Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/244 E. 2019/1101 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/244
KARAR NO : 2019/1101
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/03/2017
KARAR TARİHİ : 07/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Banka … Şubesince, … Tic. A.Ş’ne GKS gereğince krediler kullandırıldığını, davalı/kefillerin ise GKS’nde müşterek borçlu, müteselsil kefil sıfatıyla imzaları bulunduğunu, bu nedenle borcun tamamından sorumlu olduğunu, GKS’nin 5. ve diğer maddeleri gereğince ….Noterliği 10.05.2016 tarih 22967 yev. no’lu ihtarnamesi keşide edilerek hesabın kat edildiği, ancak verilen süre içinde borcun tasfiye edilmediği, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine, … İcra Müdürlüğü 2016/22859 Esas sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, davalı borçlular takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, takipten sonra, 09.09.2016 tarihinde 90,000.00TL ödeme yapıldığını, ödemeler takip rakamından düşüldükten sonra harca esas değer tespit edilerek dava açıldığını, davalıların itirazlarının haksız ve mesnetsiz olduğu, bu nedenlerle yapılan itirazların iptalini, takibin devamını, %20 icra inkar tazminatını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi gerektiğini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; keşide edilen hesap kat ihtarının usule ve hukuka aykırı olduğunu, ortada hesabı kat edecek bir sebep olmadığını, dava konusu şirket … Tic. A.Ş’nin yalnızca iflas erteleme sürecine girdiğini, … Paz. ile davacı bankanın borç tasfiye sürecine girdiğini, görüşmeler devam ederken davacı tarafından işbu davanın ikame edildiğini, müvekkiline usulüne uygun bir biçimde ihtar yapılmadığını, bu itibarla temerrüt tarihinin hatalı olduğunu, hem ödeme emrindeki asıl alacak hem de fahiş faizin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, davacı aleyhine en az %20 kötü niyet tazminatını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmili gerektiğini talep etmiştir.
Dava, takip dosyasında yapılan takibe itiraz sonucu açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 07/06/2018 tarihli 3 nolu celsesi 4 numaralı ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 05/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
”1-)Davacı bankanın, davalı-kefillerden 20.07.2016 takip tarihi itibariyle tahsil tekerrür olmamak kaydı ile;
Talep Hesaplanan Talep Edilen Tutar
869.869,67 856.580,77TL 856.580,77TL
Kefillerden 856.580,77-TL talep edebileceği, bu tutarları aşan taleplerin yerinde olmadığı,
2-)Davacının, asıl alacak tutarına tahsil edilinceye kadar kredi kartları için TCMB’ınca belirlenen temerrüt faizi oranlarından temerrüt faizi ve %5 gider vergisini, ticari kredilerde yukarıda belirtilen oranlarda temerrüt faizi ve gider vergilerini davalılardan talep edilebileceği
4-)Tarafların masraf, tazminat, vekalet ücreti ve benzeri taleplerinin Sayın Mahkemenizin takdirleri içinde kaldığı,
Sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmiştir.
Mahkememizin 15/11/2018 tarihli 4 nolu celsesi 1 numaralı ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi heyetinden inceleme yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 15/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
1-Davalı …’cinin borcu ödemede temerrüde düştüğü tarih, takip tarihi olan 20/07/2016 tarihi olacağından; davalı borçlu …ci’nin takip tarihi itibariyle borcun 825.974,91-TL’sindcn sorumlu olduğuna,
2-Diğer davalı … Ticaret AŞ’nin ise, takip tarihi olan 20/07/2016 tarihi itibariyle 1.seçenek olarak 865.137,94TL (3.217,81TL + 822.757,10TL+39.163,03 TL) davacıya borçlu olduğuna; 2. seçenek olarak ise 841.122,66TL (3.217,81TL+822.757,10 TL + 15.147,75 TL) davacıya borçlu olduğuna,
3-Takip tarihinden sonraki dönem için davacı banka, her bir kredi alacaktan için değişik oranlarda faiz talebinde bulunmuş olup, takip tarihinden sonra uygulanacak olan faiz oranının sayın mahkemenizce belirlenmesi gerekeceğine,
4-Takip tarihinden sonra işleyecek faiz miktarına 6802 sayılı Gider Vergisi Kanunun 28. maddesi ve Bakanlar Kurulu’nca belirlenen oranlarda BSMV’nin icra müdürlüğünce dosya borca eklenerek hesaplama yapılması gerekeceğine,
5-Takip tarihi ile dava tarihi arasında (09/09/2016) tarihinde davacı banka tarafından ödendiği beyan edilen 90.000,00TL’lik ödemenin TBK’nun 100. maddesinin de dikkate alınarak faizin ve borcun buna göre hesaplanması gerekeceğine ilişkin görüşümüzü, takdiri ve hukuki değerlendirmesi Sayın Mahkemenize ait olmak üzere arz ederiz.” denilmiştir.
Mahkememizin 18/04/2019 tarihli 5 nolu celsesi 2 numaralı ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi heyetinden ek inceleme yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerin 22/08/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;
“III-Ek Rapora İlişkin Açıklamalar ve Hesaplamalar:
1-Davacı bankanın 20/07/2016 tarihinde davalı borçlular aleyhinde yapmış olduğu takip üzerine,takip tarihi itibariyle talep etmiş olduğu alacak miktarının toplam 869.869,67TL olduğu anlaşılmaktadır. Davacı itirazın iptaline ilişkin olarak davalılar aleyhine 10/03/2017 tarihinde açmış olduğu davada, davanın harca esas değerini 779.869,67TL olarak göstererek “takipten sonra, 09/09/2016 tarihinde yapılan 90.000,00TL’lik ödemelerin takip çıktısı rakamdan düşüldükten sonra kalan bakiye alacak şeklinde açıklamada bulunmuştur.
2-Ek rapor düzenlenmesine ilişkin 18/04/2019 tarihli ara kararda dava tarihi itibariyle talep edilebilecek alacak miktarının Mahkemenizce belirlenebilmesi için, borçlunun takipten sonra ve fakat dava açılmadan önce yapmış olduğu ödemenin TBK’nun 100. maddesi dikkate alınarak mahsup edilmesi ve buna göre dava tarihi itibariyle alacak kalemlerinin ayrıntılı olarak gösterilmesi istenilmiştir. 01/07/2012 tarihinden itibaren yürürlükte bulunan 11/01/2011 tarih ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 100. maddesinde “Borçlu, faiz ve giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz.(.) Alacaklı, alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya başka bir güvence almış ise, borçlu kısmen yaptığı ödemeyi, güvence altına alınan veya güvencesi daha iyi olan kısmına mahsup etme hakkına sahip değildir” denilmektedir. Alacaklı, kısmen yapılan ödemenin ana borçtan düşülmesine ilişkin herhangi bir talepte bulunmadığı gibi, aksine, yapılacak ödemelerin öncelikle BK. 84. mad. gereğince (yeni TBK.m.100) faiz ve masraflardan mahsup edilmesini takip talepnamesinde belirtmiştir. Alacaklının kısmi ödemenin ana paradan düşülmesine ilişkin açıkça bir talebi olmadığı takdirde yetkili merciler, borçlunun kısmen yaptığı ödemeleri öncelikle ödemesinde gecikmiş olduğu işlemiş faiz ve masraf borçlarından resen düşecektir. Mahkemece emsal alınan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012-761 Esas, 2013/258 Karar sayılı kararından başka konu ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20/02/2013 tarih, 2012/19-780 Esas,2013/258 Karar sayılı emsal nitelikteki bir kararında da “… Yasal dayanağını İİK’nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı İtirazın iptali ile İİK’nın 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husust borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir(.)Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK m.61/1). Alacaklı, alacağının varlığını mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa (01.11.2011 tarihinden itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa) göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün, itiraz sebeplerini, ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazım araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacahır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da, ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur (Yargıtay Hukuk Genel Korulunun 19.10.2011 gün ve E:201I/I9-532, K:20l 1/640 sayılı ilamı ile andan kararda belirtilen HGK’nun20.10.2004gün, E:2004/9-508 K:2004/562; 30.03.2005gün, E:2005/19-200 K.-2005/210; 08.06.2005 gün, E.-2005/J9-270 K:2005/365; 18.04.2007 gün, E:2007/19-159 K.-2007/220; 04.07.2007gün ve E.2007/13-453 K:2007/453; 09.02.2011 gün ve E:2011/13-29, K.56 sayılı kararları). (.) Sonuç itibariyle; İcra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açdmadan önce borçlu tarafinâan ödeme yapılman halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. (.) Dolayısıyla, takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında, davacı taraf n hukuki yaran bulunmamaktadır. Aynı ilke, Hukuk Genel Kurulunun 12.11.2003 gün ve E:2003/19-589, K:2003/645; 19.10.2011 gün ve E:2011/19-532, K:2011/640 sayılı ilamlannda da benimsenmiştir. ” denilmiştir.
3-Dava tarihi itibariyle talep edilebilecek alacak miktarını tespit edebilmek için, ilk önce takip tarihi ile ödeme tarihi arasındaki, daha sonra da ödeme tarihi ile dava tarihi arasındaki süre içerisinde işlemiş temerrüt faizini takip tarihi öncesinde olduğu gibi, yine iki seçenekli olarak hesaplamak gerekecektir.
4-Takip vekil vasıtasıyla yapıldığı için alacaklı lehine AAÜT’nin 3. kısmına göre takdir edilmesi gereken icra vekalet ücreti,davalı borçlu (kefil) …ci’nin sorumluluğu bakımından 46.989.00-TL, diğer davalı borçlu … Ticaret A.Ş. nin birinci seçenek borçtan sorumluluğu bakımından 48,555,00TL, ikinci seçenek borçtan sorumluluğu bakımından ise 47.595.00TL olarak hesaplanmaktadır.Yargıtay kararlarına göre, icra masraflarından sayılan ve talep edilmese bile, vekille takip edilen işlerde icra müdürlüğünce alacaklı lehine re’sen takdir edilen vekalet ücreti de TBK’nun lOO.maddesine göre kısmi ödemelerden öncelikle mahsubu gereken masraf kremlerindendir. Konu ile İlgili Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 29/02/2016 tarih ve 2016/587 E.-2016/3553 K. kaydı bir kararında; “…İcra dosyasında 242.417,32-TL toplam alacak için takibe başlandtğı, İcra Müdürlüğünce 03.12.2012 tarihinde yapılan dosya hesabında alacağın, Avukatlık Asgari Ocret Tarifesi ‘ne göre vekalet ücreti de belirlendikten sonra 257.63 7,58 TL borç çıkarıldığı, bu tarihten sonra icra dosyasına 20.12.2012 tarihinde 226.961,30TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. İcra Mahkemesince yapılacak iş; gerektiğinde bilirkişi aracılığıyla yapılan ödemenin kısmi ödeme olması nedeniyle TBK 100. maddeye uygun olarak, bu ödemenin öncelikle dosyadaki faiz ve masraflara (avukatlık ücreti de dahil) mahsup edildikten sonra bakiye dosya olacağının belirlenmesinden ibarettir. Anılan maddeye uymayan ve denetime açık olmayan hesaplama ve raporla sonuca gidilmesi doğru değildir ” denilmiştir. Bu nedenle, icra vekalet ücreti de TKB’nun 100. maddesi gereğince yapılacak olan hesaplamada dikkate alınacaktır.
5-İİK’nun 15. maddesinin 1.fıkrasında “İcra ve iflas harçlarım kanun tayin eder. Kanunda hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masraflar borçluya ait olup neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunur” denilmektedir. Alacaklının takibi açarken yapmış olduğu 4.382,85 TL harç ve 568,10 TL masraf olmak üzere toplam 4.950,95 TL icra harç ve masraflarının da TBK’nun 100. Maddesi gereğince yapılacak olan faiz hesaplamasında masraf olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Buna göre, 09/09/2016 kısmi ödeme tarihi itibariyle;
1)Davalı borçlu …ri yönünden kısmi ödemeden mahsup edilecek miktar birinci seçenek Güz hesabına göre (62.634,05 TL + 46,989,00 TL + 4.950,95 TL=) 114.575,00 TL; ikinci seçenek faiz hesabına göre ise (12.118,07 + 46.989,00 + 4.950,95TL=) 64.058,02 TL olacaktır.
2)Diğer davalı … ve Ticaret A.Ş. yönünden kısmi ödemeden mahsup edilecek miktar ise, birinci seçenek faiz hesaplamasına göre (39.163,03 TL + 62.634,05TL + 48.555,00 TL + 4.950,95 TL=) 155.303,03 TL’dir. İkinci seçenek faiz hesaplamasına göre ise, (15.147,75 TL + 12.118,07 TL+ 47.595,00 TL + 4,950,95 TL=) 79.811,77 TL olacaktır.
3-Takip tarihinden sonra ve fakat dava açılmadan önce 09/09/2016 tarihinde ödendiği anlaşılan 90.000,00 TL miktarındaki kısmi ödeme, TBK’nun 100. Maddesi gereğince mahsup edilecek olan yukarıdaki miktarların davalı …ci yönünden birinci seçenek faiz hesabı ile diğer davalı … Ticaret A.Ş. yönünden birinci seçenek faiz hesabına göre yapılan faiz hesaplamalarında ana paradan mahsubu gerekecek herhangi bir miktarın olmadığı anlaşılmıştır. O halde, her iki davalı yönünden 09/09/2016-10/03/2017 tarihleri arasındaki sürede işlemiş temerrüt faizine esas miktar 825.974,91 TL olacaktır. İkinci seçenek faiz hesaplamasında ise 09/09/2016-10/03/2017 tarihleri arasındaki süreye ait faiz hesaplamasında, faize esas miktar davalı …ci yönünden (90.000,00 TL (-) 64.058,02 TL=25.941,98) (825.974,91 TL (-) 25.941,98 TL=) 800.032,93 TL; diğer davalı … Ticaret A.Ş. yönünden ise (825.974,91 TL (-) 10.188,23=) 815.786,68 TL olacaktır.
SONUÇ:
Yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere;
1-Sözleşmedeki faiz oranına göre birinci seçenek olarak Mahkemenizin takdir ve değerlendirilmesine sunulan sorumluluk durumlarına göre;
Taraflar arasında yapılmış olan sözleşmedeki faiz oranlarına göre TBK’nun 100. maddesi de dikkate alınarak davalı … Ticaret A.Ş. yönünden yapılan faiz hesaplamasında, takip tarihi ile davanın açıldığı tarih arasındaki süre içerisinde işlemiş temerrüt faiz miktarının (62.634,05 TL + 223.517,63 TL=) 286.151,68 TL ve takip tarihinden sonra ve fakat dava tarihinden önce 09/09/2016 tarihinde alacaklıya haricen 90.000,00 TL ödenmiş olduğu tespit edilmiş olup, alacak kalemleri detaylı olarak yukarıda gösterilmiştir.
2-3095 Sayılı Yasa’nın 2/2. maddesine göre avans faiz o ranma göre ikinci seçenek hesaplanarak Mahkemenizin takdir ve değerlendirilmesine sunulan sorumluluk durumlarına göre;
3095 sayılı Yasa’nın 2/2.maddesine göre Merkez Bankasınca belirlenip uygulanmakta olan avans faiz oranlarına göre TBK’nın 100. maddesi de dikkate alınarak davalı …ci yönünden yapılan faiz hesaplamasında, takip tarihi ile davanın açıldığı tarih arasındaki süre içerisinde işlemiş temerrüt faiz miktarının (12.118,07 TL + 40.768,81 TL) 52.886,88 TL ve takip tarihinden sonra ve fakat dava tarihinden önce 09/09/2016 tarihinde alacaklıya haricen 90.000,00 TL ödenmiş olduğu tespit edilmiş olup, alacak kalemleri detaylı olarak yukarıda gösterilmiştir.
3095 sayılı Yasa’nın 2/2.maddesine göre Merkez Bankasınca belirlenip uygulanmakta olan avans faiz oranlarına göre TBK’nun 100.maddesi de dikkate alınarak davalı … Ticaret A.Ş. yönünden yapılan faiz hesaplamasında, takip tarihi ile davanın açıldığı tarih arasındaki süre içerisinde işlemiş temerrüt faiz miktarının (12.118,07 TL + 41.571,59 TL=) 53.689,66TL ve takip tarihinden sonra ve fakat dava tarihinden önce 09/09/2016 tarihinde alacaklıya haricen 90.000,00 TL ödenmiş olduğu tespit edilmiş olup, alacak kalemleri detaylı olarak yukarıda gösterilmiştir. Ek raporumuza Mahkemenizin takdir ve değerlendirmesine saygıyla arz ederiz.” denilmiştir.
Davalı kefil … daha önce temerrüde düşürülmediği için takip tarihine kadar bu kefil açasından temerrüt faizi işlemeyemeyecektir.
Teknik ayrıntısı bilirkişi raporunda açıklandığı üzere her ne kadar asıl alacağa itiraz edilmiş ise de 825.974,91 TL asıl alacağın bulunduğu; temerrüt faizi oranına itiraz edilmiş olsa da GKS’nin 2.6.2 maddesi gereğince temerrütün doğduğu tarihide Bankaca uygulanan (TL krediler için TL kredilere uygulanan; yabancı krediler için ise, o döviz cinsinden kredilere uygulanan) en yüksek kredi faiz oranının 2 katı tutarında temerrüt faizi oranın kararlaştırılmış olduğu, bu sözleşme şartının TTK 8. Madde gereğince geçerli olup, faiz oranın fahişliğine ilişkin itirazın hukuken geçerliliği bulunmadığı, -kredi kartı alacakları (biz.card) açısından işleyecek temerrüt faizi oranının % 30,24 (Kredi Kartı İşlemlerinde Uygulanacak Azami Faiz Oranları Hakkındaki Tebliğ oranında ve değişen oranlarda), diğer kredi alacakları açısından işleyecek temerrüt faizi oranının ise ödeme emrinde yazılı akdi faiz oranları olduğu; hesap kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilmediği iddia edilse de tebligatın asıl borçluya 16.05.2016 tarihinde işyeri daimi çalışanı … ‘a tebliğ edilmiş olduğu; kredi asıl borçlusunun 3. Kişi şirket olduğu, kefillerin takibin görüşmeler devam ederken yapılmasının kötüniyetli olduğu iddia edilse de müteselsil kefillerin sorumluluğuna öncelikle asıl borluya başvurma şartıyla gidilebileceği, bu şartın da yerine getirilmiş olduğu; sözleşmenin 4. Maddesi gereğince asıl borçulunun cari devreden borçlar nedeniyle alacağı muaccel kılma hakkı bulunduğu anlaşılmıştır.
Takipten sonra yapılan kısmi ödeme, ancak takip sonrası işleyen faizin bir kısmını karşılayacak miktarda olup, dava tarihi itibariyle ana para ve işlemiş faiz miktarı dava değerinden az olmamakla davacının dava açmakta hukuki yararını kısmen de olsa ortadan kaldırıcı bir etkisi bulunmamaktadır.
Bilirkişi işlemiş akdi faizde 2 kalem açısından istemden fazla hesaplama yapmış ise de istemi geçmeyecek şekilde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Tüm bu hususlara göre sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın davalı … açısından kısmen kabulü ile;
682,63 TL
758,71 TL
60 TL
682,63 TL
1.033,84 TL
298.600 TL asıl alacak 6.866,15 TL işlemiş akdi temerrüt faizi
24.157,10 TL asıl alacak 311,02 TL işlemiş akdi temerrüt faizi
150.000 TL asıl alacak 5.786,30 TL işlemiş akdi temerrüt faizi
350.000 TL asıl alacak 13.501,37 TL işlemiş akdi temerrüt faizi olmak üzere 825.974,91 TL asıl alacağa 26.464,84 TL işlemiş akdi temerrüt faize, işleyecek temerrüt faizin % 5 gider vergisi alacağına itirazın iptaline,
-Kredi kartı alacakları açısından işleyecek temerrüt faizi oranına itirazın % 30,24 (Kredi Kartı İşlemlerinde Uygulanacak Azami Faiz Oranları Hakkındaki Tebliğ oranında ve değişen oranlarda),
-Diğer kredi alacakları açısından işleyecek temerrüt faizi oranına itirazın ise tamamen iptaline,
-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davanın davalı … açısından kısmen kabulü ile;
682,63 TL
758,71 TL
60 TL
682,63 TL
1.033,84 TL
298.600 TL
24.157,10 TL
150.000 TL
350.000 TL olmak üzere 825.974,91 TL asıl alacak ve işleyecek faizin % 5 gider vergisi alacağına itirazın iptaline,
-Kredi kartı alacakları açısından işleyecek temerrüt faizi oranına itirazın % 30,24 (Kredi Kartı İşlemlerinde Uygulanacak Azami Faiz Oranları Hakkındaki Tebliğ oranında ve değişen oranlarda),
-Diğer kredi alacakları açısından işleyecek temerrüt faizi oranına itirazın ise tamamen iptaline,
-Davalı … açısından işlemiş akdi faize itirazın iptali talebinin reddine,
3-825.974,91 TL’nin % 20 oranında icra inkar tazminatını olan 165.194,98 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Kötü niyet sabit olmadığından davalı tarafın tazminat talebinin reddine,
5-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 56.422,34-TL ilam harcından peşin alınan 8.968,88-TL’nin mahsubu ile bakiye 47.453,46-TL ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 8.968,88-TL peşin harç ve 31,40-TL başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı, kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 46.989,00-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 4.587,00-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 4.858,20-TL’sinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.07/11/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”