Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/951 E. 2020/900 K. 28.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/951 Esas
KARAR NO : 2020/900
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2016
KARAR TARİHİ : 28/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacının inşaat işleri yapan müteahhit, davalısının ise kapı, mutfak dolabı vb işleri yapan marangoz olduğunu, davalı ile davacıya ait binanın bir kısım kapı ve mutfak dolaplarının yapılması hususunda anlaşıldığını, binada 90 adet kapı ve 105 m2 mutfak dolabı yapılacağını, kapıların tanesinin 350,00TL mutfak dolabının m2 300,00TL olduğunu, yapılacak işlerin toplam bedelinin 63.000,00TL olup davalıya 33.000,00TL nakit ve 30.000,00TL bedelli 4 adet çek verileceğini, davalıya 24.150,00TL nakit ödeme yapıldığını ve 4 adet 7.500,00TL’den toplam 30.000,00TL bedelli çek verildiğini, çeklerin davacı … keşideli … Şubesi’nin … numaralı hesabına kayıtlı 22.07.2016 keşide tarihli, … çek no.lu 7.500,00TL bedelli, 16.08.2016 keşide tarihli, … çek no.lu 7.500,00TL bedelli, 15.09.2016 keşide tarihli, … çek no.lu 7.500,00TL bedelli, 16.10.2016 keşide tarihli, … çek no.lu 7.500,00TL bedelli çekler olup üçünün ödendiğini, davacının ödemeleri yaptığı halde davalının sözleşme konusu işleri yapmadığını, 16.10.2016 tarihli … çek numaralı 7.500,00TL bedelli çekin davalı nezdinde karşılıksız bulunduğunu, ilgili çek hakkında ödeme yasağı kararı verilmesini ve dava konusu 7.500,00TL bedelli çekle davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ile çekin iptaline, ödemek zorunda kalınırsa istirdatına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı tarafa çıkartılan tebligatlar iade edilmekle ilanen tebligat yapılmış olup süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER
1-Davalının mahkemece yapılan adres araştırması ve ilanen tebligat
2-… cevabi yazısı
3-Davacı vekilinin beyan ve dilekçeleri
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, sözleşme edimini yerine getirmeyen davalı nedeniyle davacının davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Somut uyuşmazlıkta davacı icra takibinden önce Menfi tespit davası açmıştır.
İspat yükü ise; bir vakıanın doğru ve gerçek olup olmadığı konusunda hakimi inandırma faaliyetidir. İspat, ispat anıdan önce vuku bulmuş ve tekrar etmeyen, vakıalara ilişkindir. İspat yükü aynı zamanda bir haktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/10133 Esas 2014/451 Karar sayılı ilamında da belirttiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK), “İspat Yükü” başlıklı 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde ise: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Sözkonusu ispat yükünün kime ait olduğunu belirleme görevi, davanın taraflarına değil, mahkemeye aittir.
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin kambiyo senedinde görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, bedelsizlik iddiasına dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
Aynı ilkeler, HGK’nun 17.12.2003 gün ve 2003/19-781 E., 2003/768 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.
… SGK, … Seçim Kurulu, PTT, Vergi Dairesi cevabi yazılarında davalının tebligata yarar adresinin tespit edilemediği anlaşılmakla davalıya Mahkememizce ilanen tebligat yapıldığı görülmüştür.
…’ın cevabi yazısında, çek görüntülerinin gönderildiği, … seri numaralı çeklerin takastan ödeme yöntemiyle işlem yapıldığı, … seri numaralı 7.500,00TL bedelli çekin kasadan ödeme yöntemiyle işlem yapıldığına ilişkin tablo gönderildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin 15/10/2019 tarihli dilekçesinde, 16.10.2016 keşide tarihli … çek numaralı 7.500,00TL bedelli çekin ödenmesi nedeniyle davanın istirdat talepli olarak devam edilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacı tarafından taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davalının dava konusu işleri tamamlamadığı bu nedenle avans olarak verilen çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK hükümlerine göre; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (266/1). Mahkememizce her ne kadar bilirkişi ara kararı kurulmuş ise de davacı tarafından verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti yatırılmadığı gibi bilirkişi incelemesi talebi olmadığı da mahkememiz huzurunda beyan etmiştir. Bu halde yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere ispat yükü davanın dayanağının çek olması nedeniyle davacı üzerinde olup davacı davasını dosya kapsamında ispatlayamamıştır. Davacı tarafından açıkça yemin deliline dayanılmadığından yemin delili hatırlatılmayarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE
2-Alınması gereken 54,40-TL harcın, peşin alınan 128,09-TL harçtan mahsubu ile bakiye 73,69-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/12/2020

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır