Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1104 E. 2020/265 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1020
KARAR NO : 2020/317
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2017
KARAR TARİHİ : 13/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirketten olan alacağından dolayı, davalı aleyhine … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibine giriştiğini davalının söz konusu takibi itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının takibe karşı vermiş olduğu itiraz dilekçesinde “alacaklı vekili tarafından fatura borcu bulunduğundan bahisle müvekkil şirket aleyhine 1.408.697,64-TL’lik ilamsız takip yapılmış, ödeme emri müvekkil şirkete 25.09.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Müvekkil şirketin alacaklıya karşı ödeme emrinde belirtilen şekilde bir borcu bulunmadığından borcun tamamına, icra takibine, faize ve faiz oranına itiraz ediyoruz.” hususlarına yer verdiğini, davalı tarafın müvekkili şirketçe kesilen faturaları defterlere işlediğini, mutabakat yaptığını, BA/BS formlarını kabul ettiğini, gider gösterdiğini, davalının borcu olmadığını iddia ettiğini, bu durumda davalının borcunu ödediğini ispat etmek zorunda olduğunu, davalının kısmi ödeme de yaptığını, cari hesap çizelgelerinden bu durumun görüleceğini, davalının takibe karşı yapmış olduğu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, takip konusu alacaklarının ticari defterler, fatura-irsaliye, mutabakat belgeleri, cari hesap ilişkisi ve vergi dairesi kayıtlan ile sabit olduğunu, sunacakları diğer delillerin de alacaklarının sabit olduğunu ispat edeceğini, davalının takibe karşı vermiş olduğu itiraz dilekçesi ile alacağın elde edilmesini imkânsızlaştırmak, zorlaştırmak gibi iyi niyetli olmayan eğilimlerinin olduğunu açıkça gösterdiğini, davalı şirketin üzerindeki araç ve gayrı menkulleri devretme eğilimine girdiğini ve şirketin içinin boşaltılmaya çalışıldığını bu nedenle tedbir talep etme zorunluluğunun doğduğunu, aksi halde alacaklarının tahsilinin güçleşeceğini, belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ortağı ve yetkilisi …’ın, müvekkili şirkette 21.06.2017 tarihine kadar ortak olduğunu, taraflar arasında herhangi bir ticari faaliyet olmamasına rağmen kötüniyetli olarak faturaların işlenmesi talimatını verdiğini, faturaların herhangi bir sözleşme ilişkisine dayanmadığını, kesinlikle kabullerinde olmamakla birlikte, mahkemece aksi kanaatte olunduğu takdirde, taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığı da göz önünde bulundurularak faturalarda belirtilen mal ve hizmetlerin rayicinin belirlenmesi ve faturalarda düzenlenen kadar bir alacağın oluşup oluşmadığının emsal araştırması yapılmak suretiyle tespit edilmesinin gerektiğini, (YG. 15. HD’nin 04.05.2017 gün ve 2017/140 E. 2017/1900 K. sayılı emsal ilamı), alacak likid olmadığından davacının icra inkar tazminatı taleplerinin reddinin gerektiğini, somut olayda, faturaların herhangi bir akdi ilişkiye dayanarak düzenlenmediğinden ve salt şirket ortağı … tarafından talimat verilmesi üzerine işlendiğinden alacağın likid olmasından bahsedilemeyeceğini, faturalar herhangi bir sözleşme ilişkisine dayanmadığından içeriklerinin bilirkişilerce tespit edilmesi ve emsal araştırılması, hesaplama yapılmasının gerektiğini, alacağın likid olması yönünde şartlar oluşmadığından mahkemece davacının icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüde de düşürülmediğini, faturaların düzenlenmiş olması temerrüde düşürme, akdin feshi ya da kabulü gibi anlamlara gelmediğini, bu hususun da Yargıtay içtihatları gereği olduğunu, davacı tarafından icra takibinden önce faiz istenmesinin mümkün olmadığını, huzurdaki davanın bu nedenlerle reddini, masraf ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 10/05/2018 tarihli celsesi 4 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 11/10/2018 tarihli raporunda özetle;
”4.1-İcra Dosyası
Davacı taraf davalı aleyhine 21.09.2017 tarihinde … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile; 1.408.697,64.- TL asıl alacak, 1.408.697,64.- TL tutarındaki toplam alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 9,75 avans faizi, icra giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili talebiyle (fazlaya dair haklarının saklı kalması ve kısmi ödemelerde TBK. 100. maddesi hükümleri göz önünde bulundurulmak kaydıyla) icra takibinde bulunmuştur.
Davalı vekilince icra dosyasına sunulan 02.10.2017 havale tarihli dilekçede özetle; “müvekkili şirketin alacaklıya karşı ödeme emrinde belirtilen şekilde bir borcunun bulunmadığını, bu nedenle borcun tamamına icra takibine faize ve faiz oranına itiraz ettiklerini” belirterek takibe itiraz edilmiş ve takibin durdurulmasını talep etmiştir.
4.2-Davacı şirketçe incelemeye ibraz edilen yasal defterler üzerinde yapılan incelemeler
Davalı şirketçe incelemeye ibraz edilen 2015, 2016 ve 2017 tüm yıllara ilişkin yasal defterlerin tasdikle ilgili yükümlülüklerin yasal sürelerinde yerine getirildiği tespit edilmiş olup tasdikle ilgili bilgiler aşağıya çıkartılmıştır.
Davacı şirketin davalıyı yasal defterlerinde 120.01.M002 cari hesap kodunda izlediği ve davacının davalıdan cari hesap bakiyesi olarak takip tarihi itibariyle 1.408.697,64-TL tutarında alacaklı olarak görünmektedir.
4.3-Davalı tarafça incelemeye ibraz edilen yasal defterler üzerinde yapılan incelemeler
Davalı şirketin 2015 yılından itibaren e-defter mükellefi olduğu, davalı şirketçe incelemeye ibraz edilen 2015, 2016 ve 2017 tüm yıllara ilişkin e-defter beratlarının yasal süresinde Maliye İdaresine verildiği, envanter defterlerinin ise Noter tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı tespit edilmiştir.
Davalı şirketin yasal defterlerinde yapılan incelemelerde davalının davacıya cari hesap bakiyesi yönünden takip tarihi itibariyle 1.408.697,64-TL tutarında borcunun olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu alacak dayanağı olarak gösterilen faturanın davalının yasal defterlerinde kayıtlı olduğu ve fatura muhteviyatının demirbaş olarak yasal defter kayıtlarına işlendiği tespit edilmiştir. Diğer yandan davalı taraf Maliye İdaresine bildirdiği BA formlarında dava konusu alacak dayanağı faturayı bildirmiş, Kurumlar Vergisi Beyannamesi içeriğinde yer alan bilançolarda davacıya olan borç kaydını göstermiştir.
4.4- Tarafların yasal defter kayıtları örtüşmektedir.
Tarafların yasal defter kayıtları davacının davalıdan cari hesap bakiyesi olarak takip tarihi itibariyle 1.408.697,64-TL tutarında alacaklı olduğu şeklinde örtüşmektedir.
4.5-Dava konusu alacak dayanağı fatura ve muhteviyatı mal ve hizmetlerin davalıya teslim edilip edilmediği hususunda yapılan incelemeler
Davacı tarafça davalı adına kesilen fatura ve muhteviyatının davalının yasal defterlerinde aynı şekilde kayıtlı olduğu, fatura muhteviyatının demirbaşlar hesabına işlendiği bu nedenle fatura ve muhteviyatının davalıya/tebliğ ve tesliminin yapıldığı anlaşılmıştır.
..” denilmiştir.
Mahkememizin 21/03/2019 tarihli celsesi 1 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 09/10/2019 tarihli ek raporunda özetle;
”İşletmeler satın aldıkları malları ticari alım satım veya üretim için kullanacaklarsa stoklar hesabına, işletmede kullanmak üzere satın almışlarsa bu durumda duran varlıklarda ilgili hesaplara (demirbaşlar, tesis makine ve cihazlar, taşıtlar vb. gibi) kaydederler. Örnek vermek gerekirse bir şirket oto alım-satım işi yapıyorsa bu durumda satmak için almış olduğu otomobilleri stoklar hesabına, işletmede kullanmak için satın almışsa bu durumda taşıtlar hesabına kaydederler. Yine aynı şekilde bilgisayar işiyle uğraşan bir şirket satmak için almış olduğu bilgisayarı stoklar hesabına ancak kendi ihtiyaçları için kullandığı bilgisayarı demirbaşlar hesabına kaydederler.
Dava konusu olayda davacı tarafça davalı tarafa fatura edilen mallar restaurant demirbaşları olduğundan ve davalıya ait restaurantta demirbaş olarak kullanıldığından, davalı taraf yasal defterlerinde stoklar hesabına değil demirbaşlar hesabına kaydetmiştir. Davalı taraf söz konusu malları satmak üzere satın almış olsaydı bu durumda stoklar hesabına kaydetmesi gerekmekteydi. Davalı taraf davacıdan satın almış olduğu malları kendi yasal defterlerinde yevmiye ve kebir defterine fatura tarihinde kaydetmiş yıl sonunda da envanter defterinde demirbaş olarak belirtmiştir. Ara karar gereği düzenlenen işbu raporumuz hakkında takdir Sayın Mahkemeye aittir” denilmiştir.
Dava, faturaya dayalı yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava konusu alacak dayanağı olarak gösterilen faturanın tarafların usulüne uygun olarak tutulan yasal defterlerinde demirbaş olarak yasal defter kayıtlarına işlendiği, davalı taraf Maliye İdaresine bildirdiği BA formlarında dava konusu alacak dayanağı faturayı bildirdği, Kurumlar Vergisi Beyannamesi içeriğinde yer alan bilançolarda davacıya olan borç kaydının gösterildiği, tarafların yasal defter kayıtları davacının davalıdan cari hesap bakiyesi olarak takip tarihi itibariyle 1.408.697,64-TL tutarında alacaklı olduğu şeklinde örtüştüğü, fatura içeriğinin demirbaşlar hesabına işlendiği bu nedenle faturanın tebliğ edildiği ve içeriğinin davalıya tesliminin yapıldığı kanaatine ulaşılmıştır.
Her ne kadar davalı taraf davacı şirketin ortağı olan …’ın fatura tarihlerinde davalı şirket ortağı, müdürü ve yetkilisi olduğunu davacı tarafça kesilen faturanın işlenme talimatını …’ın verdiğini ve bu nedenle faturanın yasal defterlere işlendiğini asılnda fiili mal tesliminin yapılmadığını iddia etse de teslim ve borç olgusunun aksinin ispat edilemediği, kaldı ki … tarafından 30.10.2015 tarihinde tescil edilerek 05.11.2015 tarih ve 8940 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen istifanın kabulüne ilişkin karara göre faturanın tarihinin 24.12.2015 olup …’ın Müdürlükten istifa ettiği tarihten yaklaşık 3,5 ay sonrası olduğu anlaşılmış ve bu savunmaya itibar edilmemiştir.
Ticari işlerde istenebilecek temerrüt faizi de avans faizidir.
Tüm bu nedenlerle sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile davalının … İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasında asıl alacağa, işleyecek faiz oranına itirazlarının iptaline, takibin ödeme emrindeki koşullarla devamına,
2-1.408.697,64-TL’nin %20’si oranında olan 281.739,52-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 96.228,13-TL ilam harcından peşin alınan 24.057,04-TL’nin mahsubu ile bakiye 72.171,09-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 24.057,04-TL peşin harç ve 31,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 24.088,44-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 82.104,42-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.147,20-TL yargılama gideri davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.12/03/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”