Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/286 E. 2018/781 K. 03.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/286 Esas
KARAR NO : 2018/781
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 19/11/2015
KARAR TARİHİ: 03/07/2018
Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, davalı firmanın yönlendireceği akaryakıt istasyonlarından alınan akaryakıt bedellerinden iskonto yapılacağı konusunda taraflar arasında anlaşma olmasına rağmen gereken iskontoları uygulamadığını, 03.11.2014 tarihinden itibaren davalı firmanın akaryakıt bedellerinden %7 iskonto uyğuladığını, sözleşme süresi boyunca ilk zamanlarda uygulanan iskontonun daha sonradan uygulanmadığını, davalı firmanın iskonto bedelinin %4’e çekildiği hususunu davacıya bildirmediğini, davacı firmanın davalının yönlendirdiği firmalardan almasının sebebinin ticari karlılık olduğunu, 22.05.2015 tarihli şirket yetkilisinin DSV yetkilisine gönderdiği e-mailde artan maliyet ve kar kayıplarını ileri sürerek iskonto uygulamayacağını bildirdiğini, davalı firmanın uygulamadığı ancak yasal mevzuata da uygun şekilde aralarındaki yazışmalardan da anlaşılacağı üzere uygulamak zorunda olması gereken iskonto bedelini davacı firmanın talep etmesinin mümkün olduğunu beyanla itirazın iptaline, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile taraflar arasında 01.12.2014 tarihinde Akaryakıt ikmal ve satın alınmasına yönelik sözleşme akdedildiğini, müvekkili şirket akdedilen işbu sözleşme ile davacı yada davacının bildireceği üçüncü gerçek bir gerçek veya tüzel kişiye ait satın alacağı akaryakıta Akarkayıt pompa satış fiyatı üzerinden ve kendi kar marjından tenzih edilmek üzerebelirli bir oranda iskonto yapmayı davacı ise belirli aralıklarla, almış olduğu işbu akaryakıta ilişkin bedeli müvekkil şirkete ödemeyi taahhüt ettiğini, sözleşmenin 7.maddesine göre müvekkil şirketin maliyet artışlarını müşteriye bilgilendirerek iskonto uygulamasını tek taraflı değiştirme hakkına sahip olduğunu, madde 4’e göre herhangi bir cezai şarta maruz kalmaksızın sözleşme süresi içinde herhangi bir zamanda 30 gün önceden yazılı bildirim ile fesih edilebileceğini, müvekkil şirket’in akaryakıt temin ve tedarikinde yaşamış olduğu maliyet artışları nedeniyle davacıya önceden bildirim yapmak suretiyle indirim yapılamayacağını bildirdiğini, iş bu bildirim ile sözleşmenin fesh edildiğini, bu sebeplerle davanın reddine, dava alacağının %20’den az olmamak üzere tazminat hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava ilk olarak İstanbul Anadolu ….Asliye Ticaret Mahkemesine açılmış, yetkisizlik kararı üzerine Mahkememizin yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava dayanağı takip dosyasının incelenmesinde davacı tarafından davalı aleyhine faturaya dayalı olarak başlatılan takip olup ödeme emrinin davalı borçluya 14/07/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 20/07/2015 havale tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği görülmüştür. Takip dayanağı fatura suretinin incelenmesinde, davacı tarafından davalıya hitaben düzenlenen 10/06/2015 tarih ve … seri numaralı, 683,92 TL tutarlı fatura olup iskonto iadesi açıklaması bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce, 6100 sayılı yasanın 140/5.maddesi gereğince taraflara dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz mahkememize sunmadıkları belgeleri sunmaları, başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacı ile gereken açıklamayı yapmaları için 2 hafta kesin süre verilmesine, bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının hazır bulunan taraflara tefhim, hazır bulunmayan taraflara tebliğ ile ihtarına karar verilmiş; ayrıca sözleşme suretinin sunulması istenilmiş, 6100 sayılı Yasanın 266.maddesi gereğince; iddia, savunma,sunulan deliller,sözleşme, faturalar, tarafların ilişki dönemine dair ticari defter kayıt ve belgeleri ile takip dosyası incelenerek davacının davalıdan takibe konu alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının tespiti, tespit edilen miktara göre icra inkar tazminatı miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin incelenmesinde, fatura toplam tutarına %7,25 indirim uygulanmasının ; satıcının EPDK, ana dağıtıcı ve bayiler arasındaki kar marjı uygulamasında değişikliğe gitmesi durumunda oluşabilecek kar kaybı ve maliyet artışlarını müşteriyi bilgilendirerek iskonto uygulamasını tek taraflı olarak değiştirme hakkına sahip olduğu, müşterinin EPDK’nın yapacağı uygulama değişikliği nedeni ile satıcının yapacağı bu değişikliği peşinen kabul ettiği, her iki tarafın yazılı muvafakati ve taraflardan birinin yetkili temsilci veya mümessilince usulüne uygun biçimde imzalanmış olmadıkça sözleşmenin herhangi bir hükmünde şartında veya ekinde değişiklik veya ilave yapamayacaklarının kararlaştırıldığı görülmüştür.
Bilirkişi tarafından dosyaya sunulan raporda davacı kayıtlarına göre davacının davalıdan takip dayanağı fatura nedeni ile alacaklı olarak göründüğü, davalı kayıtlarına göre ise alacaklı olmadığı, Ocak 2015 döneminde iskonto arın %7,25 iken Şubat 2015 döneminden itibaren %4 oranı uygulanarak davacı şirkete faturalar düzenlendiği, işbu faturaların davacı şirket kayıtlarında mevcut olduğu, bu nedenle Şubat 2015 döneminden itibaren iskonto oranının %4 olarak davacı tarafından bilindiği, Mayıs 2015 döneminde iskonto uygulanmadığı, davacının 4 adet Mayıs faturası için iskonto oranını %7’den hesaplayıp takip dayanağı fatura miktarı iskonto tutarı belirlediği belirtilmiştir.
Dava 2004 sayılı Yasanın 67.maddesine dayalı itirazın iptali istemine dairdir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere;
Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur.
Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir.
Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Taraflar arasında yapılan sözleşme uyarınca davacının aldığı akaryakıt nedeni ile %7,25 iskonto uygulanması kararlaştırılmış ancak EPDK, ana dağıtıcı ve bayiler arasındaki kar marjı uygulamasında değişikliğe gitmesi durumunda oluşabilecek kar kaybı ve maliyet artışlarını müşteriyi bilgilendirerek iskonto uygulamasını tek taraflı olarak değiştirme hakkına sahip olduğu da kararlaştırılmıştır. Bununla birlikte yine sözleşme ile her iki tarafın yazılı muvafakati ve taraflardan birinin yetkili temsilci veya mümessilince usulüne uygun biçimde imzalanmış olmadıkça sözleşmenin herhangi bir hükmünde şartında veya ekinde değişikli veya ilave yapılamayacağı da kararlaştırılmıştır.
Somut durumda, bilirkişi eli ile tespit edildiği davalı iskonto oranını Şubat 2015’ten itibaren %4 olarak uygulamıştır. Sözleşme uyarınca davalı iskonto oranını değiştirebilecek ise de bu durumu davacıya bildirmesi ve sözleşmedeki değişikliğin de yazılı olarak yapılması gerektiği halde bu hususa ilişkin davalı tarafından delil sunulmamıştır.
Bununla birlikte, davalı Mayıs 2015 döneminde iskonto uygulamamış, davalı Mayıs ayı faturaları için %7 oranında iskonto hesaplamış ve belirlenen miktarı davalıya fatura etmiştir.
Davacının iskonto tutarına dayanak faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu görülmüştür. Davacı, iskonto tutarına dayanak faturaları defterlerine kaydetmiş, yasal süresi içinde bu faturalara itiraz etmemiştir. Ne var ki, faturaların defterlerine kayıt tarihinden sonra ve yasal süresinden sonra takip dayanağı faturayı tanzim etmiştir.
Her ne kadar, davalı sözleşmede belirlenen oranı davacıya bildirerek ve yazılı olarak değiştirdiğini ispat edememiş ise de davacı da iskonto uygulanmayan faturaları defterlerine kayıt etmiş ve süresinde itiraz veya iade etmemiş olmakla, iskonto talep hakkını yitirmiştir.
Mahkememizce varılan bu kanaat sonucunda davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın reddine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile belirlenen eksik harcın tahsil miktarının altında kaldığı anlaşılmakla tahsili yönünde hüküm tesisine mahal bulanmadığına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen ve harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 82,75 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, (Dava konusunun para alacağına ilişkin olup, doğrudan Tarifenin 3.Kısmına tabi olduğu, bu itibarla, Tarifenin 13.maddesinde belirtilen ikinci kısım ikinci bölümde gösterilen hukuki yardımlardan olmadığından 13.madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, zira anılan maddenin Tarifenin 2.Kısım 2.Bölümüne giren yani konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen davalara ilişkin olduğu, eldeki davanın ise doğrudan konusunun para olduğu nazara alınarak vekalet ücreti Tarifenin 3.Kısım hükümlerine göre hesaplanmıştır. )
5- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, miktar itibariyle KESİN olarak karar verildi. 03/07/2018

Katip Hakim