Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/293 E. 2023/416 K. 22.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/293 Esas
KARAR NO : 2023/416
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2017
KARAR TARİHİ : 22/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; Rekabet Kurulu Başkanlığının 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararında, davalı bankanın da aralarında bulunduğu, bir kısım bankaların 2007 ile 2011 yılları arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda anlaşma ve/veya uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı Kanunu’nun 4. mad. ihlal ettiklerinin tespit edildiğini, bankaların kendi aralarında 21.08.2007-22.09.2011 döneminde kurdukları uyum ve eylem birliği içinde hareket ettikleri için müvekkilinin daha düşük faiz oranıyla kredi kullanma imkanı varken daha yüksek faiz ile kredi kullandığı için zarara maruz kaldığını, müvekkilinin 0,05 ile 0,20 baz puan aralığında daha yüksek bir faiz ile kredi kullandığını, yapılan hesaplamaya göre 9.671,00TL ile 33.851,00TL aralığında bir meblağ olduğunu, bankaların 2007-2011 döneminde aynı faizi uyguladıkları ve indirime gitmediklerini, müvekkilinin davalı bankadan kullandığı krediye yüksek faiz uygulanmak suretiyle zarara uğratıldığını, müvekkilinin uğramış olduğu zararın tespitinin gerektiğini, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hak. K’nun 57. ve 58 m. göre davalı bankanın müvekkilinin zararını tazmin etmesi gerektiğini, müvekkiline uygulanan yüksek faiz nedeniyle zararının tespiti ve zararın doğduğu tarihten itbaren şimdilik 3.111,00TL dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ve müvekkile verilen zararın 3 katı tutarında tazminatın ödenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarıh ve 13-13/198 100 sayılı Kararının gerekçe gösterildiğini, davacının tazminat istemininin zamanaşımına uğradığını, … İdare Mahkemesi kararının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasını, müvekkili bankanın sadece kredi kartı gecikme bildirim ücreti ile nakit avans çekim ücretine ilişkin olduğunu, dolayısıyla kurul kararının 75, 87 ve 282 paragraflarına göre kredi kartı hizmetlerine ilişkin olduğunu, müvekkili bankaya uygulanan ceza diğer 8 bankaya göre daha az miktarda olduğunu, müvekkili bankanın faizlerin belirlenmesinde 12 banka arasında yer almadığını, davacı, davasında talep ettiği zararının varlığını ispat edemediğini belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce banka kayıtları celp edilerek, dosya kapsamına alınmıştır.
Bankacı bilirkişi 07/06/2018 tarihli raporunda özetle; Öncelikle davalı bankanın kullandırdığı taksitli ticari kredinin Rekabet Kurulu Kararı dahilinde değerlendirilmesinin kabulü halinde, davalı bankanın 16.10.2009 ve 09.07.2010 tarihinde ticari nitelikli taksitli krediye uyguladığı akdi faizin denetlenebilmesi için, Rekabet Kurulu Kararında adı geçen 12 banka dışında kalan diğer bankalar arasından seçilebilecek 12 bankanın 16.10.2009, 19.11.2009 ve 09.07.2010 tarihinde taksitli ticari krediye fiilen uyguladıkları akdi faiz oranlarının celp edilmesi halinde ve bunların ortalamasına göre bir mukayese yapılması konuya ayrı bir yaklaşım tarzı getirebilir/kazandırabilir. Davacının çok açık olmamakla birlikte davasını Rekabet Kurulu Kararının 40. Sayfasındaki ”J.2.5 belge 6” adlı bölümde zikredilen tespitlere dayandırmış olduğu anlaşılmaktadır. Rekabet Kurulu Kararının 40, 41, 42 ve 44 sayfalarındaki (13), (14), (15) ve (16) no.lu tablolarda davalı bankanın adı bile geçmemektedir. Davacıya kullandırılan taksitli ticari kredi ile Rekabet Kurulu kararının dönemsel olarak karşılaştırma olanağı bulunmamaktadır. Bu bakımdan davalı bankanın rekabeti engellediği gerekçesiyle maddi cezaya maruz kalmış olması demek, davacıya kullandırılan krediye yüksek faiz uygulandığı anlamına gelmez. Rekabet Kurulu Kararının, bankaların 21.08.2007-24.10.2011 tarih aralığını kapsayan dönemde herhangi bir tarihte ya da dönemde lokal olarak herhangi bir kredi işlemine, hizmete ya da vadeli mevduata uygulanan faize dayandırılmış olduğu nazara alındığında, incelemeye tabi tutulan 12 bankanın inceleme döneminin bütününde kullandırdıkları kredilere yüksek faiz uyguladıkları gibi bir sonuca varmak kanımca son derece hatalı bir yaklaşım tarzı olduğu düşünülmektedir. Diğer yandan en önemlisi de, yeni TTK’nun 8 m. hükmü uyarınca ticari nitelikli kredilerin bahse konu Rekabet Kurulu Kararına konu edilmesinin bir çelişki olacağı düşünülerek, dava konusu kredinin ticari nitelikli kredi olması nedeniyle, 4054 sayılı Rek. Kor. Hak. K’nun 4 m. kapsamında değerlendirilemeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalı bankanın diğer bankalarla uyum ve işbirliği içerisinde kartel oluşturmak suretiyle kredi faiz oranlarını belirleyip belirlemediği, belirlemişse buna bağlı olarak davacının 4054 sayılı RKHK’nın 57. mad. kapsamında zarara uğrayıp uğramadığı, uygun illiyet bağı bulunup bulunmadığı istemlerine ilişkindir.
Davacının dayandığı bir kısım banka aleyhine tespit içeren Rekabet Kurulu kararının İdare Mahkemesinde iptal işlemine konu edildiği, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 2019/2656 E., 2021/1104 K. sayılı benzer uyuşmazlığa dair ilamındaki karar içeriğine göre 12 bankanın ihlalin tamamından çerçeve sözleşme nedeniyle sorumlu tutulmayıp her bir hizmet yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerektiğine ilişkin bozma kararlarının ve devamında ilk derece Mahkemesince verilen iptal kararlarının bulunduğu, her bir kredi işleminin kendi bankası nezdinde ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, doğrudan kartel varlığına dair kabulün mümkün olmadığı, dava konusu edilen kredinin niteliği itibariyle bireysel değil ticari kredi olduğu, Rekabet Kurulunun tespit ettiği kredilerin ise tüketici kredileri olduğu, ticari kredileri kapsamadığı (Yargıtay 11.HD., 08/01/2020 tarih, 2019/1496E., 2020/163K.), tacirler arasında sözleşme serbestisi kapsamında serbestçe faiz oranlarının belirlendiği, davacının kullandığı kredideki faiz oranının yerindeliği ve talep edilen zarar kapsamına dair ayrı bir araştırma yapılmasına gerek olmadığı, iddianın sübut bulmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu harçtan 53,13-TL peşin harcın düşümü ile eksik kalan 126,77-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.111,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.22/05/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza