Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/33 E. 2020/544 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/33 Esas
KARAR NO : 2020/544
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/01/2017
KARAR TARİHİ : 30/09/2020

Mahkememizde görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, taraflar arasında mal alım satımına ilişkin cari hesap ve dayanak faturalardan dolayı …. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas numaralı dosyadan icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile asgari %20 inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun olmadığını, taraflar arasında ilişkiden doğan tüm borçların ödendiğini, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddi ile asgari %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, ticari emtia satış sözleşmesine dayalı bakiye fatura bedelinin tahsili için başlatılan takibe vaki olmuş itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından tanzim olunan takibe dayanak faturalar davalı defterlerinde de aynı şekilde kayıtlıdır. Kaldı ki davalı yan ödeme itirazında bulunmuş olup dosyaya “İbraname ve Feragatname” başlıklı ödeme belgesi ibraz edilmiştir. Buna göre, davalı, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiyi kabul etmiş ve dava konusu alacağı ödediğini savunarak ispat yükünü üzerine almıştır. Doktrinde davalının bu savunmasına “bağlantılı bileşik ikrar” denilmektedir. Bağlantılı bileşik ikrarda bulunan taraf, diğer tarafın ileri sürdüğü vakıayı ikrar eder, fakat ikrarına bu vakıadan çıkan hukuki sonucu hükümden düşüren ve bu vakıanın doğumu ile ilgili bulunmayan başka bir vakıa ileri sürer. Bu durumda ikrarın bölünebileceği, dolayısıyla ispat yükünün davalı borçluya düşeceği kabul edilmektedir.
Dosyaya sunulu bu belge üzerindeki imza davacı şirket tarafından kabul edilmemiştir. Bu nedenle imza incelemesi yaptırılması gerekmiştir. Davacı şirketin yetkili temsilcisinin oğlu olduğu anlaşılan, temsil yetkisi de esasında zımnen benimsenen ve davacı şirkete izafeten ibranamede imzası görünen … …’ın imza örnekleri celp edilerek ATK’dan grafoloji mütalaası alınmıştır. Söz konusu imzanın … …’ın eli mahsülü olduğunun tespit edilemediği belirtilmiştir. Rapor, belgenin tanzim tarihi öncesine ait tüm ıslak imza örnekleri ve davacı tarafından verilen imza örnekleri mukayese edilerek hazırlandığından denetime elverişli ve usulüne uygundur. Buna göre, sahte imzaya ilişkin Adli Tıp Grafolojik incelemelerinde kuvvetli ihtimal dahi olsa, ihtimale dayalı sonuç bildiren ya da imzanın tam olarak kime ait olduğu anlaşılamayan raporlar karşı tarafı bağlamaz, aleyhine değerlendirilemez. (Yargıtay 19. HD 2018/1294 Esas, 2019/4362 Karar, 16/09/2019 günlü kararı) Bir başka söyleyişle, bu tarz muallak raporlar sonucu şüpheden karşı taraf (somut olayda davacı-alacaklı) yararlanır ve imzanın ona ait olmadığı yönünde sonuç meydana gelir. Belgedeki imzanın davacı temsilcisinin eli ürünü olduğu konusunda ispat külfeti, TMK 6. maddesi gereğince bu belgeden lehine hak çıkaran davalı yan üzerindedir. Zira, asıl olan imzanın huzurda atılması olup, davalı borçlu ibranamenin kendi huzurlarında bizzat davacı şirket temsilcisi … … tarafından atıldığını ispat etmelidir. Diğer yandan, bir an için belgedeki imzanın sahte olmasına rağmen adı geçen ibranamenin ya da ödeme kayıtlarının da davacı defterlerinde de çıkmadığı görülmüştür. Dolayısıyla, ödeme olgusu ispat edilemediğinden aşağıdaki şekilde davanın kabulü cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-… İcra Müdürlüğü’nün 2016/… esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından vaki olmuş itirazın İİK’nın 67/1 maddesi gereğince iptali ile; 54.032,56-TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak avans faizi ile birlikte tahsili için takibin devamına,
2-Alacak niteliği itibariyle likit ve belirlenebilir olduğundan %20 icra inkar tazminatı 10.806,51-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 3.690,96-TL harçtan peşin alınan 652,59-TL harcın mahsubu ile, bakiye 3.038,37-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 7.824,23 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen; 652,59 TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harcı, posta masrafı 194,74 TL ve 600,00 TL bilirkişi gideri, 310 TL ATK gideri olmak üzere cem’an 1.788,73-TL’den ibaret yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 30/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*