Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/251 E. 2022/354 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/251 Esas
KARAR NO : 2022/354

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 22/09/2016
KARAR TARİHİ : 12/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin yetkisiz mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacının …’nin %28,6 payına sahip ortağı olduğunu, şirket yönetim kurulunun 12.02.2016 tarihli toplantısına pay sahiplerini genel kurula çağırma kararı aldığını, gerekli davetlerin yapıldığını ve akabinde 02.03.2016 tarihinde genel kurul toplantısının şirket merkezinde yapıldığını, fakat anılan toplantının toplanma prosedürü açısından hukuka aykırı olduğunu, genel kurul toplantısında 3 no.lu madde altında …’ın sermaye artırımına katılmasına ilişkin alınan tüm kararın hukuka ve usule aykırı olduğunu, iş bu kurul toplantısının iptaline ilişkin İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve kararların yürütmesinin geri bırakılmasına hükmedildiğini, buna rağmen yönetim kurulunun 22.06.2016 tarihli olağan genel kurulunda sanki hiç tedbir kararı alınmamış gibi hareket ederek hukuka ve usule aykırı kararlar aldığını, 22/06/2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların uygulanmasının ve bu bağlamda ticaret siciline tescil ettirilmesinin işbu yargılamaya ilişkin hüküm kesinleşinceye kadar devam etmek üzere TTK m.449 kapsamında dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına ve yapılacak yargılama sonucunda bu alınan kararların TTK. M.445 ve devamı çerçevesinde iptali ile geçersizliklerinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin yetkisiz mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın yönetim kurulu üyelerine yönelik ithamlarının bir dayanağının bulunmadığını, 2015 yılı içinde müvekkili şirketin kara geçtiğini, yapılan oylamanın yasaya uygun olduğunu, bakanlık temsilcisi nezdinde yapılan toplantı da bakanlık temsilcisinin gündemin bu maddesinin oylamasına ilişkin bir uyarı ve şerhi söz konusu olmadığını,… şirketinin toplantıya katılması ve oy kullanmasının da yasaya uygun olduğunu, dolayısıyla davacı yanın tüm itirazlarının haksız ve mesnetsiz olup, hakkın kötü kullanılması olduğunu belirterek davanın İstanbul Merkez Mahkemelerinde açılabileceğini, yetki itirazı ile birlikte davanın reddini talep etmiştir.
Dava, davalı şirketçe yapılan 22.06.2016 tarihli genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
Yetkisizlik; davacı taraf davasını 22/09/2016 tarihinde İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açmış olup, bu mahkemenin … Esas, … Karar sayılı ve 14/12/2016 tarihli kararı ile yetkisizlik kararı verilmiş olup, kararın 17/02/2017 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleştiği, davacı tarafın 24/01/2017 tarihinde dosyanın yetkili Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiği ve dosyanın mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
SPK-Denetim-Finans Uzmanı, İnşaat Mühendisi ve Hukuk Öğretim Görevlisinden oluşan bilirkişi heyetinin 24/04/2018 tarihli 22 sayfadan ibaret raporunda özetle; davacı tarafın iptaline ya da butlanın tespitine karar verilmesini talep ettiği 22.06.2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararlarla ilgili ileri sürülen gerekçeler bakımından, kararların iptalini ya da butlanın tespitini gerektirecek yönde kanuna, ahlaka ve esas sözleşme hükümlerine aykırılık sonucu doğuracak bir hal ve koşulun bulunmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizin 27/12/2018 tarihli celsesi 4 no.lu ara kararı gereğince tarafların iddia ve savunmaları ile dosyada bulunan bilgi ve belgeler nazara alınarak davacının davalıdan talep edebileceği alacak miktarının takdiri mahkememize ait olmak üzere tespiti için dosyaya sunulan tüm belge ve bilgiler ile tarafların ticari defterleri de incelenmek suretiyle davacının alacağının tespiti yönünden yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Ticaret Hukuku öğretim görevlileri ve mali müşavirden oluşan bilirkişi heyetinin 27/09/2019 tarihli 8 sayfadan ibaret kök raporunda özetle; 22.06.2016 tarihli genel kurul yapıldığı sırada, daha önceki genel kurula karşı alınmış bir tedbir kararı bulunduğu, 22.06.2016 tarihli genel kurulda ise bu tedbir kararımın dikkate alınmaması nedeniyle sermayenin artırılmış şekline itibar edilerek yeni pay sahibi olan dava dışı… şirketinin genel kurula katılması ve oy kullanması nedeniyle 22.06.2016 tarihli genel kurulun geçersizliğine karar verilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
Mahkememizin 19/12/2019 tarihli celsesi 2 no.lu ara kararı gereğince en son bilirkişi heyetinden usulsüz katılımın kabulü halinde bu durumu genel kurulda karar alınmasına etkisinin olup olmadığına ilişkin itirazı karşılar; …’ın yap sahipliği tarihi dikkate alındığında bu durumun tedbir kararı ve genel kurul kararlarının iptaline etkisi;  tedbir kararının …”ın genel kurula katılmasına engel teşkil etmediğinin kabulü ihtimalinde genel kurul kararlarının iptaline ilişkin ileri sürülen diğer hususlar olan faaliyet raporunun yanlış, eksik ve yanıltıcı olduğu; ücret ve huzur hakkının fahiş olduğu, TTK 395. madde gereğince verilen izinde şirket yönetim kurulu üyelerinin oy kullanamayacakları…iddialarına ilişkin görüş beyan etmesi için ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Ticaret Hukuku öğretim görevlileri ve mali müşavirden oluşan bilirkişi heyetinin 28/12/2020 tarihli 7 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; kök rapordaki görüşte herhangi bir değişiklik olmadığını, 22.06.2016 tarihli genel kurulun geçersizliğine karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin görevlendirmesi doğrultusunda etki kuralı dikkate alındığında; gündemin 1-2-4-5-6 numaralı kararlarının iptali gerekmediğini, gündemin 3 numaralı kararı bakımından TTK m 436/2’de yer alan Oydan Yoksunluk da dikkate alındığında, ibra kararına ilişkin karar yeter sayısının sağlanamadığını, karar yeter sayısı sağlanamadan alınan kararın yokluğu gerektiği ancak mahkeme aksi kanaatte ise kararın iptal edilebilir olduğunu, mahkemenin görevlendirmesi doğrultusunda …’ın pay sahibi olduğu tarih de dikkate alındığında genel kurulun yapıldığı sırada …’ın pay defterine kayıtlı olduğunu ancak kök rapordaki ayrıntılı açıklamalar kapsamında …’ın pay sahipliğine ilişkin dava açıldığını ve bu davada da tedbir kararı verildiği ve huzurdaki davaya konu genel kurulun yapıldığı sırada bu tedbirin var olduğu dikkate alındığında 22.06.2016 tarihli genel kurulun geçersizliğine ilişkin karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin iptal sebeplerine ilişkin iddialar bakımından yapılan değerlendirme kapsamında raporun mali değerlendirmesinde açıklandığı üzere 2 ve 4 no.lu gündem maddelerinin iptalinin gerekmediği, 6 numaralı gündem maddesi bakımından yapılan değerlendirmede oydan yoksunluğun kabul edilmesi halinde …’ın genel kurula katılmaya hak ve yetkisinin olduğu kanaatine varılması halinde karar yeter sayısı sağlandığı için kararın iptali gerekmediği, …’ın genel kurula katılmaya hak ve yetkisinin olmadığı kanaatine varılması halinde karar yeter sayısı ağlanamadığı için kararın yokluğunun kabulü gerektiği ancak mahkeme aksi kanaatte ise kararın iptal edilmesi gerektiğini, gündemin 6 numaralı maddesi bakımından yapılan değerlendirmede mahkemece oydan yoksunluğun kabul edilmemesi halinde dosya kapsamında kanuna, ana sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık tespit edilemediği için kararın iptali gerekmeyeceği belirtilmiştir.
Mahkememizin 11/03/2021 tarihli celsesi 1 no.lu ara kararı gereğince en son bilirkişi heyetinden tedbir kararı gereğince sermaye artışı kararının durdurulması nedeni ile sermaye artışı kararı öncesi pay durumu ortaya konularak etki kuralının iptali talep edilen genel kurul kararlarına etkisi hakkında ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Ticaret Hukuku öğretim görevlileri ve mali müşavirden oluşan bilirkişi heyetinin 16/09/2021 tarihli 4 sayfadan ibaret 2. ek raporunda özetle; kök ve ek rapordaki görüşte herhangi bir değişiklik olmadığı, 22.06.2016 tarihli genel kurulun geçersizliğine karar verilmesi gerektiği, mahkemenin görevlendirmesi doğrultusunda, alınan kararlar itibarıyla inceleme yapıldığında ise gündemin (1), (2), (4) ve (5) numaralı kararlarının iptali gerekmediği, gündemin (3) numaralı kararı bakımından TTK m.436/2’de yer alan Oydan Yoksunluk dikkate alındığında karar yeter sayısının sağlanamamış olması nedeniyle kanaatimizce kararın yokluğu gerektiği, ancak Mahkeme aksi kanaatte ise kararın iptal edilebilir olduğu, gündemin (6) numaralı kararı bakımından 436/1’de yer alan Oydan Yoksunluk dikkate alındığında karar yeter sayısının sağlanamamış olması nedeniyle kararın yokluğu gerektiği, ancak mahkeme aksi kanaatte ise kararın iptal edilebilir olduğu, bununla birlikte mahkemece oydan yoksunluğun kabul edilmemesi kalinde dosya kapsamında kanuna, ana sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık tespit edilemediği için kararın iptali gerekmeyeceği belirtilmiştir.
Dava, davalı şirketin 22/06/2016 tarihli Olağan Genel Kurulunda alınan tüm kararların butlanın tespiti olmaz ise iptali taleplerine ilişkindir.
Dava konusu uyuşmazlığın çözümünde temel sorun İstanbul Anadolu … ATM’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden 05/05/2016 tarihinde vermiş olduğu sermaye artırımına ilişkin tüm kararlarının uygulanmasının durdurularak yürütmenin geri bırakılmasına karar verilmiş olmasının davaya konu genel kuruldaki genel kurula katılma hakkı olan pay sahipliği, pay miktarı ve dolayısıyla toplantı ve karar nisabına ilişkin etkisi hususunda toplanmaktadır.
Dosya içerisindeki her iki bilirkişi kurulunun bu hususa ilişkin görüşü, birbiriyle çelişmektedir.
İstanbul Anadolu … ATM’nin … Esas sayılı dosyasında verilen tedbir kararı 05/05/2016 tarihlidir.
İstanbul Anadolu … ATM’nin… Esas sayılı dosyasına konu sermaye artışı kararı gereğince, sermaye kararının tescili ve hamile yazılı senetlerin sermaye artışı kararıyla pay sahibi olan Usaş’a tesliminin bu tedbir kararından önce 26/04/2016 tarihinde gerçekleştirmiştir.
Bu hususa ilişkin tecilin kurucu etkisi bulunmaktadır. Sermayenin artırılması kararının tesciline TTK m. 455 hükmü uygulanır (TTK m. 456/5). Esas sözleşmenin değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararı, yönetim kurulu tarafından, şirket merkezinin ve şubelerinin bulunduğu yerin ticaret siciline tescil edilir; ayrıca ilana bağlı hususlar ilan ettirilir; tescil ve ilan edilen karar şirketin internet sitesine konulur. Değiştirme kararı üçüncü kişilere karşı tescilden önce hüküm ifade etmez (TTK m. 455/1). 455 inci maddeye gönderme yapılmasının sebebi tescilin kurucu etkisidir.
Tedbir kararı sadece VERİLDİĞİ hususta ve verildiği tarih itibariyle var olan duruma etki edebilecek nitelikte olup açıkça belirtilmediği geçmişte kurulmuş olan hukuki durumlara -kurucu etkiyi ortadan kaldıracak şekilde- etkisinin bulunamayacağı, sermaye artırımı kararına ilişkin yürütmenin durdurulması tedbir kararı 05/5/2016 tarihinde verilmiş ise de, tedbir kararı içeriğinde kurulmuş olan pay sahipliğine ilişkin bir tedbir bulunmayıp, tedbir kararın verilmeden önce sermaye artışı yapılıp, hamile yazılı senetler 26/04/2016 tarihinde pay defterine tescil edilerek Usaş’a devredildiği , tedbir kararından önce gerçekleşen bu hukuki duruma ilişkin aksi yönde açıkça bir tedbir kararı da olmadığı, tedbir kararı öncesi doğan pay durumuna ilişkin Usaş’ın pay sahipliğinin dayanağı olan kararın yürütmesinin pay sahipliği kazanıldıktan sonra durdurulmasının, pay sahipliğinden doğan hakları durdurmayacağı sonucuna varılmıştır. Kaldı ki aksi durumda da, tedbir kararının İstanbul … ATM’nin … Esas sayılı dosyasında 01/03/2017 tarihli kararı ile kaldırıldığı, söz konusu dosyada verilen karar ile davanın esastan reddedildiği, tüm bunlara göre davacı tarafın bu tedbir kararına dayanmasında hukuki menfaatinin de ortadan kalktığı da anlaşılmıştır.
Her ne kadar mahkememizce ikinci heyetten etki kuralı gereğince sermaye artışı öncesindeki pay durumuna göre genel kurul kararlarının iptali talebinin irdelenmesi istenerek ek rapor aldırılması istenmiş ise de, mahkememizin yukarıda vardığı sonucuna göre bu hususun irdelenmesi gerekmediği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında rüçhan haklarının kullanıldığına ilişkin bir iddia ve ihtilaf bulunmamaktadır. Usaş’ın, davalı şirketten alacağının varlığında ilişkin taraflar arasında yine bir çekişme bulunmamaktadır.
Haizurun cetvelinin toplantı ve karar nisabının yasaya ve usule aykırı olduğu iddiası açısından tedbir tarihi itibariyle icrası gereken bir sermaye artışı kararı bulunmamakla, davaya konu genel kuruldaki hazirun cetveli ve genel kurul kararlarındaki kabul ve ret oy oranları dikkate alındığında, birinci kök raporda da açıklandığı üzere mahkememizce de- tüm genel kurul kararlarında toplantı ve karar açısından oy nisabına ilişkin bir hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
Davacı genel kurulunun ikinci kararının iptali talebi ve yönetim kurulunun şirketin sermayesinin korunması yükümlülüğüne uygun davranmadığı iddiası açısından; Davalı şirketin kararına göre yüksek miktarda kredi için…şirketine garantör olduğunu gerekçe olarak göstermiş ise de, … şirketine garantör olunmasının davalı şirketin yönetim kurulunca alınan karar gereğince olduğu, TTK 375. maddesi gereğince de buna ilişkin yetkinin yönetim kurulu devredilemez yetki ve görevleri kapsamında kaldığı, bu nedenle bu hususun genel kurulun bu kararının iptaline neden olamayacağı ancak yönetim kurulu kararının iptali ve yönetim kurulu üyelerine sorumluluğu dairesinde dava olarak ileri sürülebileceği; Bu kararın iptali açısından faaliyet raporunda şirketin karşı karşıya olduğu davalara ilişkin bilgilere yer verilmediği, faaliyet raporunun eksik, yanlış ve yanıltıcı bilgiler içerdiği gerekçesine dayanılmış ise de, faaliyet raporunda dönem içerisinde herhangi bir dava açılmadığının bildirildiği, davacının ise kendileri tarafından açılan davanın şirketin faaliyeti bakımından önemli olması nedeniyle faaliyet raporunda bu konuda açıklama yapılmasının gerektiğinin bildirildiği ancak tedbir kararının kaldırılmış olması, davanın reddedilmesi hususu dikkate alındığında bu hususa ilişkin iddialar davacının devam eden bir hukuki menfaatinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yöneticilere sağlanan ücretin yüksek olduğu ve şirketin karlılığına engel olduğu iddiası açısından ise, davalı şirketin 5 yönetim kurulu üyesine ve 2015 yılı yönetim kurulu faaliyet raporunda yer alan listesinde ye alan 8 üst düzey yöneticisine sağlanan huzur hakkı, ücret, prim, ikramiye ve kar payı gibi mali menfaatlerinin toplam tutarının 2.602.447,44-TL iken davacının kendisine danışmanlık ücreti olarak 2015 yılı içinde net 516.037,02-TL ödeme yapıldığı dikkate alındığında, yönetim kurulu üyelerine ve üst düzey yöneticilere yapılan ödemelerin fahiş ve kabul edilemez bir nitelikte olmadığı sonucuna birinci kök raporda belirtildiği üzere mahkememizce de varılmıştır.
Genel kurulun yönetim kurulu üyelerinin şirkette işlem yapma ve rekabet etmeme yükümlülüğüne ilişkin izin verilmesi kararına ilişkin ise, bu hususa ilişkin TTK 395. ve 396. Maddelerinden genel kurulda verilecek iznin hangi nisaplarla alınacağının belirtilmediğinden TTK 418. Madde gereğince sermayenin en az 1/4 ünün temsil edildiği toplantıda hazır bulunan oyların çokluğu ile karar alınması mümkün olmakla, buna ilişkin nisapta da bir hukuki bir aykırılığın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu hususlara göre gerek butlan gerek iptal edilebilirlik sebeplerinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın tüm bu gerekçelerle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken maktu 80,70-TL harcın, peşin alınan 29,20-TL harçtan mahsubu ile bakiye 51,50-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 117,00-TL yargılama giderinin, davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 12/05/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”