Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/152 E. 2019/50 K. 22.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/152 Esas
KARAR NO : 2019/50 Karar

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/02/2017
KARAR TARİHİ : 22/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin vermiş olduğu 15.02.2017 tarihli dilekçesinde özetle; “Rekabet kurumu başkanlığının 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararında, davalı bankanın da aralarında bulunduğu, bir kısım bankaların 2007 ile 2011 yılları arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda anlaşma ve/veya uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı K’nın 4 md. ihlal ettiklerinin tespit edildiğini, müvekkilinin 12.06.2008 tarihinde davalı bankadan 2 adet 232.180,00-USD sözleşme bedeli üzerinden 36 ay vadeli ticari araç kredisi kullanmış olduğu ve eş zamanlı olarak 2 adet ticari araç üzerinde rehin tesis edildiğini, bankaların kendi aralarında 21.08.2007-22.09.2011 döneminde kurdukları uyum ve eylem birliği içinde hareket ettikleri için müvekkili daha düşük faiz oranıyla kredi kullanma imkanı varken daha yüksek faiz ile kredi kullandığı için zarara maruz kaldığı, davalı banka RKHK 4 md. ihlal ettiği için 14.875.404,00-TL para cezasına çarptırıldığı, Bankaların 2007-2011 döneminde aynı faizi uyguladıkları ve indirime gitmedikleri, davalı bankadan kullandığı krediye yüksek faiz uygulanmak suretiyle zarara uğratıldığı, müvekkilin uğramış olduğu zararın tespiti gerektiği, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hak.K’nun 57. ve 58 m. göre davalı bankanın müvekkilin zararını tazmin etmesi gerektiğini, ayrıca bahse konu kredilerin kullandırımı sırasında tahsil edilen masraf ve komisyonlarında iade edilmesi gerektiği, müvekkilinin uygulanan yüksek faiz nedeniyle zararının tespiti ve zararın doğduğu tarihten itibaren şimdilik 500,00 -USD en yüksek vadeli mevduat ticari faizi ve müvekkiline verilen zararın 3 katı tutarında tazminatın ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekilinin vermiş olduğu 25.04.2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından Rekabet Kumlunun 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı Kararının gerekçe gösterildiği, davacının tazminat isteminin zaman aşımına uğradığı, … İdare Mahkemesi kararının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasına, müvekkili bankanın sadece kredi kartı gecikme bildirim ücreti ile nakit avans çekim ücretine ilişkin olduğu, dolayısıyla kurul kararının 75, 87 ve 282 paragraflarına göre kredi kartı hizmetlerine ilişkin olduğu, müvekkili bankaya uygulanan ceza diğer 8 bankaya göre daha az miktarda olduğunu, müvekkili bankanın faizlerin belirlenmesinde 12 banka arasında yer almadığını, davacının davasında talep ettiği zararının varlığını ispat edemediğini belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 07.06.2018 tarihli 8 sayfadan ibaret raporunda özetle; “A) Rekabet Kurulu Kararı Yönünden: Öncelikle davalı bankanın kullandırdığı ticari taşıt kredisinin Rekabet Kumlu Kararı dahilinde değerlendirilmesinin kabulü halinde davalı bankanın 13.03.2008 ve 02.09.2008 tarihinde ticari nitelikli taşıt kredisine uyguladığı akdi faizin denetlenebilmesi için, Rekabet Kurulu Kararında adı geçen 12 banka dışında kalan diğer bankalar arasından seçilebilecek 12 bankanın 13.03.2008 ve 02.09.2008 tarihinde ticari taşıt kredisine fiilen uyguladıkları akdi faiz oranlarının celp edilmesi halinde ve bunların ortalamasına göre bir mukayese yapılması konuya ayrı bir yaklaşım tam getirebilir/kazandırabilir. Davacının çok açık olmamakla birlikte davasını Rekabet Kurulu Kararının 40. Sayfasındaki “J.2.5 belge 6” adlı bölümde zikredilen tespitlere dayandırmış olduğu anlaşılmaktadır. Rekabet Kumlu Kararının 40, 41, 42 ve 44 sayfalarındaki (13), (14), (15) ve (16) no.lu tablolarda davalı bankanın adı bile geçmemektedir. Davacıya kullandırılan ticari taşıt kredisi ile Rekabet Kumlu kararının dönemsel olarak karşılaştırma olanağı bulunmamaktadır. Bu bakımdan davalı bankanın rekabeti engellediği gerekçesiyle maddi cezaya maruz kalmış olması demek, davacıya kullandırılan krediye yüksek faiz uygulandığı anlamına gelmez. Rekabet Kurulu Kararının, bankaların 21.08.2007-24.10.2011 tarih aralığını kapsayan dönemde herhangi bir tarihte ya da dönemde lokal olarak herhangi bir kredi işlemine, hizmete ya da vadeli mevduata uygulanan faize dayandırılmış olduğu nazara alındığında, incelemeye tabi tutulan 12 bankanın inceleme döneminin bütününde kullandırdıkları kredilere yüksek faiz uyguladıkları gibi bir sonuca varmak kanımca son derece hatalı bir yaklaşım tarzı olduğu düşünülmektedir. Diğer yandan en önemlisi de, yeni TTK’nun 8 m. hükmü uyarınca ticari nitelikli kredilerin bahse konu Rekabet Kumlu Kararına konu edilmesinin bir çelişki olacağı düşünülerek, dava konusu kredinin ticari nitelikli kredi olması nedeniyle, 4054 sayılr Rek.Kur.Hak. K’nun 4 m. kapsamında değerlendirilemeyeceği, B)Kredinin Kullandırıldığı Sırada Tahsil Edilen Ücret ve komisyon Yönünden; Davacı, her ne kadar kredi kullandırımları sırasında kredi tahsis ve operasyon ücreti vesaire adı altında masraf alındığını iddia etmekte ise de, bu yönde somut birdekont makbuz vesaire gibi bir delil sunulmamıştır. Diğer yandan mahkemece davalı bankadan 03.04.2017 tarihinde genel kredi sözleşmesi ve ödeme planları celp edilmiş ise de, bu belgeler arasında kredinin ilk kullandırımı sırasında masraf alındığını gösteren bir belgeye/dekonta rastlanılamamıştır. Mevcut delil durumuna göre bu yönde bir tespit yapmak mümkün olamamıştır.” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Yan vekillerinin rapora beyan ve itirazları ile bilirkişi raporunda eksikliği saptanan hususlar tamamlandıktan sonra dosya ek rapor düzenlenmek üzere yeniden bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 23.09.2018 tarihli 8 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “Davacı vekilinin Rekabet Kurulu Başkanlığından almış olduğu yazı içeriği etraflıca irdelenmiş olup, kök rapordaki görüş ve kanaatimi revize etmeyi gerektirebilecek farklı unsurları taşımadığı için, kök raporda mevcut delil durumuna göre bir revizyon yapılamamıştır. Davalı bankanın kredinin kullandırımı sırasında tahsil ettiği ücret ve komisyon yönünden Davalı banka ile davacı arasında Ticari ” Genel Kredi Sözleşmesi” akdedilmiştir Anılan “sözleşme” kapsamında davacıya dosya içeriğine göre “taksitli ticari taşıt kredisi kullandırılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bahse konu sözleşmenin imzalanmasıyla birlikte, davacı kredi sözleşmesi içeriğini okuduğunu, anladığım müzakere edildiğini basiretli bir tacir olarak kabul ve taahhüt etmiş olduğu söylenebilir. Dava konusu ” ticari krediden tahsis komisyonu tahsilinin” sözleşme koşullarına ve ücret tarifesine uygun olarak tahsil edildiği kanaati edinilmiştir Bunun yanı sıra, davalı bankanın tahsil ettiği komisyon ve ücretin, başta sözleşme, TTK 18, 19 ve 20 m, BK, Bankacılık K , T.C, Merkez Bankası nın 2006/1 sayılı Tebliği ve bankacılık teamüllerine uygun olduğu hususu sayın Mahkemenin takdirleri dahifinde olmak üzeredolayısıyla bu yönden de, davalı bankanın tahsil ettiği ücretin/komisyonun İADE KOŞULLARININ OLUŞMAMIŞ OLDUĞU hususunun mütalaa edilebileceği görüşüne ulaşıldığı” kanaati ile ek raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen delil dosyası, davalı bankanın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor, ek rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada Rekabet kurumu başkanlığının 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararında, davalı bankanın da aralarında bulunduğu, bir kısım bankaların 2007 ile 2011 yılları arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda anlaşma ve uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı K’nın 4 md. ihlal ettiklerinin tespit edilmiştir. Bu kapsamda davacının 12.06.2008 tarihinde davalı bankadan 2 adet 232.180,00-USD sözleşme bedeli üzerinden 36 ay vadeli ticari araç kredisi kullanmış olduğu ve eş zamanlı olarak 2 adet ticari araç üzerinde rehin tesis edildiğini, bankaların kendi aralarında 21.08.2007-22.09.2011 döneminde kurdukları uyum ve eylem birliği içinde hareket ettikleri için davacının daha düşük faiz oranıyla kredi kullanma imkanı varken daha yüksek faiz ile kredi kullandığı için zarara maruz kaldığı, davalı banka RKHK 4 md. ihlal ettiği için 14.875.404,00-TL para cezasına çarptırıldığı, Bankaların 2007-2011 döneminde aynı faizi uyguladıkları ve indirime gitmedikleri, davalı bankadan kullandığı krediye yüksek faiz uygulanmak suretiyle zarara uğratıldığı davacı vekilince iddia edilmiştir. Bu kapsamda davacının uğramış olduğu zararın tespiti ile 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hak.K’nun 57. ve 58 m. göre davalı bankanın davacının zararını tazmin etmesi gerektiği ve bahse konu kredilerin kullandırımı sırasında fazladan tahsil edilen masraf ve komisyonlarında iade edilmesi gerektiği kanaati ile bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı bankanın davacıya kullandırdığı ticari taşıt kredisinin Rekabet Kumlu Kararı dahilînde değerlendirilmesi durumunda, davalı bankanın 13.03.2008 ve 02.09.2008 tarihinde ticari nitelikli taşıt kredisine uyguladığı akdi faizin denetlenebilmesi için, Rekabet Kurulu Kararında adı geçen 12 banka dışında kalan diğer bankalar arasından seçilebilecek 12 bankanın 13.03.2008 ve 02.09.2008 tarihinde ticari taşıt kredisine fiilen uyguladıkları akdi faiz oranlarının karşılaştırılarak davalı bankanın fazla ve fahiş uygulamasının bulunup bulunmadığı belirlenememiştir.
Davacının çok açık olmamakla birlikte davasını Rekabet Kurulu Kararının 40. Sayfasındaki “J.2.5 befge 6” adlı bölümde zikredilen tespitlere dayandırmış olduğu anlaşılmaktadır. Rekabet Kumlu Kararının 40, 41, 42 ve 44 sayfalarındaki (13), (14), (15) ve (16) no.lu tablolarda davalı bankanın adı bile geçmemektedir. Davacıya kullandırılan ticari taşıt kredisi ile Rekabet Kurulu kararının dönemsel olarak karşılaştırma olanağı bulunmamaktadır. Bu bakımdan davalı bankanın rekabeti engellediği gerekçesiyle maddi cezaya maruz kalmış olması demek, davacıya kullandırılan krediye yüksek faiz uygulandığı anlamına gelmez. Rekabet Kurumu Kararının, bankaların 21.08.2007-24.10.2011 tarih aralığını kapsayan dönemde herhangi bir tarihte ya da dönemde lokal olarak herhangi bir kredi işlemine, hizmete ya da vadeli mevduata uygulanan faize dayandırılmış olduğu nazara alındığında, incelemeye tabi tutulan 12 bankanın inceleme döneminin bütününde kullandırdıkları kredilere yüksek faiz uyguladıkları gibi bir sonuca varmak hukuki değildir.
Diğer yandan yeni TTK’nun 8 m. hükmü uyarınca ticari nitelikli kredilerin bahse konu Rekabet Kumlu Kararına konu edilmesinin bir çelişki olacağı düşünülerek, dava konusu kredinin ticari nitelikli kredi olması nedeniyle, 4054 sayılr Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 4 m. kapsamında değerlendirilemez.
Ayrıca davalı bankanın kredinin kullandırımı sırasında tahsil ettiği ücret ve komisyon yönünden; Davalı banka ile davacı arasında Ticari ” Genel Kredi Sözleşmesi” akdedilmiştir Anılan “sözleşme” kapsamında davacıya dosya içeriğine göre “taksitli ticari taşıt kredisi kullandırılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bahse konu sözleşmenin imzalanmasıyla birlikte, davacı kredi sözleşmesi içeriğini okuduğunu, anladığım müzakere edildiğini basiretli bir tacir olarak kabul ve taahhüt etmiş olduğu söylenebilir. Dava konusu “ticari krediden tahsis komisyonu tahsilinin“ sözleşme koşullarına ve ücret tarifesine uygun olarak tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra, davalı bankanın tahsil ettiği komisyon ve ücretin, başta sözleşme, TTK 18, 19 ve 20 m, BK, Bankacılık Kanunu, T.C, Merkez Bankası’nın 2006/1 sayılı Tebliği ve bankacılık teamüllerine uygun olduğu kanaatine varılmış olmakla dolayısıyla bu yönden de, davalı bankanın tahsil ettiği ücretin/komisyonun İADE KOŞULLARININ OLUŞMAMIŞ OLDUĞU kanaatine varılmış bu nedenle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın Reddine,
2- 44,40-TL karar harcının peşin alınan 31,40-TL den düşümü ile kalan 13,00-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davalı tarafından yapılan 23,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davalı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 1.830,70-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/01/2019

Katip …

Hakim …