Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/254 E. 2018/1193 K. 18.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/254 Esas
KARAR NO : 2018/1193

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 14/03/2017
KARAR TARİHİ : 18/12/2018

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, müvekkili şirket tarafından cari hesap alacağının tahsili için …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlunun itirazı ile takibin durdurulduğu, müvekkili ile davalı şirket arasında 16.10.2015 tarihinde personel taşımacılığı hizmet sözleşmesi imzalandığını beyanla, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalı davaya yanıt vermemiştir.
Dilekçe teatisinin tamamlanmasından sonra Mahkememizce ön inceleme günü tayin edilmiş, taraflara tebliğ ile bildirilmiş, ön inceleme oturumunda taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasında akdedilen personel taşımacılığı hizmeti sözleşmesine ve cari hesaba dayalı olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemini konu alıp davalının yanıt vermemiş olmakla iddiayı inkar etmiş sayıldığı, buna göre davacının takip konusu alacağı bulunup bulunmadığı varsa miktarı hususlarında anlaşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Dava dayanağı takip dosyası getirtilmiş incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan ilamsız takip olup ödeme emrinin davalı borçluya 27/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 28/10/2016 tarihli yazılı beyanı ile takibe itiraz ettiği, itirazın alacaklıya tebliğine dair takip dosyası içerisinde bilgi belge bulunmadığı görülmüştür.
Ön inceleme oturumunda 6100 sayılı yasanın 140/5.maddesi gereğince taraflara dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz mahkememize sunmadıkları belgeleri sunmaları, başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacı ile gereken açıklamayı yapmaları için 2 hafta kesin süre verilmiş, bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları hazır bulunan taraflara tefhim, hazır bulunmayan taraflara tebliğ ile ihtar edilmiştir.
Davacı yana cari hesaba dayalı borcun kaynağını açıklamak, dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşmeden kaynaklanmakta ise sözleşmede belirlenen ediminin yerine getirilmesine dair delillerini sunmak, fatura düzenlenip düzenlenmediği, düzenlenmiş ise davalıya tebliğ edilip edilmediğini açıklamak ve faturaları sunmak, tebliğ edilmiş ise tebliğine dair belgeyi ibraz etmek; tebliğ edilmemiş yahut davalı tarafından yasal süresi içinde iade edilmiş veya tebliğ alınmış ve süresinden sonra iade edilmiş olsa da faturanın gönderilmesi şeklindeki icap, borçlu tarafından (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle) kabul edilmediğinden, hizmetin verildiğini alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, davacı yana bu fatura konusu hizmetin ifa edildiğine dair tüm delillerini sunmak üzere 2 hafta kesin süre verilmiş, bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları hazır bulunan taraflara tefhim, hazır bulunmayan taraflara tebliğ ile ihtar edilmiştir.
Davacı vekili ön inceleme ara kararları uyarında delillerini sunmuştur.
6100 sayılı Yasanın 266.maddesi gereğince; iddia, savunma,sunulan deliller, faturalar, tarafların ilişki dönemine dair ticari defter kayıt ve belgeleri ile takip dosyası incelenerek alacağa dair taraf defterlerinde kayıt bulunup bulunmadığı, faturaların davalıya tebliğine dair kayıt bulunup bulunmadığı, iadeye veya itiraza dair kayıt bulunup bulunmadığı, faturalar tebliğ edilmemiş veya davalı defterlerinde kayıtlı değilse yahut tebliğ edilmiş ancak süresi içinde itiraza uğramış ise fatura konusu hizmetin ifa edilip edilmediği, sonuca göre davacının davalıdan takibe konu alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının tespiti, tespit edilen miktara göre icra inkar tazminatı miktarı yönünden dosyanın, resen seçilen mali müşavir bilirkişi … ile gerekli görülmesi halinde fatura konusu hizmet veya mal hususunda uzman celse arasında resen seçilecek bilirkişiye tevdiine karar verilmiş, bilirkişi … ve … dosyaya sundukları rapor ile davacı defter kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu davacı tarafından düzenlenen faturalar ile davalı tarafından banka havalesi yapılan ödemelerin tablo halinde sunulduğunu, 31/10/2015-31/10/2016 tarihle arasında toplam 13 adet faturanın borç kaydedildiği, davalı tarafından banka ödemesi toplamının düşülmesi ile 31/10/2016 tarihi itibari ile borcun 48.285,30 TL olduğunu, faturaların irsaliyeli fatura olup personel taşıma hizmeti açıklaması yer aldığı, banka havalelerinin davalı tarafından yapıldığının anlaşıldığı, sözleşmenin ödeme ve faturalandırma başlıklı bölümünde kesinlen faturanın ödemesinin fatura kesim tarihinden itibaren 30.gün banka hesabına havale olarak tahsilinin sağlanacağının yazılı olduğu, buna göre … ve … seri numaralı faturalarının vadelerinin takip tarihi itibari ile gelmediği, borcun muaccel olmadığı, takip tarihi itibari ile muaccel alacak miktarının 26.337,60 TL olduğunu bildirmişlerdir.
Vergi Dairesine müzekkere yazılarak davacı tarafından davalıya tanzim edilen faturalara ilişkin BA-BS formları istenilmiş, gelen kayıtların incelenmesinde, faturaların KDV hariç tutarları ile davalının alış formlarında yer aldığı, bir diğer ifade ile davalının bu faturaları Vergi Dairesine bildirdiği görülmüştür.
Dava, faturaya dayalı alacak nedeni ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine dairdir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Somut durumda, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan takibe dayanak cari hesap kaydındaki borcu doğuran faturaların …, …, …, … seri numaralı faturalar olduğu, bu faturalardan …, … seri numaralı olanların takip tarihi itibari ile sözleşme hükmü uyarınca vadesinin gelmediği, diğer bir ifade ile takip tarihi itibari ile muaccel alacak olmadığı, ancak diğer iki faturanın davalı tarafından Vergi Dairesine de bildirilmesi karşısında bu fatura konusu hizmetin alındığının davalı tarafından da kabul edildiği, aksi yönde bir savunma ve delil sunulmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının … ve … seri numaralı faturaya dayalı alacağın varlığını kanıtladığı anlaşılmakla davalı tarafından alış bildirimi yapılan bu faturalar yönünden davanın kabulüne, her ne kadar takipte işlemiş faiz talep edilmiş ise de asıl alacağa faiz yürütülebilmesi için borçlunun TBK’nın 117.(BK’nın 101.) maddesi uyarınca temerrüde düşürülmesi gerektiği halde, dosyaya bu yönde sunulmuş bir delil ve iddia bulunmadığı nazara alınarak bu kısım yönünden ve muaccel olmayan kısım yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kısmen kabulü ile, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazının kısmen iptaline, takibin 26.337,60 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren, avans faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
Hüküm altına alınan alacağın, %20 oranında hesaplanan, 5.267,52 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 1.799,12 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı ile 583,17 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından karşılanan 1.268,00 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre belirlenen 691,60 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 3.160,51 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.18/12/2018

Katip …

Hakim …