Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1110 E. 2019/802 K. 19.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1110
KARAR NO : 2019/802

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 05/02/2010
KARAR TARİHİ : 19/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinden özetle; müvekkilinin Kırıkkale -Samsun Karayolu üzerindeki … dinlenme tesislerinin maliki ve işletmecisi iken Şehirler arası taşımacılık yapan davalı şirket ile 01.02.2005 tarihinde davalının otobüslerinde seyahat eden yolcuların konaklama yapması, yolcuların ihtiyaçları ve mazot alımı için 3 yıllık bir zaman için müvekkili ile sözleşme yaptığını, müvekkilinin 01.02.2005 tarihinden itibaren davalının otobüslerine veresiye mazot sattığını, ancak bir türlü müvekkilinin otobüslerinin tesis de konaklamalarını ve veresiye olarak aldıkları mazotların paralarını alamadığını, buna rağmen almış oldukları depozitoyu ödememek için tesiste mola veren araç başına ödeme yapılmamasını, gerekli özen gösterilmemesini personel maaşının ödenmediğini ileri sürerek sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiklerini bildirdiklerini, müvekkilinin cevabi ihtar olarak aldığı 50.000 TL mazot parasını ve 100.000 TL değerinde depozito alacağı bulunduğunu bu miktarı iade etmesini istemiş ise de ödeme olmadığını müvekkilinin Kırıkkale …İcra Dairesinin 2006-…,2006-…,… sayılı icra dosyaları ile alacaklarına mahsuben icra takibi yaptığını borçları bulunmadığından bahisle takibe itiraz ettiklerini sözleşmede yükümlülüklerini yerine getirmeyen için 100.000 usd ceza şart ödeneceğini, depozito bedeli 100.000 TL+ 100.000 TL cezai şart ile birlikte ayrıca mazot paralarından da şimdilik 1.000 TL olmak üzere toplam 201.000 TL nin sözleşmenin feshedildiği 15.07.2005 tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile müvekkili şirketin merkezinin Esenler- İstanbul olup yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, sözleşmedeki yükümlülüklerin davacı tarafça yerine getirilmemesi üzerine sözleşmenin 15.07.2005 tarihinde feshedildiğini, depozitin müvekkiline teslim edildiği iddiasının da yerinde olmadığını, davacının depoziti ödediği sabit olsa bile 9.madde uyarınca iade ile yükümlü olmadığını ,yükümlülüklerin hiçbirisinin yerine getirilmediğinin ayrıca belirtildiğini depozito ödemesinin yapılmadığını, davacı tarafından böyle bir depozit verilmiş olsaydı bile depozitin iade edilmeyeceğinin sözleşmede yazılı bulunduğu, davacının sözleşmenin başından bu yana fesih tarihine kadar otobüs başına ödemesi gereken miktarları ödemediğini günlük ortalama en az 30 otobüsün tesiste konaklama yaptığını ve otobüslere verilen akaryakıttan litre başına 15.5 kuruş ödeme mecburiyeti olan davacının tesiste satılan 5 aylık dönemdeki akaryakıt miktarının faturalarla sabit olduğu , davacının müvekkiline borçlu olduğunu, akaryakıt bedellerinin tamamının peşin satıldığını akaryakıttan borcu olmadığını savunmuştur.
DELİLLER
1-Kırıkkale … İcra Müdürlüğünün 2006/… esas sayılı takip dosyası,
2-Kırıkkale… İcra Müdürlüğünün 2006/… esas sayılı takip dosyası,
3-Kırıkkale…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası,
4-Bilirkişi raporu,
5-Sözleşme, ihtarname,
6-Ödeme makbuzları,
7-Taraf vekillerinin dilekçe ve beyanları,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKÇE
Dava: taraflar arasında imzalanan sözleşmeye istinaden alacağa ilişkin davadır.
Mahkememizin 2010/88 esas 2014/19 karar sayılı dosyası ile davanın reddine dair karar verildiği, Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 2014/10589 esas ve 2015/7310 karar sayılı kararı ile bozulduğu ve Mahkememizin 2017/1110 esas sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2014/10589 esas ve 2015/7310 karar sayılı kararının 2 numaralı bendindeki bozma gerekçesinde ” Her ne kadar davalı tarafça keşide edilen 15.07.2005 tarihli fesih ihtarnamesinde, sözleşmenin 5, 7 ve 9. maddelerine aykırı davranıldığı gerekçesine dayanılmış ise de, sözleşmenin mükerrer 10. maddesindeki ihtara gerek kalmaksızın davalıya tek taraflı fesih hakkı tanıyan hükmün, “Sözleşme şartlarına uygun çalışılmadığı” ibaresi ve sözleşmenin 4. maddesi uyarınca davacı tarafından ödenen depozito gözetildiğinde sözleşmenin sadece 7. maddesine aykırılık hallerinde kullanılabileceğinin, parasal yükümlülüklere aykırı davranıldığında, davacı tarafça ödenmiş olan depozitodan borcun tahsil edilebileceğinin ya da ihtar yapıldıktan sonra sonucuna göre sözleşmenin feshedilebileceğinin kabulü gerekir.
Mahkemece, sözleşmenin 7. maddesine aykırılık yönünden tanıklar dinlenmiş, bilirkişi tarafından, “Davacının bu yükümlülüğünü ihlâl ettiğine ilişkin, davalının kendi yanında çalışan ve yeminsiz olarak dinlenen tanıklarının soyut beyanlarının dışında herhangi bir somut delil (yolcuların şikayet tutanakları vs.) sunulamamıştır. Bu durumda da davalının, davacının sözleşmenin 7. maddesini ihlâl ettiğine ilişkin savunmasını ispatlayamadığının da kabulü gerekir. Dolayısıyla davalının sözleşmeyi haklı bir nedene dayanmadan feshettiği sonucuna ulaşılmaktadır.” görüşü bildirilmiş olmasına ve mahkemece, davacının sadece 5. maddenin konusu olan otobüs başına ödenecek ücret borcu kapsamında 5.732,50 TL borcunun kaldığı hesaplanmasına rağmen, davalı elinde 100.00,00 TL depozito tutarı da bulunduğu gözardı edilerek, davacının 5. madde kapsamındaki parasal yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle davalının mükerrer 10 maddedeki ihtarsız fesih hakkını kullanabileceği kanatine varılarak feshin haklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bu hüküm, davalı tarafça feshin, 7. ve 9. maddeye de dayandığı belirtilerek gerekçe yönünden temyiz edilmemiştir.
Bu durumda mahkemece, davacının parasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedenine dayalı olarak davalının ihtarsız fesih hakkının bulunmadığı, 7. maddedeki yükümlülüklere aykırılıkla ilgili dayandığı fesih nedeninin gerçekleştiği yönündeki savunmasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davalının feshinin haksız olduğunun kabulü ile davacının cezai şarta yönelik isteminin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak cezai şarta yönelik istemin reddi doğru olmamıştır.
Öte yandan, sözleşmenin 4. maddesi gereğince davacı yararına oluşan karine nedeniyle, davacı tarafça sözleşme imzalandıktan sonra 100.000,00 TL depozitonun davalıya ödendiği mahkemece kabul edilmiş olup, davalı tarafça bu gerekçe, diğer anlatımla bu karinenin aksi yönünden de hüküm temyiz edilmediğinden, depozitonun ödenmiş olduğu taraflar arasında çekişmesiz hale gelmiştir. Kural olarak, sözleşmenin feshinin haklı ya da haksız olmasına bağlı olmaksızın, taraflar daha önce ifa ettikleri ve karşı tarafın mal varlığına giren edimleri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebilirler. Mahkemece, cezai şartın tahsili ve mazot bedeli alacağı bakımından, sadece davalının imzaladığı ve madde numaralı farklı olan sözleşme esas alınmış ve esasen bu maddeler yönünden içerik aynı ise de, farklı olan 9. madde bakımından ise mahkeme sadece davacının imzaladığı sözleşmenin davacının aleyhine olan 9. maddesini esas almıştır. Sadece davacı yanın imzaladığı sözleşmede, depozitonun iadesini yasaklayan hükme davacı aleyhine yer verilmiş olup, depozitonun iadesi istemi yönünden mahkemece de bu sözleşmeye ve bu maddeye göre sonuca gidilmiştir. Sadece davalı yanın imzaladığı ve davacının dava açarken dayandığı sözleşmede böyle bir hüküm bulunmamakta ve bu sözleşmenin bu hükmü davacı yararına ise de, davacı yan temyiz dilekçesinde kararı, aleyhine olan bu gerekçe yönünden temyiz etmemektedir. Ne var ki, kararı gerekçe yönünden temyiz etmeyen davalının ise, otobüs başına ödenecek ücret alacağı olarak 5.732,50 TL dışında bir alacağı kalmadığının ve buna göre sona eren sözleşmenin teminatını oluşturan depozitodan bu borcun mahsubu yapılarak, geri kalan ve nedensiz zenginleştirme oluşturan miktarın davacıya iade edilmesi gerektiğinin kabulü gerekir. Bu durumda, davacının anılan gerekçe yönünden kararı temyiz etmemesi onun aleyhine sonuç doğurmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, davacının otobüs başına ödenecek borç miktarının mahsubundan sonra kalan depozito tutarının istirdadına karar verilmesi gerekirken, salt anılan 9. maddenin lafzından yola çıkılarak bu istemin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. ” şeklinde belirtilmiştir.
Bozma öncesi alınan bilirkişi raporlarından özetle, incelenen davacı ticari defter ve kayıtlarında alacaklı bulunmadığı satışların peşin satış şeklinde kaydedildiği, davacı kayıtlarında verildiği iddia olunan depozito kaydı da bulunmadığı, davacı tarafından davalı adına tanzim olunan mazot faturalarının 142 adette toplam 102,017 TL tutarlı bulunduğu, incelenen davalı şirket kayıtlarında aylık mazot alım açıklamalı kayıtların bulunduğu, bu kayıtlar detaylı kayıt içermediğinden davacı ile ilişkisinin belirlenemediği, yakıt alımlarının peşin kayıt şeklinde bulunduğu, davalı şirket kayıtlarında da peşin kayıt şeklinde kayıt bulunduğu sözleşmenin davalı tarafından gönderilen 100.000 TL tutarlı depozitoya ilişkin bir kayıt bulunmadığını, sözleşmenin davalı tarafından 15.7.2005 tarihli ihtar ile feshedildiği, Taraflar arasındaki sözleşmenin 5.maddesi uyarınca davacının davalıya tesiste mola veren her bir otobüs başına bir ücret ödemeye taahhüt ettiği, davacının davalıya muhtelif tarihlerde 41.676 TL ödeme yaptığı MK 6.madde hükmüne göre davalının, davacının tesislerinde daha fazla otobüsün mola verdiğini ve dolayısıyla daha fazla alacaklı olduğunu iddia ve ispat etmesi gerektiği, bu yönde herhangi bir delil sunulmadığı, dolayısıyla davacının yapmış olduğu ödeme tutarları ve davalının sözleşmenin feshine kadar olan sürede bu tutarlara itiraz etmemiş olması gözetildiğinde davacının sözleşmenin 5.maddesinden kaynaklanan ödeme yükümlülüğünün yerine getirdiğini karine olarak kabulü gerektiğini, sözleşmenin 7.maddesinde davalının kendi yanında çalışan elemanlarını tanık olarak gösterdiği başkaca kabul edilebilir bir tespit bulunmadığını dolayısıyla davalının sözleşmeyi haklı olarak feshettiğinin anlaşılamadığını , kararlaştırılan cezai şart tutarının davalının iktisaden mahvına sebebiyet verecek nitelikte olmadığını, sözleşmeye göre depozito verilmesinden sonra sözleşmenin geçerli olacağını, davalı tarafından depozitonun ödenmediğine ilişkin bir itirazda bulunmadığından depozito tutarının davacıya iadesi gerekir. Son olarak davacı davalının arabalarına veresiye mazot verdiğini iddia ettiği, davacının defterlerinde bu yolda kayıt bulunmaması nedeniyle ispat olunamadığı bu yolda belge sunmadığını, davacının taleplerini 6.2.2006 tarihli ihtar ile davalıya bildirdiği davalının temerrüdünün 15.2.2006 tarihi itibariyle gerçekleşmiş olduğunu raporlarında bildirmişlerdir.
Bozma öncesi davalı tarafından fesih ihtarnamesin de davacının sözleşmenin 5,7,ve 9.maddelerine aykırılıktan sözleşme feshedildiğinden ,mali yükümlülüklerinin yerine getirilmediğinin tesbiti için davacının tesisin de konaklayan araç sayısının tesbiti gerektiği dosyaya sunulan seferlere göre hesaplama yapılması için Heyetin mali müşavir bilirkişisinden ek rapor istenmiş rapordan özetle; güzergah raporlarından yapılan hesaplamaya göre , 30.395 TL olarak hesaplandığını , ödemelerinin ise davalının 41.676 TL lik ödeme makbuzu sunulduğu ,bakiyesi 11.281 TL olarak ödemenin ise sözleşmenin 6.madde uyarınca yapılması gereken bir ödeme bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olması yolunda rapor sunulmuştur.
Bozma sonrası davacı tarafça talep edilen ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şart talebinin davalının mahfına sebep olup olmayacağına ilişkin, davalı kayıtları üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporunu tanzim etmek üzere resen seçilen Mali Müşavir raporun da özetle, ibraz edilen bilgi ve belgelere göre davalı tarafından davacıya 100.000,00-TL cezai şart ödenmiş olması halinde ekonomik yönden davalının mahfına neden olmayacağı yönünde kanaatini bildirmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, dava dosyası içerisinde iki sözleşme bulunduğu, sözleşmelerden birinde sadece davacının birin de sadece davalının imzasının bulunduğu, her iki tarafında imzasının bulunduğu sözleşme olmadığı, iki sözleşme arasında 9. Madde hariç maddelerin birbiri ile uyumlu olduğu, sadece davacının imzaladığı sözleşme 9. Madde de “Taraflar sözleşmenin kendilerine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediği takdirde cezai şart olarak 100.000,00 YTL tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt ederler. Tazminat dışında tesis sahibi tarafından sözleşme şartına aykırı hareket halinde kendisi tarafından verilen depozito hiçbir şekilde iade edilmez.” şeklinde olup, sadece davalının imzaladığı sözleşmenin aynı maddenin 2. Cümlesi 9. Madde olarak ” …tarafından tesise tahsis edilecek personellerin maaş ve giderleri taraflarca ortak karşılanacaktır.” şeklinde olup 1. Cümlesi ise 10. Madde olarak düzenlenmiştir. Davalı tarafça keşide edilen ihtarnamede geçen 9. Madde sadece davacının imzaladığı sözleşmedeki 9. Maddedir. Davacı tarafın ihtarnamesinde ise sadece davalının imzaladığı ihtarnameye dayanmıştır. Bu halde her iki taraf da ihtarnameler de imzalarının olmadığı sözleşmelere dayanmıştır. Davalı taraf sözleşmenin fesinde 5,7 ve 9. Maddelere aykırılığa dayanmış ise de bu iddialarını ispatlayamamıştır. Zira davacının 5.732,50-TL borcu kalmış olsa da davalının elindeki depozitonun varlığı nazara alındığında parasal yükümlülüklerine yerine getirildiği görülmektedir. O halde davalının feshi haklı olmadığının kabulü ile davacı cezai şart talep edebilecektir. Davacı ile davalı arasında depozitonun ödendiğine ilişkin bir ihtilaf bulunmamaktadır. Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere, kural olarak sözleşmenin feshinin haklı ya da haksız olmasına bağlı olmaksızın, taraflar daha önce ifa ettikleri ve karşı tarafın mal varlığına giren edimleri sözleşme hükümlerine talep edebilirler. Bu halde depozitodan otobüs başına ödenecek ücret alacağı olarak 5.732,50-TL mahsup edilerek depozitonun iadesine karar verilmiştir. Bozma ilamı sonrasında cezai şartın davalının mahvına sebep olup olmayacağı hususunda bilirkişi raporu alınmış, davalı tarafından 2017 defterleri incelemeye sunulmakla, davalının mahvına sebep olmayacağı mali bilirkişi tarafından bildirilmiştir. Davacı tarafın işbu alacakları talep ettiği 06/02/2006 tarihli ihtarname tebliğ şerhi dosya içerisinde bulunmamakla birlikte davalının cevabı ihtarname tarihinin 16/02/2006 olduğu görülmekle davalının temerrüt tarihi kabul edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile; 100.000,00-TL cezai şart bedelinin 16/02/2006 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Davacının depozito bedelinden ücret alacağının mahsubu ile 94.267,50-TL depozito bedelinin 16/02/2006 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 6.831,00 TL harçtan, davacı tarafından yatırılan 2.984,85 TL peşin harç mahsup edilerek bakiye 3.846,15 TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 10.750,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Kabul-red oranına göre davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 10.830,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 2.984,85 TL peşin harç ve 17,15 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 3.000,2 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 2.160,00 TL yargılama giderinin kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 1.074,60 TL lik kısmının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 119,40 TL yargılama giderinin kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 59,90 TL lik kısmının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, arda kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay temyiz kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/07/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır