Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1017 E. 2019/326 K. 27.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1017 Esas
KARAR NO : 2019/326
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 14/11/2017
KARAR TARİHİ : 27/03/2019

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı borçlu arasında süre gelen ticari münasebete dayalı olarak çok sayıda fatura tanzim edilmiş olup bu faturaların ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takiben yöneltilen haksız itirazın iptali ile takibin devamına, asgari %20 inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı taraf davaya yanıt vermemiş olup, borçlu vekilinin süresinde yapmış olduğu takibe itirazında müvekkili şirketin adresinin Ümraniye’de olması nedeniyle İstanbul Anadolu İcra Daireleri’nin yetkili olduğundan icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, fatura alacağının tahsili için başlatılan takibe yöneltilmiş itirazın İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardandır. İtirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra takibinde takip başlatılması ve ödeme emrine karşı yasal süresinde itirazın yapılması gerekir. Bu durumda, davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının öncelikle karara bağlanması gerekir. Davalı borçlu icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğinden öncelikle usulüne uygun olarak icra takibinin yetkili yerde yapılıp yapılmadığının tespiti zorunludur. Bir başka söyleyişle, icra dairesinin yetkisi itirazın iptali davalarında özel dava şartıdır. Somut uyuşmazlıkta, davalı borçlu takibe itirazında borcun tümüne itiraz ederek ticari ilişkiyi inkar ettiği gibi davaya da cevap vermemiştir. Bu durumda davalı kanunen münkir sayılacağından davacının usulüne uygun olarak aralarındaki ticari ilişkiyi de ispat etmesi gerekmektedir.
Takibe dayanak teşkil eden cari hesap ekstresi incelendiğinde ise, davalıdan sadır olmuş herhangi bir imza ya da mutakabat beyanı bulunmadığı görülmektedir. Diğer yandan herhangi bir yazılı sözleşme de sunulmamıştır. Bu durumda 6098 sayılı TBK 89. maddesinin somut olayda uygulanması mümkün değildir. Bir başka söyleyişle, ticari ilişki davalının kabulünde olmadığından TBK’nın 89. maddesi uyarınca para alacaklarının alacaklının ikametgahında da takibe konulacağına dair hüküm uygulanmaz. İİK’nın 50. maddesi yollamasıyla HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesi olan borçlunun bulunduğu yer İstanbul Anadolu İcra Daireleri’ne icra dosyası gönderilerek ödeme emrinin oradan düzenlettirilmesi gereklidir. Bu durumda mevcut icra dairesinin yetkisiz olduğu belirlendiğine göre, bu icra dairesince çıkarılan ödeme emri nedeniyle itirazın iptali davası açılamaz. Zira az yukarıda da değinildiği üzere, yetkili icra dairesince çıkarılmış bir ödeme emri bulunmamaktadır (Bkz. Yargıtay 19. HD, 24.02.2006 tarih, 2005/6881-2006/1842 E.K; aynı Dairenin 16.03.2006 tarih, 2005/8035-2006/2603 E.K sayılı ilamları).
Sonuç olarak eldeki itirazın iptali davasına dayanak teşkil eden icra takibinde borçlu yetki itirazında haklı olduğundan, yetkili yer icra müdürlüğünde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadığından özel dava şartı yokluğundan davanın aşağıdaki şekilde usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İİK’nın 50. maddesinin yollamasıyla, HMK’nın 6. maddesi uyarınca davalı borçlunun bulunduğu yer İstanbul Anadolu İcra Daireleri’nin genel yetkili icra daireleri olduğu, akdi ilişkinin davalı tarafın kabulünde olmaması nedeniyle TBK’nın 89. maddesinin uygulanma yeri bulunmadığı, yetkili icra dairesinden usulüne uygun olarak takip başlatılmadığı anlaşıldığından HMK’nın 114/2 maddesi uyarınca özel dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL harçtan peşin alınan 386,53-TL’nin mahsubu ile artan 342,13-TL’nin istek halinde yatıran davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 27/03/2019

Katip …

Hakim …

*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*