Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/374 E. 2018/623 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/374
KARAR NO : 2018/623

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 17/04/2017
KARAR TARİHİ : 24/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan dava sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerinin murisi olan müteveffa …’ın 28.02.2016 tarihinde vefat ettiğini, bu çerçevede müvekkilleri ile davalının şirket ortağı olduğunu, davalı şirket yetkilisi …’ın,şirketin kuruluş gayesine ve amacına aykırı hareket ettiğini, müvekkillerinin bilgisi dışında işlemler gerçekleştirildiğini, bu nedenle davalı yana ihtarname keşide edildiğini, davalı şirketin ortağı olan …’ın …’nde bulunan iki adet fabrika ile ilgili olarak müvekkillerinden mal kaçırdığını, fabrikaya gelen malları ve ürünleri kayıtlara işlemeden gayrı resmi bir şekilde faaliyet yaptığını,… Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası ile fabrikada tespit yapıldığını, davalı yanın murisin ölümünden sonra da yetkisiz işlemler yaptığını ve şirketi zarara uğrattığını, 17.11.2016 tarihinde dava dışı … Tic. AŞ.’den 12.687.000,00-TL bedelli toplam 97 adet çek teslim aldığını, davalı tarafından yetkisiz alınan işbu çeklerin neden alındığının bilinmediğini, 17.01.2017 tarihinde dava dışı … A.Ş.’nin diğer dava dışı … A.Ş.’ye verdiği 7.000.000,00-TL bedelli 13 adet çekin davalı …’a neden verildiğinin belirsiz olduğunu, şirket hesaplarında usulsüz işlemler gözlemlendiğini iddia etmiştir. Davacı yan ayrıca Dava dışı … Şti. ile ilgili olan para hareketlerinin kuşkulu olduğunu, dava dışı … A.Ş. ile yapılan 19.01.2017 tarihli protokolde,davalı şirket yetkilisi …’ın 10.000.000,00-TL alacaklı olduğunun ancak bunun nedeninin bilinmediğini,davalı tarafından yapılan işbu usulsüz işlemlerin müvekkillerinin güvenini sarstığını, keza şirketin ve davalının kendi bünyesindeki resmi bilanço kayıtlarına göre, üçüncü kişilerde emanet gayrimenkuller, nakitler ve kıymetli eşyaların mevcut olduğunu, ancak davalı yetkilerini kötüye kullanarak mal kaçırdığını beyan ederek, şirkete kayyum atanmasına, tedbiren davalının şirketteki yetkilerine kısıtlama getirilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle, şirketin en son yapılan 03.11.2015 tarihli seçimli olağan genel kurul toplantısında, 2015-27 sayılı kararda şirket müdürü olarak, … ile …’ın 5 yıl süre ile münferit imzaları ile şirketi temsil ve ilzama etmelerine karar verildiğini, işbu kararın 12.11.2015 tarihinde sicil gazetesinde yayınlandığını, bu surette her müdürün görev süresinin 03.11.2020 tarihine kadar devam edeceğini, Müdürlerin görev süreleri hakkında kanunda bir hüküm bulunmadığını, sürenin Limited Ortaklık sözleşmesi ile belirlendiğini, ilk müdürlerin süresi sona erdikten sonra müdürlerin genel kurul kararı ile seçildiğini, müteveffa …’ın sağlığında davacılar gibi herhangi bir iddialar da bulunmadığını, davacıların asılsız ithamlarına karşı dava açma ve suç duyurusunda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, dava dışı şirketler ve usulsüz işlemler yapıldığı yönündeki iddiaların da bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, şirketin kayıtları incelendiğinde, karın şirketin sermaye artırımı için kullanıldığının görüleceğini, davacıların şirketten bilgi alamadığı iddiasınında doğru olmadığını, esasen davacıların şirketle ilgilenmeye pek niyetli olmadığını, davacıların ihtiyati tedbir talebinin dikkate alınması halinde şirket faaliyetlerinin tamamen duracağını ve telafisi imkansız zararların doğacağını beyan ederek, davanın ve kayyum atanması talebinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalının yetkilerini kötü kullandığı iddiası ile şirkete kayyım atanmasına ilişkin açılan Ticari Şirkete Kayyım Atanması davasıdır.
Tanık … beyanında: “Vefat eden şirket ortağı …’ın dedesi ile benim dedem kardeş çocuğudur, …’ı da tanırım, ben davalı şirkette ustabaşılık yapıyordum, … rahmetli olduktan sonra 2017 de şirket kapatıyoruz diye çıkışlarımızı verdi, toplam 17 kişi işten çıktı, ben ve …’a resmi olarak çıkış verildi ancak fiili olarak çalışmaya devam ettik, dışarıdan da 3-4 kişi çağırdık öyle çalıştık, geri dönme sebebimiz bize yeniden fabrika açacağım diyordu, yapılan mallar faturasız, noksan fatura olarak sevk ediliyordu, gayesi vergi kaçırmaktı, şirket müdürü olan …’a söylediğimiz zamanda “siz karışmayın” diyordu, daha sonra Saliha Hanım’a şirketten haber taşıdığımı iddia ederek bize telefonda küfür etti, şuanda orada çalışmıyoruz, beni ve …’ı işten çıkardı, fabrika kapandıktan sonra mal sevkiyatı yapılmıştır, ayrıca 12 mm mdf yükleyip 11 mm irsaliye kesecektik, bu nednele irsaliyelerde bendeydi, davacılar şikayeti nedeniyle jandarma geldiğinde irsaliyeler benim elimdeydi, daha jandarma geldiğinde irsaliyeyi benden alıp davacıya verdi, dışarıdan gelen işçiler …, … ve …’dır, 8 lik süpürgelik imalatı yapıyorduk, 17 sene çalıştım, 12 senelik sigortam çıktığı için şirkete dava açtım, kapandıktan sonra imal edilen mallarda satılırdı, stokta olan mallarda satılırdı” demiştir.
Tanık … beyanında: “Davacı … babamın amca çocuğunun eşidir, bende bu fabrikada çalışıyordum, … irsaliye kestiği sırada …’ın eksik irsaliye kesmesini istiyordu, amacı şirketten para kaçırmaktı, ödemelerle ilgili bilgim yoktur, sadece giden mallarla bilgim vardır, ben aynı zamanda şoförlük de yapıyordum, giden mallara ilişkin irsaliye eksik oluyordu, hatta 3 yere gidecek mala ilişkin bir irsaliye kesiliyordu, şirket kapatıldığında 12 veya 13 kişi çıkartıldı, kapandıktan sonrada jandarma ve maliye baskınında imalata devam ediyorduk, oraya gelen mallar stoktan kesilen mallardı, ancak kayıt dışı olarak da mal geliyordu, bu mallar hammed olarak geliyordu, şirkete karşı iş davası açtım, fazla çalıştığımı mesailerimi alamadım, çıkış tazminatı eksik aldım, hakarete maruz kalmam nedeniyle bu davayı açtım, şirkette ayrıca ikinci bir defterde tutulmaktaydı, defteri … isminde çalışan bir arkadaş tutuyordu” demiştir.
Mahkememizce 09/05/2017 ara kararı gereğince TTK’nın 630 md uyarınca ve kapsamında davacı ve davalının ortak olduğu şirkete ilişkin davacı iddiaları değerlendirilmek suretiyle SMMM bilirkişisi … tarafından 31/07/2017 tarihinde sunulan raporda:
“Davalı …’ın şirket müdürü seçimi TTK hükümlerine uygun olduğu, şirketin kar dağıtımı yapmayıp 2012, 2013 ve 2014 yılları karının olağanüstü yedek olarak tutulması kararı alındığı, genel kurulun karar alması halinde dağıtılabilir geçmiş dönem karları 8.051.707,47-TL ve 2016 yılı karı 782.211,16-TL dağıtılabilir kar payları mevcut olduğu, Kırklareli Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan tespit ve bilirkişi raporunda değerlenen mal, demirbaş ve makine teçhizatın şirket kayıtlarında mevcut olduğu, davacılar vekilinin dava dilekçesinde beyan ettiği şirketlerle davalı şirketin ticari işlemleri defter kayıtlarda incelenmiş ve şirket aleyhine kayıtlı bir husus olmadığı,davalı şirketin aktifinde kayıtlı menkul,gayrimenkuller ile taşıtlarda herhangi bir kaydi azalış olmadığı,dava dosyasına sunulan deliller ile yapılan defter, belge ve kayıt incelemelerinde 6102 sayılı TTK nun 630/2 maddesine göre şirket müdürünün görev alınmasını gerektirir haklı sebep tespit edilemediği” sonuç olarak belirtmiştir.
Taraf iddiaları, alınan ön raporunda değerlendirilesi için …, … ve …’den oluşan heyetin sunmuş olduğu 08/05/2018 tarihli raporda:
“Davacı yanın “Davalı şirketin kuruluş amacına aykırı işler yapıldığı” yönündeki iddiasının Belgesel ve Kaydi anlamda izaha ve ispata muhtaç göründüğü, şirketin temsil ve ilzamının münferiden gerçekleştiği, ortak …’ın vefatı ile şirketin organsız kalmadığı ve diğer müdür davalı müdür …’ın şirketi münferiden temsil ve ilzama devam ettiği, mevcut durumda davalı müdür ve ortak …’ın görev süresinin sonuna kadar şirketi temsil edebileceği, yasal olarak TTK 623 maddesinde “müdür olan ortağın vefatı halinde şirketin diğer müdürlerinin de görev süresinin sona erdiği ve yeniden müdür seçilme zarureti” olduğuna dair bir hüküm bulunmadığı, davacı yanın şirketin organsız kaldığı ve yeniden müdür seçilmesi gerektiği yönündeki iddiasının KAYDİ anlamda gerçekçi bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği, bu hususun hukuki yorum ve takdirinin ise Sayın Mahkemenize ait olduğu, davalı şirket Müdürünün şirketi özensiz yönettiği yönündeki davacı iddiasının izaha ve ispata muhtaç göründüğü, davalı yanın şirketi münferiden temsile yetkili olmakla, şirkette çalışan işçileri işe alma veya çıkartma yetkisinin de bulunduğu, davalının şahsi mal varlıklarının artış azalış veya mevcudiyeti yönünden heyetimizce bir değerlendirme yapılmasının teknik olarak mümkün olmadığı, davaya konu şirketin, dava dışı … A.Ş. ile olan işlemlerini 320.01.009 numaralı hesapta takip ettiği, yani davaya konu şirketin dava dışı … şirketinden tedarik sağladığı, herhangi bir satışının olmadığı, üretim işletmelerinde yıllık bütçe çerçevesinde imalatın aksamaması adına üretim planlaması gereği tedarikçilerden “teminat” alınmasının piyasa teamülü olduğu, ve davaya konu şirketin muhasebe servisinin bahse konu çeklerin teminat olarak alındığını ifade ettiğinin dosyadaki belgelerden anlaşıldığı, davaya konu şirket ticari defterlerinde 31.12.2017 tarihi itibarı ile dava dışı … Plastik’ten kaydi olarak alacak ya da borç görünmediği, teminata alınan çeklerin muhasebe kuralları gereğince ticari defterlerde “Teminata alınan çekler” hesabında gösterilmesi gerektiği, davaya konu şirket muhasebesince bu çeklerin bahse konu hesaplarda gösterilmemesinin muhasebesel ve kaydi açıdan tenkide konu olabileceği, ancak fiili olarak teminata alınan çeklerin kayıtlarda görülmemesinin şirketin zararına olan bir işlem olarak değerlendirilemeyeceği, neticesinde teminata alınan çeklerin kar zarar işlemlerini etkileyen nitelikte olmadığı ve şirket emanetindeki evrak olarak düşünülmesi gerektiği, bu çeklerin davaya konu şirketin ticari defterlerine kayıt edilmemesinin bilançodaki kar/zarar hesaplarını etkilemeyeceği, davalı şahsın serbest piyasa kuralları çerçevesinde bireysel yatırımını değerlendirmesinin heyetimizce irdelenemeyeceği, şirketin cari oranın 2’nin üzerinde olduğu, başka bir deyişle şirketin dönen varlıklarının kısa vadeli borçlarını KAYDİ olarak fazlası ile karşıladığı, davalı yanın şirket adına Vergisel Matrah artırımında bulunmasının yasal olarak mümkün olduğu,matrah artırımı için şirketi temsil ve ilzama yetkili olan kişi ya da kişilerin müracaatta bulunabilecekleri, bunun şirketin usulsüzlük yaptığı anlamını taşımadığı, matrah artırımında bulunmak için usulsüzlük yapılmış olmasının gerekmediği, genel olarak piyasa koşulları içerisinde bir çok işletmenin vergisel anlamda matrah artırımında bulunduğu, hatta mali regülasyon sağlayan idarenin mükelleflerini matrah artırımında bulunması için teşvik ettiği, Müdürlük kararı altındaki imzaya yapılan itirazın incelenmesinin teknik olarak uzmanlık alanımızın dışında kaldığı ve bu hususun takdirinin Sayın Mahkemenize ait bulunduğu, dava dışı şirketin geçmiş dönemlerden 8.051.707,00-TL ve 2016 yılına ait 782.211,16-TL dağıtılabilir karının mevcut olduğu, şirket tarafından alınmış bir kar dağıtım kararına dosya içerisinde rastlanmadığı, 6. Uygunluk Denetimi açısından dava dışı şirketin işlemlerinde detayı yukarıda açıklandığı üzere KAYDİ olarak “Şirketin Zararı” niteliğinde sayılabilecek bir harekete rastlanmadığı, 7. dosyada mübrez belgeler ve incelemesi yapılan dava dışı şirket ticari defter kayıtlarında, şirket müdürünü görevden almayı gerektirecek nitelikte KAYDİ bir nedene rastlanmadığı, bu hususun hukuki yorum ve takdirinin ise Sayın Mahkemenize ait bulunduğu” sonuç olarak bildirilmiştir.
TTK 630/2 fıkra “Her ortak haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını, mahkemeden isteyebilir,
3 fıkra, Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur” hükmü getirilmiştir.
Davacı, davalı iddiaları, dosya içeriğine uygun hüküm kurmaya yeterli bulunan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Her ne kadar davacı tanıkları, davalı şirket yöneticisinin bir takım eylemlerinden bahsetmişler ise de, tanık beyanları karara esas alınmaksızın, mahkememizce alınan her iki bilirkişi raporunda da, davacıların iddialarına ilişkin şirket kayıtlarında usulsüzlük tespit edilmediği, davacılar dava dilekçesinde müdür seçimine ilişkin ortaklar kurulu kararındaki murislerinin imzasına somut bir itirazlarının bulunmadığı,TTK 630/2 maddesinde belirtilen haklı sebebe ilişkin mahkememizde kanaat oluşmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,

Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/05/2018

Başkan …
(e-imza)
Üye …
(e-imza)
Üye …
(e-imza)
Katip …
(e-imza)