Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/163 E. 2018/190 K. 14.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/821
KARAR NO : 2018/105
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/07/2013
KARAR TARİHİ: 29/01/2018
Birleşen Mahkememizin 2013/317 Esas -2014-12 Karar Sayılı Dosyası
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan),
DAVA TARİHİ: 15/11/2013
KARAR TARİHİ: 29/01/2018
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/09/2017
KARAR TARİHİ: 29/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ASIL DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takipten önce defalarca yapılan uyarılara ve davacı müvekkili şirketçe ve davalı şirketçe karşılıklı gönderilen ihtaratlarda da söz konusu bakiyenin ödenmediğini, söz konusu borcun o dönemde tam olarak ödenmediğinden sözleşmenin 13/12/2012 tarihi itibariyle münfesih olduğunu, taraflar arasında akdedilen 11/02/2011 tarihli fason imalat anlaşmasının genel anlamda bir satım sözleşmesi olduğunu, Borçlar Kanunu 207 ‘maddenin satış sözleşmesinde, satış bedelini ödemenin alıcının başlıca asli borcu olduğunu, asli yükümlülüklerin ihlalinin sözleşmenin karşı tarafına Borçlar Kanununda belirtilen seçimlik hakları kullanma hakkı sağladığını, bu nedenlerle sözleşme hükümlerine dayanılarak kesilen faturalar ve müvekkili şirkete karşı öne sürülen iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, 13/12/2012 tarihi itibariyle müvekkili şirket nezdindeki 12.125,24-TL bakiye borcun ödenmemesi nedeniyle 05/03/2013 tarihinde … İcra Müdürlüğünde … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVAYA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde yapılan ödemeler ve düzenlenen faturaların taraflar arasındaki ticari ilişkinin dayanağı olan 11/02/2011 tarihli sözleşmeye uygun tanzim edildiğini,taraflar arasında devam eden ticari ilişki kapsamında müvekkili şirket tarafından sözleşmeye uygun düzenlenen faturaları kötü niyetle ticari defter ve kayıtlarına işlemediğini, davacının sözleşmeye aykırı bir fesih iddiasında olduğunu, taraflar arasındaki özel düzenlemeye rağmen genel hükümlere göre bir fesih prosedüründen bahsetmenin mümkün olmadığını, davacının faiz talebinin yerinde olmadığını, uyuşmazlık konusu alacak miktarının likit olmadığından davacının öncelikle icra inkar tazminatı talebinin neticede yasa hükmüne aykırı talebin reddinin gerektiğini belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının davada reddolunacak meblağın %20 ‘ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılan 11/02/2011 tarihli Fason İmalat Anlaşması gereğince alınan mallar üzerine kesilen fatura bedellerinin vadelerine uygun olarak ödemelerinin gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketin alacağına ve davaya konu olan faturanın sözleşmeden doğan alacaklara binaen düzenlenmiş olduğunu, davalının iptal talebine konu itirazında sözleşme hükümlerine aykırı fesih iddiasının yerinde olmadığını, davalının müvekkili şirkete toplam 64.250,62- TL tutarında borcunun bulunduğunu, bu borcun 3 gün içerisinde ödenmesi için davalıya ihtarname keşide edildiğini, borcun ödenmemesi nedeniyle İstanbul … İcra müdürlüğünün …esas sayılı takip dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, yapılan şifahi ve yazılı görüşmelerin sonuçsuz kaldığını, yapılan takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğinden itirazın iptaline, takibin devamına, alacak miktarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP: Davalı vekili tarafından verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; Usule ilişkin itirazında; Mahkememizde görülmekte olan 2013/194 E. Sayılı dosyası ile bu dosya arasında konu ve taraf bakımından birbirleriyle bağlantılı olduğundan her iki dosyasının HMK.nun 166. Maddesi gereğince birleştirilmesini, esasa ilişkin itirazlarında ise davacı tarafından başlatılan icra takibinin hukuka ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğunu, 11/02/2011 tarihli sözleşmenin müvekkili tarafından, davacının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle tek taraflı olarak feshettiğini, davacı tarafından düzenlenen faturaların sözleşmeye uygun olarak düzenlendiği iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, uyuşmazlık konusu alacağın likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığını, haksız ve hukuka aykırı şekilde ikame edilen davanın reddine, %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini savunmuştur.
Mahkememizce, yapılan bilirkişi incelemelerine ve toplanan tüm delillere göre asıl davada talep edilen 12.125,22-TL lik alacak tutarının varlığı hususunda tereddüt bulunmadığı davalının kayıtlarında takibe konu edilen 4 adet faturanın varlığının mevcut olduğu, faturaların toplamının 12.509,61-TL olup, davalının 7.12.2012 tarihinde yaptığı ,20.277,93-TL ödeme den sonra davacının keşide ettiği, 7.12.2012 tarihli ihtardan sonra davalının muhasebe kayıtlarında alacağını düşüürcü işlemler yaparak neticede düzenlemede haklı sebebini ispatlayamadığı 64.250,62-TL tutarında ,fatura düzenleyerek kendisini alacaklı duruma getirdiği, davacının kayıtlarında yapılan incelemeye göre (31.12.2012) tarihi itibariyle 27.421.24-TL alacaklı bulunduğu 7.1.2013 tarihi itibariyle 13.637,70-TL,30.1.2013 tarihinde 1.658,32-TL ödeme bulunduğu, bu ödeme inceleme arakararına takip tarihinden sonra yapıldığı şeklinde yazılmış ise de ödemenin icra takibinden evvel olduğunun anlaşıldığı, ödemelerden sonra 12.125,22-TL borç kaldığı bilirkişi her ne kadar talepten daha fazla bir faiz hesabı yapmış ise de taleple bağlı kalınacağı , davalının tanzim ettiği faturanın ve kayıtlarında yaptığı borç azaltıcı kayıtların bir dayanağının ispat edilemediği gözönüne alınarak borç bakiyesi 12.125,24-TL asıl alacak ve taleple bağlı kalınarak işlemiş faizi üzerinden itirazın iptaline ,birleşen davanın reddine, asıl dava bakımından likit alacağa haksız itiraz nedeniyle icra inkar tazminatına ve birleşen dava bakımından takip haksız ise de alacaklının kötüniyetle takip başlattığı sabit olmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen hükmün davalı birleşen dosya vekili tarafından temyiz edilmesi sonucu, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 03/07/2017 tarih 2016/677 Esas, 2017/2706 Karar sayılı ilamı ile ”yargılama sırasında 1 hukukçu ve 1 sermaye piyasası kurulu başuzmanı tarafından tanzim olunan 06.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda icra takibine dayanak faturaların tamamının davacı defterlerine kayıtlı olduğu ve ödenmediği, 29.11.2012 tarihli ve 536758 nolu 4.122,60-TL bedelli fatura dışındaki faturaların davalı defterlerine kayıtlı oldukları, ancak 29.11.2012 tarihli ve 536758 nolu 4.122,60-TL bedelli faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı belirtilmiş olmasına karşın aynı raporda varsayıma dayalı olarak 29.11.2012 tarihli ve 536758 nolu 4.122,60-TL bedelli faturanın davalı defterlerindeki daha büyük tutarlı kayıtlar arasına kaydedilmiş olabileceği belirtilmiş, mahkemece de bilirkişi görüşü ile bağlı kalınarak tüm faturalar bedeli yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki 29.11.2012 tarihli ve 536758 nolu 4.122,60-TL bedelli faturanın davalı defterlerine kayıtlı olmadığı anlaşıldığından ve fatura içeriği de davacı tarafından diğer deliller ile ispat edilemediğinden, bu faturanın takibe konu edilen 3.738,83-TL’si yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken; davalı defterlerinde kayıtlı olan diğer takibe konu faturalar ile birlikte hesaplanarak davanın tamamının kabulüne karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi; davalı itirazında kısmen haklı olduğundan, alacak yargılamayı ve hesaplamayı gerektirdiğinden, İİK’nın 67/2. maddesince koşulları oluşmayan icra inkâr tazminatı isteminin reddi gerekirken bu istemin de kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Kararın bu nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizce Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 03/07/2017 tarih 2016/677 Esas, 2017/2706 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamı gerekçesi, mahkememizin kabul gerekçesi ve dosya kapsamı itibariyle, davacı tarafça takibe konu yapılan 29/11/2012 tarih ve 536758 numaralı, 4.122,60-TL bedelli fatura dışındaki faturaların davalı defterinde kayıtlı olduğu, takip tarihi itibariyle ödemelerden sonra davalının davacıya 8.386,41-TL borçlu olduğu, ancak 29/11/2012 tarih ve 536758 numaralı, 4.122,60-TL bedelli faturanın takibe konu edilen 3.737,83-TL yönünden fatura içeriği davacı tarafça ispatlanamadığı gibi, davalı defterlerinde de yer almadığı anlaşılmakla, ispatlanan davacı alacağı olan 8.386,41-TL alacak yönünden davanın kabulüne, kısmen reddine, alacak likit olmaması nedeniyle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vererek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi ve ayrıntısı gerekçeli kararda yazılacağı üzere;
Asıl davada;
Davanın Kısmen Kabulü ile, 8.386,41-TL asıl alacak, 420,39-TL işlemiş faiz üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz yürütülmesine,
Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
Hüküm altına miktar üzerinden hesaplanan 572,87-TL karar harcından peşin olarak alınan 214,23-TL’ nin mahsubu ile arda kalan 358,64-TL bakiye ilam harcının asıl dava davalısından tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 214,23-TL peşin arcın, asıl dava davalısından tahsili ile davacıya verilmesine,
Kabul edilen miktar üzerinden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Red edilen miktar üzerinden davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.180,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 1.022,50.-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 340,00-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına; arda kalan 682,50-TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Birleşen davada;
Davanın Reddine,
Koşulları bulunmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine,
Birleşen dosya davacısı tarafından yatırılan 748,00-TL harçtan 35,90-TL’nin mahsubu ile arda kalan 712,10-TL’nin 492 sayılı Yasanın 31. maddesi gereğince, karar kesinleştiğinde bu davacıya iadesine,
Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 7.418,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
29/01/2018
Katip …
¸

Hakim …
¸