Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1123 E. 2021/166 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1123 Esas
KARAR NO : 2021/166
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2017
KARAR TARİHİ : 03/03/2021

Mahkememizde görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, davalı banka ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan 26.03.2015 tarihli sözleşmeyi müvekkili müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, müvekkili 29.11.2011 -12.12.2016 tarih aralığında şirket ortağı sıfatıyla şirkette görev aldığını, müvekkili 12.12.2016 tarihinde şirketteki hissesinin tamamını … ‘e devredip ortaklıktan ayrıldığını, hisse devrinden sonra bankalara olan bütün kefilliklerinden ihtaren çekildiğini ilgili bankalara bildirdiğini, müvekkilin imzası bulunan GKS kapsamında kullanılan tüm kredi borçları ödenip kapatıldığını, müvekkili şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra yeni 17.01.2017 tarihli yeni GKS’ler, işbu sözleşme kapsamında kullandırılan krediyi haciz baskısı altında müvekkilinden tahsil edilmeye çalışıldığını, oysaki müvekkilinin sorumluluğu sadece kendi kefalet imzası bulunan sözleşme kapsamıyla sınırlı olduğunu, müvekkili sorumlu olmadığı GKS kapsamında ödediği 10.000,00 TL ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte iade edilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı banka vekili, müvekkili banka ile davacı arasında imzalanan GKS kefalet şartları bakımından TBK’nun 583 m. uygun olarak düzenlendiğini, Müteselsil kefalette önce asıl borçluya başvurmak gibi bir zorunluluğun bulunmadığını, davacı kefaletinden dolayı dava dışı şirketin kredi borcundan sorumlu olduğunu, şirketteki hissenin devredilmiş olması demek kefaletin sona erdiği anlamına gelmediği belirtilerek davacının kefaletinin halen geçerli olduğunu bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, davacının kefalet imzası olmayan ve şirketten ayrıldıktan sonraki kullandırılan GKS kapsamında haksız olarak alınan bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Davalı banka ile dava dışı kredi lehtarı şirket arasında 26/03/2015 tarihinde düzenlenen 200.000,00-TL kefalet limitli GKS’inde davacı …’in müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu ancak 16/01/2017 tarihinde düzenlenen GKS’inde kefalet imzasının mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, davalı bankaca davacıdan alınan bedellerin hangi sözleşme kapsamında tahsil edildiği konusundadır. Davacı celp edilen tahsilat makbuzlarına göre ihtirazi kayıt koymak suretiyle kefaleten 30/11/2017 ile 23/03/2018 tarihleri arasında toplamda 20.745,00-TL ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.
Davacının kefalet imzası bulunan sözleşme ile imzası olmayan sonraki tarihli sözleşme arasında herhangi bir bağlantı ya da atıf tespit edilememiştir. Davacının kefaleti olan 26/03/2015 günlü sözleşme kapsamında dava dışı kredi lehtarının herhangi bir kredi borcunun bulunduğu anlaşılamamıştır. Davalı banka her bir kredi ilişkisi yönünden delillerini somutlaştıramamıştır. Bir başka söyleyişle, davacının kefaleti bulunan 17/01/2017 tarihli sözleşme kapsamında kredi kullandırıldığı tespit edilememiştir. Bu ilk tarihli sözleşmeden doğan borcun sona erdiği, asıl borç sona ermekle o sözleşmeye ilişkin feri nitelikte olan kefalet de doğal olarak sona erecektir. Kredi sözleşmesi ile ilgili borç sona ermişse ve dava dışı asıl borçluya yeni bir kredi sözleşmesi kapsamında kredi açılmışsa davacı kefilin sonraki sözleşmelerden doğan borçtan sorumluluğu söz konusu olamaz. Bu noktada söz konusu kredi borcunun davacının imzasının bulunduğu ilk tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklandığı hususunu davacı alacaklı banka ispat etmekle yükümlüdür.
Davacı dilekçesinde sözleşmeden sonra şirket hissesini devrettiğini ve şirket ile bağlantısının kalmadığını ileri sürmüşse de hisse devri ile kefalet birbirinden farklı olup hisse devri ile kefalet ilişkisi son bulmaz. Salt hisse devrinin kefalete etkisi olamayacağından davacının 26/03/2015 tarihli sözleşmedeki kefaletine binaen kredi borcunun tespit edilmesi halinde müteselsil sorumluluğunun devam edeceği aşikardır. Ne var ki, dosya kapsamında davalının ibraz ettiği delil ve belgelere nazaran davacı kefilin imzasının bulunduğu sözleşmeden kaynaklı borcunun olduğu ispatlanamamıştır. Bu nedenle iş bu kısmi dava da talep edilen 10.000,00-TL bedel yerindedir. Davacı kefilin cebri icra baskısı altında çekince koyarak kefaleten ödediği toplam bedel 20.745,00-TL olmakla birlikte davada taleple bağlı kalınacağından aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-10.000,00-TL’nin ödeme tarihi 30/11/2017’den itibaren işleyecek ve hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Dava istirdat davası olarak nitelendirilmişse de, herhangi bir icra takibi olmadığından sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanacağından icra iflas hukukuna özgü kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3-Alınması gereken 683,10-TL harçtan peşin alınan 170,78-TL harcın mahsubu ile, bakiye 512,32 -TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından sarfedilen, 170,78-TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harcı, 600,00-TL bilirkişi masrafı ile 219,50-TL posta tebligat masrafları olmak üzere cem’an 1.021,68-TL’den ibaret harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 4.080,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak alınarak davacıya ödenmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 03/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*