Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/20 E. 2018/762 K. 28.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/605
KARAR NO : 2018/755
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2017
KARAR TARİHİ: 25/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile vekil eden şirket ile davalı idare arasında İstanbul … Endüstri Meslek Lisesi İnşaatına ilişkin olarak 02.11.1995 tarihinde bir yüklenici sözleşmesi akdedildiği, sözleşme gereği müvekkilin taahhüdü altında olan işleri bitirerek kesin hesabını 17.06.2004 tarihinde davalı idareye vererek tasfiye kabulü için talepte bulunduğunu, buna karşılık davalı idare tasfiye kabulünü 09.02.2005 tarihinden geçerli olmak üzere 24.06.2005 tarihinde tasfiye kabulünü sonuçlandırıldığı, bu kabule göre kesin hesap raporu işin kontrolü tarafından imzalandığı halde davalı kurum alacak miktarının yüksek olduğundan bahisle heyet oluşturarak ek 4 te sunulan kesin hesap alacağını imzalayarak üst makama sunduğu, o dönemin yapım şube müdürü gerekli zaman zarfında görevini yapmayarak alacağı sürüncemede bıraktığını, bu geçen zaman zarfında davalı idare tarafından defalarca heyet oluşturulduğunu yine de gerekli sonuç elde edilememiş olduğundan davalı idare müvekkilin kesin hak edişini düzenleyerek hak edilen bedeli ödemekten imtina ettiğini, davalı tarafa kesin hesabın yapılarak alacağın ödenmesi hususunda defalarca ihtar gönderilmiş olup davalı tarafın bu ihtara rağmen borcunu ödemediğini, müvekkilin kazı pozlarına ilişkin olarak iş ve bedel artışı davalının kabulünde olan bedelin üzerinde olup hesaplara dahil edilmediğinden bu kısım için bilirkişi incelemesi ve örnek teşkil eden sözleşme ve ödemelerin dikkate alınarak tespiti ve davalıdan alacak miktarın tartışmalı ve belirsiz olduğundan 500.000 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, davacı firmanın 17.06.2004 tarihinde değil 13.09.2012 tarihinde kesin hesap hak edişini il müdürlüğüne sunduğunu, davacı firmanın hesap inceleme işlemlerinin uzamasının sebebi gerekli evrakların eksik olduğu ve farklı tarihlerde yazılmış olan yazılarla tamamlanması istenildiği halde davacı tarafça tamamlanmamış olduğunu, davacı firmanın kesin hesap dosyasının incelemesi bitip 782.887,34 TL borçlu olduğunu, alacak davasının haksız açılan dava olduğundan reddini talep etmiştir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115.madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Aynı yasanın 137 ve devam maddeleri gereğince dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Yasanın 138.maddesi gerekçesinde de belirtildiği üzere yargılamada usule ilişkin iddia ve savunma sebeplerinin hallinden sonra işin esasına girilerek uyuşmazlık çözümlenir. Usule ilişkin hususlar ya dava şartıdır ya ilk itiraz niteliğindedir. Usule ilişkin hususlar şekli nitelik taşıdığından yargılamanın başında dosya üzerinden de incelenerek karar bağlanabilir. Ancak Mahkeme kararını vermek için tarafların dinlenmesine ihtiyaç duyuyorsa bunu da tahkikat aşamasında değil ön inceleme oturumunda yapacaktır. Aynı husus Yasanın 140/1.maddesinde de belirtilmiş olup ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için hakimin gerekli gördüğü takdirde tarafları dinleyebileceği hükme bağlanmıştır.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Somut durumda davacı, sözleşmeye dayalı alacağının tahsilini Mahkememizde talep etmiş ise de TTK 4. maddesinde ticaret mahkemelerinin görevi olarak belirlenen ve kriter olarak alınan ” ticari işletmeyle ilgili husustan doğan hukuk davası ” olmadığı, davalı tacir olmadığı gibi uyuşmazlığın davalının ticari işletmesiyle ilgisinin olmadığı, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, Asliye Ticaret Mahkemelerinin uzmanlık gerektiren ticari davalara bakmakla görevli özel nitelikli mahkemeler olduğu, eldeki davada ise uyuşmazlığın 6098 sayılı Yasa hükümlerine göre çözüme kavuşturulacağı, taraflar arasında Türk Ticaret Kanunu hükümleri veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlık bulunmadığı hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde davada genel mahkemelerin görevli olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi düşünce, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı olacaktır.
Bu durumda, dava konusu uyuşmazlığın ticari dava niteliği taşımadığı ne var ki davacının da tüketici olmadığı anlaşılmakta olup, davanın genel mahkemede görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Dava şartı olan görev hususu yönünden Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda, bu yönde karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. Yargıtay Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 21/11/2017 tarih, 2015/38963 esas ve 2017/11373 karar sayılı ilamı; Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 01/06/2017 tarih, 2016/588 esas ve 2017/2364 karar sayılı ilamı; Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 21/12/2015 tarih, 2015/1901 esas ve 2015/6550 karar sayılı ilamı.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2- 6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına,
3- 6100 sayılı Yasanın 331/2.maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
4-HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, giderin avanstan karşılanmasına,
Dair,gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 25/06/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …