulunduğu” anlaşılmıştır.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 22.10.2018 tarihli 5 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Takip ya da dava dosyasında, taraflar arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme, iş emri, sipariş, teslim makbuzu vs. bir belge ya da belgelerin bulunmadığı, ayrıca, taraflar arasında süregelen bir ticari ilişkinin mevcudiyeti konusunda da dava dosyasında herhangi bir belgeye rastlanmadığı, davacı yan, dava dilekçesinde davalı ile aralarında cari hesap ilişkisi olduğunu beyan etmekte ise de, böyle bir ilişkiyi kanıtlayacak bir belgenin de (cari hesap sözleşmesi, cari hesap ekstresi/ekstreleri vs.) takip ve dava dosyasında yer almadığı, Yanı sıra, takip ve dava konusu faturanın davalıya tebliğ edildiğini gösteren bir belge ile taraflar arasında cari hesap mutabakatı bulunduğuna dair bir belgenin de dosyada bulunmadığı, Nihayet fatura konusu navlun hizmetinin davacı tarafından yerine getirildiğine dair yine dava dosyasında fatura dışında başkaca bir belgenin de olmadığı, Davacı yanın yasal defterlerinin incelenmesinde; dava konusu fatura bedelinin, 13.02.2013 tarihinde … yevmiye numarasıyla yevmiye defteri kayıtlarında yer aldığının görüldüğü Öte yandan, davacı yanın uyuşmazlık dönemine (2013) ait yasal defterlerinin (yevmiye, defterikebir ve envanter) tasdiklerinin cari yasal mevzuata uygun olduğu, bunların sahibi lehine delil teşkil edeceği Mahkemenin 17.07.2018 tarihli celsesinde, tarafların yasal defterlerini bilirkişi incelemesine sunmaları yönünde karar bulunmakta ise de, davalı yanın, inceleme gününde (31.08.2018 tarih ve 14:00 saatinde) yasal defter ve dayanak belgelerini bilirkişi incelemesine sunmadığı gibi, yerinde inceleme talebinin de bulunmadığı, bu nedenle davalı yanın yasal defterlerinin incelenemediği, açıklanan nedenlerle; davacının, salt kendisi tarafından davalı adına düzenlenen faturanın ve bu faturanın yasal defterlerinde yer almasının, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı ile davacının davalıdan alacaklı olduğunu kanıtlayamayacağı, bu nedenle, takipte talep ettiği alacağının da dayanaksız kaldığı” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Davacı … A.Ş nin, Davalı … Ltd Şti hakkında, Takip talebi ve ödeme emrinde borcun nedeninin, “13.02.2013 tarihli … seri numaralı 450 Euroluk fatura alacağı Asıl Alacak şeklinde belirtildiği, Davacı yanın, dava dilekçesinin ekinde ve sonrasında, takip konusu alacağıyla ilgili olarak herhangi bir delili (fatura ve yasal defterlerinin dışında) dosyaya sunmadığı, takip dosyasında ise, davacı tarafından davalı adına 13.02.2013 tarihinde düzenlenen, … numaralı, 450 Euro tutarlı faturanın bulunduğu, fatura içeriğinde “… 0.8 ADET:6 BRÜT KG:2040, NET KG:2040 MAL BEDELİ 6.110 EUR” açıklamasıyla fatura tutarının “Navlun Bedeli: 450 Euro” olarak belirtildiği, özetle, faturanın, navlun hizmetiyle ilgili olarak düzenlendiğinin anlaşılmaktadır.
Takip ya da dava dosyasında, taraflar arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme, iş emri, sipariş, teslim makbuzu vs. bir belge ya da belgelerin bulunmadığı, ayrıca, taraflar arasında süregelen bir ticari ilişkinin mevcudiyeti konusunda da dava dosyasında herhangi bir belgeye rastlanmadığı, davacı yan, dava dilekçesinde davalı ile aralarında cari hesap ilişkisi olduğunu beyan etmekte ise de, böyle bir ilişkiyi kanıtlayacak bir belgenin de (cari hesap sözleşmesi, cari hesap ekstresi/ekstreleri vs.) takip ve dava dosyasında yer almadığı, Yanı sıra, takip ve dava konusu faturanın davalıya tebliğ edildiğini gösteren bir belge ile taraflar arasında cari hesap mutabakatı bulunduğuna dair bir belgenin de dosyada bulunmadığı, Nihayet fatura konusu navlun hizmetinin davacı tarafından yerine getirildiğine dair yine dava dosyasında fatura dışında başkaca bir belgenin de olmadığı bilirkişice belirlenmiştir.
Davacı yanın yasal defterlerinin incelenmesinde; dava konusu fatura bedelinin, 13.02.2013 tarihinde … yevmiye numarasıyla yevmiye defteri kayıtlarında yer aldığı belirlenmiştir. Öte yandan, davacı yanın uyuşmazlık dönemine (2013) ait yasal defterlerinin (yevmiye, defterikebir ve envanter) tasdiklerinin cari yasal mevzuata uygun olduğu, bunların sahibi lehine delil teşkil edeceği anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenlenen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için ya düzenlenen faturayı aldığı halde 8 gün içinde münderecatına itiraz etmemiş olması ve faturanın ihtiva ettiği mal veya hizmetin borçluya tesliminin yapılmadığının ispatlanması suretiyle alacaklının fatura düzenleme hakkının doğmadığının ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ancak davalının böyle bir itirazı olmadığı gibi inceleme gününün kendisine tebliğ edilmiş olmasına rağmen defterlerinin sunmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar tacir olduklarından ilişkilerinde faiz esas olup, önceden kararlaştırılmasa bile faiz istenebilir. Bir alacağa faiz istenebilmesi için, ödeneceği tarihin net olarak belli olması veya belli değilse alacaklı tarafından çekilerek bir ihtar veya ihbar ile borçlunun temerrüde düşürülmesi veya icra takibine başvurulması gerekir. Dosyamızda davalının temerrüdüne dair bir belge ve iddia yoktur. Bu nedenle temerrüt takiple oluşmuştur. Bu nedenle davacının talep etmesine rağmen birikmiş faize karar verilmemiştir.
Tüm bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere asıl davanın kabulü ile davalının … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin talep gibi 450-Euro üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan bu miktara 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca Euro faizi uygulanmasına karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı %20 icra inkar tazminatı istemininde bulunmuş ise de alacak bilirkişi incelemesinin sonuçunda saptanmış olmakla likit olmadığı kanaatine varılmış olmakla bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-İş bu davanın Kabulü ile davalının … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin talep gibi 450-Euro üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan bu miktara 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca Euro faizi uygulanmasına,
%20 icra inkar tazminatı isteminin alacak bilirkişi isteminin sonuçunda saptanmış olmakla likit olmadığından reddine,
2- Karar ve ilam harcı 86,54-TL nin peşin alınan 31,40-TL den düşümü ile kalan 55,14-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 67,40-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 836,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 1.266,88-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair Kesin olarak verilen karar, davacı vekilinin yüzünde, davalının yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/02/2019

Katip …

Hakim …