Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1076 E. 2019/931 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1
KARAR NO : 2019/925

DAVA : Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
DAVA TARİHİ : 02/01/2018
KARAR TARİHİ : 26/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 04/12/2017 tarihinde yapılan 2012/2013/2014/2015/2016 yıllarına Olağan Genel Kurul Toplantısı sırasında pay sahibi müvekkillerinin, şirkete ilişkin açıklanmasını istedikleri hususlar yönünden, şirket yönetime sorular yöneltmiş ve ilave izahatlar talep ederek bilgi alma haklarını genel kurulda soru sormak yoluyla kullandığını, ancak verilen cevaplar kanunun aradığı ölçüde bu bakaımdan özet denetçi talep edilme zorunluluğu ortaya çıktığını, müvekkilerinin özel denetçi talepleri genel kurulda reddedildiğini, davalı şirketin müvekkillerinin özel denetim isteminin kabul etmediğinden dolayı, mahkememizden davalı şirkete özel denetçi tayin edilmesini, özel denetçiye şirketin tüm bilgi, belge, ticari defter ve kayıtları üzerinde en geniş anlamda denetleme,araştırma,bilgi edinme ve inceleme yetkisinin verilmesini, yargılama masraflarının davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun tebligat çıkarıldığı, davaya cevap verilmediği görüldü.
Dava, şirkete özel denetçi tayin edilmesi istemine ilişkindir.
Mahkememizin 11/10/2018 tarihli celsesi 1 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 12/06/2019 tarihli raporunda özetle;
”İNCELEMENİN SAFHALARI VE SONUCU
A-İNCELEMENİN SAFHALARI
Sayın Mahkemece verilen görevle ilgili olarak, dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler, tarafların iddia ve savunmaları, davalı şirketin yasal defter kayıt ve dayanağı belgeler incelenmiş, öte yandan konunun teknik ve uygulama yönünden değerlendirilmesi yapılmış olup varılan sonuç takip eden bölümlerde ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir.
1-DAVALI …S.’NİN 04.12.2017 TARİHLİ OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTI TUTANAĞININ İNCELENMESİ
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün… sicil numarasında kayıtlı davalı ….’nin (eski unvanları: …A.Ş.; … Kollektif Ortaklığ…ve Ortakları) 04.12.2017 tarihli Olağan Genel Kurulu toplantısına iştirak edenlerle ilgili hazirun listesi şu şekildedir:
Şirketin kayıtlı sermayesinin 570.000 TL, toplam hisse adetinin 22.800 adet, asgari toplantı nisabının %25, mevcut toplantı nisabının %99, asaleten 1.716 adet, vekaleten 20.856 adet payın olduğu/temsil edildiği toplantıda hazır bulunanlar listesi altına şerh düşülerek ilgililer tarafından imzalanmıştır.
04.12.2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantı tutanağının 13.12.2017 tarihli 9472 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığı görülmektedir.
2-DAVALİ ŞİRKETİN 2012/2013/2014/2015/2016 YILLARINA AİT MALİ BÜNYESİNİN İNCELENMESİ
Davalı Şirketin 2012/2013/2014/2015/2016 yılsonlarına ait yasal defter kayıtları, kurumlar vergisi beyannameleri ve ekleri mali tablolar incelenmiş olup (Ek: Davalı şirketin 2012-2016 yasal defterlerinin tasdik bilgileri ile, ilgili döneme ait kurumlar vergisi beyannameleri ve eki mali tablolar), anılan yılsonları itibariyle şirketin varlık ve alacakları (aktif toplamı) ile borçları ve özvarlığı (pasif toplamı) aşağıdaki tabloda karşılaştırmalı olarak yer almaktadır (0,50 TL ve üzeri 1 TL olarak dikkate alınmıştır).
Davalı Şirketin;
Aktif toplamının (varlık ve alacaklarının) 2012 yılında 7.293.079 TL, 2013 yılında 6.329.993 TL, 2014 yılında 2.559.748 TL, 2015 yılında 6.535.430 TL, 2016 yılında 5.543.257 TL olduğu, borçlarının 2012 yılında 7.240.688 TL; 2013 yılında 8.573.470 TL, 2014 yılında 9.354.104 TL, 2015 yılında 1.623.692 TL, 2016 yılında 1.664.159 TL olduğu, … varlığının; 2012 yılında 52.391 TL, 2013 yılında (-) 2.243.477 TL, 2014 yılında (-) 6.794.356 TL, 2015 yılında 4.911.738 TL, 2016 yılında 3.879.098 TL olduğu, Dönem karının; 2012 yılında belirsiz, 2013 yılında (-)2.295.867 TL (zarar), 2014 yılında (-) 4.550.879 TL zarar, 2015 yılında 12.269.374 TL kar, 2016 yılında (-) 1.032.641 TL zarar ettiği görülmektedir.
Buna göre, davalı şirketin mali bünyesinin yıllar itibariyle istikrarsız bir görünüm sergilediği, 2013 ve 2014 yılsonları itibariyle teknik olarak iflas konumunda bulunduğu, 2015 yılı ayrık incelenen dönemlerde sürekli zarar ettiği görülmektedir. Diğer yandan, 2012, 2014 ve 2016 yıllarında mal/ürün satışı olmayan şirketin faaliyet giderlerinden kaynaklı zarar ettiği görülmektedir. İştigal konusu üretim ve satış olan şirketin anılan yıllarda satış yapmaması ise normal bir durum değildir.
Öte yandan, şirketin 2016 yılında bir şirkete 3.050.000 TL tutarında iştirakte bulunduğu görülmektedir. Kendi ticari faaliyetini anlamlı yürütemeyen şirketin kaynaklarının (özkaynak + yabancı kaynak) önemli bölümünü iştirak olarak kullanmasının gerekçesi ise (iştirakleri şirket kaynaklarının aktifte kullanılması ve buradan gelir elde edilmesi, yani aktif karlılığının sağlanmasına yönelik bulunmaktadır. İştirak edilen şirketin niteliği ve mali tabloları bilinemediğinden, bu noktada bu yatırımın karlı bir yatırım olup olmadığı anlaşılamamıştır. Ancak, 2015 yılınnın dışında faaliyet sonucunda kaynak yaratamayan davalı şirketin öz/yabancı kaynaklarını bu yatırımın finansmanında kullanması izah edilir nitelik taşımamaktadır.) anlaşılamamıştır.
Öte yandan; 2013-2014-2015-2016 yılsonlarında davalı şirketin kasa hesabında bulunan para mevcudunun, şirket bilançosunun aktif toplammm 2013 yılında %70, 2014 yılında %26, 2015 yılında %69, 2016 yılında %15’lik bölümünü oluşturduğu tespit edilmiş olup bu durum anlaşılır bulunmadığı gibi, ticari bir şirketin bilançosunda ciddi bir yönetim zaafı olarak görülmektedir. Açıklanan hususlar muvacehesinde; davalı şirketin finansal yönetiminin ticari teamül ve uygulamalara uygun olmadığı, yanı sıra, genel kabul görmüş muhasebe ve finansman teknikleri ile ihtiyaçlarına uygun davranılmadığı kanaat ve sonucuna varılmaktadır.
3-ÖZEL DENETÇİ TAYİN KOŞULLARININ OLUŞUP OLUŞMADIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Özel denetçi kurumu, TTK m. 438 vd. hükümlerinde düzenlenmiştir. Bu hüküm uyarınca; “(h)er pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir. Genel kurul istemi onaylarsa, şirket veya her bir pay sahibi otuz gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bir özel denetçi atanmasını isteyebilir.”
Özel denetçi talebinin genel kurulda reddedilmesi halinde ne olacağı ise, izleyen TTK m. 439 hükmünde belirtilmektedir. Hüküm lafzı şu şekildedir: “Genel kurulun özel deneyim istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az birmilyon Türk Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebilir. Dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek , şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını ikna edici bir şekilde ortaya koymaları halinde özel denetçi atanır.”
Şu hâlde özel denetçi atanması davası, TTK m. 438/1 uyarınca gündeme bağlılık prensibinin istisnası olup gündemde özel denetçi tayinine ilişkin madde yer almasa da -her bir pay sahibi tarafından- özel denetçi talep edilmesi mümkündür. Yine aynı hüküm gereğince özel denetçi talep edilebilmesi, bilgi alma hakkının daha önce kullanılmasına bağlıdır. Pay sahibinin bu isteminin reddi halinde ise TTK m. 439 hükmünde sayılan niteliği haiz kişiler; somut uyuşmazlık özelinde belirtilecek olunursa sermayenin en az % 10’unu haiz pay sahipleri, mahkeme kanalıyla özel denetçi atanmasını talep edebilecektir. Talebin kabulü ise, TTK m. 439/2 uyarınca şirket ve/veya pay sahiplerinin zarara uğratıldığının ikna edici bir biçimde ortaya konulması durumunda mümkündür. Bu bilgiler ışığında somut uyuşmazlığa dönülecek olursa, davacıların hem ayrı ayrı hem de birlikte, sermayenin en az % 10’unu haiz olduğu görülmektedir. Bu bakımdan huzurdaki davanın davacısı pay sahipleri, özel denetçi istemli davayı ikame etme hakkını haizdir. Yine işbu bilirkişi raporunda da yer verilen genel kurul toplantı tutanağında yer alan muhalefet şerhi uyarınca pay sahiplerine bilgi verilmemiştir; bu bakımdan pay sahipleri, özel denetçi davasının bir ön şartı olan bilgi alma hakkını da kullanmıştır. Bu noktada belirtilmelidir ki, bilgi alma istemi genel kurulda reddedilen pay sahiplerinin (davacıların), özel denetçi davasından önce TTK m. 437/5 hükmünde yer alan bilgi alma davası ikame etmelerine gerek bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle bilgi alma davası açılması, özel denetçi davası açılmasının bir ön şartı değildir; özel denetçi davası açılmasının ön şartı, bilgi alma hakkının kullanılmasıdır ve bu da, somut uyuşmazlıkta gerçekleşmiştir (özel denetçi davası ikame edebilmek için, bilgi alma davasının ikame edilmesinin gerekmediği yönünde detaylı bir inceleme için bkz. Kaya, Arslan, “özel Denetim isteme Hakkının Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı ile İlişkisi”, BATİDER, C. XXXI, S. 1, 2015, s. 61-83).
Bunlardan başka, yine işbu bilirkişi raporunda ifade edildiği üzere, davalı şirket yöneticilerinin, şirketi ve dolayısıyla pay sahiplerini zarara uğrattığı yönünde heyetimizde güçlü bir kanaat oluşmuştur. Bu itibarla huzurdaki davanın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.
B-İNCELEMENİN SONUCU
Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle; davacıların esas sermayenin en az % 10’una sahip olduğu ve bilgi alma hakkının daha önce kullanıldığı, ayrıca davalı şirket defter ve belgelerinin incelenmesinden davalı şirket yöneticilerinin, şirketi ve/veya pay sahiplerini zarara uğrattığı kanaatinin hasıl olduğu, bu itibarla davacıların özel denetim istemli ikame ettikleri huzurdaki davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.” denilmiştir.
Dava, davalı şirkette pay sahibi olan davacının özel denetçi tayinine ilişkin genel kurulda reddedilmesi üzerine TTK 438. Maddesi uyarınca özel denetçi talebine ilişkindir.
TTK 438 maddesinde “(1) Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir.
(2)Genel kurul istemi onaylarsa, şirket veya her bir pay sahibi otuz gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bir özel denetçi atanmasını isteyebilir.” hükmü getirilmiştir.
TTK 439 maddesinde “(1)Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi halinde, sermayeni en az onda birini oluşturan pay sahipleri veya paylarını itibari değeri toplamı en az bir milyon Türk lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir.
(2)Dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını ikna edici bir şekilde ortaya koymaları halinde özel denetçi atanır.” hükmü getirilmiştir.
Özel denetçi talep edilebilmesi, bilgi alma hakkının daha önce kullanılmasına bağlı olup pay sahibinin bu istemi reddedilmiştir. Davacı TTK m. 439 hükmünde sayılan niteliği sermayenin en az % 10’unu haiz pay sahibidir. TTK m. 439/2 uyarınca bilirkişi rporunda da açıklandığı üzere davacı zarara uğratıldığının ikna edici bir biçimde ortaya koymuştur. Genel kurul toplantı tutanağında yer alan muhalefet şerhi uyarınca pay sahiplerine bilgi verilmemiştir; bu bakımdan pay sahipleri, özel denetçi davasının bir ön şartı olan bilgi alma hakkını da bu şekilde kullanmıştır. Bilgi alma istemi genel kurulda reddedilen pay sahiplerinin (davacıların), özel denetçi davasından önce TTK m. 437/5 hükmünde yer alan bilgi alma davası ikame etmelerine gerek bulunmamaktadır. Bilirkişi raporunda ifade edildiği üzere, davalı şirket yöneticilerinin, şirketi ve dolayısıyla pay sahiplerini zarara uğrattığı yönünde güçlü bir kanaat oluşmuştur.
Tüm bu nedenlerle sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-TTK 399/6 md gereğince Davanın Kabulü ile;…’ün davalı …’ye denetçi olarak atanmasına,
2-Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, arda kalan ve kullanılmayan kısmın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
Dair, kesin olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.26/09/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”