Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1087 E. 2018/1079 K. 13.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1087
KARAR NO : 2018/1079
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 04/12/2017
KARAR TARİHİ: 13/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müvekkilinin de pay sahipleri arasında yer aldığı … A.Ş.’ nin … Ticaret Sicili nezdinde kayıtlı olduğunu, müvekkilinin TTK hükümlerine göre 850/2500 yani %34 pay sahipliliği ile “azlık pay sahibi” sıfatına haiz olduğunu, şirketin 30 yıldır otomotiv sektöründe önde gelen uluslararası plastik parça üreticilerinden olduğunu, davalı şirketin İstanbul … ATM’ nin … Esas sayılı davası ile müvekkilinin şirketi gereği gibi yönetmemesi ve rekabet yasağına aykırı davranması gerekçesiyle şirket ortaklığından çıkartılmasını talep ettiğini, devam eden süreçte ortaklığın devamı azlık pay sahibi olan müvekkili açısından çekilmez hale geldiğinden İstanbul … ATM’ nin … Esas sayılı dosyasında şirketin feshi davasının ikame edildiğini, hakim ortakların şirketten muhtelif tarihte yüklü miktarda para çekerek daha sonra şirkete olan borçlarını gerçekte yapılmış bir ödeme olmamasına rağmen naylon fatura ve muvazaalı işlemlerle ödemiş gibi göstermelerinin müvekkili tarafından şirkete ödenmiş 200.000 TL’lik borcun tamamına yakın miktarının usulsüz olarak hakim ortaklar … ve … tarafından şirkete borç verilmiş gibi gösterilerek gerçeğe aykırı bir şekilde şirket defterlerine kaydedilmesi suretiyle kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlal edildiğini, şirket faturalarının düzenlenmemesi nedeniyle şirketin karlılığının düşük gösterildiğini, muvazaalı pay devir işlemlerinin yapıldığını, şirketin mali yönetiminde vergi usulsüzlüklerini, SGK usulsüzlerini, kar payınının kötü niyetli olarak dağıtılmadığını, hakim ortaklarının şahsi harcamalarını şirket gideri olarak gösterdiklerinden ortaklık ilişkisinin sürdürülmez hale geldiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların temel nedeninin davalı ortakların müvekkilinin dışlamaları ve şirketteki haklarından yararlanmasını engelemek olduğunu, genel kurul kararının 4. Md ile alınan yönetim kurulun tek kişiye düşürülmesine dair kararın da iptal edilmesi gerektiğini, 24/11/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı gündeminin sermaye artırımı ve buna ilişkin olarak esas sözleşme değişikliğine dair 3. Maddesine ilişkin olarak esas sözleşme değişikliğine dair artırımı ve esas sözleşme değişikliğine dair 3. Mad ilişkin HMK uyarınca ihtiyati tedbir verilmesini ve TTK 449 md uyarınca yürürlüğünün durdurulmasını, Olağanüstü genel kurul toplantısı tutanağında da artırımın 1.102.386,72 TL’sinin iç kaynaklardan, 1.557.344,16 TL’sinin ise nakit olarak taahhüt yoluyla sağlanmasına karar verildiğini, bu nedenlerle öncelikle HMK 389 ve/veya TTK 449. Madde hükümleri gereğince 24.11.2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısının sermaye artırımı ve buna ilişkin olarak esas sözleşme değişikliğine dair 3. maddesinin yürürlüğünün ve ticaret sicilde tescilinin tedbiren yargılama sonuna kadar durdurulmasına karar verilmesine, müvekkiline doğrudan kâr payı alacağından mahrum etmeye yönelmiş olan iç kaynaklardan artırımına ilişkin değişikliğin tedbiren durdurulmasına, TTK m. 445 vd. uyarınca 24.11.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 3 ve 4 numaralı Şirket Esas Sözleşmesinin Sermaye ve Yönetim kurulu maddelerinde değişiklik yapılmasına dair kararların iptaline, işbu Genel Kurul Kararının iptaline ilişkin davanın açıldığının ve duruşma günün usulüne uygun olarak Yönetim Kurulu tarafından TTK m. 448/1 uyarınca ilan edilmesi gerektiğine ve şirketin internet sitesine koyulmasına karar verilmesini talep ederek davanın kabulünü istemiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle davacının gerek müvekkili şirkete gerekse de müvekkili şirketin diğer ortaklarına karşı çok sayıda davası bulunduğunu, açılan davalarda istediği sonuçları alamadığını, iddia ve taleplerini bu davada ileri sürdüğünü, davacının Türkiye’ de eşiyle birlikte hissedarı olduğu … Aş ve …’ da … diye iki tane rakip firması bulunduğunu, müvekkili şirket hukuki zorluklar yaşarsa davacının iki şirketinin de rekabette avantajlı hale geleceğini, müvekkili şirketin sektörün öncü firmalarında olduğunu, kredibilitesi yüksek bir şirket olduğunu, davacının bugüne kadar talep ettiği tedbirlerin red edildiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın uzun bir geçmişi olduğunu, davacı tarafından açılan davaların kötü niyetli olup müvekkilini maddi ve manevi zararlar verdiğini, müvekkilinin yüzlerce kişiye iş imkanı sağladığını, müvekkilinin davaya konu sermaye artışı için Ticaret Sicile başvurduğunu, ticaret sicil memurluğu gerekli inceleme yaparak 08/01/2018 tarihinde genel kurul kararlarının tesciline karar verdiğini, bu da kararların usulüne uygun alındığını gösterdiğini, tedbire karar verildiği takdirde müvekkili şirkete hemde 3. Kişilere telafisi mümkün olmayacak zararlara neden olabileceğini, bu nedenlerle öncelikle davacının tedbir talebinin reddine, akabinde de davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 24/11/2017 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan şirket sermayesinin artırılması ve yönetim kurulu yapısının değişikliğinin iptaline ilişkin genel kurulun iptali davasıdır.
Davacı vekili 1311/2018 havale tarihli dilekçesiyle davalı taraf ile dava konusu ihtilaf üzerinde anlaştığından davadan feragat ettiğini, herhangi bir masraf ve vekalet ücreti istemediğini beyan etmiştir.
Davalı vekilli 13/11/2018 havale tarihli dilekçesiyle davacı ile anlaştığından davayı takip etmediğini, dava gideri ve vekalet ücreti talep etmediğini bildirmiştir.
Davadan feragat H.M.K. nun 307.ve 309. maddeleri hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir.
H.M.K.’ nin 309.maddesi hükmüne uygun olarak davadan feragatinin mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Davacı vekili Av….’ ın davadan feragate yetkili olduğu saptanmaktadır. Bu yasal nedenlerle davanın feragat sebebiyle reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Feragat nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili, vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediğinden taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılarak vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içersinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
(e-imza)
Üye …
(e-imza)
Üye …
(e-imza)
Yazı İşleri Müdürü
(e-imza)