Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/128 E. 2020/545 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/128 Esas
KARAR NO : 2020/545 Karar
DAVA : Maddi-Manevi Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/02/2017
… ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ … ESAS 2017/… KARAR
DAVA : Sözleşme Bedelinin İadesi
BİRLEŞEN DAVA T: 28/02/2017
KARAR TARİHİ : 30/09/2020

Mahkememizde görülen tazminat ve alacak davalarının yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Asıl davada davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket bünyesinde bulunan … Otelinde 31.12.2016 yılbaşı gecesi … konseri organizasyonu için sözleşme yapıldığını, hazırlanan sözleşmenin e-posta yolu ile … … ile paylaşıldığını, sözleşmenin delili olarak 4. maddede yer alan 50.000,00-TL avans ödemesinin müvekkiline yapıldığını, ancak davalı organizatör şirketin ülke genelinde mevcut terör saldırıları gerekçesi ile konseri iptal ettiğini, sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca, basiretli tacir olan davalının sözleşme yaparken, şartlarının değişebileceğini, riskleri ve beklenmeyen halleri gözetmiş sayılacağını, davalının sözleşmeyi ihlal ettiğini, yılbaşı günü konser bedelinin 165.000,00 TL + KDV olduğunu, bedelin 50.000,00-TL’sinin avans olarak ödendiğini, bakiye 115.000,00- TL + KDV + stopajın 26.12.2016 günü ödenmesinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda uğranılan zararlar, yoksun kalınan konser bedeli ve uğranılan ticari itibar kaybı sebebi ile fazlaya ilişkin hakkarı saklı kalmak şartıyla; 26.12.2016 gününden başlayacak ticari faizi ile birlikte bakiye 115.000,00- TL + KDV stopaj bedeli ile müvekkilinin çalıştığı sanatçı nezdinde ve piyasada ticari itibarının zedelenmesi nedeniyle 10.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/KARŞI DAVA
Davalı vekili, alacağın zaman aşımına uğradığını, mahkemenin yetkisiz olduğunu, yanlar arasında yazılı yada şifahi bir sözleşme bulunmadığını, dolayısıyla da kendileri tarafından imzalanmamış sözleşme hükümlerinin bağlayıcı olmayacağını, davacı şirket tarafından müvekkil şirkete ait … Otel’de yılbaşı konseri düzenlenmesinin tek taraflı taahhüt edildiğini, davacının bu taahhüdü ve talebi üzerine, davacıya 50.000,00- TL ödendiğini, müvekkili tarafından başkaca hiçbir taahhütte bulunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas 22017/… karar sayılı dosyasında davacı vekili; davalı tarafından … Otel’de düzenlencek yılbaşı etkinliği için davacının 50.000,00 TL ödediğini, ancak etkinliğin ülkede son zamanlarda yaşanan üzücü olaylar ve otele yönelik somut tehdit ve ihbarlar nedeniyle gerçekleştirilemediğini, ifanın imkansızlığı nedeni ile borçlunun borcunu ifa etmesinin istenemeyeceğini, etkinliğin iptalinde kusurlarının bulunmadığını belirterek sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre müvekkili tarafından davalıya ödenen 50.000,00 TL avansın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte müvekkiline iadesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, eser sözleşmesi niteliğindeki yılbaşı konser organizasyonunun iptali nedeniyle, asıl davada davacı yüklenicinin zararları kapsamında sözleşmeden haksız yere dönüldüğü iddiasıyla bakiye ücretin tahsili ve ticari itibar kaybı nedeniyle manevi tazminat, birleşen dava ise iş sahibi firmanın kusuru olmaksızın terör olaylarına binaen konser iptal edildiği iddiası ile yükleniciye ödenen avansın konusuz ve sebepsiz kalması nedeniyle iadesi istemine ilişkindir.
Yanlar arasındaki uyuşmazlık, yazılı sözleşme hükümlerinin tarafları bağlayıp bağlayamayacağı, bağlayıcı ise konserin iptalinde yani sözleşmeden dönülmesinde haklı sebep olup olmadığı, bu bağlamda maddi manevi tazminat istenip istenemeyeceği, birleşen dava yönünden ise ödenen avansın iadesinin gerekip gerekmeyeceği konularında toplanmaktadır.
Dava dilekçesi ekinde sunulu sözleşme başlıklı belgede tarafların ıslak imzası bulunmamaktadır. Asıl davadaki davacı yan dava dilekçesine sözleşmeyi delil olarak eklediğinden sözleşme hükümlerinin evleviyetle benimsediğinde herhangi bir kuşku yoktur. Ancak davalı yönünden sözleşmede imzası mevcut değilse de, konserin gerçekleştirileceği otelin müdürü olan ve temsil yetkisi inkar edilmeyen tanık … …’nın talimat mahkemesi ifadesinde sözleşme hükümleri konusunda mutabakata varıldığı doğrulanmıştır. Öte yandan, davalıyı temsilen yapıldığı anlaşılan elektronik posta yazışma içerikleri tetkik edildiğinde de “sözleşmeyi imzalayacağım, haftaya İstanbul’a geleceğim, gelirken de getiririm” şeklinde adı geçen otel müdürünün beyanda bulunduğu, bir başka söyleyişle elektronik ortamda karşılıklı icap ve kabulün gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Mail yazışmaları davalı aleyhine delil başlangıcı niteliği haiz belgelerdendir. Nitekim diğer tanıklar da sözleşmesel ilişkiyi ve karşılıklı mutabakatın gerçekleştiğini doğrulamışlardır. Zira, davalı tanığı olan otelin finans müdürü …, sözleşmeye binaen müşterilere … konseri için bilet satışı yapıldığını belirtmiştir. Dolayısıyla davalı tarafın imzası her ne kadar bulunmasa dahi gerek delil başlangıcı niteliğindeki mail yazışmaları, tanık beyanları, gerekse de bilet satışları ile davalının sonraki eylem ve işlemleri nazara alındığında davalının dava dilekçesi ekindeki sunulu yazılı sözleşme hükümlerini zımnen ve eylemli olarak benimsediğinin kabulü gerekir. Kaldı ki, sözleşme içeriğine uygun olarak yerel mahallinde afiş ve broşürler bastırılmıştır. Böylesine bir edimin tek taraflı taahhüt biçiminde davacı tarafından üstlenilmesi mevcut delil durumuna göre mümkün değildir. Yani, her iki tarafa edimler yükleyen sözleşme maddeleri davalıyı bağlayıcıdır.
Bir diğer uyuşmazlık ise, sözleşmeden haklı nedenle dönülüp dönülmediği, dönülmesinde haklı sebep varsa dahi konserin iptal edilmesinde taraflara atfı kabil bir kusur bulunup bulunmadığı konusundadır. Dava dışı ihbar olunan … tarafından gerçekleştirilecek konserin iptalinden sonra otelde aynı gece bir başka kişi tarafından canlı müzik gösterisi yapıldığı ihtilafsızdır. Sanatçı … hakkında sosyal medya mecralarında çıkan tehdit ve tepki mesajları ve o dönem toplumda infial yaratan terör olayları gözetilerek davalı firmanın gerek sanatçının gerekse de misafirlerin can güvenliği nedeniyle organizasyonu iptal etmesinde herhangi bir kusur söz konusu değildir. Her ne kadar … konseri iptal edilerek bir başka kişi konser vermişse de sektör bilirkişisi tarafından raporda isabetle belirtildiği üzere önceden duyurulmuş olan … konserinin iptali yerel halkta oluşan tepkiyi dindireceğinden, yıl başı gecesi başka bir canlı müzik programının fazla dillendirilmeksizin yapılması aynı tepkiyi ve güvenlik kaygısını yaratmayacağından davalı tarafın herhangi bir kusuru söz konusu değildir. Dolayısıyla, dava dosyasına yansımış malum ve maruf olan 2017 senesi yıl başında ve o tarihlerde ülkede yaşanan ve konserin gerçekleştirileceği Samsun ilinde de belirgin bir şekilde hissedilmiş ve halk tepkilerine sebep olmuş terör eylemleri nedeniyle sözleşmenin ve konserin davalı tarafından haklı olarak iptal edildiğinin kabulü gerekir.
Davacı taraf yıl başına az bir zaman kala konserin iptali nedeniyle yıl başlarında hasılat yapan sanatçıların o saatten sonra yeniden bir organizasyon yapmasının mümkün olmadığını, bir başka söyleyişle başka fırsatları kaçırdığını söyleyerek esasında bakiye bedeli menfi zarar kapsamında istemektedir. Zira, işin mahiyeti gereğince yaklaşık 2-3 ay öncesinden konser bilet satışları ve duyuruları yapılmaktadır. Az bir zaman kala sanatçının konserinin iptal edilmesi durumunda yeni bir konser organize edilmesi mümkün olmadığı gibi, kararlaştırılan sözleşme bedeli kadar maddi zarara uğrayacağında, ücretten mahrum kalacağında herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Sözleşmenin geçersiz olması yani iptal edilmesi nedeniyle uğranılan bu zarar hukuken menfi zarar kapsamındadır. TBK’nın 125/3 maddesi gereğince sözleşmeden dönme halinde borçlu temerrüte düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı taraf sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir. Ne var ki, yukarıdaki paragrafta izah edildiği üzere organizasyonun iptalinde davalının yaşanan harici terör olayları nedeniyle kusursuz olduğu sabittir. Dolayısıyla, bakiye bedelin istenmesi mümkün değildir.
Sözleşme metninde “Sözleşmenin İptali” başlıklı 7. maddeye göre, “Mücbir sebep hallerinde taraflar bir araya gelerek ayrı bir gün belirler, ayrıca yapılan ödemeler ve avans iade edilmez.” şeklinde hüküm mevcuttur. Yani, bu madde ve sözleşmenin bütünü incelendiğinde mücbir sebep ve dönme hallerinde her durumda ücretin tamamına hak kazanacağı yönünde bir anlam çıkmamaktadır. Davalı taraf savunmasında sanatçı …’a ayrı bir konser günü teklif edilmekle birlikte kendilerince kabul edilmediğini savunmuşsa da bu durum davacı tarafın kabulünde olmadığı gibi tanık … …’nın da soyut beyanından ibaret kalmıştır. Ayrıca hem sözleşmenin iptalinden bahisle ihtarname gönderip hem de yeni bir konser gününün teklif edildiği yönündeki savunma birbiri ile çelişki oluşturmaktadır. Dolayısıyla yeni bir konser gününün teklif edildiği davacı tarafından ispatlanamamıştır. Bu nedenle yukarıda belirtilen sözleşmenin 7. maddesi uyarınca davacı yüklenici şirkete ödenen avansın iadesi istenemez. Asıl davadaki davalının açmış olduğu birleşen dava bu nedenle reddedilmiştir.
Davacı tarafın ticari itibar kaybına uğradıklarından bahisle manevi tazminat istedikleri anlaşılmaktadır. Söz konusu organizasyon iptali davacı şirketin kişilik haklarına saldırı mahiyeti taşımadığı gibi mücbir sebep niteliğindeki harici terör olayları nedeniyle zorunlu olarak konserin iptal edilmesi nedeniyle herhangi bir kusuru bulunmadığından manevi tazminat istemi de yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Asıl ve Birleşen davaların ayrı ayrı REDDİNE,
2-Asıl dava yönünden alınması gereken 54,50-TL ret harcının peşin alınan 2.134,69-TL harçtan mahsubu ile artan 2.080,29-TL harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
3-Asıl dava yönünden davalı yan kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen maddi tazminat yönünden 14.875,00 -TL , manevi tazminat yönünden 3.400,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Birleşen dava yönünden alınması gereken 54,40-TL ret harcının birleşen davadaki davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Birleşen dava yönünden davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 7.300,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Asıl dava ve birleşen davada sarf edilen yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı birleşen davada davalı vekilinin ve davalı birleşen davada davacı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.30/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*