Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/940 E. 2021/155 K. 01.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/940 Esas
KARAR NO : 2021/155
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/09/2016
KARAR TARİHİ : 01/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; ZMMS ile sigortalılığı bulunmayan … plakalı aracın karıştığı 18.08.2012 tarihinde meydana gelen kazada davacının yaralandığını ve kalıcı şekilde sakatlandığını, davacının kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru bulunmadığını, tüm kusurun … plakalı araçta olup kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, davalının zararın tazmini konusunda sorumlu olduğunu, kaza sonras…Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğünü ve kalıcı vücut fonksiyon kaybı bulunduğunu, kaza öncesi davacının gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın trafik sigortasının bulunmadığını, davacının kendi geçimini sağlama olanağı bulunmadığından dava harç ve masraflarını karşılayamayacağını bu nedenle adli yardımdan yararlandırılmasını, davada kaza tarihinden itibaren avans-ticari faiz uygulanması gerektiğini, geçici bakıcı gideri ile SGK tarafından karşılanmayan yol, yemek, refakatçi vs giderlere ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davacının meslekte kazanma gücü kaybı zararı için şimdilik 1.000-TL maddi zararın olay tarihinden itibaren ticari temerrüt-avans faizi ile tahsili ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama ve ücret-i vekaletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava ya da tahkim yoluna başvurulabilmesi için sigorta kuruluşu tarafından başvurunun 15 gün içerisinde cevaplanmaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin olması şartı arandığını, mahkemede görülmekte olan davada, kuruma başvuru yapılmış, 15 gün içerisinde kurum tarafından cevap verilmiş, ancak verilen cevabi yazıda eksik belgelerin temini istenmiş olduğunu, eksik belgelerin gönderilmesi halinde talebin karşılanabilir veya karşılanamaz olduğuna ilişkin değerlendirme yapılabileceğini, fakat davacı yan tarafından eksik belgeler temin edilmeden doğrudan dava yoluna başvurmuş olması kanuna aykırılık oluşturduğunu, bu sebeple dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, olay tarihinde yürürlükte olan yasa maddeleri TTK’nın 1268. ve KTK’ nın 109. maddeleri ile sigorta genel şartları’nın c.8 maddesi uyarınca davacının talebi zamanaşımına uğradığını, bu poliçelerden dolayı, davacının kusuru oranında olmak üzere, yaralanma ve sürekli sakatlık halinde olay tarihi itibariyle kişi başı azami 225.000,00-TL ile sınırlı olup teminat limitini bildirmenin davayı kabul anlamında olmadığını belirterek dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı kurum aleyhine açılmış olan davanın tümden reddine, mahkemenin aksi kanaatte bulunması halinde ise SGK tarafından davacıya iş göremezlik sebebiyle bağlanan gelirlerin tespitini, maluliyet oranının tespiti açısından Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını, poliçe teminatına girmeyen kazanç kaybı, tedavi gideri, bakım, yol masrafı ve diğer dolaylı zararların tümden reddini, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1- … Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/… Esas sayılı dosyası
2-Hasar dosyası
3-Davacının kaza nedeniyle tedavi gördüğü hastane evrakları
4-SGK yazı cevabı
5-Adli Tıp Kurumu maluliyet raporu
6-Kusur aktüerya bilirkişi raporu
7-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava trafik kazası nedeni ile iş göremezlik zararının …ndan tazmini istemine dairdir.
2918 sayılı KTK’nın 91.maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Yönetmeliğinin 9.maddesinde; trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için …na başvurulabileceği belirtilmiş, motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK’nin 3.maddesinde; motorlu bisikletin, silindir hacmi 50 cc’yi geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50km den az olan bisiklet olduğu düzenlenmiş, 2918 Sayılı KTK’nın 103. maddesinde ise; motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir.
…, trafik sigortası bulunmayan bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Mahkemece yapılması gereken dava konusu trafik kazası nedeniyle yapılan tedavilere ilişkin tüm evraklar toplanarak, Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyet raporu almak, tarafların kusur oranları hususunda bilirkişi raporu almak ve tüm belgeler toplandıktan sonra aktüerya raporu almaktır.
Bu açıklamalar ışığında tarafların sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış ve incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra maluliyet, kusur ve aktüerya rapor alınmıştır.
… Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçu kapsamında … plakalı araç sürücüsü Sanık … ‘in birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçunu işlediği sabit olduğundan, 6 ay hapisle cezalandırılmasına, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmüştür.
SGK yazı cevabının incelenmesinde; davacıya dava konusu trafik kazası nedeniyle ödeme yapılmadığının bildirildiği görülmüştür.
Hasar dosyasının incelenmesinde; davacı vekilinin 01.09.2015 tarihinde davalı kuruma tazminat ödemesi için başvuruda bulunulduğu, davalının 03.09.2015 tarih … sayılı cevabi yazısı ile maluliyet oranını gösteren sağlık raporu aslı ve tedavi evraklarının sunulması halinde talebin değerlendirileceğinin bildirildiği, hasar dosyasından ödeme yapılmadığı görülmüştür.
Adli Tıp kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan rapordan özetle; dava dışı sürücü … ‘in %15 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’ın %85 oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirmişlerdir.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan maluliyet raporunda özetle; 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre, maluliyetine neden olacak düzeyde bir yaralanması meydana gelmemiş olduğundan maluliyet tayinine mahal olmadığı, tıbbi iyileşme süresinin 3 haftaya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Aktüer bilirkişisinin 22/05/2019 tarihli 2 sayfadan ibaret raporunda özetle; Dava dosyasında davacının elde ettiği ücret ve kazançları gösterir belge bulunmadığından hesaplamalar kaza tarihinde yürürlükte olan aylık net 739,79 TL.lık asgari ücrete göre yapılacağını buna göre; davacının 21 günlük(3 haftalık) geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararının 739,79/30x 21 gün x %15 kusur = 77,68 TL olduğu, Adli Tıp Kurumu tarafından bu olayın davacıda maluliyet gerektirecek bir araz bırakmadığı belirlenmekle bu durumda sürekli iş gücü kaybı nedeniyle zarar hesabı yapılması imkânı bulunmadığı, davacı tarafından davalıya 01.09.2015 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup, başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası 11.09.2015 tarihinde cuma günü mesai saati bitimi sona erdiği, bu durumda davalı bakımından temerrüt bir sonraki iş günü olan 14.09.2015 tarihinde gerçekleşmiş olacağını, sigorta poliçesi bulunmayan … plakalı aracın kullanım amacının ticari olduğuna dair dosyada bir bilgi ve belge mevcut olmadığından olaya ticari avans faiz oranlarının uygulanıp uygulanmayacağı hususundaki takdirin Mahkemeye ait olduğunu, neticeten; delillerin ve hukuki durumların takdiri Mahkemeye ait olmak üzere 18.08.2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalının … plakalı araç sürücüsünün %15 kusur oranındaki sorumluluğuna dayalı olarak, davacı …’ın; Geçici İş göremezlik döneminde %100 kazanç kaybı nedeniyle maddi zararının = 77,68 TL. olduğu, davacının maddi zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında ve teminat limiti içinde kaldığı, başvuru tarihine göre davalı bakımından temerrüt tarihinin 14.09.2015 olarak belirlendiği, sigorta poliçesi bulunmayan … plakalı aracın kullanım amacının ticari olduğuna dair dosyada bir bilgi ve belge mevcut olmadığı, Adli Tıp Kurumu tarafından davacının malul kalmadığı belirlenmiş olduğundan, sürekli iş gücü kaybı nedeniyle rnaddi zararının bulunmadığı belirtilmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, 18/08/2012 tarihinde davacı ile dava dışı sürücü arasında trafik kazası meydana geldiği, dava dışı aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu mali mesuliyet sigortasının olmadığı, bu halde davalı … Hesabının sorumluluğu bulunduğu, davacının malul kaldığı iddiası ile davalı başvuruda bulunduğu, davalının belgelerin eksik olduğu gerekçesiyle ödeme de bulunmadığı, dava şartı yönünden başvurunun yapıldığının kabulü gerekeceği, mahkememizce tarafların tüm delilleri toplandığı, kusur raporu alınmak üzere Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas dairesine gönderildiği, hüküm kurmaya ve denetime elverişli kusur raporunda davacının %85, dava dışı sigortalının %.15 kusurlu olduğunun tespit edildiği mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra maluliyet ve aktüerya raporu alınarak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce aktüerya raporu alınıktan sonra mahkememizin 02/12/2019 tarihli 6. celsesinde davacı vekili beyanında ATK 04/02/2019 tarihli raporunun 2. Sayfa 3. Maddesi yerine getirilmeden maluliyet raporunun düzenlendiğini bildirerek eksiklikleri gidermek ve yeniden rapor alınmak üzere süre talep etmiştir. Mahkememizce yapılan incelemede Adli Tıp Kurumu ön raporundaki eksiklikler giderilmeden maluliyet raporunun düzenlendiği görülmüş, bu hali ile raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmekle davacı vekiline ön rapordaki eksiklikleri gidermek üzere bir sonraki celseye kadar kesin süre verilmiştir.
Mahkememizin 10/02/2020 tarihli 7. celsesinde davacı vekili tarafından ön rapor eksikliklerinin giderilmekte olduğunu beyanla mazeret bildirmiştir. Mahkememize mazeretin kabulüne karar verilerek ön rapordaki eksikliklerin giderilmesinden sonra dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizin 15/06/2020 tarihli 8. celsesi Covid-19 tedbirleri kapsamında ertelenmiştir.
Mahkememizen 19/10/2020 tarihli 9. celsesinde, celse arasında davacının talebi doğrultusunda … Üniversitesi Tıp Fakültesine müzekkere yazıldığı, davacı vekili tarafından pandemi sürecinde olunduğu, bu nedenle geç başvurmak zorunda kalındığı, ilgili hastanece müzekkerenin eski tarihli olduğu ve kabul edilmediğini beyanla yeni tarihli müzekkere yazılması talep edilmiş, mahkememizce ülkemizin içerisinde bulunduğu pandemi süreci nazara alınarak davacıya yeniden bir sonraki celseye kadar kesin ve ihtaratlı süre verilmiştir.
Mahkememizen 01/02/2021 tarihli 10. celsesinde, davacı başvurunun süresi içerisinde yapıldığını beyan etmiştir. Mahkememizce 19/10/2019 tarihli duruşmanın ara kararı doğrultusunda 01/02/2021 tarihli duruşmadan önce başvuruda bulunduğuna ilişkin, … Tıp Fakültesine müzekkere yazılmış ve davacı vekiline başvuru belgelerini sunmak üzere süre verilmiştir.
Mahkememizin 11. Celsesi olan son celsesi 01/03/2021 tarihli duruşmasında davacı tarafından sunulan başvuruya ilişkin belgelerin davacının iddia ettiği ve ihtar edildiği gibi bir önceki celseden önce başvuruda bulunmadığı başvuru tarihinin 12/02/2021 tarihli olduğu, kaldı ki bu hali ile dahi eksikliğin giderilmediği görülmüştür.
Bu hali ile davacının 02/12/2019 tarihinden mahkememiz son celsesi olan 01/03/2021 tarihine kadar ön rapordaki eksiklikleri gidermediği görülmüştür.
Tüm bu hususlar dikkate alındığında mahkememizce davacı vekiline davacının maluliyete uğradığına ilişkin olarak raporunu sunabilmesi, yani davacının maluliyete uğradığını ispatlayabilmesi amacı ile yeterince süre verilmiş gerekli yazışmalar davacı vekilinin talebi doğrultusunda yapılmıştır. Buna rağmen davacı vekili verilen kesin süre içerisinde müvekkilinin hastaneye sevkini sağlamamış ayrıca davacının maluliyete uğradığına ilişkin olarak başka bir delil de sunmamıştır. Buna göre mahkememizce davacının maluliyete uğradığını ispatlayamamış olması nedeni ile davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 31,40-TL harçtan mahsubu ile kalan 27,90-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesi gereğince 1.000,00-TL vekalet ücretinin (dava değeri nazara alınarak) davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Adli Tıp Kurumu’nca gönderilen … numaralı 20.11.2018 tarihli 562,00-TL tutarındaki faturanın mahkemeye yatırılan gider avansı ile karşılandığı anlaşılmakla yeniden tahsiline yer olmadığına,
6-Adli Tıp Kurumu’nca gönderilen … numaralı 02.11.2017 tarihli 314,50-TL tutarındaki faturanın yatırılmadığı görülmekle davacıdan tahsili ile Adli Tıp Kurum hesabına yatırılmasına
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/03/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır